Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 Ali BİLGENOĞLU Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü Darfur’da Afrika kökenliler ile Araplar çatışıyor… C S TRATEJİ Cumhuriyet Strateji 11 Ağustos 2008 / 215 B ünyesinde farklı etnik ve dinsel grupları barındıran Sudan, son yıllarda artan şiddet ortamı ve etnik temizlik hareketleriyle adından sıkça söz ettirmektedir. Tarihi, Afrikalı yerli gruplarla Arap topluluklar arasındaki çatışmalarla dolu olan, 2.5 milyon kilometrekarelik toprağıyla Afrika’nın en büyük ülkesi Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde yaşanan ve dünya kamuoyunu uzun zamandır meşgul eden etnik temizlik hareketi yalnızca ülke içi etnik çatışmaların değil aynı zamanda Sudan’ın başta Mısır ve Çad olmak üzere dış siyasette yaşadığı sorunların da bir sonucu olarak kabul edilmektedir. Sudan ve dolayısıyla Darfur sorunu, son günlerde Devlet Başkanı Ömer elBeşir hakkında işlediği insanlık suçları nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından çıkarılan tutuklama emriyle tekrar dünyanın gündemine geldi.(1) Afrika’da ‘kara’ şiddet ULUSLAŞMA, ETNİK TEMİZLİK Sorunun derinliklerine bakıldığında Sudan’ın ulus devletleşme sürecinde farklı etnik ve dinsel grupları bünyesinde barındıran her devletin yaşadığı tecrübelerden geçtiği görülmektedir. Darfur sorununu bir etnik temizlik derecesine taşıyan gelişme Hartum yönetiminin uyguladığı homojenleştirme siyaseti olmuştur. Darfur’da yaşamakta olan etnik grupların bu siyasete cevap niteliğinde giriştikleri silahlı mücadele, şiddet atmosferinin uzunca bir süredir ülkede egemen olmasına neden olmaktadır. Sorunun gerek Afrika gerekse Sudan bağlamında ilginç olan yönü ise, yaşanan çatışmaların dinsel değil etnik temelli olmasıdır. Ortadoğu’da alışılagelmiş dinsel çatışmaların aksine Afrika’nın bu bölgesinde etnik çatışma yaşanmaktadır. Sorunun tarafları, Darfur bölgesinin Müslüman Afrikalı kabileleri ile merkezi idarenin desteğini arkasına alan Müslüman Arap topluluklarıdır. Çatışma "Araplık" ile "Afrikalılık" temelinde yaşanmaktadır. Afrikalılık merkezi yönetim tarafından etnik olarak tasfiye edilmek istenmektedir. Darfur Arapçada "Furların yaşadığı yer" anlamına gelmektedir. Furlar, Sudan’ın Batı bölgesinin en büyük, Arap olmayan fakat Müslüman ve göçebe kabilelerinin başında gelmektedir. Darfur bölgesinin nüfus bakımından yarıya yakını Afrikalı topluluklardan oluşmaktadır. Bu grupların komşu ülke Çad’da akrabaları bulunmaktadır. Akrabalık bağları üzerinden iki taraf arasında Darfur, Sudan’ın batısında Çad sınırına yakın bir bölge. Bölgede yaşayan Afrika kökenliler ile Arap kökenlilerin çatışması ağır sonuçlar doğuruyor. 19. yüzyılda altın ve köle potansiyeli ile İngiltere’nin dikkatini çeken Sudan, günümüzde de petrol nedeniyle başka ülkelerin dikkatini çekiyor. kurulan ilişkiler Hartum yönetimini öteden beri rahatsız etmektedir. Darfur bölgesindeki kabileleri ile Çad arasında kurulan bu ilişki aynı zamanda Çad’ı Darfur sorununun bir parçası yapmakta ve Hartum’un kendi iç sorunu olarak gördüğü Darfur sürecine bir dış müdahale olarak algılamasına neden olmaktadır. Bir anlamda kendisini komşu ülkenin gözetimi altında hisseden Sudan yönetimi, Çad ile oldukça sorunlu bir ilişki yaşamaktadır. Darfur sorununa uluslararası siyaset açısından baktığımızda, Hartum’daki merkezi yönetimin belirli avantajlara sahip olduğu ve bunları yeri geldiğinde ustalıkla kullanmaktan kaçınmadığı gözlenmektedir. Sudan 19. yüzyılda nasıl altın rezervleri ve köle potansiyeli ile başta İngiltere olmak üzere uluslararası aktörlerin dikkatini üzerine çektiyse, bugün de başta zengin petrol yatakları ve istihdam alanlarıyla aynı dikkati üzerinde toplamaktadır. Hartum bu durumu Darfur konusunda kendisine uluslararası destek sağlamak amacıyla başarılı bir şekilde kullanmaktadır. yönetiminin uygulamaya koyduğu şiddet politikasının dolaylı finansörlüğünü yapmış olmaktadır. Çin’in yanında Almanya, Rusya ve Kanada da petrole olan gereksinimleri nedeniyle Darfur konusunda Hartum yönetimini uluslararası arenada desteklemektedirler. Bu ülkelerin dışında Sudan, tarihsel dostu Mısır’ın yanı sıra yakın ilişki içinde olduğu Libya tarafından da desteklenmekte; aynı zamanda Arap Birliği’nden de destek görmektedir. (2) Hartum arkasına aldığı bu önemli uluslararası destek ile ülke içindeki etnik temizlik uygulamalarını çok daha kolay hayata geçirebilmektedir. Arap Birliği’nin bu tavrına karşılık Darfurluların yanında yer almak isteyen Afrika Birliği uzunca bir süre olaylara müdahale etmeye çalışmış ancak kısıtlı imkânları nedeniyle başarılı olamamıştır. 2004’te Afrika Birliği tarafından oluşturulan Sudan Afrika Birliği Barış Gücü ilk günlerde imzalanmış olan ateşkes anlaşmasını gözlemlemekle yetinirken, daha sonraları sivilleri koruma görevini üstlenmiştir. Ancak kısa sürede kendisini dahi korumakta zorlandığı ortaya çıkan barış gücü kendiliğinden devreden çıkmıştır. BM ise uzunca bir süre devam eden tartışmaların ardından bölgede bir barış gücü oluşturma kararını nihayet alabilmiştir. Sudan yönetimi barış gücü oluşturma kararına şiddetle karşı çıkmıştı. Devlet Başkanı Ömer Beşir bunu içişlerine ABD ve İngiltere’nin yayılmacı bir müdahalesi olarak değerlendirmiş ve barış gücü projesine silahlı güç kullanarak yanıt vereceklerini söyleyerek, BM’yi tehdit etmişti. Her ne kadar BM bölgede barış gücünü konuşlandırmayı başarmışsa da faaliyetlerine tam anlamıyla devam edebildiğini söylemek mümkün değildir. Bu konuda bölgede görevli olan BM yetkililerinden Kuzey Sudan BM İnsani İşler Koordinasyon Dairesi (OCHA) yöneticisi Mike McDonagh’ın Ağustos 2007 tarihinde söylediklerini bilmek yeterli olabilir: "Mayıs 2006’da insani yardım toplulukları hemen herkese ulaşabiliyordu. Şimdi ulaşamadığımız yaklaşık yarım milyon insan var. Her gün saldırı altındayız; her gün araçlarımız kaçırılıyor ve yardım görevlileri saldırıya uğruyor. Çoğu insani yardım çalışanı silah zoruyla tutuluyor, saatlerce veya gece boyu alıkonuluyor ya da sık sık da çöle bırakılıyor. Ulaşma olanağımızın hiç olmadığı ya da girişin ara sıra sağlanabildiği geniş alanlar var. Ulaşamamanın olumsuz sonuçlarını görmeye başladık: Kötü ve yetersiz beslenme artıyor, çocuklarda görülen hastalıklar ve ishal çoğaldı."(3) ÇİN’LE SICAK İLİŞKİLER Örneğin Birleşmiş Milletler bünyesinde ABD ve İngiltere’nin ülkede soykırım yapıldığına dair kararlı söylemlerine ve yoğun baskılarına karşın Sudan kendisine Çin gibi önemli bir destekçi bulabilmiştir. Bugün Çin’in petrol ihtiyacının önemli bir ölümünün Sudan tarafından karşılandığıbuna karşılık Sudan’ın yıllık ticaret hacminde Çin’in oldukça önemlibir paya sahip olduğu bilinmektedir. Ayrıca önemli sayıda Çinli işçi Sudan’da farklı alanlarda istihdam edilmektedir. İki ülke arasındaki yakın ilişkiler sonucu Sudan önemli ticaret gelirleri elde etmekte ve bu gelirleri silah alımına harcamaktadır. Çin böylelikle bir anlamda Darfur sorununda Sudan ‘SUDAN’IN HİTLERİ’ Darfur’da yaşanan merkezi hükümete yönelik başkaldırılar ilk isyanların çıktığı 2003’ten beri bölge toplulukları tarafından, Hartum’un kendilerine yönelik ayrımcılık yaptığı iddiası, geri kalmışlığın önlenmesi için gerekli adımların atılmaması, Hartum’un antidemokratik yönetim anlayışı gibi nedenlere bağlanmaktadır. Buna karşın bu sorunların varlığını reddeden Hartum’un, başta Çad olmak üzere Darfur konusuna yapılan dışarıdan müdahaleleri bahane ederek sorunu şiddet yoluyla çözmeye kalkışması, etnik temizlik uygulaması durumu iyice içinden çıkılmaz bir hale taşımıştır. Özellikle ülkede huzur ortamının tesisi, çatışmaların sona erdirilmesi gibi konularda çağdaş merkezi hükümetlerin oynadıkları ya da oynamaları beklenen geleneksel rollerin tamamen ötesinde, Hartum yönetimi Darfur konusunda sorunun bilinçli olarak tarafı olmuştur. Hartum hükümeti açıkça uygulamaya koyduğu etnik temizlik harekâtlarının yanı sıra gayri resmi yollardan da Darfur sorununda şiddet kullanmaya devam etmektedir. Bu gayri resmi harekâtın en önemli unsurlarından bir tanesi Arapça "silahlı süvari" anlamına gelen Jancevidler’dir. Bu paramiliter grupların, Çad ve Darfur kökenli Araplardan Ömer elBeşir