Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 Doç. Dr. Yıldız SERTEL 8. Paris Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi ok nazik dengeler üzerinde durduğumuz şu günlerde, genel manzara nedir? AKP’nin kapatılması için açılan dava, beraberinde çok olumsuz girişimler getirdi. Bunlardan bir tanesi "Ergenekon" soruşturmasıdır. İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu gibi toplumun çok değerli aydınlarının yasa ve insanlık dışı uygulamalarla tutuklanıp, sorgulanması, çıplak teröre yönelişin bir başlangıcı. Bunu, Milletvekili Kamer Genç’e Meclis ortasında, 56 kişi tarafından düzenlenen saldırı izledi. Cumhuriyet gazetesine gene bomba atıldı. Değişik yerlerde bombalar patlıyor, korku ve terör havası yaratılıyor. Hukuka, hukukun üstünlüğüne saygı olmazsa, bu iş anarşiye, faşist teröre kadar gidebilir. Böyle bir ortamda yaşıyoruz. AKP ileri gelenleri, partinin kapatılmasını önlemek için utanç verici bir şekilde batıya başvurdular. Gazeteler, yurdumuzu ziyaret eden ABD Başkan yardımcısı Dick Cheny’e, Türkiye’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin yöneticisi olduğunu hatırlattığını ve partisinin kapatılması konusunda destek istediğini yazdılar. Bu da yetmedi, AB Komisyon Başkanı Barroso bir devlet başkanı gibi karşılandı ve TBMM’de yaptığı konuşmada, Yargıtay’ın, parti kapatma davasını üzüntüyle karşıladığını belirtti. AB Parlamentosu Dışişleri Komisyonu’nun raporu ise, Türkiye’nin egemenliği üzerine bir bomba gibi düştü. Komisyondaki AKP temsilcisinin başvurusu üzerine hazırlanan bu raporda, Anayasa Mahkemesi kararlarının, hukuk devleti ilkelerine uygun olması istendi. Böylece yargımıza müdahale edildi. Ayrıca, Ergenekon kovuşturmalarının sürmesi, Türk askerinin Kıbrıs’tan çıkması gibi isteklerle, Türkiye’nin bağımsızlığı hiçe sayıldı. Ne yazık ki, bu rapor AP’de onaylandı. ABD, AB ve küresel tökezleme karşısında… C S TRATEJİ Kesici, Meclis bütçe konuşmasında çok belirtti "Büyüme hızından yüksek faizle borç almanın zillet", olduğunu söyledikten sonra, Türkiye’den başka IMF’ye borcu olan ülke kalmadığını belirtti. Türkiye’nin IMF’ye 8 milyar dolar borcu kaldığını anlattı ve şöyle dedi: "Bu aşamadan sonra, IMF programını devam ettirmek, ‘Ey dünya, duyduk duymadık, demeyin. Ben hala borçlu ülkeyim ve yardıma muhtacım demektir" dedi. Kesici, Rumeli Yönetici ve İşadamları Derneği’nin toplantısında da, ülkenin borç yoluyla soyulduğunu ve soydurulduğunu anlattı. ABD’de başlayan Mortgage krizinin bütün dünyayı sardığını, Türkiye’yi etkileyeceğini ve borcun bir politik bedeli olduğunu belirtti. Mecliste, CHP adına yaptığı konuşmada, "küreselleşmeden kopalım demiyorum" dedi ama, böyle bir kopma gerektiğinin sinyalini verdi. Bütün bunlardan sonra, en az CHP’den, IMF’den kopmayı içeren, gerçekçi ve bağımsız bir ekonomi politikası beklemek hakkımız değil mi? CHP’nin altı okundan biri "devletçilik", Kemalist dönemin ekonomipolitikası olan "İktisadi Devletçilik" devlet denetiminde bir karma ekonomi düzeni idi. Başta Çin olmak üzere pek çok az gelişmiş ülke, devlet yatırımlarını da içeren bu düzeni örnek alıyor. Solun seçimler öncesi kaleme alması gereken, "Alternatif programın da böyle günümüz koşullarına uygun, radikal esaslara dayanması gerekir." Ç Bağımsız kalkınma programı Serbest piyasa ekonomisi tüm dünyada zorlanıyor. ABD ve Avrupa’da güçlü bankaların yaşadığı sorunlar, konut sektörüne verilen kredilerin geri dönmemesiyle tetiklenen KÜRESELLEŞME TÖKEZLERKEN Küreselleşen dünyanın ekonomik bunalımı, artık, krizden en çok etkilenen ülkeler ABD’de dahi, en sorumlu kişilerin dahi inkar edemeyeceği boyuta ulaştı. Avrupa’da 27 bin den arasında, Türkiye de yer alıyor. fazla gazetecibir ve ekonomist, küresel ekonomik krize harekete geçtiler, yayınladıkları açıklamada Serbest piyasa ekonomisi karşı aşağıdaki sorunları vurguladılar: "Raydan çıkan finans toplumu yok ediyor, işsizlik ve eşitsizliklerin küresel iflasa gidiyor. artması sonucu asgari ücretliler ve yoksullar Önümüzde, yerel seçimler ve olası genel seçimler bulunduğuna göre, bu partilerin bir an önce, Atatürkçü, devrimci bir programla ortaya çıkmaları hayati bir önem taşıyor. Sosyal devlet ancak, düzenli, dengeli bir ekonomide gerçekleşebilir. Muhalefetteki, "sol" partiler de böyle bir ekonomiyi gerçekleştirmenin yollarını aramak zorundalar. Ekonomimiz tam bir çöküntü halinde bulunduğuna ve dünya ekonomik bunalımından payını ağır bir şekilde alacağına göre; burada da, sadece yapay reformlar değil; kökten değişiklikler gerekiyor: Bu durumu, CHP Milletvekili İlhan BATI EMPERYALİZMİ "Avrupa’ya girelim, Avrupalı olalım, Avrupa medeniyetini paylaşalım. Avrupa demokrasisini, sosyal devletini uygulayalım", derken, günün koşullarını göz önünde tutmak zorundayız. Mustafa Kemal, "Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşalım", derken, aynı zamanda, "Batıdan iyi olan şeyleri alalım, ama hiçbir zaman batı emperyalizminin kucağına düşmeyelim" demişti. Bugünkü Avrupa ise emperyalist. Ona teslim oldukça egemenliğimiz, laik cumhuriyetimiz tehlikeye giriyor. Bunu göz önünde tutarak, bütün "sol" partiler artık, zaten ekonomik bunalımdan da ötürü, sosyal demokrasinin de yozlaştığı Avrupa’ya bağlanmaktan vazgeçmeli. Ne yazık ki, 22 Temmuz seçimlerinden önce, başta CHP, sol partiler, milyonlardan yükselen, "Ne ABD ne AB, tam bağımsız Türkiye" çağrısına kulak vermediler. Bunun bedelini çok ağır ödedik. Öyle görülüyor ki, son günlerde, egemenliğimize indirilen utanç verici darbeler; hukukun üstünlüğüne gösterilen saygısızlık onları uyardı. Bu koşullarda, bütün "sol", Atatürkçü, devrimci partilerden, tam bağımsızlık esasına dayanan bir dış politika beklemek hakkımız. spekülasyon ve iflaslarla boğuşmak zorunda kalıyor; pazar ekonomisinin aşırı ölçüdeki eşitsizliklerine daha fazla tahammül edemeyeceğiz." Dünya ekonomisinde dengelerin sarsıldığını açıklayan bu Manifesto’da Almanya’da Die Tage Zeitung, Fransa’de Le Monde gibi önemli gazetelerin, yazarların, ekonomistlerin imzası var. Bunalımdan finans spekülatörlerini sorumlu tutuyor ve büyük sermaye çevrelerinin de bunalımdan etkilendiğini belirtiyorlar. (Cumhuriyet,14 Nisan 2008) Bizde de, iş çevreleri ve büyük sermayeye bağlı medya guruplarından bazıları telaşta ve hükümetin yeterince önlem almamasından şikayetçi. Hürriyet gazetesinde, Yalçın DOĞAN, "pembe tablo’ya Piyasadan İtiraz" başlıklı yazısında, piyasanın acıklı durumunu, borcunu, kirasını ödeyemeyen, durgunluk yüzünden kapanan işletmeleri anlatıyor. Mısır Çarşısında esnaf şöyle konuşuyor: "On aydır işler kesat, geçen yıla göre bazı mallarda fiyatlar düştü, ama yinede alan yok." TUSİAD International ile Çni’in Shaanxi bölgesi heyeti arasında yapılan toplantıda konuşan, TÜSİAD Başkanı, Arzuhan Doğan Yalçındağ, şöyle dedi: "Çin’le kol kola, hasarı azaltalım. Asya’nın doğu kıyısının yükselen devi Çin’le batı kıyısının bölgesel gücü Türkiye, ikili ilişkilerini geliştirdiklerinde tüm Asya kıtasını içine alan büyük bir potansiyel ortaya çıkarabilirler." (Aydınlık, 20 Nisan 2008). Çin gibi, en az 300 milyonluk bir tüketici kitlesi olan, az gelişmiş ülkelere koşulsuz krediler açan, altyapısanayi yatırımları yapan bir ülkeye açılmanın ne demek olduğunu düşünebiliyor musunuz? Yani, dünya değişiyor. ABD ekonomisi çöker, pazar olarak değerini kaybederken; 400 milyar Dünyü Bankası Başkanı dolar ticaret fazlası olan Çin, Robert Zoellick bunalımdaki ülkelerin imdadına