Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Daver DARENDE Emekli Diplomat Yazar Barroso ve Rehn’in ziyareti Osmanlı’nın son dönemini anımsattı… C S TRATEJİ 17 henüz hazır değildirler" şeklindeki cüretkar açıklamaları inandırıcılıktan yoksundu. Barroso vakıf üniversitesindeki konuşmasında doğal olarak Kıbrıs konusuna da değindi ve Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirmesinin zorunlu olduğunu bir kez daha hatırlattı. Barroso’nun vakıf üniversitesinde hiçbir muhalif gazetecinin bulunmadığı ortamda rahatça konuşması, ayrıca soruların önceden hazırlanmış izlenimini yaratması dikkat çekici idi. Barroso, uysal çocuklar gibi sorun yaratmadan soru soran, son derece "demokratik duruşlarıyla (!)" ilgi çeken bu kişilerin sorularından memnunluk duyarak salonu neşe içinde terk etti. T ürkiye’ye üyelik tarihinin verilip verilmeyeceğine ilişkin soruları yanıtlamaktan özenle kaçınan AB Komisyonu Bakanı Jose Manuel Barroso, AB’nin AKP ile uyumlu ve tam bir eşgüdüm içinde sürdürdüğü ilişkilerin aksamaması için 10 nisan 2008 tarihinde Türkiye’ye geldi. AKP’yi destekleme anlamını taşıyan bu ziyaret sırasında "İçimizdekiler"in AB ve hükümet yetkilileriyle elbirliği içinde çalıştıkları da gözden kaçmadı. 3 Ekim 2005 gecesi televizyonlarda "Avrupalı olduk, direndik, kazandık", "Zaferimizi şampanya patlatarak kutlayalım" diyen AB tutkunu "İçimizdekiler"in Barroso’nun bu ziyareti sırasında da söylemlerinde herhangi bir değişiklik olmadı. "Kemalizm’den demokrasiye geçmeyi", "cumhuriyeti demokratikleştirmeyi" önerenler(!), Barroso’nun bir sömürge valisi gibi açıklamalarını, AB’nin dayatmalarını onur kırıcı bulmadılar. Başyazarımız İlhan Selçuk’un sözleriyle "Medyada alaturka şamata utandırıcı boyutlardaydı." Sömürge yaklaşımı ÜRPERTEN YAKLAŞIM "Barroso’nun özellikle TBMM’de yaptığı konuşmanın çok etkileyici olduğunu peşinen belirtmek gerekir." Holding basınında ABD ve AB’yi her koşulda desteklemesi ile ünlenmiş, zor gülümsemesi ile tanınan, holding televizyonlarında sık sık boy gösteren bir dış politika yazarının bu sözlerini okurken Barroso, İstanbul’da özenle seçilmiş bir vakıf ürpermekten kendimizi alamadık. Bu kişinin üniversitesinde düzenlenen açık oturumda yaptığı "Barroso, Meclis’teki konuşmasında kapatma konuşmada, "Türk halkının iyiliği için ülkenize davasına değinmekten kaçınmak basiretini gösterdi", geldim", "ifade özgürlüğü konusundaki "Kıbrıs konusunda statükonun muhafazası dışında bir düzenlemelere ihtiyaç vardır", "Kapatma davasını politika üretmezsek üyelik sürecinin tıkanacağından şaşırtıcı buldum". "Müslüman ülkede gerçek şüphe duymamalıyız" sözlerini söylemekten de geri demokrasi olduğunu göstermek lazım", "Türkiye AB kalmadı. ile ortak bir kaderi paylaşıyor", "Bu süreçte Devlet başkanı gibi karşılanan Barroso’nun birbirimizi ikna etmemiz gerekiyor, ancak bu çok Meclis’teki "etkileyici (!)" konuşmasına en güzel zorlu bir süreç olacak", "Bazı diplomatik yolların yanıtı Cumhuriyet gazetesi yazarı, değerli düşünür, dışına çıkmamız gerekecek", "Biz içişlerinize ozan Ataol Behramoğlu aşağıdaki sözleriyle verdi: karışmıyoruz. Türkiye, yalnız aday bir ülke değil, aynı "Barroso’nun TBMM’deki konuşmasını televizyon zamanda gerekli yükümlüklerini yerin getirmesi kanallarında izlerken işgal altındaki İstanbul’da işgal zorunlu bir ülkedir", "AB ülkeleri vizeyi kaldırmaya kuvvetleri komutanlarından Rehn ve Barroso’nun Türkiye ziyaretinden... birinin Meclisi Mebusan’da yaptığı bir konuşmayı izliyormuşum duygusuna kapıldım." "Ödün Avrupa’nın uzlaşı ruhudur", "TBMM’de en önemli parti DTP’dir" diyebilen Barroso, İstanbul’da emperyalizmin sözcüsü gibi konuştu. "Türban için taraf olamayız. Laiklik dayatılamaz. Her kadının kendi özgür seçimini yapabilmesi AB’nin temel ilkelerinden biridir." Sözleriyle AKP’nin görüşünü desteklemekten geri kalmadı. AB yöneticilerinin Türkiye’ye İKİNCİ SINIF ÜYELİK gerçekleştirdikleri ziyaret, Avrupa’nın Barroso’nun 10 Nisan 2008 tarihinde Türkiye’ye yaptığı ziyaret bazı ulusumuza bakışında bir değişiklik gerçeklerin yeniden gündemin yer almasını sağladı. olmadığını gözler önüne serdi. Barroso ve başköşesinde Sömürge muamelesi gören tam üye olmadan "özel Rehn’in değerlendirmelerine ‘içerden’ Türkiye’nin statü" ile AB limanlarına sağlamca ve öncelikle AB gelen olumlu destekler ise Osmanlı’nın demirlenmesi çıkarlarını gözetmesi zorlanmakta, asla kabul edilemeyecek son döneminde yaşananları gündeme ülkemizce ikinci sınıf bir ortaklık getirdi. Barroso ve Rehn’i ‘övme görevini’ öngörülmektedir. AB diplomasisinin Türkiye’yi elinden için ağırlaştırılmış üstlenenler, Türkiye’ye layık görülen ‘ikinci kaçırmamak koşulları ustalıkla gözden uzak tutmak büyük çaba harcadığı artık sınıf üyelik’ konusunu görmezden geldiler. amacıyla fark edilmektedir. Başta Barroso olmak üzere AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn ve AB’nin Türkiye ile ilgili yetkililerinin gerek Türkiye’de ve gerek Avrupa ülkelerinde ülkemizin iç işlerine karışmaya yönelik cüretkar açıklamalarına ve dayatmalarına artık "dur" demenin zamanı gelmiştir. Bu çerçevede Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un adres göstermeden aşağıdaki açıklaması anlamlıdır. KKTC vurgusu da yapan Orgeneral Başbuğ’un konuşması şöyledir: "Kimse Türkiye’yi ulus devlet ve üniter devleti tehlikeye sokacak siyasal alanda grupsal düzenlemeler yapılmasını isteyemez." İlker Başbuğ, Türkiye’yi kutuplaşmaya ve ayrışmaya sürükleyecek haklar istenemeyeceğinin önemini de bu açıklamasında vurgulamıştır. (Hürriyet, 12 nisan 2008) Medyada, üniversite ve kimi vakıf çevrelerinde, bürokraside etkinliklerini sürdüren "İçimizdekiler"in "Avrupalıyız, direndik, kazandık." Şeklindeki alaturka şamatacılığa son vererek gerçekleri görmelerinin zamanıdır. AB’nin çifte standardını, açıkça oynanan oyunları ne acıdır ki bizi yönetenler de görmek istemediler. Düzeltme: Dergimizin 28 nisan 2008 tarihli sayısında Daver Darende imzasıyla yayımlanan "yeni Düşman Arayışı" başlıklı yazıda sehven ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in adı (Bill Gates) olarak yazılmıştır. Düzeltir, okurlarımızdan özür dileriz.