25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 Erhan AKDEMİR Ankara Üniversitesi ATAUM AB Uzmanı S arkozy’nin Fransa’da Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesinin üzerinden bir yıllık bir zaman geçti. Bu bir yıllık zaman içerisinde Fransa ve Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy için en net olan sonuç kendisine olan kamuoyu desteğinin her gün hissedilir derecede azalıyor olmasıdır. Ifop tarafından yapılan kamuoyu araştırması da aslında bu görüşü destekler nitelikte. Ifop’un Nisan ayında Paris Match dergisi için yaptığı araştırmaya göre Fransa’da bir yıldır cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Nicolas Sarkozy'den mutsuz olanların oranını yüzde 72 civarında. Ifop kamuoyu araştırma merkezinin anketine göre, Sarkozy'den mutlu olanların oranı ise yüzde 28. Ifop'un araştırmasına göre Fransızların yüzde 65'i Sarkozy'nin seçimler öncesi verdiği sözleri yerine getirmediğini düşünüyor. Yine aynı araştırmaya göre, Fransızların yüzde 58'i, Sarkozy'nin özellikle ekonomik ve sosyal konularda verdiği sözleri ileride de yerine getiremeyeceğine inanıyor.(1) Yine Nisan ayı içerisinde Liberation gazetesinde yayımlanan bir kamuoyu araştırmasına göre, seçmenlerin yüzde 59'u Sarkozy'nin bir yıllık performansından memnun değil. Araştırmaya göre Sarkozy'yi başarılı bulanların oranı yüzde 20'de kalırken, yüzde 19 oranındaki katılımcı Sarkozy'yi ne başarılı, ne de başarısız buluyor.(2) Sarkozy’ye destek eriyor Nicolas Sarkozy, Fransa Başkanlığı görevinde ilk yılını doldurdu. Yapılan anketler, Fransızların başkanlarından pek de memnun olduklarını göstermiyor. Sarkozy’nin yaşam standardını ve alım gücünü yükseltme vaatlerine sokaktaki Fransızlar pek inanmıyor. politikaları Sarkozy’nin bir yıllık karnesini "kırıklar"la doldurmuştur. Fransız seçmeni ise bunun cezasını 14 Mart 2008’de yapılan yerel seçimlerde kesmiş ve muhalefetteki Sosyalist Parti, Nicolas Sarkozy’nin partisi Halk Hareketi Birliği (UMP) önünde oyların yüzde 49,5’ini alarak önemli bir seçim galibiyeti elde etmiştir. İç politika açısından Sarkozy halkın büyük oranda desteğini yitirmiş görünüyor. Fransız halkında, Sarkozy’nin insanların yaşam standartlarını yükseltme ve satın alma güçleri konusunda verdiği vaatleri tutmadığı kanısı yaygınlaşıyor. Sarkozy ekonomideki sorunlara, seçildiği günden bu yana çok net çözümler bulabilmiş değil. Ayrıca, Sarkozy’nin özel hayatı nedeniyle de görevini aksattığına dair inanç gittikçe güçleniyor. İç politikada Fransa’da yaşanan bir büyük sıkıntı da Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin hükümetin politikalarına da müdahalede bulunmak istemesidir. Dış politika açısından da durum pek farklı değil. Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin dış politikadaki tutarsız ve temelsiz politikaları Fransız diplomasi geleneğinin omuriliğinden darbeler almasına yol açıyor. Sarkozy’nin bir yıllık dış politikası, Fransa Dışişleri Bakanlığı’ndan kopuk ve bakanlığın sesine pek kulak verilmemiş gibi bir görüntü çiziyor. Sarkozy ABD ile ilişkilerde Chirac döneminden oldukça farklı bir yaklaşım sergiliyor. ABD’ye karşı hayranlık duyan Sarkozy dış politikada ABD’ye yakın olunması gerektiğini düşünüyor. En somut yansımalarını İran örneğinde, Filistin sorununda, Afganistan’a ek asker gönderme konusunda ve Charles de Gaulle’ün 42 yıl önce 1 Temmuz 1966’da ABD’nin dış politikasını ve NATO’da uygulamaya çalıştığı stratejiyi protesto ederek çekildiği NATO’nun askeri kanadına Başkanlık makamında 1. yılını doldurdu… C S TRATEJİ tekrar üye olma çabasında görüldüğü gibi dış politika manevralarında ABD’yi takip etmeye çalışıyor. Sarkozy’nin AB politikaları da kaygı verici nitelikte. AB içerisinde Sarkozy’nin özellikle Türkiye politikasının birlik içinde ters tepmeye başladığı ve Fransa Cumhurbaşkanının daha da ileri gitmesi durumunda birlik içinde çok daha farklı tepkilerin ortaya çıkabileceği tartışmaları yaşanıyor. Sarkozy’nin Almanya Başbakanı Angela Merkel’le de çok iyi anlaştığı söylenemez. Sarkozy ile geçen bir yılın ardından baktığımızda aslında Fransa–Almanya ilişkileri pek de rayında gitmiyor. Buna karşılık İngiliz–Fransız ilişkilerinde sınırlı da olsa bir ısınma söz konusu. Sarkozy’nin gerek göreve gelmeden önce gerekse de göreve geldikten sonra üzerine titrediği "Akdeniz Birliği" fikri ise bugün için bambaşka bir biçim almış durumda. Akdeniz Birliği fikri Sarkozy’nin ilk başlarda savunduğunun tam tersi bir içerik kazanmış görünüyor. Önümüzdeki Temmuz ayında AB’nin dönem başkanlığını yürütecek olan Fransa ile Türkiye ilişkileri ise uzun yıllara dayansa da ilişki son yıllarda zor bir dönemden geçiyor. Bu dönemin zor geçmesini ise Fransa’da Türkiye’nin AB üyeliği konusunun bir iç politika malzemesi olarak kullanılmasında aramak gerekiyor. Özellikle 2005 yılında AB Anayasası referandum sürecinden itibaren Türkiye, Fransız iç siyasetinin en önemli seçim malzemesi olarak kullanıldı. Türkiye üzerinden en çok popülist yaklaşımlar sergileyenler ise sağ ve aşırı sağ parti taraftarları oldular. Bu kesimler AB’nin devam eden bütünleşme aşamasında Türkiye hakkında oldukça olumsuz bir hava ve tartışma yarattılar ve hatta bu tartışmayı kimi zaman Haçlı Seferleri’ne kadar taşıdılar. DİPLOMASİ GELENEĞİNE DARBE Yukarıdaki kamuoyu yoklamalarında ortaya çıkan tablonun temel sebeplerini ise Sarkozy’nin cumhurbaşkanlığının ilk yılındaki siyasi ve ekonomik başarısızlıklarında aranabilir. Bunun yanında gerek iç politika gerekse de dış politikadaki tutarsız ve temelsiz TÜRKİYE’YE BAKIŞ Bu çerçevede herhangi bir aday ülkenin veya Türkiye’nin AB üyeliğine, herhangi bir üye ülke olumlu veya olumsuz bakabilir. Bu da gayet normaldir. Türkiye’nin, Kopenhag Kriterleri’nde sapma yaşadığı, Maastricht Kriterleri’ni yerine getirmede başarısız olduğu gibi tartışmalar da normaldir. Ancak burada normal olmayan şey, Türkiye’nin AB’nin bir üye ülkesinde, Fransa’da, bir iç politika malzemesi yapılması, Türkiye’nin Kopenhag Kriterleri’nde sapma yaşayıp yaşamadığı, Maastricht Kriterleri’ni yerine getirip getirmediğinin değil onun kültürünün, kimliğinin tartışılıyor olmasıdır. Son yıllarda özellikle de Sarkozy’nin Cumhurbaşkanlığı ile birlikte giderek artan bu tür tartışmaların en sonuncusu ise geçtiğimiz haftalarda yaşandı. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Fransız hükümeti tarafından 33 maddeden oluşan çok kapsamlı bir Anayasa değişikliği Bakanlar Kurulu’nda kabul edildi ve Fransız Meclisi’ne sevk edildi. Anayasa değişikliği, 20 Mayıstan itibaren görüşülecek ve büyük olasılıkla Temmuz ayında tamamlanmış olacak. Bu Anayasa değişikliği çerçevesinde Türkiye ve Türkiye gibi AB’ye yeni üye olacak ülkelerin onay işlemleri konusunda referandum yapılması yönünde Fransız Anayasasının mevcut hükümlerinin değiştirilmesi öngörülüyor. Bu bağlamda Bakanlar Kurulu’na sunulan Anayasa’da reform projesi AB’ye yeni üyelerin onaylanması için referandum zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Anayasa’da reform projesinin kabul edilmesi durumunda Cumhurbaşkanı’na bir referandum veya Anayasa’nın gözden geçirilmesi ya da parlamentoyu Sarkozy
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear