Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 Erdal SARIZEYBEK TUSAM İç Güvenlik ve Terör Danışmanı esarizeybek@tusam.net enel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın, 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın açıklamasıyla olası bir kara harekâtı ülkemiz gündemine taşınmıştır. Hatırlanacağı üzere Orgeneral Büyükanıt Irak'a ilişkin şu açıklamada bulunmuştu : "Bugün PKK'yı Kuzey Irak'tan, Kuzey Irak'ı Irak'ın bütününden ayrı düşünerek çözümler üretemezsiniz, hepsi birbiriyle organik ilişki içinde. Şu soruyu bana sorabilirsiniz: 'Peki Kuzey Irak'a bir operasyon yapılmalı mı?' Yapılmalı. Olayın iki boyutu var. Birincisi sadece asker olarak baktığım zaman, evet yapılmalı. Fayda sağlar mı? Evet, sağlar. Olayın ikinci boyutu, siyasi olaydır. Bir hudut ötesi operasyon yapılması için bir siyasi kararın ortaya çıkması lazım... Türkiye'nin başındaki bu belayı def etmek zorundayız. Çocuklarımıza bırakacağımız Türkiye'de bu terör belası olmamalıdır." Aslında bu konuşma ile Ortadoğu'da uygulanması gereken Türk dış politikasının ana hatları ortaya konulmuş ve askeri harekâtların bir siyasi hedefinin olması gerektiği de strateji uzmanlarına hatırlatılmıştır. Geç de olsa Irak kuzeyindeki PKK varlığına yönelik kara harekâtı 21 Şubat 2008 saat 19.00'dan itibaren başlamış, 29 Şubat günü ise son bulmuştur. Harekât öncesi siyasi durum şudur: Artan terör olayları üzerine Irak'taki PKK varlığının etkisiz hale getirilmesi maksadıyla, 5 Kasım'da Başkan Bush ile resmi bir görüşme yapan Başbakan Erdoğan, görüşme sonrası anlık istihbarat konsepti üzerinde mutabakata varıldığını açıklamış ve 16 Aralık 2007 tarihi itibariyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hava harekâtı başlamıştır. Ancak salt askeri harekâtın PKK terör örgütünü bitirmeyeceği aşikârdır ve hava harekâtıyla o arazi koşullarında terör örgütüne darbe vurmak da olası değildir. Peki öyleyse, bu harekât neden yapılmıştır? Kırmızı çizgiler çerçevesinde oluşturulacak siyasi hedef için… C S TRATEJİ arasında, belirlenen hedefleri karada konuşlu uzun menzilli silahlar ve Hava Kuvvetlerine mensup uçaklar ile etkili bir şekilde vurmuştur. Başarıyla icra edilen ateşle taarruzdan sonra, aynı gün saat 19:00'dan itibaren Hava Kuvvetleri ile desteklenen bir sınır ötesi kara harekatı başlatılmıştır.'' Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere harekâtın amacı; PKK/KONGRAGEL terör örgütü mensuplarını etkisiz kılmak ve bölgedeki örgütsel altyapıyı kullanılmaz hale getirmektir. Sadece Zap bölgesinde gerçekleştirilen bu harekât sonucunda 27 şehit verilmiş ve bir helikopterimiz kırıma uğramıştır. Etkisiz hale getirilen terörist sayısı ise 242'dir. Örgüt, uzun yıllardır elinde bulundurduğu bu kampta darbe almış ve kaçan az sayıda terörist muhtemelen hemen doğudaki Avaşin kampına çekilmiştir. Bu durum, teröristlerin önceden seçilmiş fedai gruplarıyla Zap, Avaşin, Basyan ve Hakurk kamplarında direniş noktası oluşturduklarını göstermektedir. Dolayısıyla örgüt bu yerleri kolayca terk etmeyecek ve Türk ordusuna zayiat verdirmeye çalışmak suretiyle örgütün eylem gücünü kanıtlamaya çalışacaktır. Bu çerçevede en şiddetli çatışmaların Şemdinli güneyindeki Hakurk'ta ortaya çıkacağı değerlendirilmektedir. Zira arazi geniştir, zordur, tahkim edilmiştir, çok sayıda sığınak ve barınak mevcuttur. Bölgenin özellikleri teröristlere avantaj sağlamakta, savunmayı kolaylaştırmaktadır. Önceki hava harekâtlarının da bu bölgede yoğunlaşmış olması düşüncelerimizi teyit etmektedir. Ancak, Irak kuzeyinde bulunduğu belirtilen 2.600 terörist sayısına, Barzani kontrolündeki yaklaşık 1.500 teröristi de ilave ettiğimizde hedef olarak 4.100 terörist karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bu harekâtla başlangıçtaki hedeflere ulaşılmış olduğunu söylemek mümkün değildir. Önümüzdeki bir hafta içerisinde olası bir baskın harekâtı elde mevcut istihbaratın tayin edeceği ikinci bir PKK kampını hedef alacaktır. Özel birlik harekâtlarının artarak devam etmesi beklen bir durumdur. Ancak örgütten kaçanların güneye kaydığı göz önüne alındığında harekât bölgesinin peşmerge alanlarına kadar genişlemesi ihtimali de göz önüne alınmalıdır. Barzani hedef listesine girecek midir? Bu sorunun cevabını harekâtın siyasi hedefinde aramak gerekmektedir. Önce, harekâtın siyasi hedefi nedir, var mıdır, inceleyelim. G Siyasi kararlılık şart Türkiye uzun süredir, bölücü terörü önlemeye yönelik içerde ve dışarıda askeri önlemler alıyor. Siyasi otoritenin alacağı diğer önlemler yetersiz, çoğu zaman eksik kalınca sonuca ulaşılması olanaklı olmuyor. ile hedeflerini baskı altında tutmuş, teröristlerin hareketini kısıtlamıştır. Tüm bu olumlu yönlerine karşılık bu tür harekâtla yirmi beş yıllık bir terör örgütünün bir anda dağılıp yok olmayacağı da bilinen bir gerçektir. Şimdi sorabiliriz, bu kara harekâtı askeri hedefine ulaşmış mıdır? HAVA VE KARA HAREKATI Artan terör olaylarına karşı kamuoyunda yükselen ve sokağa taşan öfkeyi yatıştırmak harekâtın birinci amacı olmuştur. Uzun yıllardır terörle mücadeleyi sürdüren askerin, hemen yanı başındaki teröriste müdahale edemeyişinden doğan kızgınlığını dindirmek ise harekâtın bir başka amacıdır. Örgütün hareket serbestîsini kısıtlamak, mayına karşı olası zayiatları önlemek ve baskın yapmak da amaçlar arasındadır. Bu harekâtla Irak'ın dokunulmaz olmadığı ve PKK'nın da Irak'ta dokunulmaz olmadığı dünyaya gösterilmiştir. Türk Hava Kuvvetleri’nin operasyon kabiliyeti sergilenmiş, dünyanın sayılı ordularınca yapılabilen böylesi bir harekâtla Türk ordusunun gücü ispatlamıştır. Az ya da çok önemli değil, örgüte darbe vurulmuştur. Teröristlerin morali bozulmuş, harekât inisiyatifi ele geçirilmiştir. Ayrıca, olası bir harekâtın alt yapısı hazırlanmıştır. Her zaman için bir kara harekâtı planını güncel tutan Genelkurmay, harekât öncesi hava operasyonu HAREKATIN AÇIKLANAN HEDEFLERİ Bu soruya Genelkurmay Başkanlığınca harekatın ilk gününde resmi bir açıklamayla cevap verilmiştir: ''Türk Silahlı Kuvvetleri; yurt içindeki operasyonlarına devam ederken, Irak'ın kuzeyinde üslenmiş PKK/KONGRAGEL terör örgütü mensuplarını etkisiz kılmak ve bölgedeki örgütsel altyapıyı kullanılmaz hale getirmek maksadıyla, 21 Şubat 2008 günü saat 10:0018:00 SİYASİ HEDEF VAR MI? Bu konuda yapılmış resmi bir açıklama yoktur. Hükümet hedefin terör örgütü olduğunu belirterek askeri hedefleri sınırlandırmaya çalışmaktadır. Siyasi hedefi olmayan bir askeri harekâtın anlamı ne olacaktır? Cudi ve Küpeli (Gabar) dağlarına bahardan bu yana yapılan operasyonların anlamı ne ise, siyasi hedefi olmayan bir askeri harekâtın anlamı da bundan öteye geçemeyecektir. Aralarındaki yegâne fark, bu harekâtla mücadele alanının sınır ötesine kaymış olmasıdır. Peki, bu durumda askeri hedefler tamamen ele geçirilebilir mi? Hayır. 25 yılı aşkın bir zamandır kırsal alanda teröristlere yönelik sürdürülen mücadelede askeri bir başarı elde edildiği gerçektir ancak hala terör olayları önlemediğine göre tek başına bir askeri harekâtın çözüm olamayacağı da bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla harekâtın nihai başarısı siyasi desteğe ve kararlılığa bağlı olacaktır. TSK’nin teröristle mücadelede gösterdiği kararlılığın aksine siyasi otorite hala terör ve teröristle bir mücadele stratejisi belirleyememiştir. Terörle mücadele konsepti geliştiremeyen siyasi otorite, denenmiş bir yolu tercih etmiş ve terörü yaratan faktörleri dikkate almayarak teröristle mücadeleyi askere havale etmiştir. PKK demek kuzey Irak demek değildir. Örgüt geçen yıllar içerisinde kurumsal bir yapıya kavuşmuştur. Geçmişten ders alınmış olsaydı, AB ülkelerindeki PKK'nın siyasi faaliyetleri etkisiz hale getirilmiş olacak ve örgütün uluslararası bir boyut kazanması önlenebilecekti. Bugün PKK terör örgütü en önemli Mehmetçik’in teröristlere mesajı...