Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Çağdaşlaşma, demokrasidir, hukuktur, adalettir. Bilimde ve teknolojide yaşadığımız günde olmaktır. Milletin meselelerini, milletle birlikte çözmektir. Bütün bunlarla birlikte, bayraktır, bağımsızlıktır, vatandır… Türkiye’nin çağdaş bir toplumdan önce çağdaş bir iktidara ihtiyacı vardır… Çünkü bu ülkeyi bu toplumu çağdaş bir yapıya kavuşturacak olanlar onlardır… Sınır ötesi kara harekatından... C S TRATEJİ 5 Şerefli ordumuzun Irak’ın kuzeyindeki terör odaklarına yönelik olarak 21 Şubat 2008 Perşembe günü başlattığı, 29 Şubat sabahı sona erdirdiği kara harekatı ile ilgili olarak, beklentilerimiz farklı olabilir. Ama kabul edelim ki harekatın başlama ve bitiş tarihlerine ilişkin komuta kademesinin de bir bildiği ve düşündüğü vardır. Amerikan Savunma Bakanı’nın Türkiye’ye gelmesiyle, Türk Ordusu’nun harekatı sona erdirmesinin birbirini takip eden günlerde olmasının altında ‘bityeniği’ arama çalışmalarını ve tartışmalarını başlatanlar ve yapanlar farkında olarak ya da olmayarak Türk Milleti’nin en çok güvendiği kurum olan Türk Ordusu’na duyulan güveni yok etmeyi düşünenlerin ekmeğine yağ sürmektedir. Siyasi irade başlangıcında harekatı şiirler, şarkılar söyleyerek üstlenirken, harekatın sonucunda açıklama sorumluluğunu üstlenmeyerek bu tartışmalarda Türk Ordusu’nu siyasi ve psikolojik destekten mahrum etmiştir. Muhtemelen Türk Ordusu’nun komuta kademesini de üzen bu durumdur. Söylediğimiz gibi milletimiz önce Allah’ına sonra da askerine güvenmektedir. Varsın işbirlikçiler milletimizin Türk Ordusu’na duyduğu güvenden dolayı sinir krizleri geçirmeye devam etsin… Her şeye rağmen Türk Milletinin Türk Ordusu’na güveni tamdır… Bu gerçeği sadece biz değil, yapılan araştırmalar da tokat gibi onların yüzüne vurmuştur. TÜRK ORDUSU ÜZERİNE OYUNLAR... Şubat ayının başında Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer tarafından Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nin (Betam) yaptığı Dünya ve Avrupa Değerleri araştırmasının Türkiye ayağının sonuçları açıklandı. Yapılan araştırmaya katılanların yüzde 77’si ‘Türk olmaktan son derece gurur duyduğunu’ söylerken, katılanların yüzde 1’i ‘hiç gurur duymuyorum’ cevabını veriyor. Yüzde 3’lük bir bölüm ise ‘pek de gurur duymuyorum’ diyor. Türkiye’yi özellikle küresel güçlerin ‘çöplüğü’ haline getirmek isteyenlerin, ABD ve AB’nin emperyalist yaklaşımlarına ‘çağdaşlık’, ‘demokrasi’ ve ‘insan hakları’ elbisesi giydirerek topluma empoze etmeye çalışanların böyle bir sonuçtan rahatsızlık duyduğu kesin… Çünkü bu inançtaki, düşüncedeki bir toplum, emperyalizm önünde gerçekten bir engel oluşturacaktır. Dolayısıyla bu ülkenin insanlarının milliyetinden duyduğu övüncü hırpalayacak, değer verdiği kişi ve kurumlara güveni azaltacak ve yok edecek hamleler yapmak emperyalizmin ve işbirlikçilerinin hayal dünyasını süslemektedir. Nedir, Türk insanın en değer verdiği kurum?... Bahçeşehir Üniversitesi bunu da sormuş.. Araştırmaya katılanların yüzde 74’ü en çok Türk Ordusu’na güvendiğini söylüyor. Hiç güvenilmeyen kurumlar arasında ise birinci sırayı IMF, ikinciyi ise buraya dikkat edelim Avrupa Birliği alıyor. İşte hem ABD’yi hem de AB’yi rahatsız eden de bu güven... Türk Ordusu’na güvenin bu derece yükseklerde olması… DW: İktidar Putin’in siyasi evlatlığında Cornalia Rabitz Deutsche Welle Rusya’da seçimleri beklendiği gibi Dimitri Medvedev kazandı. Deutsche Welle Rusça Servisi’nden Cornelia Rabitz, yorumunda, Rusya’da görev değişiminin demokrasi açısından şüphe uyandırdığını belirtiyor: "Rusya’da seçim sonuçları kimseyi şaşırtmadı. Yeni Devlet Başkanı’nın adının Dmitri Medvedev olacağı ve Vladimir Putin’i Başbakanlık görevine atayacağı zaten önceden belliydi. Tüm bu olanların gerçek demokratik prosedürle bir ilgisi yok, çünkü gerçek anlamda alternatifler hiç tartışma konusu olmadı. Rus halkı sadece, Putin’in belirlediği halefi tasdik etmeye çağrıldı ve bu beklentiyi yerine getirdi. Halk, her şeyin olduğu gibi devam etmesi umuduyla, iktidarı elde tutmak için oynanan bu garip oyuna kayıtsız kaldı. Rusya’da liberalleşmeyi gerçekleştirebilecek, Putin’in yörüngesinden çıkabilecek mi? Bu soruların yanıtını henüz bilmiyoruz, şüphelenmek doğal. Şimdiye kadar Medvedev’in akıntıyı tersine çevirebileceğine dair bir işaret gelmedi. Putin’in siyasi evlatlığı, seçim kampanyalarında da keskin çizgiler çizmedi. Yine de Putin’den farklı olarak istihbarat kökenli değil ve farklı bir neslin insanı. Rusya’nın tarihine de bakıldığında demokrasinin gelişiminin zorlu bir süreç olduğu görülüyor. Avrupa’nın bu büyük komşusunda belki tüm Batılı değerler ve kazanımlar aynı şekilde edinilemeyecek. Ancak sabırsızlığa kapılmamak gerek, uzun soluklu olmak gerek. Rus halkının Devlet Başkanlığı seçimi ile bağlantı kurduğu en büyük dileğinin, iyi bir gelecek umudunun, gerçek olması dileğiyle…" İYİ BİR GELECEK UMUDU Medvedev, Putin’in sekiz yıl boyunca damgasını vurduğu ve aynı zamanda deforme ettiği bir devletin başına geçiyor. Putin döneminde demokratik kurumlar ve hukuk devleti zayıfladı, sivil topluma gem vuruldu, siyaset ve ekonomi istihbaratçıların elindeydi. Putin’in göklere çıkarılan ekonomik mucizesi de sonuçta karlı petrol ve doğalgaz ihracatı üzerine kuruldu. Ama bu ekonomik mucize küçük bir azınlığı zengin ederken, geniş kitleleri yoksulluğa terk etti. Sonuçta yeni Devlet Başkanı’nın önünde yapacak çok iş var. Medvedev Rusya’da adalet ve ilerlemeyi teşvik etme, dışarıda da ABD ve AB ile ilişkileri iyileştirme fırsatını kullanabilir. Tabi Putin adında bir Başbakan ile birlikte çalışacak. Bu, Rusya için alışıldık bir durum değil. Putin gerçekten de Medvedev’in daha geniş yetki ve haklara sahip olmasına göz yumacak mı? Seçim kampanyasını takip edenler bundan kuşku duyacaktır. Gelecekle ilgili büyük stratejiler Medvedev değil, hep Putin tarafından tasvir edildi. PUTİN’İN YÖRÜNGESİ Rus halkının büyük bölümü, Putin’in ülkeye refah ve istikrar getirdiğine inanıyor ve Medvedev yönetiminde de bunun süreceğini düşünüyor. Kremlin, böylece tüm dünyaya her şeyin yasalara uygun olduğunu ve seçim sürecinde anayasaya sadık kalındığını söyleyebiliyor. Şimdi tüm gözler 42 yaşındaki Dimitri Medvedev’in üstünde. Siyasette hangi noktalara vurgu yapacak? Pek çok kişinin gözünde dünyaya açık ve ‘yüzü Batı’ya dönük’ olarak tanımlanan Medvedev Medvedev