Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ Batı yanlısı liberaller seçimlere Rusya’da ‘Batıcı’ siyaset Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası asomuncuoglu@tusam.net 2 Mart Pazar günü sona ererken, Rusya’da sahneye konmakta olan son derece başarılı halkla ilişkiler organizasyonu zirvesine ulaşmıştı. Rusya’nın milliyetçi müzik grubu "Lübe", 2000’li yılların başında kült haline gelen ve Çeçenistan’da savaşan Rus özel birlikleri için yazılan "Davay za…" (Haydi…) şarkısını Kızıl Meydan’da toplanan gençler için çalıyordu. Sahneye yerleştirilmiş olan büyük ekranlarda Kremlin’den çıkıp meydanı aşarak sahneye doğru yürüyen iki kişinin silueti belirmişti. Rusya’nın onarılan onurunun simgesi olan bir şarkının eşliğinde, kar altında meydanda yürüyen bu ikili görevi sona yaklaşmakta olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve halefi Dmitriy Medvedev’di. Sahneye çıkan ikili, devlet başkanlığı seçimlerinin başarılı ve demokratik bir şekilde yapıldığını ve Medvedev’in önde olduğunu halka müjdeledi. Medvedev, yola Putin döneminde belirlenen yönde devam edeceğine vurgu yaparken, Putin herkesi "büyük Rusya için" güçlerini birleştirmeye çağırdı. Ertesi gün, seçimlerde planlandığı gibi Medvedev’in oyların yüzde 70’ini alarak dört yıl süreyle Rusya’nın yeni devlet başkanı olarak seçildiği doğrulandı. Yani "halef operasyonu" başarıyla sonuçlanmış oldu. Putin’in seçtiği bir kişi Putin’in desteğiyle halkın onayından geçti. Önümüzdeki süreçte ise 7 Mayıs’ta devlet başkanlığı sona erecek olan Putin’in başbakan olarak atanması bekleniyor. Rusya’da devlet başkanlığı seçimlerini Putin’in adayı Medvedev kazandı. ‘Batıcı’ liberal isimler ise seçimlere dahi sokulmadı. Rus halkının onayının da bu politikalar çerçevesinde odaklandığı gözlemleniyor. Rus iktidarına göre ‘Batıcı’ bir yönetim, egemenliğin yitirilmesi, Rusya’nın parçalanması ve kaynakların yağmalanması anlamına geliyor. derinine indiğimiz zaman ise, "nasıl bir KGB?" sorusuyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu bağlamda, C. G. Gaddins ve A. C. Kuchins’in "Putin’in Planı" adlı makalede değindikleri nokta düşündürücüdür: "Putin’in çalıştığı ve eğitildiği Andropov dönemi KGB’si, Sovyet ekonomik ikileminin nasıl aşılacağı, yani kontrol kaybetmeden ekonomik etkinliğin nasıl artırılacağı konusunda çözüm yolu arayanların başında geliyordu." ("Putin’s Plan", The Washington Quarterly, 31/2) Buna ek olarak Putin sadece böyle bir KGB’nin ajanı değil, aynı zamanda bir hukukçudur. Batı’da yorum yapılırken, bu husus çoğu zaman göz ardı edilmeye çalışılıyor. Halbuki, Putin’in bütün faaliyetleri, Rusya’nın devlet yapısının oluşturulması konusunda bazı hassas noktalara sahip oluşunu belirledi. Bir Rus yorumcu, Putin’in baştan beri kendisi için Anayasa’yı değiştirmeme ilkesine bağlı kalmasını hukukçu olmasına bağladı. Gerçekten de, Rusya’nın bulunduğu aşamada Putin’in devlet başkanı olarak devam edememesi, sistem açısından önemli bir sorun oluşturdu. Ancak Putin, bir şahıs için anayasasının değiştirilmesinin (Rus halkı nazarında bu şahıs Rusya’yı tekrar bir dünya gücü yapan birisi olsa bile) sistem açısından daha istikrarsızlaştırıcı bir emsal olabileceğini düşündü. Putin’in ikilemi, iktidardan tamamen çekilmesi ve çekilmemesi halinde de, sistemde istikrarsızlığın çıkma ihtimalinin bulunmasıdır. Putin, çok yakından tanıdığı ve güvendiği Medvedev’i devlet başkanlığına getirerek ve kendisinin de başbakan olmasına karar vererek ikilemi aşmaya çalıştı. Rusya’daki devlet yapısına bakıldığı zaman, bütün güç devlet başkanlığı makamında toplanmıştır. Putin’in başına geçmeye hazırlandığı başbakanlık ise, sadece ekonomiden sorumlu bir makamdır. Hem Putin hem Medvedev, kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda Rusya Anayasası’nın belirlediği yetkiler çerçevesinde çalışacaklarını dair güvence vermeye çalıştılar. Özellikle seçim günü BBC muhabirinin sorduğu soruya Medvedev’in verdiği cevap dünya medyasında büyük yankı buldu. Muhabir, Rusya seçimlerini dikkatle izleyenlerin merak ettikleri can alıcı "o" soruyu sordu Bundan sonra Rusya’nın dış politikasını kim belirleyecektir?" İstifini bozmayan Medvedev, bu sorunun bu basın toplantısında sorulan en basit soru olduğunu ve cevabının Rusya Anayasası’nda bulunduğunu belirtti: "Rusya’da dış politikayı belirleyen ve yürüten devlet başkanıdır." Ancak bu açıklamalara rağmen, belirsizlik halen devam ediyor. Olayların gelişme seyri konusunda şimdiden sayısız senaryo üretildi bile. Bu senaryolar sınıflandırıldığı zaman iki temel görüş ortaya çıkıyor. Birincisine göre, Rus siyasi hayatında Putin gücünü koruyacaktır. Böylece başbakan olarak aslında Rusya’nın "gölge" başkanı olacaktır. Bu durumda anayasal yetkilerine rağmen, devlet başkanlığı makamı zayıflatılacak, hatta belki de zaman içerisinde yasal olarak yetkileri sınırlandırılacaktır. Ya da bir süre sonra Putin’in tekrar devlet başkanı seçilmesi için bir yol bulunacaktır. İkinci seçeneğe göre, devlet başkanlığı makamının yetkilerinden dolayı zaman içerisinde Medvedev bağımsız bir siyasi figür olarak güçlenecek ve böylece gerçek güçlü bir devlet başkanı olacaktır. Bu iki senaryoda da, zaman içerisinde Putin ve Medvedev arasında sürtüşme ve hatta iktidar mücadelesinin çıkabileceği tahmin ediliyor. Buradaki soru, Medvedev’in Putin’in gölgesinden çıkıp bağımsız bir siyasetçi olarak kendisini ispatlayıp ispatlayamayacağıdır. Tabii siyasi yorumcuların en sık dile getirdikleri senaryolar, en olumsuz olanlardır. Ne var ki, Putin ve Medvedev ikilisinden hangisi baskın çıkarsa çıksın, bu iki kişinin uyumlu olarak çalışması veya zaman içerisinde birisinin liderlikten gönüllü olarak vazgeçmesi de muhtemeldir. Burada dikkat çeken husus, Putin’in başbakan olarak kalmasını zorlayan gerekçenin, Medvedev’i zayıflatmak değil, tam tersine güçlendirme amacı olmasıdır. Zira Medvedev, oylarını tamamen Putin’e borçludur. PUTİN KİMDİR? İktidara geldikten 8 yıl sonra bile, Batı’da "who is Mr. Putin?" sorusuna verilen cevapların gerçekliği yansıttığını söylemek zordur. Batı basınındaki klişe tanımlamaya göre o, "eski bir KGB ajanıdır." ("bir ajan ne kadar eski olabilirse" zımni kabulüyle) Zira KGB ajanlarının "ruhu olamaz" demişti Rusya karşıtlığını seçim propagandası haline getiren ABD başkan aday adaylarından Hillary Rodham Clinton... Bu çıkışa Putin’in verdiği cevap ise, "Bir ülke liderinin asgari olarak kafası olmalıdır" şeklindeydi. Putin’in kafa yapısına baktığımız zaman ise, "KGB ajanı" deyip geçmek Soğuk Savaş paranoyasını çağrıştırmaktan başka bir amaç gütmez zaten. Bu tanımlamanın daha Rusya’daki seçimlerde oylar sayılıyor... İKİ BAŞLILIK MI? Her ne kadar, Putin Rusya için belirli bir plan tasarlasa da, uygulamada bu planın birçok problemle karşılaşması muhtemeldir. Esas soru, Putin ve Medvedev’in uyumlu çalışıp çalışamayacağıdır. MEDVEDEV KİMDİR? Tam bir sene önce dönemin savunma bakanı Sergey İvanov ve dönemin devlet başkanlık ofisi başkanı Medvedev’in başbakan birinci yardımcısı olarak atanmaları ile bunlar arasında "haleflik yarışına" start verilmişti. Bu "yarış" sonucunda dış politika konusunda şahin açıklamalarla dikkat çeken eski istihbaratçı İvanov’un değil de, daha liberal olarak görünen ve Putin