Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 15 Aralık 2008/233 Türk diplomatlarına yönelik kanıtlanmış suçlar unutuluyor… Ermeni iddialarının ‘içerdeki’ savunucuları, ‘özür’ kampanyası başlatıyor. Olmayan bir suçu, bir ulus adına üstlenmeye çalışanlar, Ermeni eylemcilerin Türk diplomatlarına yönelik kanıtlanmış cinayet suçları için kimin özür dileyeceğini belirlemeli… Daver DARENDE Emekli Diplomat Yazar Olmayan suçu üstlenmek ugün emperyalizmin asıl amacı Ermeni diasporasını Türkler aleyhine kışkırtmaktır. Günümüzdeki gelişmeler bu kışkırtmanın bir sonucudur. Kurtuluş Savaşı dönemindeki “İngiliz muhipleri”ni aratmayan “içimizdekiler”in Batı emperyalizmine ve Ermeni diasporasına koşut hareket ederek ülkemizdeki propaganda faaliyetlerini arttırdıkları bilinmektedir. Kamuoyunda yer alan tartışmaya göre aralarında öğretim üyesi ve gazetecilerin de bulunduğu bir grup sözde aydın 1915’teki Ermeni tehciri ile ilgili imza kampanyasını başlatmak görevini üstlenmiştir. Yılbaşında internette başlayacağı bildirilen kampanyanın adını “Özür Diliyorum!” şeklinde tanımlayan bu grubun yalnız Türkiye içinde değil, Türkiye dışında da mücadelesini sürdüreceğinden kuşku duyulmamalıdır. Bu sözde kampanya sayesinde Ermenilerin “Büyük Felaket” olarak nitelendirdikleri 1915 Ermeni tehcirinde yaşananlar imza kampanyasıyla bugünlere taşınacaktır! ABD ve AB hayranı sözde aydınlar, 1915 yılında Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı “Büyük Felaket”e karşı sessiz kalamayacaklarını, “Özür Diliyoruz” şeklinde bir bildiriyle kamuoyumuza sunacaklardır. B BİR YABANCININ TESPİTLERİ “Özür Dilerim” kampanyasını başlatan grubun ilgisini çeker(!) düşüncesiyle Türk Tarihi ve Atatürk kitaplarıyla ünlü Prof. Andrew Mango’nun SkyTürk televizyonunun 15 Mart 2005 tarihli programında Ermeni sorunu konusunda söylediklerini hatırlatmakla yetiniyoruz: “Türkiye’nin doğu bölgesinde yaşanan Ermeni olayını istisnai bir duruma sokmak kasıtlı bir davranıştır. Bana göre bu soykırım değildir. Rus orduları Anadolu’da ilerlerken, Türklerden de on binlerce kişi öldürülmüştür. Ermeniler de Türkleri katletmişlerdir. Bu karşılıklı bir savaştır. Ama asla bir soykırım değildir. Ermeniler ise olayların bu şekilde cereyan ettiğini asla kabul etmezler. Anadolu’daki Ermeni sayısı 1.5 milyonu geçmez. Bunlar Lübnan’a, Suriye’ye, Ermenistan’a göç etmişlerdir. 1.5 milyonun büyük bir kısmı kurtulmuştur. ABD’li profesör Justin Mc. Carty de bu alanda önemli çalışmalar yapmıştır. Ermeniler onun bu çalışmalarını dikkate almamışlardır. Ermeniler İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra müttefiklerden ödün koparmak için bu soruna ilişkin olarak yardım talebinde bulunmuşlardır. ‘Bakın biz sizin için isyan çıkardık’ diyerek müttefiklerden destek istemişlerdir. Ermeni sorununa ilişkin olarak Türk, İngiliz, Fransız ve Alman arşivleri açıktır. Ermeniler ise arşivlerini açmamakta ısrar ediyorlar, davalarının zayıflayacağına inandıkları için arşivleri açma konusu öne sürülünce öneriyi hemen reddediyorlar. ‘Mavi Kitap’ İngilizlerin bir propaganda kitabıdır. Kitabın propaganda kitabı olduğu tartışmasız kabul edilmelidir. Bu kitapta yer alan belgelerin çoğu misyonerlerin raporlarından alınmıştır. Savaş sırasında Ermeniler için çalışan Amerikalıların Taşnaklardan duydukları itiraflardır. Bu raporlarda Türklere yapılan mezalimden hiç söz edilmemiştir. Parlamentoların Ermeni soykırımını tanımaları hem yanlış hem de gülünçtür. ‘Mavi Kitap’ tek yönlü bir belgedir. İyi bir tarihçi belgelerin gerçek olup olmadığını araştırır. Ermenilerin Türkler aleyhine kampanyası 1955’ten beri devam ediyor. Kolay kolay sona ereceğine de inanmıyorum.” Dr. Mango gibi yansız bir tarihçinin açıklamasına bakın, bir de içimizdeki Avrupa Birliği’nin ağzıyla konuşan tatlısu aydınlarının açıklamalarına! Avrupa Birliği Türkiye için yeni bir yol haritası çizerken(!), merak ediyorum “içimizdekiler” günün birinde Ermeni tedhişçileri tarafından pusuya düşürülerek acımasızca katledilen diplomatlarımızın ailelerinden, Dışişleri’mizden ve Türk Ulusu’ndan özür dileyecekler mi? Batı emperyalizminin ve diasporasının egemenliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü tehdit etmekte olduğu bu duyarlı dönemde çok dikkatli olmak zorundayız. Özgürlük ve demokrasi yayma faaliyeti yumuşayacak… Obama’nın olası politikaları Türklere yönelik şiddet eylemleri gerçekleştiren Ermenilerin toplu halde çekildikleri anı fotoğrafı... odern dünya sisteminin ilk hegemonik gücü İngiltere idi. ABD ise ancak 1898 yılındaki İspanya Savaşı sonrasında büyük güç konumuna gelerek hegemonya için yarışa dahil olmuştu. İkinci Dünya Savaşı sonunda hegemon konumu kazanan ABD’nin gündemini Soğuk Savaş döneminde (Tablo 1); SSCB’nin çevrelenmesi, Vietnam Savaşı ve iç politika konuları (uzay programları başta olmak üzere teknolojik ve ekonomik gelişmeler, bütçe açıkları, yeni toplumsal ve kültürel programlar) teşkil etti. Soğuk Savaş sonrası dönem, internet ve haberleşme teknolojisindeki yeniliklerin yol açtığı küreselleşme kapsamında ABD’ye önemli avantajlar sağladı. 1990’lardaki Körfez Savaşı ve Bosna müdahalesi gibi bölgesel sorunlarda ABD’nin barışı koruma rolü tek hegemon güç olma konumuna katkıda bulundu. 11 Eylül saldırıları ise ABD anavatanına yönelik yeni tehdit algılaması ile ABD dış politikasını askerileştirdi. 2000 yılında Nasdaq (borsa) balonunun patlamasından sonra yaşamakta olduğumuz emlak piyasası krizi ile tetiklenen banka iflaslarının yol açtığı etkileri küresel boyuttaki ekonomik kriz bir bakıma yeni ABD Başkanı Obama’nın da seçim şansı oldu. M Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZ Beykent Üniversitesi saityilmaz@beykent.edu.tr ABD’NİN DEĞİŞMEYEN MİSYONU ABD kurulduğu günden beri geleneksel stratejisi olan seçilen ülkelerde demokrasi ve özgürlüklerin geliştirilmesine ağırlık verdi. Her ne kadar vasıtaları iktidardaki başkana göre bazı farklılıklar gösterse de Amerikanın bu politikası hiç değişmedi. Demokrasi ve özgürlükleri geliştirme stratejisi aşağıdaki şekilleri almaktadır(1); 1 Küresel olarak şiddete dayalı olmayan demokrasi hareketleri (Çek Cumhuriyeti, Gürcistan, Ukrayna, Lübnan vb.) 2 Yeni bağımsızlığını kazanan ülkelerde demokratik rejimlere yardım. 3 Uygun olduğunda yeni ortaya çıkan demokrasilere güvenlik garantisi. 4 Özgürlükleri kısıtlayan dost ülkelere baskı yapmak.