24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 10 Kasım 2008/228 ST R A T E J İ c 3 kalması gereğini dile getiriyordu. Ne var ki bugün içteki hainler, dıştaki destekçilerin yardımıyla kurucu asli unsur benzeri kavramlar getirmeye çalışarak mikro milletçilik temelinde Türk halkını parçalamayı hedeflemektedirler. Emperyalistler bunu gerçekleştirmek için; Kürtçü, ayrılıkçı, bölücü, terörist, sözde liberal, oportünist, hain, İslam’ı parçalamak, bölmek isteyen ve emperyalist güçlerden destek alan Neoİslamcı ve aşırı sol akımları kullanmaktadırlar. İşte bu günlerde de, buldukları hasta zemin ve yönetim zafiyetlerinden yararlanan bu güçler federasyon talebiyle ortaya çıkabilme cüretini gösterebilmektedirler. Atatürk yaşasaydı bunlar olmazdı. Bizler şimdi O’nu her konuda arıyoruz. Özellikle tek amaçları Türklüğe bu topraklarda son vermek olanlar ve onlara göz yumanlar Mustafa Kemal yok diye meydanı boş mu bulmuşlardır acaba diye de kendimize soruyor ve bu duruma düşmemizde kendi kusurumuzu tespit etmeye çalışıyoruz. Ne var ki bütün gafiller, hainler ve işbirlikçileri meydanın boş olmadığını Türkün sillesini yedikleri gün anlayacaklardır. ürk mucizesini yaratan Mustafa Kemal’i kaybedişimizin 70. yılı. Ancak O’nun hala maddi ve manevi varlığı kurduğu yüce Cumhuriyet üzerinde bir koruyucu bulut gibi Ardahan’dan Edirne’ye kadar uzanıyor. O’nun eserlerini emanet ettiği Türk Gençliği bütün uygun olmayan şartlara karşın Cumhuriyet’in kazanımlarını korumayı sürdürüyor, O’nun yolunda savaşıyor. Teröre karşı, gericiliğe karşı, Amerikan, Avrupa ve Arap emperyalizmine karşı savaşıyor. Ata’mızın eseri her şeye karşın Batılıların kin ve haset duygularına karşı da yaşıyor. Kemalizm’in düşmanı olduklarını özellikle son günlerdeki basın ve medyalarında dillerinden düşürmeyerek ve Türkiye’deki yandaşlarına pompaladıkları para ile bu konunun işlenmesi suretiyle genç dimağların zehirlenmesi için ellerinden geleni yapan Batılıların amacı belli. Çünkü eriyen bir İmparatorluktan her türlü olanaksızlığa karşın gerçek bir millet yaratan Mustafa Kemal, onların gözünde sömürgeci çıkarlarının en büyük engeli idi. O, mazlum milletlere, Batılı emperyalistlerin bütün güçlerine karşı konulabileceğini, bağımsız bir devlet, millet olunabileceğini göstermişti. T Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti saldırı altında… Türk halkının çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybedişinin 70. yılı… Atatürk’ün yaşama gözlerini yummasının ardından ulusu adına karşı çıktığı birçok politika günümüzde uygulanmaya çalışıyor. toplumların mezhep çatışması yoluyla birbirine düşürülmesini engelledi. Bütün bunları gerçekleştiren Mustafa Kemal’e Batılı emperyalistlerin kin kusmaları, hakkında zaman zaman eleştirilerde bulunmaları bu bakımdan anlaşılmayacak bir husus değil. Ancak bugünlerde, Atatürk’ün yokluğunda, Türklüğün ve Kemalizm’in esaslarından ve bunlara olan bağlılığımızdan zayıflık göstermemiz emperyalistlerin müthiş işine geliyor. Ülkemizdeki hainleri kullanarak diledikleri gibi at oynatabiliyorlar. Çünkü başımızda onlara dur diyecek bir Atatürk maalesef yok. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in kaleleri birer birer teslim alınmış. Milli eğitim millilikten çıkarılmış, üniversiteler yozlaştırılmış, bankalar, başta telekomünikasyon kuruluşları ve limanlarımız gibi milli kurumlar, namusumuz olarak kabul etmemiz gereken topraklar yabancıların eline geçmiş. Kapitülasyon ve reji idarelerini çağrıştıran ve bir yabancı egemenliği görüntüsünü söz konusu eden dış güçlere bağımlı bir düzen kurulmuş. savaşta yürürlükte olan yasaların güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayacak şekilde yine AB direktifleriyle kaldırılmasıdır. Bütün bu zayıflıklar, tavizler milli bekamız için kabul edilemez hususlardır. Mustafa Kemal’i kaybedişimizin 70. yılında bütün bu faciaları yaşarken aklımıza şu geliyor. Atatürk yaşasaydı ne olurdu? Ne yapardı? Her halde Cumhuriyetimize yönelik bu küstahlıkların hiç birisi bu noktaya gelmezdi. Mustafa Kemal yaşasa veya yaşatılsaydı her şeyden önce Kıbrıs, Musul ve Kerkük, Hatay örneğindeki gibi kazanılırdı. Batılı emperyalistler üniter bütünlüğümüze kast edecek cüreti bulamazlar, oyunlar kuramazlar ve oyunlarına içeriden destekçi bulamazlardı. Federasyon öneren gafiller de anında derslerini alırlardı. Türklüğü her vesile ile öne çıkaran Atatürk, Türklüğe yapılan ihanetlere, içte ve dıştaki Türklük düşmanlığına izin vermezdi. Bunu göze alanların canına okurdu. Türklüğün simgesi olan ve Bozkurt’u her vesile ile ön plana çıkaran Mustafa Kemal Türk ihtilalini gerçekleştirmişti ve yine her vesile ile bu ihtilalin Türklerin elinde Atatürk’ü aramak YÜZYILI AŞAN LİDER 20. asrı aşabilen bir lider çıkaramamış olan ve bir süre, tanrısal güce sahipler diye arkalarından gittikleri Hitler, Mussolini, Lenin ve Stalin’i bir dakikada unutan Batılı zihniyet en önemli İmparatorları Napolyon’u dahi ölümle cezalandırmamış mıydı? Ne var ki, yok etmek istedikleri Anadolu Türklüğü mazisinden gelen güçle kendine layık liderini çıkartmayı, onun devrimlerinin arkasından giderek ümmet kavramından kendini soyutlayıp millet olmayı başarmıştır. Emperyalist zihniyet bundan müthiş rahatsız oldu, olmaya da devam ediyor. İşte bu nedenle AB ve ABD’deki yayın organları Atatürk ve özellikle onun milli ideolojisi Kemalizm’i hedef almışlar. Yok etmek istedikleri Türklük gibi çok gurur verici bir hasleti yeniden dirilten “Bozkurt”u affedemiyorlar. Çünkü O, “Hayattaki yegane üstünlüğüm Türk doğmaktır”, “Eğer bende bazı fevkaladelikler görüyorsanız bunları sadece ve yalnız Türk olmama, Türklüğüme bağlayınız” demişti. “Ne mutlu Türküm diyene” sözüyle de Anadolu halkını birleştirmişti. O, tarihte hiçbir zaman devlet kuramamış, millet olmayı becerememişlerin etnik bir toplum olarak kabul görmeyeceğini tespit etmişti. Bundan yola çıkarak Anadolu halkını, Türklük etrafında birleştirme yolunu seçti. Bu, milletinin refah, mutluluk ve huzuru için vazgeçilmeyecek bir yoldu. Bu yolda ülkesini çağdaşlık yolunda ilerletti. Laiklik tesisi ile de bu günlerde emperyalistlerin en büyük silahı olan MEYDAN BOŞ BIRAKILDI Bütün bunların yanı sıra Cumhuriyetimizin kurulduğu Ankara, bir süredir 29 Ekim’lerde halkın katılımıyla kutlama yapmaz olmuş. Ankara’daki Meclis’te ülkemizin üniter bütünlüğüne her vesile ile dil uzatan bir parti sözde bir “Demokratik Çözüm” projesi ile ortaya çıkmış. Bu nankör oluşum Irak’ın kuzeyinden ve dış mihraklardan güç alarak küstahça bölgesel özerklik öngören yapı, bölgelere ait sembol ve renklerin (yani bayrakların) kullanılmasının önünü açmak, valilerin halk tarafından seçilmesi, yerel kaynakların yerel yönetimlere devredilmesi gibi bazı küstahça önerileri dile getirebilmekte. Bunun bu günlerde böyle ortaya çıkabilmesinin nedeni; AB’ye verilen tavizlerle OHAL’in kaldırılması, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’nin sivilleştirilip, psikolojik savaş bölümünün kaldırılması, polisin Özel Harekât güçlerinin Doğu ve Güneydoğu’dan çekilmesi, terörle
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear