Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Strateji 10 Kasım 2008/228 ST R A T E J İ c olmakla birlikte Kuzey Kore’deki bir nükleer patlama hava koşullarına bağlı olarak komşu ülkeleri de (özellikle Güney Kore ve Japonya) etkileyebilecektir. 5 Kilotonluk küçük bir nükleer bombanın bile Japon Denizi’ne ulaşacağı hesaplanmaktadır. Öte yandan uzun menzilli balistik füze kullanımı ise her ikisi de nükleer silah kullanımına karşı olan Japonya veya Rusya’nın iznine tabidir. Bugün Rusya’nın büyük bir güç olarak algılanmasının temelinde kullanılabilirliği pratikte çok az olmakla birlikte hala elinde tuttuğu nükleer elinden alacağından itiraz etmektedir. ABD ve Rusya, her ne kadar en düşük rakamlarda nükleer silaha sahip olma konusunda anlaşmış olsa bile ellerindeki silahların birbirini tamamen yok etmeye yeteceği hatırdan çıkarılmamalıdır. Yukarıdaki senaryolardan anlaşılacağı gibi özellikle devlet 15 sağlamada nükleer silahlara bağımlılığını azaltmayı amaçlamaktadır.(8) ABD ülke topraklarını ve ülke dışındaki kuvvetlerini korumak amacıyla 2000’li yılların başından beri bir “füze kalkanı” oluşturmaktadır. 20042005’ten itibaren fiilen hayata geçirilen bu sistem Kuzey Kore, İran ve Çin gibi ülkelerden gelecek füzeleri tespit ve takip eden bir dizi gözetleme uydusu ve füzesavar radarlarından oluşmaktadır. Dipnotlar: 1 Defense News: “The Art of War. Precise Thinking”, (June 1723, 2002), 28. 2 Michael O’Hanlon: “Future Military Scenaros Involving American Forces”, Brookings Institution, Testimony of House Armed Services Committee, (Washington D.C., Oct 26, 2005), 3. 3 Andrew Krepinevich: “Restructuring Defense For A New Era The Value Of ScenarioBased Planning”, Backgrounder, Center for Strategic and Budgetary Assessments, Published 04/08/1996. 4 Dafna Linzer: "Iran Is Judged 10 Years From Nuclear Bomb", Washington Post, (August 2, 2005). 5 Edward Cody: “Shifts in the Pacific Force U.S. Military to Adapt Thinking”, The Washington Post, (September 17, 2005). 6 Jim Yardley: “U.S. and North Korea Blame Each Other for Stalemate in Talks,” The New York Times, (August 9, 2005) 7 Jimmy Carter: “ABD'nin Nükleer Çifte Standardı Barışın Altını Oyuyor”, The DailyStar, (20 Eylül 2007). 8 US Senate Armed Services Committe: “Hearing on the Nuclear Posture Review”, (February,14th 2006), 7. kuvvetlerinin menzili dahilinde olmasıdır. ABD, Güney Kore ve Japonya’daki üsleri kullanamayacağını bunun yerine Tayland, Singapur ve Filipinlerdeki üslerden yararlanmayı hesaplamaktadır. Avustralya ve Yeni Zelanda da askeri nitelikte olmayan üs desteği sağlayabilir. KUZEY KORE ABD’ye göre Kuzey Kore’nin Güney’i işgali ABD tarafından güçlü bir karşılık verilmedikçe son bulmayacaktır ve bu durum nükleer silah kullanımını zorunlu kılmaktadır. Kuzey Kore’nin nükleer silah isteğinin temel nedeni Güney’i işgal etmesine karşılık olarak ABD’nin nükleer silah kullanmasına karşı koymaktır. Kuzey Kore halen dünya genelindeki kara borsada nükleer madde, bilgi ve potansiyel atma araçları peşindedir. Yapılan diplomatik görüşmelerde ise Kuzey Kore, İran gibi, kendi nükleer enerji reaktörünü kurma hakkını savunmaktadır. Çin’in de katkısı ile bazı kesin olmayan sonuçlara varılsa da yapılan görüşmeler Kuzey Kore’ye sadece önemli ekonomik rüşvetler sağlamıştır.(6) Kuzey Kore’ye karşı koymak için askeri seçenekler çok sınırlıdır ve bu ülkeye karşı istihbarat çok zayıftır. Üstellik Kuzey Kore, uzun yıllardır ABD’nin nükleer saldırısına hazırlanmakta ve yer altında köstebek bir toplum yaratacak kadar yer altı sığınağı geliştirmiş, askeri hedefler sıkı şekilde koruma altına alınmıştır. Tek seçenek nükleer silah kullanımı kabiliyetleridir. Bu yüzden Rus nükleer tehdidine karşı geliştirilecek bir füzesavunma sistemi onun bu kartını da aktörlü çatışmalar dahilinde nükleer çatışma ihtimali ve kitle imha silahı niteliğindeki füzelerin kullanılması kaçınılmaz görünmektedir. ABD’de bu yönde hem doktrin hem de kabiliyetleri geliştirme yönünde değişimlere gitmektedir. Nitekim ABD, son 50 yılda müzakere edilmiş nükleer silah anlaşmalarının çoğundan çekilmiştir. Örneğin nükleer silahların test edilmesini ve yenilerinin geliştirilmesini sınırlayan AntiBalistik Füze Anlaşması'ndan çekildi.(7) ABD yeni ‘Üçlü Doktrini’ ile (nükleer ve nükleer olamayan vurucu kabiliyetler; aktif ve pasif savunma; karşı koyucu alt yapı) nükleer silahlarını elimine etmemekte, ancak caydırıcılık D Barış DOSTER ış politikayla ilgilenenlerin yakından bildiği “yumuşak güç” kavramı, özellikle ABD’nin dış politikada kullandığı bir yöntem olarak bilinir. Ancak bilinen bir diğer gerçek de, arkasına gücün, sert gücün, siyasi, iktisadi ve askeri gücün desteğini almayan bir yumuşak gücün başarılı olamayacağıdır. Fuat Aksu bu yıl çıkan kitabında, özellikle TürkYunan ilişkilerini incelerken, Türkiye’nin dış politikasında izlediği yolu anlatıyor. Genel anlamda dış politikada gerçekçi bir tavır takınan, statükonun devamını savunan, ülkelerin toprak bütünlüğüne saygıyı esas alan Türkiye’nin, diplomatik yolu öncelerken, gerektiğinde kuvvet kullanma tehdidinden de yararlandığını anımsatıyor. Aksu, zorlayıcı diplomasi stratejisinin devletler arasındaki dengenin bozulması halinde devreye sokulmasına son yıllarda daha sık ZORLAYICI DİPLOMASİ tanık olunduğuna dikkat çekerek, Yazar: Fuat Aksu uluslararası fa Bağlam Yayınları, 309 say ilişkilerdeki gelişmeleri güç ve çıkar ekseniyle ele alıyor. Rakibin eylemini ilk aşamada önlemeyi amaçlayan “caydırma”nın da, rakibin eylemini durdurmasını ya da bu eylemden vazgeçmesini hedefleyen “zorlama”nın da özünde güç kullanma tehdidine dayandığını belirten Aksu, zorlayıcı diplomasi stratejisinin üç amacını ise şöyle sıralıyor: Amaç, bir eylemin durdurulmasıyla sınırlı olabilir. Amaç, henüz tamamlanan bir eylemden geri dönülmesiyle ilgili olabilir. Amaç, hedef ülkenin düşmanca tavrını ortadan kaldırmaya yönelik olarak hükümetinde ya da siyasal rejiminde değişiklik yapmasını istemek olabilir. “Savunmaya dönük niteliği ile zorlayıcı diplomasinin, statükoyu tek taraflı olarak değiştirmeye çalışan tarafı, kuvvet kullanma tehdidi ile attığı adımdan geri dönmeye ikna etmeyi amaçlayan zorlayıcı diplomasinin genel özelliği algı düzeyinde bir ikna kapasitesi bulunmasıdır” diyen Aksu, şu noktaya dikkat çekiyor: Zorlayıcı diplomasi stratejisinin uygulanmasının akılcı bir tercih olabilmesi için zorlayıcı güç ile hedef güç arasında bir asimetrinin ya da en azından denkliğin bulunması gerekir. Zorlayıcı diplomasi stratejisine başvuran tarafın gücü hedef devletten daha fazla veya en azından ona denk olmalıdır ki, zorlayıcı tehdit inandırıcı olabilsin ve istemin karşılanması için bir zorunluluk duygusu yaratabilsin. Aksu’nun kitabı, Türkiye’nin stratejik önceliklerinin belirsizleştiği, moda deyimle “kırmızı çizgilerinin pembeleştiği ya da kırmızı halıya dönüştüğü” bir ortamda üzerinde durulması gereken bir kitap. Türk Dış Politikasında