Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Erhan AKDEMİR Ankara Üniversitesi ATAUM AB Uzmanı vrupa Birliği (AB) Dönem Başkanlığı 1 Ocak 2008 tarihi itibariyle Portekiz'den Slovenya’ya geçti. AB’nin beşinci en küçük ülkesi olan Slovenya bu dönem başkanlığı ile birlikte AB’nin son genişlemesinden sonra bu koltuğa oturan ilk yeni üye oldu. 14–15 Aralık 2007’de Lizbon’da karara bağlanan Reform Anlaşması ile belli bir dereceye kadar rahatlayan AB’yi ve dolayısıyla AB dönem başkanlarını 2008 yılında da çok yoğun gündemler bekliyor. 2008 yılının ilk AB dönem başkanlığını yukarıda da belirttiğimiz gibi Slovenya üstlenecek. 2008’in ikinci yarısında ise AB dönem başkanlığı bayrağını Fransa taşıyacak. AB dönem başkanlığı Slovenya’da… C S TRATEJİ 9 301. madde gibi, Ek Protokol’ün yürürlüğe girmesi gibi konular) masada aynen durmaktadır. Bu bağlamda Türkiye–AB müzakere sürecinin çok hızlı ve sorunsuz ilerleme kaydetmesini beklemek oldukça zor. Zor çünkü, aslında bu konular Türkiye–AB ilişkilerinin geleceğini yönlendirebilecek konuları kapsıyor. Haliyle bu alanlarda altı ay veya bir sene önceki dönem başkanlıkları ile kıyaslandığında çok büyük farklılıkların olması beklenemez. Bununla birlikte, Slovenya dönem başkanlığı sırasında üç veya daha fazla sayıda yeni fasılların açılması da bekleniyor. A Öncelik Batı Balkanlarda Türkiye’de AB’ye bakış her geçen gün olumsuza dönüyor. Birliğin Türkiye’yi oyaladığı düşüncesi giderek ağırlık kazanıyor. Slovenya dönem başkanlığında da TürkiyeAB ilişkilerinde bir ivme beklenmiyor. KİBRIS’TA İZOLASYONA DEVAM KOMŞULAR AB’YE "Avrupa İçin Sinerji" adını taşıyan yirmi sayfalık Slovenya AB Dönem Başkanlığı programında enerjiden, genişlemeye, kültürlerarası diyalogdan, Lizbon Stratejisi’ne kadar bir çok konu ele alınmış görünüyor. Slovenya başkanlık programının bizim döneminde gerçekleşecek üye devletlerdeki oylama açımızdan en önemli bölümünü ise tabii ki, genişleme ile ilgili olarak her devletin kendi prosedürü olduğu ve bu bağlamda Türkiye–AB ilişkileri ve müzakere gerekçesiyle oylamaların toptan yapılmasının süreci oluşturuyor. Slovenya’nın öncelikleri arasında zorluğuna dikkat çekiliyor. genişleme üst sıralarda yer alıyor. Ancak, Slovenya dönem başkanlığı, Kosova’nın statüsü genişlemenin içinde Slovenya’nın daha öncelik konusuyla da yoğun bir şekilde ilgilenmek zorunda alanını Türkiye ve Hırvatistan değil, Batı Balkan kalacak. Slovenya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu ülkeleri oluşturuyor. Başkanlık programının Müsteşarı Janez Lenarcic’in de ifade ettiği gibi, bu genişleme bölümünde, Türkiye ve Hırvatistan ile konuda AB içinde birlik sağlanması şart görünüyor. müzakerelerin önceden belirlenen AB kriterleri Bu aşamada Slovenya kendi dönem başkanlıkları çerçevesinde sürdürüleceğinin altı çiziliyor. süresinde Balkanlardaki krizi çözmeyi hedefliyor. Programda genişlemenin AB’nin en başarılı politikalarından biri olduğu üzerinde de duruluyor. Programda ayrıca, Batı Balkanların AB’ye ÜRKİYE’YE BİREYSEL DESTEK entegrasyonunun hızlandırılacağı da özellikle Slovenya’nın Devlet Başkanı Danilo Turk, vurgulanıyor. Slovenya Dışişleri Bakanı Dimitri Avrupa’nın stratejik bir vizyonu bulunmadığına işaret Rupel’de bu noktaya dikkat çekerek Slovenya’nın tüm ederek bu bağlamda Türkiye’nin AB üyeliğini Batı Balkan ülkelerinin AB üyesi olmasını istediğini desteklediğini vurguluyor ve Avrupa’nın Türkiye ile belirtiyor. Aslında bu noktada Slovenya’nın tek başına küresel bir güç olabileceğine dikkati çekiyor. Ancak olmadığını da belirtmek gerekiyor. AB’ye katılan son Slovenya’nın Devlet Başkanı Danilo Turk’un on iki ülkenin çok büyük bir kısmı AB’nin yeni olası görüşleri, Slovenya dönem başkanlığı ile birlikte genişlemelerine oldukça sıcak bakıyorlar. Özellikle Türkiye–AB müzakere sürecinin bir anda hızlanacağı komşularıyla tarihsel ve kültürel bağları olan ülkeler veya çok büyük adımların atılacağı anlamına da muhtemel genişlemeleri destekliyorlar. Estonya, gelmiyor. Çünkü, Almanya ve Portekiz dönem Slovenya, Letonya, Çek Cumhuriyeti gibi ülkeler başkanlıkları ile kıyaslandığında Slovenya dönem kendi coğrafi alanları bağlamında yakın komşularını başkanlığında mevcut sorunlar (Kıbrıs konusu gibi, AB içerisinde görmek istiyorlar. Slovenya’nın öne çıkardığı diğer öncelik alanları ise Lizbon Stratejsi, Schengen Alanı’nın güçlendirilmesi, 8 Ocak 2008’deki AB aile fotoğrafı... AB–Latin Amerika Zirvesi, kültürler arası diyalog ve ortak göç politikası oluşturuyor. Göç konusunda Slovenya Avrupa’nın kapılarını göçmenlere daha geniş bir şekilde açılması gerektiğini düşünüyor ve küresel bir dünyada daha fazla göçmene ihtiyaçları olduğunun altını çiziyor. Slovenya dönem başkanlığında, Avrupa komşuluk politikası çerçevesinde AB’nin komşularıyla ilişkileri geliştirme konusuna önem verileceği ve bu ülkelerle ekonomik ve sivil toplum alanında diyalog ortamlarının güçlendirileceği üzerinde de duruluyor. Son AB Zirvesi’nde kabul edilen Reform Anlaşması’na ilişkin olarak, Slovenya’nın dönem başkanlığı T 2004 yılından beri hem Konsey hem de Komisyon’un gündeminde olmasına rağmen Kıbrıslı Türklerin izolasyonunun hafifletilmesine yönelik "Doğrudan Ticaret Tüzüğü"ne ilişkin olarak ne 1 Ocak 2008’den itibaren altı ay boyunca AB dönem başkanlığını yürütecek olan Slovenya’dan ne de 1 Temmuz 2008’den itibaren dönem başkanlığını devralacak Fransa’dan pek fazla bir şey yapması beklenmiyor. Slovenya belki birşeyler yapmak isteyecek fakat gücü, nefesi bunda çok yeterli olamayacaktır, Fransa ise zaten hevesli değil. Burada Slovenya mevcut dönem başkanı sıfatıyla bir takım çalışmalar, açılımlar içerisinde olabilir ancak bunlar mevcut durumu daha iyiye götürebilme açısından oldukça cılız manevralar olarak kalabilir. Bu açıdan son olarak şunu söyleyebiliriz ki, Slovenya Türkiye konusunda düşük profilli bir politika takip edecektir. Slovenya dönem başkanlığı ardından 2010 yılına kadarki dönem başkanlıkları ise şöyle: 1 Temmuz 2008 – 31 Aralık 2008: Fransa 1 Ocak 2009 – 30 Haziran 2009: Çek Cumhuriyeti 1 Temmuz 2009 – 31 Aralık 2009: İsveç 2008 yılına ilişkin olarak AB açısından Türkiye’den beklentiler hiç şüphesiz reform sürecinin hız kazanması, uygulamalardaki eksikliklerin giderilmesi ve bu çerçevede yeni uyum paketlerinin yürürlüğe girmesidir. Türkiye açısından en büyük beklenti müzakere sürecinin hızlı bir şekilde tam üyelik perspektifiyle yürümesidir. Burada Türkiye açısından reform çalışmalarının başarılı ve kamuoyu destekli bir şekilde yürütülebilmesi AB’nin de tutumuna bağlı. Eğer AB, Türkiye’ye katlım tarihi verebilirse Türkiye’de AB’ye yaklaşım olumlu yönde değişiklikler olabilir. Kaldı ki, Eurobarometre Sonbahar Kamuoyu Araştırması’na göre Türkiye’de AB üyeliğine verilen destek son bir yılda yüzde 54’ten, yüzde 49’a geriledi. Yine aynı araştırmaya göre AB üyeliğinin Türkiye’ye fayda getireceğini düşünenlerin oranı da, büyük bir düşüş göstererek, yüzde 62’den, yüzde 53’e indi. İşte bu çerçevede AB eğer, özellikle son yıllarda Türkiye’de, AB’nin Türkiye’ye karşı samimi olmadığı, Türkiye’nin AB tarafından sürekli olarak oyalandığı gibi, tartışmaları sonlandırmak istiyorsa bunu tam üyelik tarihi vererek aşabilir. Kaldı ki, katılımlarından önce gerek Bulgaristan gerek Romanya böyle bir tarihi elde ettiler. Ayrıca, Türkiye gibi müzakerelere başlamış olan Hırvatistan için bile 2009 tarihi AB karar alıcıları tarafından sık dile getiriliyor. Son olarak Türkiye açısından bir diğer önemli beklentiyi de yansıtmak gerekiyor. O da, müzakere sürecinin işleyişinde teknik hazırlıkları tamamlanan tüm fasılların açılmasına konuyla ilgisi olmayan siyasi gerekçeler öne sürülerek engellerin getirilmemesi beklentisidir.