22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

denemesinden sonra artık iyice Haçlıların yıpranarak susamış kuru Kudüs’ü kalabalığa dönmüş olan işgalini Haçlılara karşı, 4 Temmuz temsil 1187’de öğleden sonra geç eden saatlerde nihai saldırıyı resim... başlattı ve Haçlı direnişi çözüldü. Haçlı Ordusu’ndan sadece Trablus Kontu ve Taberiye Hakimi Raymond, Renaud de Sidon ve Balian d’Ibelin ile birlikte sadece 3.000’in altında savaşçının kurtulmasına göz yumuldu. Kalanı öldürüldü ya da esir alınarak köleleştirildi. Esir düşen 200 Templier ve Hospitaller şövalyesinin kafaları kesildi. Selahaddin Eyyubi, Guy’ün hayatını bağışladı ve ileride koz olarak kullanmak için esir etti. Haçlıların simgesi olan Kutsal Haç ta ele geçirilmişti. Haçlı Ordusu’nun yok edilmesiyle savunması iyice zayıflamış olan Kudüs Selahaddin Eyyubi’nin ikinci hedefi oldu ve kısa bir kuşatmadan sonra yapılan anlaşma sonucu 2 Ekim’de Müslümanlara teslim edildi. Hittin, Haçlı Seferleri tarihinde bir dönüm noktası oldu. Bu zamana kadar saldırı inisiyatifine sahip olan Haçlılar bu muharebeden sonra stratejik savunmaya çekildiler. Ardından III. Haçlı Seferi hazırlandıysa da Kudüs bir daha geri alınamadı ve karşılıklı öldürmeler sürdü. Ancak sonuç değişmedi. Sefer için batıdan gelenler bir kez daha doğunun kumlarına saplanıp kalmış oldular. C S TRATEJİ 11 ortak yanları oldukça fazladır. Öncelikle dünyadaki ekonomik gücünü elinde tutmanın ticaretten geçmesi, batılıların gözlerini zaman zaman doğuya çevirmesine neden olmuştur. Crassus şüphesiz İskender’in Doğu Seferi’nden Pers ülkesinin zenginliklerini biliyordu. Haçlı Seferleri öncesinde Avrupalılar da İslam ülkelerinin kültür ve zenginliğinden yeterince haberdardı. Günümüzde ise enerji kaynaklarının varlıklarının stratejik bir bölgeye çevirdiği Ortadoğu’da yeni mücadelelerin olacağı her zaman söz konusudur. Batının kaynak arayışı, yeri geldiğinde zorlamaya dönüşmekte ve sonuçta askeri müdahaleyi getirmektedir. Ancak her üç seferde de görüldüğü gibi Ortadoğu üzerine yapılan hesaplardaki sürpriz oranı da yüksektir. Çünkü Ortadoğu gibi çok sayıda farklı kültürlerin yoğrulduğu ve tarih boyunca sürekli işgale maruz kaldığı için yoğun olarak mücadeleci olanların ayakta kaldığı bir bölgede, bölge insanının sahip olduğu askeri kültür de o denli kuvvetlidir. Kaldı ki, İslam dininin savunmada kutsadığı "inanç mücadelesi" ile step kültürünün devamı olarak bölgeye gelen kavimlerden kazanılan farklı savaş şekilleri de ilk kez bu bölgede birbirine kaynaşmıştır. Crassus’un ölümüyle Roma İç Savaşı’na giden yol açılmış, ancak Roma İmparatorluğu o toprakları daha sonra ele geçirerek bir müddet elinde tutmayı başarmıştı. Haçlılar ise kurulan krallıklar sayesinde umutsuz bir çabayla Kudüs’ü bir asırdan daha az bir süre ellerinde tutabilirlerken ve bölgedeki etkin varlıkları iki asrı geçerken, Doğu’dan çok fazla şey öğrenerek Avrupa’ya döndüklerinde beraberlerinde bilim, teknik ve taktik düşünceyi de taşımışlardı ki, bu gelişme çok geçmeden Avrupa’nın çehresini değiştirmeye başlamıştır. Ancak bugün ABD için durum çok daha farklı. Amerikan askerlerinin evlerine dönüşü ülkeleri için sadece ciddi bir prestij kaybına yol açarak dış ilişkilerde belirleyici yaralar almakla değil, aynı zamanda ikinci bir Vietnam yenilgisi sayesinde zayıflıkları ortaya çıkan askeri kültürleri yüzünden evlerinde savunmaya geçmek zorunda kalmakla da sonuçlanabilecektir. Başka bir deyişle Amerikan Hükümeti Irak konusunda öyle bir hata yaptı ki, yanlış hesap Bağdat’tan bile dönememekte, yani ABD istese de çekilememektedir. Dolayısıyla George Bush’un da Crassus ve Guy gibi Ortadoğu’daki halkların sürekli kontrol edilebileceği düşüncelerine inanmış olması, gerçeğin aksine savaş tarihine ibretlik yeni fiyaskolar kazandırmaktan öteye gidememiştir. Kaynaklar: Adrian Goldsworthy, Roman Warfare, London, Cassell, 2002. Angus Konstam, Historical Atlas of The Crusades, London, Mercury Books, 2006. Bryan Perrett, Battle, London, Arms and Armour Press, 1992. David Eggenberger, An Encyclopedia of Battles, New York, Dover, 1985. Ian Drury (ed.), The Times History of War, London, HarperCollins, 2000. Işın Demirkent, Haçlı Seferleri, İstanbul, Dünya Kitapları, 2004. Batı’dan Doğu’ya seferin güncel versiyonu halen yaşanmaya devam ediyor. ABD’nin Irak’taki durumu prestijini sarsıyor, istese de buradan çekilemiyor. Olumsuz durumun sonuçları günümüzde kısa sürede kendini ortaya koyuyor. Bununla birlikte savaş sonrasında iyice sarsılan dengelerin Irak’ın üçe bölünmesiyle daha da bozulacağını ve yeni savaşlara yol açabileceğini düşünerek, yayılan farklı savaşların bölgeye küçük bir kıyamet yaşatabileceğini de düşünebiliriz. Her şeyin ötesinde Irak konusunda ciddi çıkarı bulunan İran’ın nükleer güce kavuşmaya gitgide yaklaşmasının savaşın yayılmasını körükleyebileceği de ortadadır. Henüz sonu gözükmeyen Irak’taki savaşın yayılması ve uzaması, bölgedeki milyonlarca insanın ölümünü getirebilir. Bu durum olsun ya da olmasın, batılı güçlerin askeri harekatlarla bölgeyi kontrol etmeleri olasılığından artık bahsetmek hayalcilik olur. Başka bir deyişle ABD’nin başını çektiği koalisyonun Irak Savaşı’ndaki sonunun Carrhae ve Hittin’deki işgalcilerden çok ta farklı olmayacağını söyleyebiliriz. IRAK SAVAŞI Ortadoğu’nun zenginliği değişik koşullara göre gelişen yeni stratejik kaynakların bu bölgedeki yoğunluğuyla batılıları cezbetmeye devam etmesi 21. yüzyıl başlarında da değişmedi. Öyle ki, artık bu bölgeyi kontrol eden gücün dünya piyasalarını kontrol edeceği artık herkesin zihnine kazınmış durumdadır. Bu durumun yarattığı askerisiyasi faaliyetler de zamanın tek süper gücü ABD’yi çeşitli bahanelerle bu bölgeye müdahaleye itti. Irak’taki aralıksız çarpışmalarda 2003’ten beri 3.700 Amerikan askeri yaşamını yitirirken, yaralılarla birlikte Amerikan toplam kayıpları 31.000’i geçti. Ölen Iraklıların sayısı ise yüz binlerle ifade edilmektedir. Ölen sivillerin sayısı son derece yüksek olup, iç savaşa hızla kayan ortam ölümlerin hızla artacağını göstermektedir. ZAMANLARI FARKLI ÜÇ SAVAŞ Irak’ta, belki Carrhae ve Hittin’deki gibi su ve susuzluğun stratejiye karıştığı bir muharebe olmadı. Ancak bir çok muharebeyle gelişerek düşük yoğunluklu çatışmaya dönen savaşın sebeplerinden birisinin bölgedeki suyun kontrol altına alınması olduğu ortadadır. Bu şekilde düşünüldüğünde ABD’nin bölgeye yığınak yapmadan önce çoğu Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgesinde olmak üzere 20 civarında hava üssü talep etmesi de anlamlıdır. Asıl mesele Orta AsyaOrtadoğu merkezli stratejik kaynakların hepsinin birlikte kontrolüdür. Üç farklı zamanda, üç farklı savaş sisteminde girişilen bu üç seferin
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear