Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 Çiğdem ERMAN TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası eçtiğimiz günlerde toplanan Ekonomik ve Sosyal Konsey’de konuşan Başbakan, sosyal güvenlik sistemimizin 20–30 yıl içinde iflas edeceğini, önlem alınmadığı takdirde bu açıkların ülkemizin geleceğini ipotek altına alacağını söyledi. Hâlbuki 5 yıllık iktidarı döneminde sağlıkta atılan yanlış adımlar, uygulanan yanlış politikalarla iflas sürecini hızlandırmıştır. Bu da sosyal güvenlik açığını artırarak ülkemizi, önümüzdeki 5 yıl içinde sağlık sistemimizin çökeceği gerçeği ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bu açıklara karşı önlem almak gerektiğini söyleyen hükümet sözcüleri, aksine bugüne kadar uyguladığı politikalar ve yürürlüğü ertelenen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile mevcut açıkları hızla artırmak ve vatandaşların sağlık haklarını ellerinden alma girişimdedir. Sosyal Güvenlik sistemimizde ilk kez 1992 yılında finansman açığı oluşmuş ve zamanla sağlık harcamaları artarak bütçe açığının en temel sebeplerinden biri haline gelmiştir. 2002’de AKP’nin iktidara gelmesi ile bu açıklar katlanarak artmıştır. Zira aşağıda Maliye Bakanlığı, 2005 ve 2007 Mali Yılı Bütçe Gerekçesi kaynak gösterilerek oluşturulan tabloda bu durum açıkça görülmektedir. Sistemin 5 yıl içinde çökeceği öngörülüyor… C S TRATEJİ projenin ikinci basamağı ise Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’dır. SAĞLIK HAK OLMAKTAN ÇIKIYOR G Sağlıkta strateji yok Devletin ödediği sağlık giderlerinin azaltılması 1992 yılından bu yana gündemde. İktidarın uygulamaları sağlık harcamalarını 11 milyar dolardan 30 milyar doların üzerine çıkardı, sağlıkta iyileşme gerçekleşmedi. Bu artışa çözüm ise daha acımasız: Paran kadar sağlık hizmeti… ürettiği sağlık hizmetlerinin önemli bir kısmını dışardan yüksek bedelle satın aldığı için sağlık harcamalarında dikkat çekici artışlar meydana geldi.(3) Kurumun ilaçta toplu alım avantajını kaybetmesi de zararın artmasında etkili oldu. Bundan başka, devir işleminin perde arkasında yatan gerçek, zamanla sağlık sektörünün tamamen özelleştirilerek, vatandaşların bu hizmeti yüksek bedeller ödeyerek almak zorunda kalması durumudur. Sağlık tesislerinin devrinin akabinde hükümet bunları özelleştirme adı altında, diğer özelleştirme uygulamalarında olduğu gibi, kendi yandaş kuruluşlarına veya en yüksek bedeli verecek olan özel teşebbüslere satacak. Vatandaş en temel sağlık ihtiyacını dahi o özel kuruluşun belirleyeceği bedelleri ödeyerek karşılamak zorunda kalacaktır. Bu ise IMF tarafından Türkiye’ye, görünürde sağlık sektöründeki maliyetlerin azaltılması amacıyla, gerçekte ise artık tamamen paralı sağlık sistemine geçişin temel formülü olarak dayatılmak istenen politikadır. Dolayısıyla ‘SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM’ YALANI Hükümetin ‘Sağlıkta Dönüşüm Projesi’ adı altında başlattığı projenin ilk basamağı 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Yasası oldu. Yasanın Geçici 1. Maddesi uyarınca SSK, BağKur ve Emekli Sandığı her türlü taşınır ve taşınmazları ile birlikte hiçbir işleme gerek kalmaksızın bu kanun ile oluşturulan Sosyal Güvenlik Kurumu’na devredilmiştir. Ancak SSK sağlık tesislerinin devrinin bütçe açığına ve ekonomiye yaptığı olumsuz etki kamuoyunda hep tartışılmıştır. SSK hastanelerinin IMF talimatları doğrultusunda Sağlık Bakanlığı’na devrinin özel sağlık kuruluşlarından hizmet alınmasına yol açacağı ve bu sayede de maliyeti artıracağı da bu dönemde söylenenler arasındaydı.(1) Gerçekten de bugün baktığımızda 2002 yılında GSYİH içinde 11 milyar dolar olan sağlık harcamaları ÜKÜMETİN HEDEFİ 2007 yılında 30 milyar doların üzerine çıkmıştır.(2) İşin garip yanı da harcamaların bu oranda artmasının kamu Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin sağlık hizmetlerinde gerçek bir iyileşme nokta şudur: Sosyal Güvenlik Açıklarının Bütçe Harcamaları ve GSMH içindeki Payı (%) sürüklediği anlamına gelmemesidir. Hükümetin ? Sosyal devleti ortadan sağlık harcamalarını artırması, sağlık kalkacak, 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 hizmetinden faydalanan vatandaşların ? Kazanılmış haklar gasp 3,5 2,6 2,9 4,1 4,5 4,6 4,8 4,1* sayısının artması veya daha kaliteli sağlık GSMH İçindeki Payı edilecek, Bütçe Harcamaları İçindeki Payı 10,2 7,3 6,6 10,1 12,0 13,6 14,2 13,1** hizmetlerinin verilmesi değil, kanunun ? Sağlık sektöründe özelleştirme * Gerçekleşme Tahmini yürürlüğe girmesinden sonra başlatılan hızlandırılarak sosyal güvenlik ** Ödenek Teklifi sigortalıların özel sağlık kuruluşlarından açığı daha da büyüyecek. faydalanabilmeleri uygulaması sonucunda Hastane kuyrukları... Bu düzenlemelerden ve kurumun bu kuruluşlara yaptığı yüksek hükümetin uyguladığı yanlış bedelli ödemelerdir. Özel sağlık politikalardan yola çıkarsak, yoksul kuruluşlarına başvuran sigortalı vatandaşın ayağına kadar kömür vatandaşların sağlık giderleri kuruma götürerek Temmuz sıcağında dahifatura edilmektedir. Bu kuruluşlar ile ‘yakacak yardımı’ yaptığını ve bunların yapılan anlaşmalar gereği kurum önüne devam edeceğini her fırsatta vurgulayan gelen faturaları ödemek zorunda kaldığı AKP iktidarının vatandaşların sosyal için gereksiz yapılan tetkikler için boşa devlet ilkesinin en temel taşı olan parasız kaynak aktarımı söz konusu oluyor. Oysa sağlık hizmeti alma hakkını ellerinden hizmet aldığımız resmi ve özel sağlık alması büyük bir tezat oluşturmaktadır. kuruluşlarının tamamından Sağlık Dipnotlar: Bakanlığı sorumludur. Bu sistemde ise 1 Sağlık Emekçileri Sendikası Antalya Şube Başkanı Kemal Yalçın’ın sözleri için bkz. Sağlık Bakanlığı’nın denetim yetkisini ne www.sendika.org kadar yerine getirdiği görülmektedir. 2 Sağlık Emekçileri Sendikası 2007 Yılı Sağlık Bakanlık bu yetkisini tedavi faturalarını Raporu verilerinden alınmıştır. ödeyen sosyal güvenlik kurumlarına 3 Atıf ÖZGEN ‘Sağlık Sisteminde Yeni bırakmaktadır. Bu durum mevcut açıkları Düzenlemeler ve Sağlık Harcamaları’, Sosyal ciddi anlamda artırmaktadır. Buna ilaveten Güvenlik Dünyası, MartNisan 2007, Sayı: 42, devir işlemi ile birlikte kurum kendi s.127. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 31 Mayıs 2006 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş ve 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği hükmüyle 16 Haziran 2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi’nin bu kanunun bazı maddelerini iptal etmesi sonucunda kanunun uygulanması önce 6 ay süre ile daha sonra ise TBMM’ne verilen ‘Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi’nin kabulü ile 01 Temmuz 2008’e ertelenmiştir. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası iddia edildiği gibi sağlıkta reform getirmek yerine, vatandaşların var olan sosyal haklarını elinden alacaktır. Sağlık bir hak olmaktan çıkarılacaktır. Kanunun 68. maddesi ile kuruma, katkı payını ilk muayenede almama veya düşük tutarda belirleme, ikinci ve üçüncü muayenelerde ise sevkli olarak başvurulup başvurulmadığı dikkate alınarak yarıya kadar indirim veya beş katına kadar artırma şeklinde geniş yetki tanınmıştır. Bu da maddi gücü olup olmadığına bakılmaksızın vatandaşların beş kat fazla bedel ödeyerek sağlık hakkından yararlanabilmesi anlamını taşımaktadır.Bu durumda kurum katkı payını beş katına kadar artırma yetkisini elinde tuttuğu için katkı payını beş kat yükselterek o tedavinin bedelini isteyebilecek, bu durum karşısında vatandaşın da itiraz edebileceği bir makam olmayacaktır. Oysa sosyal devlet herkesi sosyal güvenlik şemsiyesi altına alma yükümlülüğü olan devlettir. Görüldüğü gibi Hükümetin alelacele, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını bile hiçe sayarak çıkarmaya çalıştığı bu yasa, tüm vatandaşları sosyal güvenlik şemsiyesi altına almak şöyle dursun, parası olan hastaneye gitsin, tedavi olsun diyen bir kanundur. Acaba hükümet "Sağlıkta Dönüşüm Projesi" ile gerçekten vatandaşlara sosyal devlet ilkesi çerçevesinde sağlıkta geniş haklar tanımaktan mı yoksa var olan (kazanılmış) hakların da ellerinden alınması anlamındaki geriye dönüşten mi bahsediyor! H