25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cihangir DUMANLI cdumanli@hotmail.com Yunanistan tüm anlaşmaları ihlal ediyor… C S TRATEJİ 19 maddelerine göre, 3. Oniki Ada Paris Barış Anlaşması’na göre silahsızlandırılmıştır. Bütün bu silahsızlandırmalardan amaç, Türkiye’nin güvenliğin sağlanmasıdır. Adalar Türkiye’den alınıp Yunanistan’a verilirken silahsızlandırılma koşulu ile verilmiş, bu suretle iki ülke arasında bir denge sağlanmaya çalışılmıştır. Bu nedenle adaların silahsızlandırılma statüleri ile aidiyetleri arasında bir bağ vardır. Silahsızlandırılma statüleri tartışılırsa aidiyetleri de tartışmalı hale gelir. Yunanistan 1960’lı yıllardan itibaren adaları sistemli bir şekilde silahlandırmaya başlamıştır. Ancak bu yıllarda Türkiye’nin verdiği notalara cevaben "anlaşmalara saygılı olduğunu, adalardaki faaliyetlerinin sivil amaçlı olduğunu" belirtmiştir. 1974’den sonra ise adaları açıkça silahlandırmaya devam etmiş ve bunu kendi hakkı olduğunu iddia etmektedir. Yunanistan bu kapsamda özellikle Limni Adası’nda konuşlandırdığı birliklerinin NATO tatbikat senaryolarına sokulması ve NATO kuvvet planlarına alınması için çaba göstermiş, bu yüzden NATO kuvvet planlamasını uzun süre tıkamıştır. Y unanistan’ın Ege’deki adalarını anlaşmalara aykırı olarak silahlandırması, Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yayınlanan Rodos’un fethi ile ilgili bir duyuru ile yeniden gündeme gelmiştir. Türkiye’nin Irak’taki gelişmelere ve bölücü teröre odaklandığı ve Yunanistan’la olan sorunların askıya alındığı bir ortamda Ege adaları konusunun hatırlatılması yararlı olmuştur. Yunanistan’ın bağımsızlığa kavuştuğu 1830 yıllından bu yana Sakarya önlerine kadar uzanan Türkiye aleyhine gelişme politikası ve bu ülke ile hala çözüme kavuşmamış sorunlar dikkate alındığında, Türkiye’nin tek bir tehdide odaklanmaması, çok yönlü düşünmesi, bir cepheye angaje olmuşken diğer cephelerde ulusal çıkarlarından taviz vermemesi gerektiği daha iyi anlaşılacaktır. Yunanistan’la Ege’deki sorunlarımızın özü, bu denizde anlaşmalarla sağlanan hukuki dengenin, Yunanistan tarafından sürekli tek taraflı olarak bozulmasıdır. Şöyle ki: 1. Anlaşmalara göre adaların hava sahası karasularının uzantısı olması gerekirken, Yunanistan adaların 6 millik karasularına karşı 10 millik hava sahası ilan etmiştir. 2. Karasuları karşılıklı olarak 6’şar mil olmasına rağmen Yunanistan BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin kendisine karasularını genişletme hakkı verdiğini ileri sürmektedir. 3. Anlaşmalarla aidiyeti belirlenmemiş adacıklara Yunanistan fiilen sahip çıkmaktadır. 4. Ege kıta sahanlığı anlaşmalarla paylaşılmamış olmasına rağmen, Yunanistan konuyu Adalet Divanı’na taşımak istemekte ve Ege’deki tek sorunun kıta sahanlığı olduğunu ileri sürmektedir. 5. Ege adalarının bir kısmı anlaşmalara aykırı olarak silahlandırılmaktadır. Bu yazıda adaların silahsızlandırılmış statüleri değerlendirilmeye çalışılacaktır. Ege’de ödün verilmemeli Bölücü teröre yönelik sınır ötesi operasyonların ardından Genelkurmay’ın Ege’ye ilişkin açıklaması, silahlandırmanın görmezden gelinmediğini vurguladı. Türkiye Ege’ye anlaşmaların sağladığı denge ve tarihi AVANTAJ ARAYIŞI ile Türkiye arasında Ege Denizi ve perspektiften yaklaşmalı, bölgede Yunanistan adalarının statüleri yukarıda belirtilen anlaşmalarla hukuki bir dengeye oturtulmuş ödün vermemelidir… olmasına rağmen, bu denge Yunanistan tarafından kurulmayacak ve hiçbir istihkam yapılmayacaktır. ? Adalardaki Yunan askeri kuvvetleri, askerlik hizmetine çağırılmış ve bulundukları yerde eğitilebilecek normal asker sayısından fazla olmayacaktır. ? Jandarma ve polis kuvvetleri Yunanistan’ın diğer yerlerindeki kuvvetlerle orantılı olacaktır. Boğazönü Adalarının (Semadirek, Limni, İmroz, Bozcaada, Tavşan Adaları) durumu Lozan Barış Anlaşmasının "Boğazlar Sözleşmesi" ekinde ayrıca düzenlenmiştir. Bu adaların silahsızlandırılmaları ise Doğu Ege Adaları’ndan daha sıkı koşullara bağlanmıştır (Topçu ve ışıldak tesisleri ve denizaltı bulundurulmasının yasaklanması, polis ve jandarmanın silahlarının belirtilmesi gibi). 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Boğazların askerden arındırılma statülerini kaldırırken Boğazönü Adalarının durumlarında bir değişiklik yapmamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda Alman orduları Girit’i ve bazı Ege adalarını hava indirme birlikleri ile işgal etmiş, Almanya’nın teslim olması üzerine bu adalar İngiltere’nin eline geçmiştir. Ancak adaların hukuki statülerinde bir değişiklik olmamıştır. 1947 Paris Barış Anlaşması ile İtalya’nın egemenliğinde (İngiliz işgalinde) bulunan Oniki Ada Yunanistan’a devredilmiştir. Ancak anlaşmanın 14. maddesine göre "Bu adalar askerden arındırılmış olacak ve böyle kalacaktır." Bu suretle Ege Adaları silahsızlandırılma statüleri bakımından üç gruba ayrılmıştır: 1. Boğazönü adaları, Lozan Boğazlar Sözleşmesine göre, 2. Doğu Ege Adaları Lozan Anlaşması’nın 12, 13. fiilen bozulmaktadır. Adaların yukarıda belirtilen askerden arındırılmış statülerinin devam ettirilmesi Türkiye’nin ulusal çıkarıdır, çünkü: ? Bu adalar stratejik konumları ile Ege’den Türkiye’ye yapılabilecek bir harekatta üs olarak kullanılmaya elverişlidir (Çanakkale Savaşında Boğazönü adalarının üs olarak kullanıldığı hatırlanmalıdır). ? Bu adalara konuşlandırılacak uçaklar ve füzelerle Türkiye’nin derinliklerine nüfuz etmek kolaylaşacaktır. ? Adalardaki ikaz ve ihbar sistemleri Türkiye’nin batı yönündeki hareketlerini ileriden haber alma ve önleme imkanı sağlayacaktır. ? Ege’de mevcut kuvvet dengesi ve uluslararası konjoktür dikkate alındığında görünebilir bir gelecekte Yunanistan’ın bu adalardan Türkiye’ye karşı bir harekatı olanak dışıdır. Ancak konuya tarihi perspektiften baktığımızda ve Yunanistan’ın Türkiye aleyhine sürekli gelişmesi göz önüne alındığında, adaların silahsızlandırılmış statülerinin bozulması Türkiye açısından kabul edilemez bir durumdur. ? Anlaşmalarla sağlanmış haklarımızdan bir kez taviz vermeye başlayınca tavizlerin nerede duracağı kestirilemez. ? Yunanistan’ın adaları silahlandırmasının altında yatan asıl neden, Ege karasularını genişletme gayretleri ile bağlantılıdır. Yunanistan’ın, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre kendi hakkı olarak gördüğü karasularını altı milin üstüne çıkarması halinde, Türkiye’nin alabileceği tedbirlere karşı silahlandırılmış ve kuvvetle savunulan adalar bu ülkeye önemli bir avantaj sağlayacaktır. TARİHİ GELİŞİM Osmanlı egemenliğinde olan Ege denizi ve adaları, 1830 yılında Yunanistan’ın bağımsızlık kazanması ile ilk kez iki ülke arasında paylaşılmıştır. Osmanlı egemenliğinde kalan Oniki Ada 1911 yılındaki Trablusgarp savaşında İtalya tarafından işgal edilmiştir. 1912’de yapılan Uşi Anlaşması bu adaları "geçici olarak" İtalya’nın koruyuculuğuna bırakmıştır. 1912 Balkan savaşında Yunanistan Limni, Gökçeada, Taşoz, Semadirek, Psara, Bozcaada, Nikarya, Midilli ve Sakız adalarını işgal etmiştir. Balkan Savaşı sonrasında imzalanan 1913 Londra Anlaşması’nda Osmanlı İmparatorluğu, işgal edilen bu adaların statülerinin Avrupa’nın altı büyük devletince (AvusturyaMacaristan, İtalya, İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya) belirlenmesini kabul etmiştir. Londra Anlaşması kararları daha sonra Türkiye ve Yunanistan arasında 1913 Atina Anlaşması ile teyit edilmiştir. Bu anlaşmalar üzerine altı büyük devlet her iki ülkeye yaptıkları tebligatta Oniki Adanın İtalya’ya; Limni, Semadirek, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarının ise silahsızlandırmak koşulu ile Yunanistan’a verdiklerini bildirmişlerdir. Yunanistan 21 Şubat 1914’de bu kararı kabul ettiğini açıklamıştır. Lozan Barış Anlaşması’nın 12. maddesi İmroz, Bozcaada ve Tavşan Adaları dışındaki Doğu Ege Adaları için Altı Büyük Devlet Tebligatını teyit etmiş, bu suretle Doğu Ege adalarının silahsızlandırılmış statüsü Türkiye ile Yunanistan arasında anlaşmaya bağlanmıştır. Lozan Anlaşması’nın 13. Maddesi bu adaların silahsızlandırılma statülerini tanımlamıştır. Buna göre; ? Söz konusu adalarda hiçbir deniz üssü TARİHİ PERSPEKTİFTEN YAKLAŞIM ? Türkiye bir yandan ülke bütünlüğüne yönelik bölücülük tehdidi ile uğraşırken diğer alanlardaki ulusal çıkarlarını ihmal etmemelidir. ? Yunanistan ile olan ilişkilerimizde bahar havası yaratılırken çıkarlarımız titizlikle korunmalıdır. ? Sonu açıkça belli olan AB yolunda, almayacağımız tam üyelik statüsü hayalleri ile Yunanistan’a çıkarlarımızdan ödün verilmemelidir. ? Yunanistan’ın Türkiye aleyhine Ege’deki statüleri bozma gayretlerinin bu ülke ile ilişkilerimizin nispeten iyi olduğu dönemlere rastlamış olması unutulmamalıdır. ? Konuya kısa vadeli çıkarlardan çok tarihi perspektiften yaklaşılmalıdır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear