Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net G8 toplantılarının yansımaları… FÜZE KALKANI GERGİNLİĞİ C S TRATEJİ Ancak ABD’ce Avrupa ülkelerinin görüşleri alınmadan Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne kurulması düşünülen füzesavar sistemleri konusunda ABD’nin ve Rusya’nın görüşlerinden geri adım atmamış olmaları, AB’yi bu konuda bekleyen sıkıntıların işareti olacak. Bu bağlamda bir anlamda belki Putin’in Temmuz başlarında Amerika’ya gerçekleştireceği ziyaretin gergin havayı yumuşatmasını ve Soğuk Savaş günlerine benzer bir döneme dönüş olmaması konusunda dua etmekten başka çareleri yok Avrupalıların. Bu konuda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ısrarla, Doğu Avrupa'da kurulması planlanan füze savunma sisteminin ciddi bir tehdit oluşturduğunu, bunun süreç içinde silahlanmaya yol açacağını söyledi. Lavrov’un "Sınırlarımızda yabancı bir füze savunma sistemi bulunması hiç de komik bir durum değil. Bu size karşı değil demekle yetinmek olmaz'' şeklindeki açıklamalarına rağmen ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Doğu Avrupa'da kurulacak füze sisteminin, Rusya'nın nükleer caydırıcı gücünü zayıflatmaya yönelik olmadığını belirterek, ''Doğu Avrupa'daki füze savunma sistemi, Rusya'yı tehdit etmiyor'' diye konuşması iki nükleer gücün meselelere bakış farklılığını bütün açıklığıyla ortaya koydu. Ayrıca yine G–8 üyesi ABD ve Rusya’nın Kosova konusunda bir anlaşmaya varamamış olmaları da Avrupalıları rahatsız etmeyi sürdüreceğe benzer. Ancak bu konuda, Avrupa ülkelerinin somut olarak taraf olmaları ve bundan böyle G–8 görüşmelerinin de ışığında Kosova sorununa çözümünde yardımcı olmaları söz konusu. Ne var ki bu sorunun çözümünde önemli iki ülke olan ABD ve Rusya Federasyonu’nun görüş farklılıklarına da değinilmesi gerekir. Kosova'nın gelecekteki statüsüyle ilgili Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ''Bu konuda yakınlaşma imkânı görmüyorum. Batılı ülkeler, 'Bağımsızlığı hemen tanınsın, bu konuda bekleyemeyiz' diyorlar. Biz tarafların doğrudan işbirliği yapmasını gerekli görüyoruz. Böyle bir işbirliği olmadan çözümü mümkün görmüyoruz'' dedi. Buna karşın Rice’ın da, Kosova'nın statüsünün tüm ülkeleri ilgilendirdiğini belirterek, bu konuda yakınlaşma sağlamak için görüşmeleri sürdüreceklerini, Kosova'nın Sırbistan'ın bir parçası haline gelmesini istemediklerini söylemesi Rusya’nın uyarılarına kulak tıkandığını gösterdi. Rusya’nın demokrasi anlayışı ve Batılı ülkelerin eleştirileri konusunda ABD’nin aksine Avrupalıların ve özellikle Almanların Rusya’yı incitmekten kaçınmaları da bu zirvenin önemli özelliklerinden biri oldu. Çünkü Transatlantik ilişkilerin tarihsel derinliği ve özelliğinden dolayı kendilerini ABD’ye özellikle siyasal alanda mecbur hisseden G–8 üyesi Avrupalılar, Rusları da bir anlamda ekonomik ortak olarak kabul etme ve dengeleri buna göre ayarlama durumundalar. Enerji bağımlısı Avrupalıların bu bağlamda özellikle demokrasi konusunda Rusları incitmemeye çalışmış olmaları özel anlam taşıyor. Özellikle Almanya ve Fransa gibi G–8 üyesi Avrupalı ülkelerin her platformda olduğu üzere bu toplantıda da bir Birleşmiş Avrupa Ülkeleri Devleti’nden ziyade, hala eski ulus devlet anlayışlarının izinde AB çıkarları yerine kendi özel çıkarlarını ön plana aldıkları su götürmez bir gerçek olarak ortaya çıktı. S oğuk Savaş benzeri havanın esmeye başladığı Avrupa’da, Soğuk Savaş’ın bir kutbu, ABD’nin Avrupa Temsilcisi Federal Almanya ile öteki kutup Rusya Federasyonu’nun görüş farklılıkları, bundan iki yıl öncesine göre giderek belirginleşti. Sosyal Demokrat Şansölye Schröder’den sonra iktidarı devralan Angela Merkel Almanya’yı ve dolayısıyla bir anlamda AB’yi tren hattının ABD makasına iyice yerleştirdi. Geçtiğimiz hafta Almanya’da yapılan G–8 toplantısı da kutuplaşmanın görüntülerini ve büyük güçlerin uzlaşmazlıklarını azaltmada başarılı olamadı. Toplantı aleyhine gösteri yapan binlerce protestocu, G–8 zirvesinde küreselleşmenin, daha doğrusu kapitalizmin tekelleşmesinin dünya halkları üzerindeki olumsuz etkisinin azaltılması, küresel iklim ve çevre sorunlarına çare bulunması, Afrika’da çaresiz insanlara yardım gibi hususların ne ölçüde ele alındığından ziyade bu sorunlara çare bulunmasında ne ölçüde adımlar atılacağını önemsiyordu. BUSH VE MERKEL Almanya’da yapılan G8 toplantısına ABD ile Rusya arasındaki sorunlar damgasını vururken, AB ülkeleri bu çatışmadan zararsız çıkmanın yollarını arıyor. Almanya ve Fransa, eski müttefik ABD’yi gözden çıkaramıyor. Ama enerji bağımlılığı nedeniyle de Rusya’yı üzemiyor. AB iki arada Afrika’ya yardım konusunda, yardımların iki katına Ancak bu toplantıda, dünya çapındaki finans çıkarılması gibi almış oldukları kararları ve vaatlerini sistemine risk yükleyebilecek ve ABD Merkez geçmişte olduğu gibi yerine getirmeyecekleri ve Bankası ve genellikle öteki denetim Afrika’ya yardımın yine havada kalacağı da büyük bir mekanizmalarının da dışında çalışan Hedge Fonları olasılık. Ne var ki, aralarındaki ciddi görüş ayrılıkları ile küresel ısınmanın kontrolünde 2050 yılına kadar nedeniyle dünyanın geleceği ile ilgili bu denli önemli azami 2 derecelik bir sıcaklık artışına izin verilmesi konuların çok düşük düzeyde ele alınması ve hususlarında her halde Almanya Şansölyesi’nin en geçiştirilmesi G8’ler gibi dünyanın kaderinde söz çok ters düştüğü kişi George Bush olacağı için sahibi ve sorumluluğu olan devletlere hiç yakışmadı. uluslararası ilişkilerde konsensüs sahibi bu iki ülkenin G–8 toplantısında dünyanın özel önem verdiği bir arasının açılmaması amacıyla bu konuların üstünkörü başka hassas konu da ele alındı; İran. Bu konuda belli ele alındığı söylenebilir. Kyoto Anlaşmasını dikkate hususlarda görüş birliği olmasına karşın kesin alan ve uygulanmasında kararlı olan başta Federal kararların alınamaması ve konunun BM önünde daha Almanya olmak üzere AB ülkelerinin ABD’nin ayrıntılı şekilde ele alınmasının kararlaştırılması ile Kyoto’ya alternatif başka düzenlemeler yapmasına el yetinilmesi dikkate değer bir husus. İran’a altından karşı çıktıkları söyleniyor. Özellikle 2 yaptırımların uygulanması ve İran’a yeni seçenekler derecelik sıcaklık artışı sınırlamasına karşı çıkan sunulması konusu ABD’nin de baskılarıyla G8’in ABD’yi destekleyen başka ülkelerin de olması, AB kanadınca ele alındı. Bu konuda geçmişte İran ile dünyanın geleceği ile ilgili daha duyarlı davranan yoğun ticari ilişkileri olan ve İran’ı bir pazar olarak Avrupa toplumunu ve dolayısıyla hükümetlerini de gören Almanya’nın ABD’nin de etkisiyle artık sıkıntıya sokup umutsuzlaştırıyor. Her ne kadar fosil ekonomik yaptırımlar ve özellikle yeni teknolojilerin yakıtlarının kullanımının azaltılması konusunda İran’a satılmaması hususunda daha hassas olmaya temelde ve özellikle toplumların geneli bazında ABD başladığı dikkatle ele alınması gereken bir olgu. Bu ve Avrupa büyük ölçüde uzlaşmış gibi görünüyorsa bağlamda İran'ın G8’ler başta dünya ülkelerinin da, bunu sağlayacak yöntemler konusunda aynı şey çoğunun endişelerini hala gideremediğini ifade eden söylenemez. Atmosfere salınan zararlı gazların Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier da, İran'ın sınırlandırılması konusunda Çin ve Hindistan’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini artırdığını ve anlaşmaya yanaşmamalarını bugüne kadar bahane müzakerelere başlamak için de bu faaliyetleri ederek direnen ABD’nin bu konuda toplantı sonunda durdurmak niyetinde olmadığını söyledi. tek olumlu adımının meselenin BM şemsiyesi altında çözümlenebileceği işaretini vermesi oldu. Özellikle nükleer enerjiye yeniden önem veren ABD ile bazı AB ülkelerinin yaklaşımı ile nükleer enerjiye karşı çıkan Almanya’nın duruşları önemli. Yine başta G–8 üyesi Avrupalı devletlerin özellikle G8’e katılan liderler