23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 koyuyordu. Örgüt içerisinde bile huzursuzluğa yol açan El Fetih’in aykırı isimlerinden Muhammed Dahlan malum yerlerden gelen parlarla servetine servet katarken, bir yandan da "mafyacılık" oynuyor, oluşturduğu maskeli timlerle "Hamaslı avına" çıkıyordu. Hem büyük hem de küçük şeytanla işbirliği yapan El Fetih’i hainlikle suçlayan Hamas ise, intikamını farklı yollardan almaya başladı. Elindeki en büyük silahı, dini bir araç olarak kullanma yolunu seçen Hamas, önce camileri ayırdı sonra okulları ve üniversiteleri. Ardından da hakim olduğu okullarda El Fetih karşıtı propagandalara girişti. Cuma namazlarında El Fetih karşıtı hutbeler okuttu, kendisine bağlı din adamlarına El Fetih’in neredeyse "din dışı" olduğuna dair fetvalar verdirdi. Böylece Hamas ve El Fetih bilerek ya da bilmeyerek; isteyerek ya da istemeyerek karşılıklı olarak birbirlerini "ötekileştirmeye" başladılar. Hatta öyle bir an geldi ki Hamas ve El Fetih arasında giderek kızışan çatışmalar uygun zemini bulduğu anda, hiç vakit kaybetmeden büyük bir patlama ile ayan beyan bir iç savaşa dönüştü. Bir yıldır adım adım "ben geliyorum" diyen savaş Filistin’de aşıl(a)maz denilen tüm kırmızı çizgileri aşarak yıllarca sürecek bir savaşın fitilini ateşledi. C S TRATEJİ esir alır gibi esir alındı. Burada da sonuç aynı oldu. El Fetih, Batı Şeria’da "egemenliğini" ilan etti. Sonuç olarak Filistin’de birbirine yabancılaşmış, hemen her konuda ayrı düşmüş iki ayrı Filistin ortaya çıktı. Bu ayrışma, kendisine coğrafi olarak da vücut bulunca Batı Şeria’da "Fetihistan’dan, Gazze’de "Hamasistan"dan söz edilir hale gelindi. Filistin’de kan gövdeyi götürürken, hastaneler hatta morglar basılırken iç savaş en acımasız bir şekilde Filistin’i kendi kanı ile boğmaya başlamışken Hamas’ın "Filistin’in Karzai’si, Filistin’in Malikisi" olarak nitelendirdiği FÖY başkanı ve El Fetih lideri Mahmud Abbas, önce olağan üstü hal ilan etti, ardından da Hamas’ın da içerisinde bulunduğu ulusal birlik hükümetini feshettiğini açıkladı. Yerine hemen başka bir hükümet atadı ve sadece 24 saat içinde yeni hükümet yemin ederek tartışmalar arasında göreve başladı. Hamas kanadı hükümeti asla tanımayacağını ilan ederken, ABD ve AB yeni Filistin hükümetini tanımak için adeta birbirleri ile yarıştı. İsrail de yeni hükümete olumlu sinyaller göndermekten kendini alamadı. Sonuçta hükümetten çekilmemekte direnen, dünya tarafından tanınmayan, tecrit edilen Hamas hükümeti ile Mahmud Abbas’ın inisiyatifi ile oluşturulan ve büyük güçler tarafından ardı sıra tanınan yeni bir ElFetih hükümeti ortaya çıktı. Tüm bunların üstünde ABD ve AB Filistin’i bu duruma getiren en önemli faktörlerden biri olan ambargoyu sadece Batı Şeria’da yani ‘Fetihistan’da kaldırdığını açıklayarak yangına bir odun daha attı. Filistin’de tablo son derece açık, iki başlı bir yönetim, birbirine düşman iki ayrı Filistin… HAMASİSTAN, FETİHİSTAN Çok kısa bir süre içerisinde, savaş her iki tarafın da sınır tanımayan yöntemler kullanması ile kelimenin tam anlamı ile çığırından çıktı. Arafat’ın müze haline getirilen evi ve Mahmut Abbas’ın karargahı dahil olmak üzere El Fetih’e ait tüm stratejik binaları ele geçiren Hamas, binalara Hamas bayrağı dikip, ele geçirdikleri "kalelerin" önünde iki rekat şükür namazı kılarak adeta gövde gösterisi yaptı. Tüm bunların üzerine, Dahlan’ın kendilerine karşı kullandığı "mafya" yöntemleri ile maskeli Hamas timleri Gazze ve civarında bulunan El Fetih’lileri birer birer toplayarak tıpkı İsrail’in yıllardır kendilerine yaptığı gibi, esir muamelesi yaptı. Hatta bazı El Fetih militanlarını kurşuna dizdi. Tüm bu yaşananların nihayetinde Hamas, Gazze’de "egemenliğini" ilan etti. El Fetih ise aynı muameleleri Batı Şeria’da Hamas’lılara karşı uyguladı. Önlerine gelen Hamaslıyı tutuklayan El Fetih militanları, Hamaslılara yani bir zamanlar omuz omuza savaştıkları "kardeşlerine" aynı işkenceleri bir bir uygulamaktan geri kalmadı. Batı Şeria’daki Hamas binaları tarumar edildi, tepelerine El Fetih bayrakları dikildi. Hamaslı olduğundan şüphelenilen kişiler tutuklandı, tıpkı bir düşmanı ‘FİLİSTİN (BİR) DÜŞTÜ...’ Kendisi de aslen Filistinli olan ancak yıllarca Lübnan’da, Mısır’da ve en nihayetinde de ABD’de "sürgün hayatı" yaşayan Edward Said’in, ömrünü vatanına hasret geçirmiş bir Filistinli olarak bizzat kendi hayatını betimlerken ifade ettiği gibi "Yersiz Yurtsuz" bir halk Filistin ve bu gidişle de ne yerleri ne de yurtları olabilecek. "Cümleler doğrudur sen doğru isen, Doğruluk bulunmaz/aranmaz sen eğri isen." demiş ya Yunus Emre, işte aynen öyle bir durum söz konusu okumakta olduğunuz bu yazıda. Filistin’de doğru hiçbir şey kalmamış ki doğru cümleler kurulsun. Baksanıza kavganın bile adabı kalmamış. Nasıl bir kindir, nasıl bir intikam hırsıdır, nasıl bir haleti ruhiye, nasıl bir toplumsal travmadır bu bilinmez yaşanmadan belki ama bilinen bir şey varsa o da bundan sonra Filistin’in bağımsızlık davasının değil içine düştüğü, düşürüldüğü bu kan davasının peşinden gideceğidir… Filistin’de tam anlamı ile bir "Kurtlar Vadisi" senaryosu hayata koyuluyor. Dış güçler, karanlık ve derin ilişkiler, devlet içinde devletleşen mafyalar, mafyalaşan devletçikler. Söylemesi bile acı belki ama tek kelime ile affedilemez bir ihanettir bunun adı. Sadece Filistin’e değil, tüm dünyada küresel hakimiyet projeleri karşısında var olma mücadelesi veren, tam bağımsızlık (kara) sevdası çeken, özgürlüğü uğruna hiç çekinmeden canını feda eden, çok haneli, petrol kokulu uluslararası çıkar hesaplarının altında ezilmemek için direnen, böylesine bir sistemde kimliğini, birliğini korumaya çalışan her onurlu davaya ihanettir bu! Ama ne acıdır ki Filistin Davası derin bir komaya girdi, Bağımsız Filistin düşü, vuslata eremeden yok oldu gitti… "Bağımsız Filistin" yolunda hayatını kaybeden sayısız Filistinli, gittikleri yerden gözyaşları içinde seyrediyor olmalılar uğruna canlarından geçtikleri "Filistinlerini". Öyle ya her şey Bağımsız Filistin içindi bir zamanlar ve onlar bu düsturla canlarını feda etmişlerdi. Ama şimdi bir kez daha gelseler bu dünyaya kahırlarından bir kez daha ölürler hiç şüphesiz! Öyle ya uğruna ölünecek bir dava yok, ne pahasına olursa olsun korunacak bir onur yok, yaşamın anlamı olan bir hayal bir düş yok, her şeye rağmen yaşamaya mecbur eden bir umut hiç yok. Hal böyle olunca da Filistin’e dair söylenecek pek fazla bir şey kalmıyor artık. Ne diyelim, söylenecek tek şey var belki de "Bağımsız Filistin zaten bir düştü, ama şimdi Filistin’in tüm kaleleri birer birer düştü..." İsrail ElFetih tarafını tutuyor Son olaylarda iki grup, bağımsız Filistin düşüncesi için değil, üstünlük için birbirlerini öldürdüler. Hamas, Gazze’de kontrolü ele geçirdi. ElFetih ise Batı Şeria’da… Taraflar, birbirlerine saldırırken, düşmana karşı sergiledikleri tutumu sergilediler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear