23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

İsmet GÖRGÜLÜ Başkent Ünv. Öğr. Üyesi ADD GYK Üyesi rmeni içerikli saldırılara "Ermeni sorunu" denmesi doğru değildir, uygun değildir, zararlıdır. Çünkü "sorun" dediğinizde peşinen Türkiye’nin Ermenilerle bir sorunu olduğunu kabul etmiş oluyorsunuz. Bir durumu sorun olarak kabul edince de onu çözmek için görüşmeye, tartışmaya, pazarlık yapmaya hazır olduğunuz izlenimi veriyorsunuz. Dolayısıyla bu konuyu bir saldırı aracı olarak kullanan Batı’nın tuzağına düşmüş oluyorsunuz. Ermeni iddiaları ve çözümlenmiş bir DİĞER SORUNLAR İşte "Ermeni sorunu" deyişi bunlardan biridir. konunun yeniden ısıtılması Diğer "sorun" deyişlerini de sıraladığımızda C S TRATEJİ 15 E BATI’YA AİT NİTELEME Türkiye’nin önündeki ‘sorun’ tuzağı "Ermeni Sorunu" nitelemesi Batı’ya aittir. Zihinlerde konunun bir sorun olarak algılanması için ortaya atılmış bir psikolojik propaganda ürünüdür. Tıpkı "Şark MeselesiDoğu Sorunu"nda olduğu gibi. Türkiye’nin 19 ve 20. yüzyıllarda Şark Meselesi diye bir iç sorunu mu vardı? Hayır. Batı, Türk toprakları üzerinde gerçekleştirmek istediği niyetlerini kendi kamuoylarına ve dünyaya kabul ettirmek ve tepki geçmişte Türklerin boyunduruğundaki Hıristiyan ve görmemek için Türklerin idaresinde yaşayan Gayri etnik grupları kurtarmak veya Bolşevizmi önlemek Müslimlerin ve etnik grupların ezildiklerini, bunların yerine; demokratikleştirme, insan hakları, küresel haklarının ve varlıklarının korunması gerektiğini terörizm maskesi kullanılmaktadır. propaganda etti. Bunun gerçekleşmesi için de Demokrasi ve insan hakları hedef ülkeye ve dünya Türklere yapılacak her türlü saldırının haklılığını, kamuoyuna bir amaç olarak takdim edilirken, hedef "Şark Meselesi" nitelemesiyle zihinlere yerleştirdi. ülkenin emperyalizmin çıkarına göre bölünmesini Böylece coğrafi hedeflerine hızla ulaşma ortamı sağlamak için sorunlar icat edilmekte, sorun yarattı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu deyişlerine devlet ve toplum hayatında sıradanlık Türklüğünün yok olmamak için ayağa kalkması kazandırılmaktadır. üzerine Şark Meselesi’nin içine bir propaganda söylemi daha eklendi. "Bolşevizm". Türkler ve onları örnek alarak bağımsızlık Türkiye’yi protesto eden bir Ermeni... için ayağa kalkmaya başlayan diğer mazlum milletler Bolşevizm istiyorlar, Bolşevizm’e kayıyorlar. Bolşevizm ise insanlık için ve dünya için tehlikelidir. O halde müdahale edilmesi, önlenmesi gerekir, dediler ve dedirttiler. Böylece bir propaganda söylemi olarak üretilmiş olan Şark Meselesi kavramı ile asıl niyetlerinin doğru ifadesi olan "Şark Siyaseti" kavramını gizlediler ve bunu başardılar. Oysa Şark Siyaseti ile Türkleri Avrupa’dan atmayı hedeflediler, bunu gerçekleştirme sürecinde de Yunan sorunu, Sırp sorunu, Bulgar sorunu, Makedonya sorunu, Girit sorunu, Arnavutluk sorunu dediler. Bu hedefleri büyük ölçüde gerçekleşince, hedeflerini büyüttüler, Anadolu Türklüğünü ve Türkiye’yi tarihten silmeyi amaçladılar. Birinci Dünya Savaşı’nda ve sonrasında bunu gerçekleştirmeye yöneldiler. İşte bu süreçte de Ermeni sorunu, Kürt sorunu, Pontus sorunu, Elen (Anadolu Rumları) sorunu, Klikya sorunu, Boğazlar sorunu ve Bolşevizm sorunu söylemleri sıkça kullanılmaya başlandı. Gerçekte ise asıl peşinde koşulan Şark Siyaseti idi, buna rağmen Batı propagandasının etkisiyle bizde dahi Şark Siyaseti yerine Şark Meselesi kavramının kullanılmış olduğu görülmektedir. Güne baktığımızda benzer psikolojik harekatın aynen sürdürüldüğünü görmekteyiz. Geçmişin Şark Siyaseti günümüzde Büyük Ortadoğu Projesi olarak gerçekleştirilmek istenmekte, psikolojik propaganda söylemi olarak; Bugün Türkiye’nin önüne getirilmek istenen ‘Ermeni sorunu’ Moskova, Kars ve özellikle de Gümrü anlaşmalarıyla çözülmüş durumda. İddiaları sorun olarak dile getirmek, Türkiye’nin bindiği dalı kesmesi anlamına gelebilir. fotoğrafın bütünü görülmektedir. "Kürt sorunu", Pontus Sorunu", "Hatay Sorunu", "Anadolu Rumları Sorunu", "Patrikhane Sorunu", "Alevi Sorunu", "Ege’de Hükümranlık Sorunu", "Boğazlar (Montrö) Sorunu", "GökçeadaBozcaada Sorunu", "DicleFırat Sorunu", "Kıbrıs Sorunu" ve "Azınlık Sorunu". Emperyalizmin işini kolaylaştırıcı olmamak ve de kendimizi koşullandırmamak için "Ermeni Sorunu" deyişinden kaçınmak gerekir. Çünkü her şeyden önce Türkiye’nin ne vatandaşı Ermeni kökenlilerle, ne de komşusu Ermenistan’la hukuki bir sorunu mevcut değildir. Sorunlarını önce Gümrü Anlaşması, sonra Kars Antlaşması ile çözmüş, karşılıklı hesaplaşılmış ve Lozan Antlaşması ile bu defter kapatılmıştır. Bu bakımdan "Ermeni Sorunu" deyişi yerine "Ermeni Konusu" demek daha doğru olmaktadır. Türkiye’nin Ermenistan ile veya Ermenilerle çözmek durumunda olduğu bir sorun yoktur. Emperyalizmin Ermeni konulu saldırılarına karşı da Ermeni konusu başlığı altında mücadele verilmelidir. Ermeni konulu saldırılara, "Ermeni sorunu" diye yaklaşıldığında, Türkiye bindiği dalı kesmekte, Gümrü, Moskova ve özellikle Kars Antlaşmasının varlığını, geçerliliğini tartışmalı duruma sokmaktadır. Kars Antlaşması (13 Ekim 1921) ile; Gümrü (2 Aralık 1920) ve Moskova (16 Mart 1921) Antlaşmalarında kabul edilmiş olan TürkiyeErmenistan sınırı onaylanmış, Sevr Antlaşması reddedilmiş ve ayrıca taraflar savaş sonrasında meydana gelmiş cinayet ve suçlar için tam bir genel af ilan etmeyi kabul etmişlerdir. (Madde 15). Gümrü Antlaşması ile; ? Dünya Savaşı sırasında düşman ordularına katılarak kendi devletine karşı silah kullanmış veya işgal edilmiş arazi dahilinde yapılan kıtale (toplu kırımlara) katılmış olanların dışındaki göçmenlerin yurtlarına dönmelerine izin verilmiş (Madde 6). ? Dünya Savaşı sırasında meydana gelen zayiatın ve tasarruf haklarında ortaya çıkan değişikliklerin gerektirdiği tazminattan taraflar vazgeçmişler (Madde 8). ? Ermenistan hükümeti, Sevr antlaşmasını hükümsüz sayıp, bunu ilan etmiş ve bazı emperyalist hükümet ve siyasi gruplar elinde bir tahrik aleti olan Avrupa ve Amerika’daki temsilci heyetlerini geri çağırmayı yükümlenmiştir (Madde 10). Bunlar ortadayken, Ermenilerle ilgili tüm konular anlaşmalarla hukuken sonuçlandırılmış iken ve hatta Ermenilerin Çarlık Rusyası ve sonrasında İngiltereFransa’nın tahrikleri ile bir milyon civarında Türk’ü katletmelerine karşın Türk ulusu tarafından affedilmelerine ve haklı olduğu tazminat talebinden insancıl nedenlerle vazgeçmesine rağmen, bugün Ermeni konulu saldırılara halâ "Ermeni sorunu" demek büyük hatadır. Atatürk, "Atatürk’ten Ermeni KonusuBelgelerle" isimli kitabımızda görüleceği gibi, Ermeni işgalindeki Türk toprakları kurtarılmadan önce "Ermeni Meselesi" derken topraklar kurtarılınca "Ermeni Gailesi" demekte; "Doğu sınırlarımızdaki Ermeni gailesi lehimize kati muzafferiyetle sona ermiştir." (Kasım 1920) şeklinde ifade etmektedir. Gaile (başa dert, uğraştırıcı iş, istenmeyen durum, baş belası) günümüzde yaygın kullanılmadığı için "Ermeni Konusu" ismi daha uygun düşmektedir. Tuzağa düşmemek için "Ermeni Sorunu" yerine "Ermeni Konusu" denmelidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear