Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
alternatif kaynakları oluşturulması önerilirken, bunun gerçekleşmesi için kaynak desteğinden söz edilmemektedir. ? Kırsal kalkınmaya ağırlık verilmeli denirken, onun temel dinamiğinin tarım sektörü oldu görmezden gelinmektedir. ? Verimlilik, kalite ve üretim artışı sorunu olmayan AB’nin ürünlerini kolay pazarlamak için oluşturduğu yöntemler, üretimini geliştirmesi gereken Türkiye’ye dayatılmaktadır. Danıştığımız ekonomistlerin bir kısmı sübvansiyonların kaldırılmasını, diğerleri ise her ne kadar ürünü dışarıdan ucuz fiyata almanın mantıklı olacağı doğruysa da, bizimki gibi ülkelerde kendine yeterli olmanın önemli olduğunu savunuyorlar. Sübvansiyonların ithal malları daha ucuz diye baştan şartsız kaldırılmasının çiftçiyi daha verimsiz ve yurdu dışarıya bağımlı hale getirdiği görülüyor. Bu nedenle evvela sübvansiyonlar ile çiftçinin ürününü verimli bir düzeye getirmesi için gayret sarf edilmesi, yeterlilik sınırı aşıldıktan sonra, sübvansiyonların daha yüksek gelir getiren tarım ürünlerine geliştirmeye kaydırılması uygun olarak beliriyor. Bu tutumun, bilhassa içinde bulunduğumuz kritik durumda, bir ambargo uygulandığında, kendisini besleyebilir ülke olmak bakımından çok yerinde olacağı saptanmalıdır. Aydınlarımızın, yazarlarımızın, ekonomistlerimizin çoğu daha yakın zamana kadar, bazıları hala, AB hayalinde, ABD’nin emrinde, IMF’in avucunda, mutluluğa erişeceklerini düşünüyorlar. TUSİAD bile çıkarları için AKP ateşini körüklemekten kaçınmadı, Gümrük Birliği’ni destekledi, bütün veriler aksini gerektirdiği halde, çıkarlar ön plana geçti. Atatürk’ün şu sözlerini hatırlayalım: "......... Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin palanlarıyla yükselebilsin?.. Tarih, böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!" C S TRATEJİ 9 erişmektedir. Türkiye’nin sorununu, tarım arazisinin küçük tarlalardan oluşması ve yardımın az olması oluşturmaktadır. ABD deneyinden ufak tarlaların çok az yardım aldığını ve en çok yardımın orta boy işletmelere gittiğini görüyoruz. Yurdumuzda uygulanacak tarım politikasının da makineleşmek ve tarlaları birleştirerek çalıştırmak yolunda olması doğal bir beklenti olarak beliriyor. Yukarıdaki verilerden Türkiye’nin orantılı olarak ABD’ninkine yakın tarım alanı olduğu saptanıyor. Bu nedenle de doğru politika uygulandığı takdirde aynı verimliliğe erişilebilmesi beklenebiliyor. Tarım ürünlerinden yapılan bioyakıt’a olan ihtiyacın artması da, konuya büyük önem taşıyan ikinci bir boyut katmaktadır. Yakın geçmişimizde başta Sayın Erol Manisalı olmak üzere, altmışa yakın öğretim üyesi bilim adamının bütün uyarılarına rağmen, AB Gümrük Birliği’ne girmiş olmamızın verdiği olumsuz sonuçlar, AB’ye girme hayali içerisinde verdiğimiz tavizler, Batı’nın emperyalist gayelerine yardımcı olmaktadır. Geneteği değiştirilmiş ürünler... Türkiye özgür iradesiyle AB masasından şimdilik kalkmalı, Gümrük Birliği’nden ayrılmalı, tarım anlaşmalarına son vermelidir. Kendini besleyebilir bir ülke olmayı hedeflemelidir. Petrolü olmayan ve kendini besleyemeyen bir ülke hiçbir masada kendi yararına karar alamaz. başına 1.07 hektar alan. Hububat tarım alanı: 28 milyon hektar, toplam alanın yüzde 35’i, kişi başına 0.38 hektar tarım alanı Kayıtlı tarım işletmeleri: 2.77 milyon, kabaca işletme başına 10 hektar Kabaca 26 kişiye bir işletme, ABD’ye nazaran çok düşük. 2004 yılında çiftçi çoğu fiyat garantisi olarak 1.8 Milyar ABD Doları yardım aldı. Ortalama hektar başına 23 ABD Doları, ABD yardımının dörtte biri, hem de çoğu işletme yardımı değildi. Türkiye’nin yüz ölçümü ABD’nin onda birinden az (0.081) olduğuna göre, aynı toprak oranında nüfusunun yaklaşık 24 milyon olması gerekirken, 3 mislidir. Tarım alanının da, ABD oranında 36.5 milyon hektar olması gerekirken, 28 milyon hektar olarak, sadece yüzde 0.66 daha azdır. Nüfus yoğunluğuna göre tarım alanı ABD’ye yakın boyuttadır. Türkiye’de işletme sayısı toplam olarak kişi başına ABD’dekinden 5.7, işletme başına düşen ortalama alan da, 7.5 defa daha az olarak beliriyor. ABD’de hala işletmelerin yüzde 91’ini A sınıfı, yüzde 7’sini B sınıfı, yüzde 1.7’sini de şirketler oluşturmaktadır. Buna rağmen 19892003 yıllarında üretimin yüzde 42.3yüzde 27.1’ini A sınıfı, yüzde 51.5yüzde 59.1’ini B sınıfı ve yüzde 6.213.7’sini C sınıfı yaratmıştır. 2001 yılından sonra sübvansiyonların arttırılmasından beri küçük işletmeler süratle azalmıştır. Yardımların da yüzde 43’ünün A sınıfı, yüzde 54.4’ünün B sınıfı ve yüzde 2.7’sinin C sınıfı tarafından kullanıldığı izlenmiştir. ABD’de A sınıfının orta boyu ile, B ve C sınıfı işletmeler artık günün en son teknolojisini kullanarak verimli çalışan iş yerleri haline gelmiştir. Orta yaşlı bir karı koca ve bir yardımcı 3700 hektar tarlayı işleyebilmekte, ve buna karşılık yaklaşık 6080 bin ABD Doları yardım alabilmektedir. Çiftçiler hala bu yardımlar olmadan yaşayamayacaklarını iddia etmektedir. Yapılan yorumlara göre, yardımlardan ötürü ABD çiftçisinin para kazanmaya başlaması, verimlerini arttıracak makineleşmeyi sağlaması ve bu nedenle de, gerek satın alarak, gerek kiralayarak arazilerini büyütüp tümünden yüksek verim ve kazanç temin etmelerini sağlamıştır. Bu yüzden de son yıllarda ABD tarım ürünleri her geçen yıl yeni bir rekora TÜRKİYE GELECEĞİNİ BELİRLEMELİ Çağdaş bir toplum olarak gelişebilmek için irademizi kullanmalı, kaderimizi kendimiz belirlemeliyiz. Batı dünyasına doğru bakabiliriz, fakat AB’ye üyelik öngörülen şartlarla kabul edilmesi çıkarlarımıza aykırıdır. AB masasından şimdilik kalmak, Gümrük Birliği’nden ayrılmak, Bizi bağlayan tarım anlaşmalarına son vermek gerekir. Ön gayemiz gene kendisini besleyebilir ülke olmayı başarmak olmalıdır. Bugün petrolü olmayan, kendisini besleyemeyen hiçbir ülke, hiçbir masada kendi yararına karar alamaz. Jeopolitik oturumumuz, Çin’in süper güçlüğe doğru ilerlemesi, kozlarımızı yerinde kullandığımızda, küresel ufkumuzu geniş tutabileceğimizi gösteriyor. Bunu başkalarına bağımlı iken yapmak mümkün olamaz. Gayemiz kendi imkanlarımızla güçlü ve yeterli olmak yolunda her türlü fedakarlığı yapacak, bunu halktan isteyebilecek, uygulayabilecek, bir yönetimi seçmek olmalıdır. Halkın ümitle beklediği; gelecek seçimin iktidar adaylarının, oy sayacağına, partiler arası çekişmelerle vakit öldüreceğine, birleşme yoluna gitmesidir. Yukarıdaki ve benzeri birçok acı gerçekleri kamuya açıklaması ve alacakları önlemeleri cesaretle bildirmesidir. Çoğunluk CHP’nin bu yönde öncü olması gerektiğine inanıyor. CHP içinde devrime gerek olduğunu düşünürken, baş yönetimin değişmesi gerekse bile, Sayın Baykal’ın, partisinin diktasını yok etmesi, onu halkın beklediği demokratik yapıya döndürmesi, partinin kaybettiklerini kazanmak yoluna sokmak da, sorumlu olduğunu belirtiyor. Bundan kısa düşecek herhangi bir tutum, yabancıların gayelerine hizmet etmek ve bağımsızlığımızı onlara teslim etmektir. Bunun hesabı da bir gün muhakkak sorulur. Kaynaklar: 1 Devlet İstatistik Enüstitüsü 19802002 dönemi verisi ve Sn. Metin Aydoğan çalışmaları, 2 TZOB web sayfası, BİA haber merkezi, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, İktisadi Kalkınma Vakfı, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği verileri. 3 Washington Post gazetesi. ABD İLE KARŞILAŞTIRMA ABD ile karşılaştırma ilginç sonuca varıyor: ABD: Nüfusu: 300 Milyon. Yüzölçümü: 963 Milyon 142 bin hektar, kişi başına 3.2 hektar alan. Hububat tarım alanı: 149 milyon hektar, toplam alanın yüzde 15.4’ü, kişi başına 0.5 hektar tarım alanı Ufak, büyük ve tarım şirket işletmeleri adedi: 2 milyon, kabaca işletme başına 74.5 hektar. Kabaca 150 kişiye 1 işletme. A Küçük işletmeler (satışları 0250,000 ABD Doları): küçük, orta ve zevk/emekli/hayat şekli 1.9 milyon, bütün ABD’nin yüzde 91’i. Küçük ve orta işletmeler: 504,000, bütün ABD’nin yüzde 24’ü, zevk/emekli/hayat şekli işletmeler: 1.4 milyon, bütün ABD’nin yüzde 68’i. B Büyük işletmeler (satışları 250,000500,000 ABD Doları): 148,000, bütün ABD’nin yüzde 7’si , Büyük işletmeler: 84,000. C Anonim işletmeler (satışları 500,000 ABD Doları üzeri): 36,000, bütün ABD’nin yüzde 1.7’si. 2005 yılında çiftçi 15 Milyar ABD Doları yardım aldı. Ortalama hektar başına 100 ABD Doları. Türkiye: Nüfus: 73 milyon. Yüzölçümü: 78 Milyon 356 bin 200 hektar, kişi