29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 Turgut A. KARABEKİR turgutk@gmail.com luslararası ilişkilerin küresel bir boyuta eriştiği ortamda, Türkiye de yaşamını kendi başına sürdüremez. Her bakımdan, dış ilişkilerini kendisine en faydalı olacak şekilde devam ettirmek zorundadır. 21. yüzyılda başarı, bunu egemenliğini yitirmeden yapabilmek olarak beliriyor. 2. Dünya Savaşı’nı borç almadan atlatan, 1953 de Osmanlı’dan kalan son borcu bile ödeyen Türkiye, çok parti sistemine zorlanmasıyla birlikte, yavaş yavaş bağımlı bir ülke haline düşürüldü. Hedef Türkiye’nin Batı tarafından kolaylıkla kullanılabilmesidir. Tarım alanındaki uygulamalar, ülkeyi felakete götürüyor… C S TRATEJİ sağılan hayvan sayısı yüzde 40 azalmıştır. AB’de verimlilik; şeker pancarında 1.5, tütünde 2.4, buğdayda 3 kat, süt verimi 3 kat, ortalama karkas ağırlığı 1.7 kat, Türkiye’den daha fazladır. Türkiye’nin işlenmiş tarım ürünleri ithalatında AB’nin payı yüzde 90 dolayındadır. AB, ekonomisinin yüzde 5’ine karşılık gelen tarım sektörüne, bütçesinin yüzde 50’sini aktarmaktadır. Türkiye’de ise tarıma yönelen toplam desteklerin GSMH’a olan oranı sadece yüzde 4.3’tür. Buna göre 2001 yılında AB’de çiftçi başına tarımsal destek 5,700 dolar, Türkiye’de ise 280 dolardı. Yani AB çiftçisi 20 kat daha fazla desteklenmişti. U SICAK PARA SANAL EKONOMİSİ Kalkınma modeli olarak, Dünya Bankası (DB) tarafından yolun dış pazara açılıp ihracat olduğu önerildi. Bunun için gerekli üretime yetecek kredi temin edilmesinin ardından, DB ve IMF tarafından devlet destekleme alımlarının, tarım sübvansiyonlarının, düşük faizli kredi uygulamalarının, kaldırılması şartı dikte edildi. Bu suretle tarımcı kendi kaderine terk edildi. Alınan krediler üretime yönelik olarak kullanılmadığından sanayileşme gelişemedi, tarım da kısa sürede gerilemeye başladı. Kendisine yetersiz hale gelince de, ithali arttırmak zorunluluğu doğdu. İhracat artsa da, ithalat daha fazla arttı, farkı karşılamak için alınan borç gittikçe büyüdü. Sonunda da borç taksitlerini ödeyebilmek büyük bir yük oldu. Sıcak para sanal ekonomisi yerleşti. Eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger "ABD’nin yiyecek silahı, Arap petrol kartellerinin elindeki ‘petrol silahı’ ile boy ölçüşecek durumdadır" demişti. Halen dünya tahıl ticaretinin yüzde seksenini karşılayan ABD, büyük bir kitlenin ekmeğini sağlamaktadır. Gelişmiş ülkeler kendileri dışında herhangi bir ülkenin tarım alanında rekabete katılmasına engel olmaya çalışıyorlar. Türkiye, kaderini kendi belirlemeli Türkiye, 1970’lere kadar gıda üretimi açısından kendi kendine yetebilir bir ülke konumundaydı. Daha sonra Dünya Bankası, IMF ve AB’nin ön koşulları kabul edilince, dışarıya bağımlı bir yapıya dönüştü. Git gide de bütün avantajları elinden alınıyor. Artık Türkiye’de tarım değil, tarım ürünleri ithalatı destek görmektedir. ABD ve AB’de biyoteknolojiyle geliştirilen tohumlara bir gen eklenerek genetik yapısı değiştirilmekte, bu tohumlardan elde edilen bitkiden tohum alınamamaktadır. İthal edilen tohumları kullanan Türkiye, her yıl yeni tohum ithal etmek zorunda bırakılmıştır. Son beş yılın değerlendirilmesi dikkate alındığında artık Türkiye buğday ve tohum ithalatçısı olmuştur. Türkiye’de 22 yılda nüfusu yüzde 54 artarken TARIM’DA AÇIK PAZAR TARIM YETERSİZLEŞTİRİLDİ En kötü bağımlılık, tarım ve hayvan ürünlerini dışarıdan almadan nüfusunu kendi olanaklarıyla Modern tarım besleyememektir. Türkiye teknikleri üretimi 1970’lere kadar kendini artırıyor... besleyebilen 7 ülkeden birisiydi. Ellili yıllarda buğday ihraç ederken, ABD/AB yönlendirmeleriyle kasıtlı olarak tarımdan uzaklaştırıldı. Başta ABD olmak üzere bütün Batı ülkeleri çiftçisine yardımcı olurken, bizim tarımımız sübvansiyonların kesilmesiyle her geçen yıl gerileyerek bugünkü yetersiz hale geldi. AB ile 1998’de yapılan anlaşmaya göre: Türkiye, et başta olmak üzere, AB’de sübvanse edilen tarım ürünlerinin sıfır gümrükle ithalini kabul etti. Cenevre’de Dünya Ticaret Örgütüyle (DTÖ) Temmuz 2004’de yapılan anlaşmaya göre: Türkiye DTÖ’ye üye ülkelerden gelen tarım ürünlerinden gümrük vergisi almamayı da kabul etti. Ortak Tarım Politikasının (OTP) kuruluş aşamasında dışarıya bağımlı olan AB, 1970’li yıllardan beri bazı ürünlerde fazlalık sağlamıştı. Türkiye ise IMF ve DB’nın dayatmalarıyla girdi, kredi, ve fiyat destekleme sistemini kaldırarak, AB’nin istediği doğrudan gelir desteği sistemini, kabul etti. Bu politikanın temel amacı Türkiye tarımını ümitsizliğe düşürmek, çokuluslu tarım ve gıda şirketlerinin açık pazarı haline getirmekti. Türkiye’nin AB müktesebatında önemli yeri olan OTP’nin bütçesinin 2014 yılına kadar kapatılması nedeniyle, Türkiye’nin uyum sağlayabilmesi için gereken yıllık 21 milyar Euro’yu alması mümkün olamaz. Bu nedenle de ne hazır olabilir ne de çiftçisini, AB tarafından zorlanan şartlar altında, içine düşmüş olduğu sıkıntıdan kurtarıp AB standartlarına getirebilir. AB üyelik sürecinde ortaya çıkan 06 Ekim 2004 ilerleme raporu ve 17 Aralık zirve kararı çerçevesinde, tarımsal sorunları ele alan TEMA Vakfı raporunun aşağıdaki özeti durumun vahametini gösteriyor: ? Üyelik dışı "özel statü" altında, ağırlaştırılmış derogasyon şartlarıyla tarım alanında Türkiye hiçbir zaman diğer üyelerin olanaklarına erişemeyecektir. ? Kendileri aynı gayede yıllar ve büyük kaynaklar harcadıkları halde, kırsal nüfusu yoğun Türkiye’de işletme sayısının ve ölçülerinin AB standartlarına indirilmesi istenmektedir. Nüfusun tarımdan sanayiye kayması için diğer sektörlerin istihdam yaratacak şekilde gelişmesi gerektiği bilmezden gelinmektedir. Başka bir deyimle, çiftçinin aç kalacağına önem verilmemektedir. ? Tarım ürünü gümrük tarifelerimizin sıfırlanmasıyla, ülkemiz açıkça, yüksek verim ve düşük maliyetle üreten AB ülkelerinin üretim fazlasına pazar yapılmak istenmektedir. Türkiye toplumunun yaşamı için zorunlu olan temel ürünlerimizin kendileri ile rekabet edemeyerek, açıkça, buğday, et, süt, şeker pancarı ve yağlı tohumlar gibi temel ürünlerimizin tasfiyesi beklenmektedir. Türkiye ancak ekolojik avantajımız olan meyve sebze, yemeklik baklagil, tütün ve koyun eti gibi kısıtlı ürünler açısından bir süre direnebilecektir. ? Ürün tasfiyesine bağlı olarak, küçük işletmeler de yok olacak, milyonlar işsiz kalacaktır. ? Kırsal alanda tarım dışı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear