Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 Prof. Dr. Ziya AKTAŞ Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı eçtiğimiz Ocak ayında pek de dikkat çekmeden bir kanun geçti TBMM’den: Türk Petrol Kanunu. Kanun Cumhurbaşkanı Sayın Sezer tarafından geri gönderilmesi ve gerekçelerinin kamuoyuna açıklanması ile birlikte tüm dikkatleri üstüne çekti. Kimi yazarlar konuya önem verip ele aldılar. Başta Petrolİş Sendikası olmak üzere Jeoloji Mühendisleri Odası, Türkiye Petrol Mühendisleri Odası, Türkiye Petrol Jeologları Derneği gibi sivil toplum kuruluşları da bu yeni kanunla yapılması olası yanlışları dile getirdiler. "Türkiye’de petrol mü var ki bu kadar tartışma çıkıyor" diyenler; sesi soluğu çıkmayan muhalefet partilerinin yerine Sayın Cumhurbaşkanımızın konuya önem vermesini bile yadırgayıp yanlış ve kasıtlı birtakım yorumlar yapanlar, bile oldu. Ama gelin biz konuyu bir kere daha ele alalım. Türkiye’deki petrolün çoğunlukla derinlerde ve parçalanmış havuzcuklar halinde olması onon beş yıl öncelerinde onun çıkartılmasını pek de ekonomik kılmıyordu. Ama unutmayın o yıllarda petrolün bir varili 20 doları dolayında idi. Son yıllarda petrolün varili 60 hatta 70 doları dolayında dolaşmaya başlayınca hesapların yeniden yapılması Ülkemizin çıkarına olacaktı. Diğer konu, Karadeniz kıyılarımızda, Doğu Akdeniz kıyılarımızda, Kıbrıs’ın Karpas burnu ile Anadolu kıyıları arasındaki bölgelerde, petroldoğal gaz varlık olasılığı yıllardır gündemde. Bu bölgelerde farklı zamanlarda TPAO ve bazı yabancı şirketler tarafından birkaç kuyu da açıldı. Ama henüz kesin bir sonuca varılamadı. Anlaşılan, çalışmaların sürdürülmesi gerekiyor. Aslında petrol ve doğalgaz yataklarının gerçekçi olarak belirlenebilmesi için yoğun bir arama çalışması yapılmasının, sayısı yüzlere hatta bazan birkaç bine varabilen sondajların gerektiği bu işin yerli ve yabancı uzmanları tarafından dile getiriliyor. Büyük para ve deneyim istiyor. Bütün bunlar ortada iken, zaten yok, ne çıkarsa kârdır deyip müflis tüccar mantığı ile her şeyi tümüyle elden çıkarmaya kalkmak doğru mu sizce? Türk Petrol Yasası’nın düşündürdükleri… C S TRATEJİ aldığı gün kârlı duruma geçer oldu. Bunun adına özelleştirme diyorlar. Ama tüyü bitmemiş yetimin hakkını hiç mi hiç akıllarına getirmiyor. Ülkemizin çıkarı için TPAO konusunda asıl yapılması gereken şey, yılların bilgi ve deneyim birikimi olan bu kuruluşa partiler üstü bir yaklaşımla sahip çıkmak, onu desteklemek ve teşvik etmek olmalıdır. Arkasına devletin siyasal desteğini de koyup arama yatırımlarını teşvik etmek ve özelikle son birkaç yıldır artan kurum dışına beyin göçünü önleyecek, hiç olmazsa azaltacak önlemlerin alınması; çalışanların mutlu olacağı bir çalışma ortamının ve ücret uygulamasının sağlanması, gerçekleştirilmelidir. Kanımca çok vahim bir konu da şu: Hükümet tasarısında yer almadığı halde Sanayi Komisyonu görüşmeleri sırasında önerilen yasanın bir maddesine el ve dil çabukluğu ile sessizce eklenen bir fıkra var. Aynen şöyle diyor: "Karalarda elde edilen Devlet hissesinin yüzde 50’si işletme ruhsatının bulunduğu ilin il özel idaresinin açtıracakları hesaba aktarılır." Bu fıkra da kanun metninde de kalıyor ve aynen geçiyor… Bilmem izlediniz mi, yaklaşık bir iki ay kadar önce, bir Türk kamu görevlimiz, Diyarbakır ilimizin anlı ve de şanlı Belediye Başkanı, Osman Baydemir adlı kişi, AB başkenti Brüksel’de yaptığı konuşmada, topraklarımızdan çıkarılan maden, petrol, doğal gaz ve hatta su gibi kaynaklardan elde edilen gelirlerden o kaynağın bulunduğu yerel yönetimlere de pay verilmesini buyurmuştu. O günden beri bekler dururum. Başbakandan, İçişleri Bakanına veya AKP’li bir büyüğümüze kadar bir yetkilinin bu zata ve kamu oyuna "Bu ülkenin birliği var. İllerimizin hepsinin eğitim, ulaşım, haberleşme, sağlık ve güvenlik gibi tüm hizmetlerinin giderleri devlet tarafından karşılanır. Elde edilen gelirler de devletin ve Türk Ulusu’nun tümünün malıdır. Ayrımız gayrımız yoktur" gibi bir açıklama yapmasını bekledim, durdum. Nihayet, Sayın Cumhurbaşkanı bu konuya da görüşlerinde yer verdi. Ülkemizin birliği ve bütünlüğü, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleri ve üzerine titrediğimiz kavramlardır. 1999 yılındaki ilk kabine toplantısında, "Arkadaşlar benim sizden tek bir ricam var: Lütfen bakanlık çalışmalarınızda Ülkemizin çıkarını ve Halkımızın yararını her türlü çıkarın ve yararın üstünde ve önünde tutun" diyen Sayın Bülent Ecevit’ i bir kere daha minnetle ve rahmetle analım. Biz Milliyetçiliği ve ulusalcılığı, Atatürk Milliyetçiğini, böyle görüyor, böyle anlıyoruz. G Ülke çıkarları korunmuyor ‘Kurban olurum ayına yıldızına’ diye reklam afişi asanlar yalnızca adında ‘Türk’ bulunan bir yasa çıkardılar. Getirdiği düzenlemelerle yasa, birçok sakınca içeriyor. halde Genel Kurul görüşmeleri sırasında kanun başlığına "Türk" sözcüğünü eklemek kimilerinin milliyetçiliğini göstermek için yeterli olacak mı? Merak ediyorum. Bizde bütün bunlar olurken tüm dünyada ,başta AB ülkeleri ve ABD olmak üzere tüm dünya, enerjide güvenilir ve sürdürülebilir kaynak için son aylarda yoğun çabalar içindeler. Ama biz "milli menfaatleri",ve "memleket ihtiyacını" var olan eski yasadan çıkarıp, yeni bir yasa yaptık diye övünüyoruz. Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre dünyadaki petrol rezervlerinin yüzde 67’si devlet kuruluşlarınca işletilmektedir. Ama gelin görün ki AKP Hükümeti bir devlet kuruluşu olup yıllardır petrol konusunda büyük bir deneyim ve bilgi birikimi sahibi olan TPAO’yu bile bir kalemde çizip, yasa metninde adını bile etmemekte. Kimi münafıklar(!) TPAO özelleşeceği için hükümet kasıtlı olarak TPAO’yu tümüyle kanunun dışına attı diyorlar. Şu son on beş ama özellikle dört yıldır yapılan özelleştirmelere bir bakın. Özelleştirilecek kuruluşun eli ayağı, ağzı ve gözü bağlanarak birkaç yıl süründürülmesi ve böylece düşen değerinin üzerinden birilerine peşkeş çekilmesi olağan hale geldi. Alan kişi veya kuruluş daha satın AVRUPA’YA SIĞINMAK AKP’nin zaman zaman kullandığı maskelerinden birisi de AB maskesi. Kanunun genel gerekçesinde şöyle deniyor: "AB’ye aday ülke olduğumuz ve mevzuatımızda uyum çalışmalarının sürdürüldüğü bu günlerde petrol arama ve üretim sektörü ile ilgili yasal düzenlemelerin uyumlaştırılması gerekmektedir." Hani şu her tarafından petrol ve doğal gaz fışkıran AB var ya, işte onlara uyum sağlayacağız. Onyirmi yıllık petrol ve doğal gaz rezervleri kaldığı söylenen İngiltere ve Norveç herhalde memleket ihtiyacını ve milli menfaatleri hiç mi hiç düşünmüyorlar anlaşılan. Bizim kimi çok bilmişlerimiz işlerine geldiği her konuda AB maskesinin arkasına sığınıp eylemler ve söylemler geliştirmeye devam ediyorlar. Ülkenin birliği, bütünlüğü, laiklik, sosyal hukuk devleti, demokrasi gibi Türkiye’nin temel değerlerini birkaç yıldır sürekli kemirmekte, aşındırmaktalar. Yine bu maskenin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına, komutanlarına karşı her fırsattan yararlanıp kara çalmaya, küçük düşürmeye çalışmaktalar... Eski petrol yasasındaki "memleket ihtiyacı", "milli menfaatler" konularını tümüyle atıp, ne Hükümet ne de ilgili komisyon olan Sanayi,Ticaret, Enerji, Tabii kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nun metinlerinde olmadığı Özelleştirilen TÜPRAŞ...