Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 Aybike KOCA TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası akoca@tusam.net Hükümetin çıkardığı yasa yarattığı heyecanla kaldı… C S TRATEJİ umut kapısı olarak ev sahibi olmak isteyenleri heyecanlandırdı. Çok geçmeden sistemin eksiklikleri, uyumsuzlukları ve işlevsizliği anlaşıldı ancak asıl önemlisi sistemin ortaya çıkış sebebi hakkında farklı iddialar da gündeme geldi. Hükümetin seçim ekonomisi programı olarak Mortgage’ı bir an önce yasalaştırdığını düşünen ve bu bağlamda inşaat sektörü ile bağlantı etkileri yoluyla diğer sektörlerin canlanmasının amaçlandığını iddia edenlerin sayısı hiç de az değil. Tabi bu iddiaların temelinde kredi kullanıcısına uygulanması düşünülen fakat yasa çıkmadan az önce geri çekilen vergide teşvik uygulaması yatıyor. Tüketici için olmasa da "müteahhitler" için bir refah ortamının oluşabileceğini söylemek bu anlamda doğru olacaktır. Ev sahibi olmanın tek başına refah ölçütü olmadığını buna karşın insan gibi yaşamanın ve refah toplumu olmanın göstergelerinden biri olarak kabul edebileceğimiz kişi başına düşen ev miktarı endeksini yukarı çekmenin şartlılığı tartışılmaz. Fakat ev sahibi olmayı, her kesime öncelikle de bir evi dahi olmayan dar gelirlilere yaymak ve politikayı bu çerçevede değerlendirmek daha rasyonel olacaktır. Aksi takdirde getirilmek istenen yöntem, kendi içinde sorunu olmamasına karşın ülke verileri göz önüne alındığında içi boş olmaktan öteye gidemeyecektir. Böyle bir durum sosyal politikalarla ve refah toplumu ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Aksine bağımsız olarak değerlendirildiğinde "iyi bir sistem ama…" söylemlerine maruz kalması Mortgage’ın uygulandığı gelişmiş ülkelere haksızlık olur. Çünkü özellikle Avrupa ülkelerinde ve ABD’de yaygınlaşan Avustralya’nın da kullandığı yöntemin bu ülkelerde başarılı olduğunu söylemek mümkündür. Faiz oranlarında düşük istikrarın yaşandığı ve bir şekilde makroekonomik istikrarın kabul gördüğü bu ülkeler S anayi devrimini çoktan tamamlamış, artık bilgi çağına geçmiş olan ülkelerde "refah", devlet politikası olarak kabul ediliyor. Özellikle gelişmiş Batılı toplumların pek çoğu refah düzeylerini her şeyin üstünde tutmaya çalışıyorlar, üstelik bu durum başka toplumların kaybına yol açsa bile. Her yıl Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayımlanan İnsani Gelişme Raporu’nda o yılın refah toplumları seçiliyor, yaşanabilir ülke sınıflamaları göze çarpıyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise refah, sadece hükümetlerin takılıp kaldığı kişi başına milli gelir düzeyi ile ölçülmüyor. Bu ölçüt işin her ne kadar yüzünü oluştursa da astarı farklı bir kumaş istiyor. Örneğin kimi toplumlarda refah, ekonomik gücün yanında boş zaman geçirmedeki artışla ölçülürken kimilerinde intihar oranlarındaki azalış refahın belirleyicileri arasında yer alıyor. Her ne kadar BM tarafından ölçüt olarak endekslerde yer almasa da boşanma oranlarının bile refah düzeyini etkilediğini söyleyebiliriz. Görülüyor ki refah toplumu olmak o kadar da kolay değil. Daha doğrusu kişi başına milli geliri 5000 dolara çıkarmak tek başına refaha yetmiyor. İşte bunun farkına varan hükümet refahın ölçütlerinden kabul ettiği ev sahibi olma fikrini yasalarla kolaylaştırdı ya da kolaylaştırdığını düşünüyor. Ev sahibi olmak refah toplumu olabilmenin belki de göstergelerinden ilki. Ancak çıkan yasa gerçekten Türk toplumunun refah düzeyini artırıyor mu? Yoksa bu konuda girişimde bulunmuş olmak için mi ortaya atılıyor? Bunlara cevap bulabilmek için öncelikle Mortgage sisteminin refah kavramıyla tutarlılığını irdelemek gerekiyor. Tutsat Türkiye’ye uymuyor Hükümetin seçime giderken çıkardığı tutulu satış yasası (Mortgage) yapay olarak gündemi meşgul etti. Sonunda getirilen sistemin Türkiye’deki orta sınıfa hitap etmediğini bir hükümet üyesi de açıkladı. Gayet açık bir dille yazılmış yasadan alt ve orta gelir grubunun faydalanması beklenmiyor. bilinmez ama Mortgage, yasalaşmasından çok önce Türk ekonomisine uygun olup olmadığıyla gündeme geldi. Pek çok yerde detaylarıyla anlatılmasına ve sistemin aksaklıkları belirtilmesine karşın sistem yasalaştı. Üstelik beklenen vergi teşviki olmadan… Mortgage beklentileri karşılamasa da TUTSAT VE REFAH KAVRAMI Türk Dil Kurumu’nun kabul ettiği ismiyle "tutsat" yani tutulu satış sistemiyle ev sahibi olmanın önünü açan Mortgage, şimdilerde oldukça moda. Kulağa hoş gelen bir isim mi Şener, tutulu satışın orta gelirliye yaramayacağını açıklamıştı...