Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11 EYLÜL’DEN GÜNÜMÜZE... Açıkça görüldüğü üzere 11 Eylül saldırıları ile başlayan süreç ABD’nin Afganistan ve Irak’ı işgali ile olanca hızı ile devam ediyor. ABD her ne kadar gücünü yitirmeye, bir çok açıdan düşüşe geçmeye başlamışsa da Afganistan’da, Irak’ta ve genel anlamda tüm bölgede yaşanmaya başlanan kaos ne gücünü yitiriyor ne de düşüşe geçiyor…11 Eylül saldırıları elbette ki kabul edilemez bir olaydır, 3 bine yakın masum insan hayatını kaybetmiştir. Ancak hatırlanacağı üzere dünya kamuoyunda ABD’nin bu saldırılara göz yumduğuna ve hatta bizzat kendisinin planladığına dair çok sayıda komplo teorisi yazılmıştı. Söz konusu durumunun ABD hegemonyasına darbe vuracağını, teoriler halen varlığını sürdürse de ABD her ne kadar dosttan çok düşmanı olan, daha yalnız ve güvensiz bir failleri ilan etmişse de 11 Eylül’e ilişkin ABD akabinde de Batı olacağını söyleyen pek çok bilinmezlikler varlılığını korumaktadır. Bilinen ve uzman var. İngilizler bu önemli çıkarımların farkına gerçek olan ise ABD’nin 11 Eylül saldırılarını bahane varmış görünüyorlar. Hatta İngiliz kamuoyuna göre bu ederek Afganistan ve Irak’ı işgal etmiş olmasıdır. çekilme işgalin fiyasko ile sonuçlandığının kanıtı ve Uluslararası terör ile savaş, bölgeye demokrasi şimdi sıra Amerikan yönetiminde. Fakat buradaki en getirmek gibi savlarla Ortadoğu’ya gelip yerleşen önemli konu Irak’tan çekilmenin ne anlama geldiğidir. ABD aslında Irak halkına her gün yeni bir 11 Eylül Irak’tan çekilmek "bırakıp kaçmak" yani bir anlamda yaşatmaktadır. Nitekim, Afganistan ve Irak’taki "ne halleri varsa görsünler" demek midir yoksa işgaller başladığından beri bir milyonun üzerinde "yenilgiyi kabullenerek gitmek" midir? Nitekim insan yaşamını yitirmiş, bir o kadarı yaralanmış, sakat muhtemel başkan adayı Hillary Clinton’ın söylediği kalmış ve milyonlarcası da yerlerinden, yurtlarından gibi iç savaş Iraklıların sorunu değildir, Irak’taki olmuştur. Dünya’nın jandarmalığına soyunup, "daha mezhep savaşları tüm dünyanın sorunudur. Aslına güvenli bir dünya yaratmak" için Afganistan ve Irak’a bakılırsa önce ABD’nin sorunudur. Irak’ta savaş cinini müdahalede bulunan ABD daha ortaya çıkaran güvensiz bir dünya yarattığının bizzat ABD’nin farkına ne zaman varacaktır acaba? kendisidir çünkü… Aslına bakılırsa farkında olmasına Buradan kendini mutlaka farkındadır ama halk besleyen terör ve rgeneral Petraeus, Irak’tan erken dilinde söylendiği gibi "işine şiddet tüm dünyaya çekilmenin felakete yol açacağı uyarısında gelmiyor" ki… Zira İstanbul, bulundu. Orgeneral Petraeus’a göre felaket sıçramaktadır. Bu Londra, Madrid saldırıları ABD’nin yüzden ABD kavramı farklı olabilir ama Irak şu anda zaten her agresif politikalarına tepki Irak’tan çekilirken anlamda felaketini yaşıyor. Her gün yüzlerce saldırılarıdır ve bu tepkiler korkarız Birleşmiş Milletler insan ölüyor ve bu haberlere öyle alıştı ki dünya, ki devam edecektir. Bu noktada, gibi uluslar üstü bir "ölüm" Irak’ta gündelik, sıradan bir olay haline Zbigniew Brzezinski gibi ABD gücün bölgede geldi. Irak’tan gelen bombalı saldırı haberleri her işgalinin devam etmesi halinde dar inisiyatifi alması günün normali olmak üzere. Fakat her anlamda ABD, geniş gerektiği dünya hangi bir batı şehrinde insanlar anlamda Batı ile kamuoyunda öldüğü zaman aynı tepkiyi Doğu arasında vermiyoruz. Dünya doğubatı, yüksek seslerle daha tehlikeli ifade edilmeye MüslümanHıristiyan, Şiibir çatışmanın başlandı. Sünni olarak başlayacağını kutuplaşmaya hızlanarak Uluslar üstü bir ve bu güce duyulan devam ediyor. İşte asıl çatışmanın böylesine bir felaket bu. yayılması gereksinimin yanı sıra işgalin en büyük hatalarından biri olan dağılmış Irak ordusunun yeniden organize edilip, eğitilmesi; yolsuzluklara batmış, mezhep kavgalarıyla boğuşan Irak polisinin yeniden yapılandırılması da ülke güvenliği açısından hayati önem taşımaktadır. Çünkü Irak’taki temel sorunlardan biri Irak halkının güvenliğidir ve güvenlik sağlanamadan çekilmek fütursuzca kaçmak ile eşdeğerdir. ABD hükümetinin, çekilirken her ne kadar kendi kontrolünde de olsa Irak hükümetine mutlaka danışması gerektiği ve bunun yanı sıra yine İran, Suriye, Türkiye gibi komşulara danışması gerektiği de ifade ediliyor. Ancak yukarıda geçen ifadelerin hemen hiç birinin en azından şimdiki konjonktürde gerçeğe dönüşme ihtimalinin çok yüksek olduğu söylenemez. Zira ABD Irak’ı işgal ederken kimseye danışmamış ve desteğini almamıştı. Sadece her savaşta yanında olan AngloSakson’ların desteğini ve onayını alabilmişti. ABD’nin olası çekilmesinden en fazla etkilenecek ülke Türkiye olacak. 1 Mart Tezkeresi, "çuval olayı" ve PKK meseleleri nedeni ile Irak bağlamında son derece sıkıntılı ilişkilere sahip olan ABD ve Türkiye’nin olası bir çekilme durumunda nasıl bir ilişki düzeyi yakalayacakları sürpriz olmayı sürdürüyor. C S TRATEJİ 9 etkileyebilecek ülkelerden biri şüphesiz ki Türkiye. Ancak Türkiye konusunda ABD’de kafalar biraz karışık görünüyor. 1 Mart Tezkeresi, "çuval olayı" ve PKK meseleleri nedeni ile Irak bağlamında son derece bıçak sırtı ilişkilere sahip olan ABD ve Türkiye’nin olası bir çekilme durumunda nasıl bir ilişki düzeyi yakalayacakları merak konusu olmaya devam ediyor. Örneğin, muhtemel başkan adayı Hillary Clinton, Türkiye’nin çekilme operasyonuna destek vereceğine şüphe ile baktığını açıkladı bile. Irak’a girerken izin vermeyen Türkiye’nin çekilme sırasında da sınırlarının kullanılmasına izin vermemesi çekilmenin Irak’ın güneyinden başlayacağını ve öyle bir rota izleyeceğini gösteriyor Clinton’a göre. Kimilerine göre ise Türkiye, ABD’nin Irak’tan çekilmesini her halükarda istemekte ve bu nedenle sınırlarını da açmakta hevesli davranacaktır. Aslına bakılırsa şimdiki zaman kalıpları içerisinde Türkiye’nin olası tavrına ilişkin yorumlar yapmak çok zor ancak bilinen bir gerçek var ki o da Türkiye’nin çekilmeye tümüyle seyirci kalmaması gerektiğidir. Her şeyden önce lojistik olarak masraflı olacak çekilme esnasında PKK’nın eline geçebilecek uzun menzilli, ağır silahlar bölgede çok ciddi krizlere yol açabilir. Bu durumda Türkiye çekilmeyi büyük bir dikkatle takip etmelidir. Şu anki işgal durumundan çok iyi şekilde faydalanan ve yeniden eylemlerine başlayan PKK’nın, çekilme sırasında ve sonrasında kedine yarar sağlayacak çok fazla durumun ortaya çıkabileceği gözlerden kaçırılmamalıdır. Bu olası yeni dönemde Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler olumlu ya da olumsuz, her iki yönde de çok derin değişimlere sebep olabilir. Diğer yandan Irak’ın ekonomik kalkınmasında Türkiye’ye çok fazla ihtiyaç vardır. Irak’ın kuzeyindeki istikrarda Türk şirketlerinin payı çok fazladır. Yani hangi açıdan olursa olsun ABD için hayati öneme sahip olan çekilme planı, Türkiye’siz düşünülemez. Hangi felaket? O TÜRKİYE’NİN ROLÜ Rice ABD’nin olası çekilmesi durumunda olaydan en fazla etkilenecek ve belki de çekilme sonrasını Talabani