26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net Eski hesaplar, yerli işbirlikçilerin yardımıyla gündeme getiriliyor C S TRATEJİ 20 vatanseverleri kaygıya düşürmeye başlamıştır. Çünkü milletimizin var oluşu, geleceği onları zerre kadar ilgilendirmiyor. Ancak anımsamamız gereken önemli bir husus var: Yüce Atatürk’ün ve yüce Türk milletinin, dönemin en güçlü ülkeleri tarafından Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlatılan Dokuzuncu Haçlı Seferi’ne karşı kazandığı zafer, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kendini Türk hissedenlerden oluşması sayesindeydi. T ürklüğün bu coğrafyadaki yaşam alanını daraltmak ve hatta Türkleri bu coğrafyadan tamamen uzaklaştırarak, Onuncu Haçlı Seferi özlemiyle geçmişin acısını çıkarmak isteyenler meydanı boş bulmuş gibi görünüyorlar. İntikam peşinde olanlar ise, içimizdeki bölücüler, onların destekçisi hainler ve bunların paralı askerleri durumunda olan bir kısım basın ve medya tarafından destekleniyor. Türkiye’deki zayıf halkanın parçası olabilecek bu unsurlar, ezeli tarihsel düşmanlıklarının çizgisinde hareket ediyorlar ancak güçleri yetmediğinden AB ve ABD’den destek alan Yunanistan, Ermenistan ile PKK’yı ve yandaşlarını destekliyorlar. Son günlerde, Yüce Atatürk’ün önderliğinde Türk milletinin verdiği kutsal savaşta yitirdiğimiz şehitlerimizin ruhlarını adeta isyan ettirecek şekilde, vatanımızın parçalanmasına göz yumanların da niyetlerini sorgulama noktasına geldik. Yüce Atatürk’ün de bizzat belirttiği üzere, Türk milletini yönetenlerin kan bağının Türklük bilinciyle olan ilişkisi önemlidir. Çünkü Osmanlı’nın özellikle son dönemlerinde devlet yönetiminin birçok yetkilisinin Türk olmamasının yanı sıra, Türkçe bile bilmemesinin sonuçlarını ağır bedeller ödeyerek yaşadık. Bu zafiyetimizi sezen yabancılar, Türklerin yönettikleri kişilere olan hoşgörüsünü de istismar ederek, ülkemizde önce Türklük ülküsünden ve Türk olma Dağ obüsüyle atış yapan komandolar Emperyalizmin hedefi Türkiye Kuruluşunda emperyalizme karşı zafer kazanan Türkiye, günümüzde yeniden hedefte. Yerli işbirlikçiler her zaman olduğu gibi yine işbaşında. Şimdilik ‘yumuşak savaş’la istenilen kıvama getirilmeye çalışılan Türkiye, kırmızı çizgilerinden vazgeçiriliyor. isteminden mahrum yetişerek kompleksli hale gelen kişileri desteklemiş ardından da sistematik ve örgütlü şekilde bunların önemli noktalara gelmelerini sağlamışlardır. Ne yazık ki, bu kişiler milli bilinçten yoksun olmaları nedeniyle milletimizden alacakları intikamın yolunu ümmetçilikte, komünizmde veya şimdilerde AB paravanının arkasında gizlenerek bulmaktadırlar. Halbuki Atatürk Türk olmanın yolunu "Ne mutlu Türküm diyene" şeklinde göstermiştir. Bu anlayış, Türk olmayı, kanı, dili ve dileğiyle Türk olmak şeklinde de formüle edilebilir. Türk kanından gelmeyen veya Türk diline sahip çıkmayan ya da dileğiyle Türk olmak, hissetmek istemeyenlerin bizi çıkmaza sokacağı, satacağı, böleceği, böldüreceği, yabancı ideolojilere, ümmetçiliğe, AB gibi birliklere sokarak parçalanmamıza neden olabileceği açıktır. Kendilerini Türk hissetmeyen, Türkiye diye bir devletin var oluşu konusunda hiçbir duyarlılığı olmayan, bilakis içerisinde Türk kelimesi geçen her şeye düşman olanlar maalesef giderek artmaktadır. Bu kişilerin adeta Kurtuluş Savaşımız öncesindeki gibi yabancılardan da aldıkları destek ile rahatlıkla ülkemiz üzerinde pazarlık yapabiliyor olması bütün BİLİNÇ VE BAĞIMSIZLIK TUTKUSU Bağımsızlığını işte bu anlayışla perçinlemiş olan Türk milleti, düşmanlarının 10 yıl içinde perişan olacağı beklentilerini büyük bir atılımla boşa çıkarmıştı. Manevi bir güçle, gayretle yıllar boyu süren, Anadolu halkını yoksulluğa iten savaşlara rağmen Cumhuriyet’in kurulmasından sonraki dönemde 13 yıl boyunca dünyanın en yüksek kalkınma hızını sağlayarak, yurdu demir ağlarla örerek, verem, trahom ve sıtma hastalıklarına yakalanmış halkımızı bir avuç doktorla 3 yılda sağlığına kavuşturarak, Osmanlı’nın borçlarını ödeyerek, borçsuz, tam bağımsız bir ülke olma mucizesini gerçekleştirme başarısını göstermişti. Atatürk’ün gösterdiği yolda maddi ve teknik anlamdaki eksikliklerini büyük bir ülkü ile telafi etme başarısını gösteren Türk milleti, savaşta olduğu kadar, yenilmez ruhundan gelen özellikle ekonomik ve toplumsal kalkınmada da başarılı olabileceğini kanıtlayıp Lord Curzon gibilerin Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırma heveslerini kursaklarında bırakmıştı. Ne yazık ki bugün yurdumuzda Fransız TV’sinin yayınladığı harita Lord Curzon gibi düşünenler, aynı amacın peşinde olanlar giderek artmakta. Bunların örgütlenmelerinin, devleti ele geçirme ve yıkma çabalarının geldiği kritik nokta da, gerçek Türkler’i yeni çılgınlıklara zorlama noktasına getirmek üzere. SORGULANACAK NOKTALAR İşte bu noktaya, yüce Atatürk’ün ölümünden sonra siyasilerin aczi nedeniyle Türklük ülküsünden, duygusundan ihmalkâr bir tutumla uzaklaşıldığı, birtakım kökeni şüpheli unsurlara duyarsızca ve anlamını aşan bir demokrasi yaklaşımıyla abartılı tavizler verildiği için gelinmiştir. Bugün gelinen bu vahim noktada şu konuların açıklığa kavuşması devletimizin, milletimizin bekası açısından son derece önemlidir: ? Yurdumuzda federatif bir yapı ve bunun daha ötesi parçalanmamıza yol açacak tehlikeli senaryolara ve bunu gerçekleştirmek için din istismarı ve yabancılarla alabildiğine işbirliği dahil her yola başvuran sağ ve sol beynelmilelci her çeşit faaliyete duyarsız kalan zihniyet sorgulanmalıdır. ? Bundan dört yıl öncesine kadar PKK terörü büyük ölçüde ortadan kaldırılmış ve baskı altına alınmışken, bugün terörün nasıl hortlatıldığı sorgulanmalıdır. ? PKK yandaşlarının, terörist başını desteklemek amacıyla yüzlerce kilometre öteden Bozöyük civarına
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear