Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 ‘Toplum psikolojisi, kriz yönetimi ve yumuşak güç’ yaklaşımıyla Diyarbakır olayları… C S TRATEJİ Toplumun ‘güven duygusu’ korunmalı Doç. Dr. İhsan BAL uş ve Bingöl’ün kesiştiği Şenyayla bölgesinde 25 Martta güvenlik güçleri ile girdikleri çatışmada öldürülen on dört PKK’lı teröristten dördü Diyarbakır’da toprağa verilirken çıkan olaylarda, üç yurttaş yaşamını yitirdi, çok sayıda güvenlik personeli, vatandaş ve eylemci yaralandı. 28 Mart Salı günü Diyarbakır’da başlayan ve çevre illere yayılan şiddet olaylarını Danimarka’dan Kürtçü ve ayrılıkçı yayın yapan PKK’nın Roj TV’sinden yapılan çağrıların tetiklediği anlaşılıyor. Çıkan olaylar sonucunda işyerleri tahrip edildi, meydana gelen olayların sonucunda, 2 Nisan 2006 İstanbul olayları da dikkate alındığında toplam 9 kişi öldü ve çoğunluğu güvenlik güçlerinden olmak üzere 250 kişi de yaralandı. İçişleri Bakanı Aksu’nun açıklamasına göre, güvenlik güçleri sükunetle davranmak suretiyle daha büyük kayıpları önlemiş ve olayların genişlemesini de engellemiştir. Olaylara karıştığı anlaşılan çok sayıda eylemci de gözaltına alındı ve mahkemeye sevk edildi. M istenen düzeyde değilse bile, yapılan eksiklikler değerlendirildiğinde, geleceğe yönelik başarılı planların yapılmasında yol gösterici olabilir. En azından güvenlik güçleri, bir kısım eksiklikleri aşırı güç kullanarak kapatmaya çalışmadı. Medya da göreceli olarak daha iyi bir sınav verdi. Yaşanan aksaklıkların nedeni ise; olaylar esnasında alınan önlemlerin yurttaşlara tam olarak aktarılamamasından kaynaklandı. Yurttaşların bilgilendirilmesi; gerektiği ölçüde, doğru zamanda ve doğru biçimde yapılamadı. Dolayısıyla devletin zafiyet içersinde olduğu düşüncesini oluşturan görüntüler ön plana çıktı. Terörle mücadelede, yurttaşların her şeye rağmen, güvenliğinin sağlandığı psikolojisinin oluşturulması önemlidir. Bunun sağlanabilmesi için de kamu kurumlarının ve sivil toplumun işbirliği içerisinde hareket etmesi zorunludur. Olaylar anında sinerji oluşturacak, yıkılan moralleri düzeltecek bir ortaklığın kurulması ve zedelenen bağların hemen onarılması için gerilimin aşağıya çekilmesi gerekiyor. Gerilimin düşürülmesi, kriz yönetiminin başarı işaret çağrışımlar listesi oluşturuyor. Bir ülkede korunması çok iyi olan bir futbol takımı, daha önceden seyircisiz oynanmasına karar verilmiş olan bir spor karşılaşmasını güvenlik gerekçesiyle oynayamıyorsa, bu kentte sürekli teröristlerle burun buruna yaşamak durumunda olan iş adamı, her gün yaşamını farklı rollerle sürdürmek zorunda olan yurttaşlar, kendilerinin korunacağını nasıl düşünebilir. Bu uygulama sadece iç kamuoyuna yanlış mesajlar verilmesiyle kalmadı, aynı zamanda Türkiye’nin güvensiz bir ülke olduğu mesajı da yurtdışına verilmiş oldu. Geçici bir süreyle sınırlı sayında insan, terörün doğrudan hedefi değildir. Sınırlı sayıda sporcunun güvenliğini sağlayamadığı mesajını veren kamunun, kendi vatandaşının zaman ve mekâna bakılmaksızın güvenliğini nasıl sağlayacağını yeniden anlatmak ve toplumda "güvende olma" duygusunu yeniden inşa etmek zorundadır. ÖRGÜTÜN TAKTİĞİ PKK, tüm olumsuzlukları ön plana çıkarmak suretiyle gerilimi tırmandırmak istedi. Bu da terör örgütünden beklenen bir yöntemdir. Terör örgütünün sonuca yönelik yöntemleri; faklılıkları ön plana çıkarmak, toplumu tahrik etmek, kamu otoritesini zafiyete uğratmak, hiçbir etik, yasal ve insani kuralla kendini sınırlı saymamaktır. Terör örgütünün ortaya koyduğu yapıcı bir projenin olmaması şaşırtıcı değildir. Dolayısıyla örgütün çizgisine yakın hareket eden siyasal süreçteki taraftarları da çözüm üretmek yerine, kendilerini örgütün saldırılarını savunmak ve devletin eksiklerini sıralamakla sınırlamışlardır. Diyarbakır’daki olayların şiddet ve gerilim ortamında geçmesi ve bunun üzerine inşa edilen söylemler, gelecek kızgınlıkların ve kavgaların alt zeminini oluşturuyor. Devletin, genelde terörle mücadele, özelde ise Diyarbakır ve sonrasında meydana gelen olaylarla mücadelesindeki yaklaşımı, gelecekte karşılaşacağı olayların da alt yapısını oluşturacaktır. "Terörle mücadele" sadece olayların yaşandığı zamana özgü değildir. Tam tersine, bugünkü stratejilerimiz ve mücadele anlayışımız, geleceğimizi de ipotek altına alıyor. Şiddet sarmalının döllenme dönemleri dikkate alındığında, bugün geçici başarı olarak görülebilecek uygulamaların gelecekte çok daha büyük bedelleri olduğu, daha önceki süreçlerde yaşanan yüzlerce örnekle ortaya çıkmıştır. Metin Göktepe, Diyarbakır Cezaevi ve Ziverbey Köşkü sorgulamaları, geleceğe bıraktığı olumsuz miraslar bakımından terörle mücadelede olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Devlet kurumlarını terörle mücadelede bekleyen en büyük tehlike, teröristlerin yöntemlerinin kamu görevlileri tarafından aynalanması ve kamu görevlilerinin hukuk dışına çıkarak yetkilerini kötüye kullanmasıdır. Hiçbir hukuk devleti vahşette teröristlerle yarışamaz. Devletin gücü kendi ürettiği değerler siteminden kaynaklanır. Dolayısıyla; değerlerin insan canının, malının, fikrinin garanti altına alındığı, özgürlüklerin korunduğu bir ortamda, hukukun üstünlüğü ilkelerinden hareketle terör mücadelesinin yönetilmesi devletin temel iç güvenlik konsepti ve stratejisi olmalıdır. Diyarbakır’da bilinçli bir şekilde karşılarına çocukların konulduğunu fark eden güvenlik görevlileri müdahalede geri durmuştur. Doğru olan da budur. Ancak, istihbaratıyla, olayları yönlendirenleri önceden takip eden ve teröristlerin provakatif elamanlarından önceden bilgi sahibi olması gereken güvenlik güçleri, olaylara hazırlıklı olmadığı izlenimi vermiştir. Göstericiler, açık bulunan işyerlerine saldırdı. TOPLUM PSİKOLOJİSİ Yapılan ilk tahmini değerlendirmeler arasında, teröristlerin cenazelerinin kaldırılması sırasında başlayan olayların yol açtığı maddi kayıpların da 50 bin YTL ’nin üzerinde olduğudur. Salı günü meydana gelen olaylar sonucunda can kayıpları, özel ve kamusal mülkiyete verilen zararların yanında, henüz ölçülemeyen ancak en az bunlar kadar önemli sonuçları olan psikolojik kayıpları da hesaba katmak gerekiyor. Güvenlik kavramı, bireyler açısından gerçek veriler yanında psikolojik yönü ağırlıklı veriler ışığında oluşur. Toplumsal olayların, siyasallaşmış şiddet olaylarının ve terör olaylarının bireyler üzerinde asimetrik bir etkisi bulunuyor. Bu nedenle, terör olaylarının görsel boyutu en az gerçeğin kendisi kadar önem taşıyor. Dolayısıyla, yurttaşların güvenliğinin sağlanması için sadece onların can ve mal bütünlüklerinin sağlanması yeterli olmayıp, aynı zamanda bunların tehlike altında olmadığı hissinin de verilmesi gerekiyor. Günün sonunda, yurttaş açısından güvende olmanın öncelikli kuralı güvende olma hissidir. "Güvende olma" hissinin tersi ise "güvenliğin risk altında" olduğu hissidir. Güven kaygısı, çoğu defa devletin kendisini koruyamayacağı psikolojisiyle doruk noktaya ulaşır. Terör örgütlerinin de en fazla dikkate aldığı, yurttaşların güvenlik duygularındaki kırılganlıktır. Terörist cenazelerinin gömülmesiyle başlayan olaylarda, kriz yönetimi yeterince başarıyla uygulanamadı. Futbol karşılaşmasının ertelenmesi, ‘güven duygusu’nu sarsıcı etki yaptı. Olaylarda ‘yumuşak güç’ kullanılması örgütün elini zayıflatabilir. lerindendir. Bu anlamda da devlet güçlerinin "aşırı güç" kullanmaması önemli bir adım olmuştur. Devlet güçlerinin "düşük profil" göstermesi, Diyarbakır olaylarında terör örgütünün krizi tırmandırmak suretiyle inisiyatifi bir süreliğine de olsa elinde bulundurmasına yol açtı. Bu durum, başarılı bir medya yönetimiyle aşılabilirdi. Burada en önemli sorun, olayların yorumlanması ve geniş kitlelerin yanlış yorum bombardımanına maruz bırakılmasıdır. TERÖR VE KRİZ YÖNETİMİ Kriz yönetimi, terörle mücadelede yaşamsal önem taşıyor. Terörle mücadele çalışmalarının en az yarısını psikolojik çalışmalar oluşturuyor. Kriz yönetiminin önemli bir kısmı, birey ve toplum psikolojisi üzerine inşa edilme zorunluluğunu içeriyor. Arkasında organize ve bilinçli bir başkaldırı provası olan Diyarbakır olayları ve sonrasındaki gelişmeler, kriz yönetiminin birkaç temel üzerine kurulmasını gerektiriyor. Bunlar; olaylara istihbarat analizleriyle taktiksel olarak önceden hazırlıklı olmak, psikolojik direnç göstermek ve fiziksel donanımlı olmak ve son olarak, görev paylaşımı ve iletişim kanallarında nelerin, nasıl yapılacağı konularında hazır olmaktır. Diyarbakır olaylarında "güvenlik krizi yönetimi" ERTELEME HATASI Diyarbakır olaylarında, Diyarbakırspor ile Fenerbahçe arasındaki futbol maçının Malatya’ya alınması önemli bir "kriz yönetimi" hatasıdır. Bu karar, vatandaşa verdiği mesajlar bakımından oldukça yanlış