26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

C S Aybike KOCA TUSAM Çalışma Hayatı ve Türkiye Araştırmaları Masası akoca@tusam.net TRATEJİ 5 Vergi indirimleri nedeniyle ilişkiler geriliyor... IMFhükümet karşı karşıya 20 06’dan itibaren uygulamaya konulan vergi indirimleri IMF (International Monetary FundUluslararası Para Fonu) yetkililerini hayal kırıklığına uğrattı. Programın aksamasından ve tekrar başarısızlıkla suçlanmasından korkan IMF, bu nedenlerle Türkiye’nin girişimlerini onaylamıyor. Hal böyle olunca, mümkün olduğunca programa sadık kalmaya çalışan hükümet çıkmaza giriyor. Bir yanda yaklaşan seçimlerde avantaj sağlamak için alınan popülist kararlar diğer yanda ekonominin patronu olarak gördükleri IMF’nin sözünü dinlemeyerek gözden düşme endişesi. Ancak galip taraf vatandaş ve yatırımcı gibi görünse de, bu girişimin karşılığında verilecek olan ödün şimdiden merak konusu olmaya başladı bile. İngiltere’nin The Daily Telegraph ve Financial Times gazetelerinin verdiği habere göre, IMF’nin programlarını sürdürdüğü bu yüzden de müdahaleye izin vermeyeceği sektörlerde vergi indirimine gidilmesi, Türkiye ve IMF arasında krize sebep olacak. Aynı gazetelerde tekstilde uygulanan vergi indiriminin IMF ile imzalanan 10 milyar dolarlık anlaşmaya da zarar vereceği belirtiliyor. Zaten "vergi indirimleri sürecektir" söylemleriyle IMF’ye adeta meydan okuyan hükümet, IMF kanadının tepkisiyle karşılaşınca geri adım atmaya başladı ve diğer sektörlerdeki vergi indirimini 2007’ye erteledi. IMF yetkililerinin apar topar hesap incelemeye gelmesi bir yana, üçüncü gözden geçirme programının bu uygulamadan etkilenip etkilenmeyeceği de belirsizliğini koruyor. Türkiye’nin IMF ile ilişkilerinin nasıl bir yön alacağı bilinmez ama faturanın yine ihracatçıya kesileceği ve bundan en büyük zararı yine yerli üreticinin göreceği kesin. birlikte yatırım indirimi uygulamasına son verilmesi ile gelir vergisinde ortaya çıkan avantaj yok oluyor. Zaten yatırım konusunda eksikleri olan ve bu yüzden pek çok hammadde ve ara malını ithal etmek zorunda kalan bir ülke için bu indirimin ortadan kalkması, girişimciliğe vurulan bir darbe niteliği taşıyor. Uygulamaların ihracata ve yerli üreticiye faydası olmadığı gibi ithalatı teşvik edici unsurlar barındırması bakımından üretimi baltalayıcı etkiye sahip olduğu görünüyor. IMF "kamu gelirlerini artırıp, harcamaları azaltalım" politikası ile hareket ederek, istemeden de olsa, üreticiyi savunuyor. Seçim avantajı sağlamaya çalışan hükümetin ise IMF ile bu konuda aynı görüşü paylaşmadığı, hatta "görünen amaca" dahi hizmet etmediği ortada. Şu anda Türkiye’de IMFhükümet gerginliğini kaldıramayacak bir piyasanın var olması ise işleri daha da zora sokuyor. Hala başkanı atanamamış bir Merkez Bankası (MB) hem yurt içi hem de yurt dışı piyasaları olumsuz etkilerken, ABD Merkez Bankası’nın (Federal ReserveFED) faiz yükseltme kararı tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de endişeyle karşılandı. Parçaların hepsi birleştirildiğinde ekonomik tablo daha anlaşılır bir hal alacaktır. IMF gerginliğinin ve geciken MB Başkanı atamasının yarattığı olumsuzluk ana resmi oluştururken, uluslararası piyasalarda oluşan denge (sizlik) manzarayı çiziyor ve resim tamamlanıyor. Her ne kadar bağımsız ekonomi politikaları tercih edilse de, bu koşullarda siyasi baskının önüne geçebilecek tek kuruluş IMF gibi gözüküyor. Şeffaflığın sağlanabilmesi konusundaki kararlılık ve uygulanan vergi indiriminde seçilen sektör yanlışlığı IMF’yi hükümet karşısında 1–0 galip duruma getiriyor. Tekstil sektöründeki gücünü korumaya çalışan Türkiye’nin, her ne kadar sektör bazında bir destek olmadığı belirtilse de, vergi indirimi dolayısıyla karşılaşabileceği rekabetin önemi büyük rol oynuyor. Tekstilciyi dahi memnun etmeyen uygulamanın kimi memnun ettiği sorusu ise akılları kurcalıyor. uyulmadığı ve bunun ekonomi üzerinde ciddi riskler oluşturduğuna dair açıklamalar geliyor. Her zaman saydamlık çerçevesinde ilişkileri yürütmeye çalışan taraflar arasında yaşanan gerginlikler, ekonomik programa bakışı değiştiriyor. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yüzde 11,2 olarak açıklanan ancak ümidini kaybeden ve bu sebeple iş aramayan 2 milyon kişi de dâhil edildiğinde yüzde 20’leri bulan işsizler ordusunun umudu olarak görülen tekstilin rekabete açılması, yerli üreticinin sağlayabileceği istihdam kapasitesini daraltacaktır. Bu da ekonomik yönden yoğun bakımdan yeni çıkmış olan Türk ekonomisini tekrar yatağa düşürebilir. Pek çok yönden sorun yaşayan ekonomi, 2001 döneminde olduğu gibi başka ülkelerin reçetelerini uygulamaktan kaçınmalıdır. Zaten IMF ile ilişkilerin de gerildiği dönem olan 2001 krizindeki pek çok yanlış, ülkenin bugün hala yaşamakta ekonomik sorunların da mimarıdır. Buna karşın özellikle işsizlikle mücadelede belirlenmesi gereken stratejide diğer ülkelerin uygulamalarından çıkarımlar yapılabilir. Cari açıkla mücadele etmeye çalışan ve savaş masraflarını karşılamak için para basan buna karşın enflasyonunu düşük tutmak için Çin mallarının girişine izin vererek Çin ile gizliden bir ittifak sürdüren ABD’nin uyguladığı strateji bu noktada belirleyici olabilir. Aksi takdirde IMF’nin kefaletini satın aldığımız sürece (Krizlerden sonra başvurup, IMF’nin bize kefil olmasını istiyoruz) TürkiyeIMF ilişkilerindeki perde, Türkiye’nin strateji eksikliği nedeniyle, hiç kapanmayacak. Borç yönetimini tesis edemeyen Galatasaray Spor Klübü’nün yönetimine bile, IMF’ye danışmanlık yapan bir ismin getirilmesi, IMF ile ilişkilerin hükümet bir yana şirketler bazında bile bitmeyeceğini gösteriyor. İHRACAT VE İTHALATA ETKİLERİ Bilhassa kurumlar vergisindeki indirimin yatırımları daha çok çekmesi bekleniyor. Yatırım çekmeye yönelik yapılan bu girişimin, kısa ve orta vadede olmasa da, uzun vadede büyüme üzerinde olumlu etkisinin olacağı söylenebilir. Buna karşın, Türkiye’nin dünya pazarlarında söz sahibi olduğu alanlardan biri haline gelen tekstilde yaşanan vergi indiriminden faydalanacak kesimin ithalatçılar olması, büyüme dinamiklerini olumsuz etkileyecek bir ticaret açığının yaşanmasına neden olabilir. Üstelik firmaların bu vergi indirimini fiyatlara yansıtıp yansıtmayacağı da ayrı bir muamma. İhracat yapan firmalar ödedikleri Katma Değer Vergisi’ni (KDV) Maliye Bakanlığı’ndan tahsil ediyorlar. Yani tekstilde yaşanan KDV indirimi, ihracatçı firmaların bir anlamda KDV’den muaf olması sebebiyle, ülke ekonomisi üzerindeki en ciddi tehditlerden biri olan dış ticaret açığını etkilemeyecek. Bunun anlamı; büyümenin sürdürülebilirliğinin sağlanamayacağı yani uzun dönemli büyümenin istikrara kavuşturulamayacağıdır. Gelir vergisinde yapılan indirim ise devletin vergi gelirlerinde ciddi oranda bir azalma yaratacaktır. Çünkü vergi gelirleri içinde ikinci büyük pay, gelir vergisine ait. Bununla IMF İLE PERDE KAPANMIYOR IMF Araştırma Bülteni’nde yer alan "Türkiye Ülke Etüdü" başlıklı makalede, Türk ekonomisinin dönüşüm içinde olduğu ve kriz dönemini çok hızlı atlattığına dikkat çekilirken, şimdi aynı kuruluştan programa Türk ekonomisi üzerindeki etkinliği bilinen IMF ile AKP hükümeti arasında vergi indirimi nedeniyle sıkıntılı bir süreç yaşanıyor. Hükümetin olası seçime hazırlık amacıyla indirimlere başlaması, IMF ile yapılan programı da tehlikeye sokmaya başladı. Unakıtan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear