Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 ABD ile Rusya yeniden karşı karşıya… C S TRATEJİ Beyaz Rusya’da ‘demokrasi’ mücadelesi Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası asomuncuoglu@tusam.net Mart 2006 tarihinde yayımlanan ABD Milli Güvenlik Stratejisi belgesinde, ABD’nin dünyaya "özgürlük" yayma politikasının önünde duran yedi "zorba" ülke tek tek sayılıyor. Böylece "şer ekseninin" yenilenmiş listesi dünya kamuoyuna duyuruluyor: Kuzey Kore, İran, Suriye, Küba, Beyaz Rusya, Burma ve Zimbabve. ABD Milli Güvenlik Stratejisi belgesi açıklanırken, normalde pek az kimsenin hakkında bilgi sahibi olduğu Beyaz Rusya, tarihinin en popüler dönemini yaşıyordu. ABD tarafından "Avrupa’nın son diktatörlüğü" olarak tanımlanan ülke başkanlık seçimlerine doğru ilerlerken, ülkede yaşanan olaylar, Avrupa ve ABD basınında yankılanıyordu. Tam da bu sırada Beyaz Rusya, dünyanın süper gücü tarafından Kuzey Kore, İran ve Küba gibi amansız ABD düşmanlarıyla aynı safta sayılma şerefine nail olmuş ve diğer "zorba" ülkelerle birlikte yurtdışında istikrarsızlık yaratmakla suçlandı. Herhalde en önemli özelliği durgunluk olan Beyaz Rusya hakkındaki bu tanımlamalar, dünyanın kaderiyle oynayan bu ciddi belgedeki tek komiklik değil. ABD’nin ilişkilerini yürüttüğü sayısız zorba devleti ve seçimlerin "se"sinin bile duyulmadığı diktatörlükleri bir tarafa bırakalım, Beyaz Rusya’nın ABD’ye aykırı bir politika yürüten Avrasya’daki diğer otoriter devletleri bile "sollaması", komşu ülkelerdeki olayları etkileme gücü son derece sınırlı olan bu on milyonluk ülke açısından kayda değer bir gelişme olmalıdır. ABD’de söz konusu belge açıklanırken, 2005 yılında ABD Başkanı tarafından sıradaki "renkli devrimin" adresi olarak ilan edilen Beyaz Rusya’da, Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenka, eski Sovyet alanında "renkli devrimler furyasını" durdurmak amacıyla çalışmalarını tamamlıyordu. Bu sefer devrilmesi planlanan "diktatör", seçimleri protesto edecek kalabalıkların sokağa çıkmalarını beklemek yerine, seçimlerin öncesinde önlemini almıştı. Beyaz Rusya KGB Başkanı, ülkede darbe hazırlıklarının yapıldığını ve bununla ilgili olarak darbe hazırlayıcılarının tutuklandığını açıkladı. Gürcistan, Ukrayna, Litvanya ve eski Yugoslavya ülkelerinin de işin içinde olduğu, esas planlayıcıların ise ABD ve Avrupa ülkeleri olduğu ima edildi. Seçimlerden sonra yapılması planlanan gösteriler sırasında muhalefetin kalabalık içerisinde bomba patlatarak iktidarın itibarını zedelemeye çalışacağı bildirildi. Zaten Beyaz Rusya yetkilileri, daha önceki "renkli devrimlerde" olduğu gibi halkı galeyana getirmek için seçimin hemen sonrasında yapılan kamuoyu yoklamalarının (exitpoll) muhalefet tarafından kullanılmaya planlandığını açıkladı. Yetkililer, seçimlerin hileli olduğunu "ispatlayan" sahte tutanakları ele geçirdiklerini ve ülkede şiddet kullanılarak darbe hazırlıklarının yapıldığını belirtmişti. 16 ‘DEMOKRASİ’ VE PANZEHİRİ Aslında ABD ve AB, Beyaz Rusya’ya "özgürlük" getirmek için çalıştıklarını bütün dünyaya ilan etmişti. Rusya’dan tehdit algılayan Ukrayna, Gürcistan ve Litvanya gibi eski Sovyet ülkeleri ile bazı Doğu Avrupa ülkeleri de bu çalışmalara yardımcı oluyor. Bu anlamda 2004’te ABD Kongresi tarafından kabul edilen ve Beyaz Rusya’yı demokrasiye zorlama amacını taşıyan "Beyaz Rusya’da Demokrasi Kararı" önemli bir aşama oluşturuyor. Özellikle Polonya, Beyaz Rusya’ya yönelik çalışmalar için bir üs olarak kullanılmaya başlandı. AB ve ABD’nin Beyaz Rusya’daki "demokrasi" çalışmaları için milyonlarca dolar para ayırdıkları ve basın yayın faaliyetlerine giriştikleri de bir gerçek. Bütün bu çalışmaların ulaştığı sonuç ise seçimlerin öncesinde Beyaz Rusya’nın giderek içine kapanması ve ülkedeki yönetimin giderek daha sıkı bir rejim haline gelmesidir. Basın ve muhalefete karşı alınan önlemler artırıldı, yurtdışı bağlantıları öne çıkarılan muhalefetin halk nazarında itibarı zedelenmeye çalışıldı. "Renkli devrimler" sırasında kitlesel protesto gösterileri, iktidarın meşruiyetini kaybettiğini ispatlamak ve bunu bütün dünyaya göstermek için kullanılmıştı. Bu açıdan seçimlerden önce Lukaşenka, Rusya’dan bir adım önde giderek, yapılacak protestoların sadece yurtdışından finanse edilmediğini belirtmiş, hazırlanan protesto gösterilerini terörizm ve darbe ile eşitleyerek, halk protestolarının altındaki meşruiyet zeminini yıkmaya çalıştı. Beyaz Rusya yönetiminin yurtdışındaki imajından yola çıkarak, patlamalar senaryosunun, muhalefeti yok etmek için ortaya atılan bir komplo teorisi olduğu sonucuna varılabilir. Ancak Beyaz Rusya gibi muhalefetin zayıf olduğu ve iktidara gerçek alternatifin bulunmadığı ülkelerde, halk protestoları sırasında ortaya çıkacak karışıklık veya sivil kayıplar, gerçekten de yurtiçinde iktidarın meşruiyetini düşürecek önemli bir hamle olurdu. Dolayısıyla bu sefer ABD’nin geçmişteki uygulamaları temel alınırsa, böyle bir komplonun gerçekten ABD tarafından hazırlanmış olabileceği sonucu da çıkabilir. Sonuç olarak iki ihtimal de akla oldukça yakın görünmekte ve dolayısıyla belirli bir yargıya varmak son derece zor olmaktadır. Ancak kesin olan, "demokrasi çalışmalarından" tehdit algılayan Rusya önderliğindeki eski Sovyet yönetimlerinin, ilk şoklarını üzerlerinden atıp panzehir üretmeye Belarus’ta muhalifler protestoda... Ukrayna’nın Batı eksenine girmesinin ardından Beyaz Rusya, Moskova’nın Avrupa ile karadan bağlantısını sağlayan tek ülke olarak duruyor. ABD destekli renkli devrim taraftarları ile Rusya’nın desteğindeki Lukaşenko yönetimi kıyasıya mücadele veriyor. başlamalarıdır. Söz konusu panzehir, sadece muhalefetin üzerindeki yurtdışı destek "parazitine" yönelik değil, aynı zamanda muhalefetin kendisine de yönelik olarak işliyor. Muhalefet bir ülkenin siyasi organizmasının doğal bir parçası olduğu için, organizmanın tümü zarar görmekte ve "demokrasiyi teşvik çalışmaları" iddia edilen amaçların aksine demokratikleşme yerine otoriterleşmeye yol açmaktadır. "Demokrasiyi teşvik" çalışmalarına panzehir üretemeyen ülkelerde ise, demokrasinin yerine ortaya çıkan sonuç istikrarsızlaşmadır. Sonuç olarak ABD’nin devam ettireceğine yemin ettiği "demokrasiyi teşvik" politikasının eski Sovyet ülkelerindeki sonuçları, otoriterleşme veya istikrarsızlaşma, bazen de ikisi birden olmaktadır. ABD, Beyaz Rusya’nın dünya barışı için önemli bir tehlike olduğunu ve Beyaz Rusya’nın gerçekleştirdiği silah ve silah teknolojisi satışlarının