Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
iktidarı süresince Afganistan ile Irak’taki savaş ile geçirmeye yeterince vakti oldu. Ancak Vietnam deneyiminin ABD’ye külfeti ve bugünkü Irak’ın ABD’ye kaybettirecekleri düşünüldükçe Bush’un işinin daha zor olduğu söylenebilir. Johnson, Vietnam’ı elinde tutmaya çalışırken büyük ihtimalle Güney Vietnam’a verdiği desteğin diğer müttefiklerin açık bir şekilde görülen komünizm tehdidi ile savaşlarındaki inancı sağlamlaştıracağı, komünizmin güneyden çevrelenmesinin en güneydoğu ucu olan Vietnam’ın aynı zamanda olası bir Üçüncü Dünya Savaşı sırasında Hint Okyanusu’ndaki 5. Filo ile Batı Pasifik’teki 7. Filo arasındaki en önemli geçiş yeri olan Malakka boğazını denetleyen bir jeostratejik konumda olmasıyla ilgileniyordu. Johnson aynı zamanda CIA’nın LaosTaylandBurma arasında kalan Altın Üçgen’den başlayarak yönettiği ve aslında Amerika’nın komünizm ile mücadelesinde finansman olarak önemli bir yer tutan uyuşturucu trafiğinin güvenliğinin ve devamının sağlanmasında önemli bir yeri olan Vietnam’ın kaybedilmesinin ABD’nin çıkarlarını nasıl değiştirebileceğini düşünüyordu. Bush ta benzer bir şekilde Avrasya’daki enerji kaynakları ile su yollarını kontrol etmekte atacağı adımların ve güçlenmekte olan İslam’ın Irak ve Afganistan’dan çekilmesi sonrasında ABD’nin gelecekteki çıkarlarının nasıl değişebileceğini düşünüyordur. Ancak arada önemli bir fark mevcut. Johnson, iki süper güçten birinin liderlik ettiği bir savunma ortaklığının başı olan bir ABD’nin başkanıydı. Bush ise tek süper güç konumundaki ABD’nin başkanı ve Johnson’un yaşadığı tecrübelere rağmen aynı hataları tekrarlıyor. Johnson’un elindeki ordu zamanında ateşgücü en yüksek ve ilk geniş çaplı antigerilla tecrübelerini tadan bir orduydu. Bush’un elindeki ordu ise bu zamanda yine ateşgücü en yüksek, hatta Johnson’un elindekine oranla katlarca daha yüksek, ama Vietnam’ın tropik ormanlarına oranla daha rahat savaşılabilen çöl şartlarında ve sayıca Kuzey Vietnamlılar’dan çok daha az olan Iraklı direnişçilere karşı aciz kalmaktadır. Bugünkü olayları tahlil ettiğimizde, ABD’nin Irak’tan çekilecek noktaya yavaş yavaş gitmekte olduğu sonucuna varabiliriz. Bu gerçekleşirse herhalde yenik Johnson, yenik Bush’un yanında dahi olarak gözükür. Amerika’nın çekilmesi için bir ön hazırlık, bölgede İsrail’den sonra ikinci bir sağlam müttefik olarak Kürdistan’ın kurulması olabilir mi? Böyle bir durumda ABD’nin Kuzey Irak’taki Kürtler’i korumak için tek çıkış yolu, "Çekiç Güç" döneminde olduğu gibi Türkiye’yi kullanmak suretiyle bölgeyi kuzeyden desteklemesi olacak gibi gözüküyor. ABD’nin Kuzey Irak’taki Kürtler’i destekleyememesi halinde Ortadoğu denkleminde ciddi bir eksik oluşabilir. Yani Kuzey Irak’ta Kürdistan’ın resmi ya da fiili oluşumuna karşı bölge ülkeleri kapılarını kapatırken Irak’ın ortasında toparlandığını varsaydığımız otoriter bir Sünni oluşumun öç alma ve güvenlik kaygısı nedeniyle Kürtler’e yönelik ciddi bir kıyıma girişmesi söz konusu olabilir. Bu arada Kuzey Irak’taki Türkmen varlığı için de en iyi ihtimalle belirsizlik sürebilir. Kötüsü ise Kürtler’in Türkmenler’e benzer bir kıyıma girmesi şeklinde gelişebilir. ABD’nin Irak’taki savaşını yürütebilmesi için öncelikle Almanya’daki birliklerine başvurduğu biliniyor. Ancak harekat aşamasından sonra çatışmalar arttıkça Kore’den de bazı birimler buraya sevkedildi. Bugün Almanya, Kore, Japonya ve Afganistan’daki C S TRATEJİ 17 T Amerikan askeri gücünde çok Irak’ta arama yapan ABD askerleri... geniş çaplı olmamakla birliktedüşündüğümüz siyasi oluşum açısından bakıldığında azalma göze çarpıyor. Ancak bu durum gelecekte de Türkiye’nin aleyhinedir. Petrol fiyatlarının katlanması sürdürülürse Uzakdoğu’da Çin merkezli ve Avrupa’da sebebiyle ekonomik açıdan da Türkiye’nin aleyhine ise birlik içi sorunlar çıkması olasıdır. Bu bölgelerde olduğu zaten ortada. Ancak ABD’nin Irak’tan çekilmesi ciddi sorunlar çıkmasını istemeyen ABD’nin eski durumunda bölgede sürekli kullanabileceği tek üs üslerini takviyesi ise Irak’tan çekilmesi ve yeni bir seçeneği Türkiye olacağından, Türkiye’yi serüvene atılmaması ile mümkün. Başka bir deyişle kabullenemeyeceği şeylere zorlayabilir. Körfez Savaşı ABD, hem dünyanın çeşitli yerlerindeki sorunların sonrasında Saddam Hüseyin Kürtlerin üzerine yeşermesini engellemek hem de Yeni yürüdüğünde meydana gelen göçün ve akabinde Çekiç Muhafazakarlar’ın hedeflerini gerçekleştirmek için Güç’ün bıraktığı izler henüz tazedir. ABD’nin ve yeterli bir askeri sisteme sahip değil. Irak gibi konularda Avrupa’nın Kuzey Irak’ta çevrelenmiş ve yok olma uluslararası katılımlar için arayışlara gidilmesinin tehlikesi ile karşı karşıya kalmış bir Kürt toplumuna önemli bir sebebi budur. Bu yetersizliğin ise diplomatik siyasi çıkarlarla ve insani bahanelerle Türkiye üzerinden manevralarla aşılması mümkün. Ancak prestij kaybı ve burayı tekrar koruma altına almak isteyeceği uzun süreli ekonomik harcamalarla ekonominin düşünülebilir. Her ne kadar Saddam Hüseyin olmasa da yıpranması bir ülkenin diplomatik manevra alanını da Irak’taki SünniKürt çatışmasında dış desteğe sahip daraltır. Bugün Irak’taki aşırı harcamalara rağmen olamayan Kürtler’in kazanabilmesi pek olası değildir. Amerikan ekonomisinin henüz ciddi bir düşüş eğilimi Bunun haricinde Irak şu anda her türlü kargaşaya ile karşı karşıya kalmamış olmasa da, ABD’nin Üçüncü rağmenABD’nin kara üssü olup, ABD’nin Irak’tan Dünya ile ilişkileri hızla bozulabilir. Bu durum uzun çekilmesi durumunda İran ve Suriye’ye askerisiyasi vadede ABD’yi uluslararası alanda oldukça zor duruma baskı için kullanabileceği tek alternatif üs Türkiye düşürebilecektir. ABD’nin evine çekilmesi ile olarak gözükmektedir. Her ne kadar 1 Mart Tezkeresi sonuçlanabilecek olan bu gidişat dünya için pek de iyi ile TBMM TürkAmerikan ilişkilerine tarihi bir uyarı olmayabilir. Çünkü her iki dünya savaşının da ABD’nin göndermiş olsa da, Türkiye’deki iç siyasetin ekonomik dünya politikalarına uzak kaldığı dönemlerde çıktığını gelişmelere son derece bağlı olması nedeniyle biliyoruz. Meclis’in bundan sonra benzeri durumlarda aynı istikrara sahip olabileceğine fazla güvenemeyiz. ÜRKİYE’NİN DURUMU NE OLUR? ABD’nin OrtadoğuOrta Asya enerji kaynaklarına Bu konuda bir çok senaryo üretilebilir. ABD’nin yönelik çıkarlarını göz önünde bulundurduğumuzda en Irak’ta kalması, Kuzey Irak’ta gelişen ve azından bir ülkeyi yakın bir üs olarak kullanmak için Türkiye’nin güvenliğini etkileyeceğini bastıracağını düşünebiliriz. Son zamanlarda Amerikan hükümetinin gayretleri ile Irak’taki durumun düzelmekte olduğu haberleri yayılmakta. Bununla birlikte Irak’taki olayların sanıldığı gibi azalmadığı da biliniyor. ABD’nin lehine yaşanan tek gelişme, Irak’taki çatışmalarda öldürülen askerlerinin sayısının iki yıl üst üste aynı olması. Bu durum çatışma kayıplarındaki ivmenin şimdilik kırıldığını gösterebilir. Ancak bununla ters orantılı bir şekilde Irak güvenlik güçlerinin verdiği kayıpların ivmesinin arttığı da bir gerçektir. Amerikan Ordusu, Irak’ta aklına gelen her türlü stratejiyi bir uygulayarak Irak’ta kontrol noktası tutunabildiği kadar tutunmaya çalışmaktadır. Ancak sonunda çekilmek zorunda kalacağı da yaygın olan bir kanıdır. Çekildiği zaman da, işgale başladığı zaman olduğu gibi Ortadoğu’nun durumunda ciddi ve sarsıcı değişiklikler yaşanabilir.