Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
sadece İran’daki insan hakları ihlalleri ile ilgilenirken bazıları da insan haklarının yanı sıra etnik gruplarla da ilgileniyor. ABD İÇERDEN DESTEK ARIYOR Rejim muhaliflerine dışardan desteğin başarılı olmaması ABD’yi İran içindeki muhalif gruplar araştırmasına itiyor. Rejim muhalifi birçok grup ve insan dışarıda yaşarken İran’da yaşayan muhalifler tutuklanmış durumda. ABD’de birçok kongre üyesi ve İran uzmanı Halkın Mücahitleri’nin İran içindeki destekçilerinin kuvvetli ve mevcut rejimi devirebilme gücünün olduğunu savunuyorlar. Günümüzde rejim muhalifi tek güçlü örgüt olarak Irak’ta bulunan Halkın Mücahitleri, sahip olduğu askeri güçle adeta bir ülkenin ordusu niteliğindedir. Halkın Mücahitleri, 1997’de ABD, 2002’de de AB tarafından "terörist örgütler" listesine alındı. Kendini İslami rejimin alternatifi olarak nitelendiren örgüt, Avrupa ve ABD’den destek arıyor. Örgüt İranIrak savaşı sırasında da Saddam Hüseyin tarafından İran’a karşı desteklendi. ABD’nin Irak’ı işgali sırasında tarafsız kalan örgüt, daha sonra ABD ordusu tarafından silahsızlandırılarak en büyük kampı olan Eşref Kampı’nda koruma altına alındı. Stratejik araştırma kurumu "American Policy Committee", ABD’nin stratejik çıkarları gereği Halkın Mücahitleri Örgütü’nün terörist örgütler listesinden çıkarılması gerektiğini savunuyor. Halkın Mücahitleri’nin terörist listeden çıkarılması yönünde Amerikan Senatosu’nda da değişik fikirler ortaya atılıyor. Şu anda bunu konuşmak çok erken olsa da ABD’de mevcut rejime alternatif bir düzenin ne olacağı konusunda karar verilmiş değil. Fakat ABD’nin, İran’da çok uluslu federatif bir yapıyı hedeflediği düşünülüyor. C S TRATEJİ 21 durumunda ise rejimin tutumunun daha da sertleşmesi kaçınılmaz. ABD’nin rejim muhaliflerini destekleyeceğini açıklamasından sonra İran’da faaliyet gösteren Besiç ve Hizbullah, İran dışında yaşayan muhalif örgütlerin ve etnik grupların liderlerinin isimlerini kara listeye alarak onlara tehdit mesajları göndermeye başladı. ABD’nin ayırdığı 85 milyon dolarla, düşük düzeyde de olsa başarının elde edilmesi durumunda, kaynağın daha da artırılacağı düşünülüyor. 2004 yılından itibaren ABD yönetiminin İran’da demokratikleşme için ayırdığı mali desteği her yıl artırması bunun bir göstergesi. ÜÇ CEPHEDEN SALDIRI PLANI İran’ın Nükleer Dosyası’nın BM Güvenlik Konseyi’ne gönderilmesi ve olası ambargo çabası ise diplomatik baskıyı beraberinde getiriyor. Buradaki hedef, İran’ın nükleer çalışmalarında diplomatik süreci tüketmek ve bunun sonuç vermediğini Avrupalı ve Asyalı müttefiklerine göstermek. Sonuçta Bush yönetiminin İran’a yönelik stratejisinde "üç cepheden saldırı" planının diplomatik baskı ve içten müdahale safhaları giderek netlik kazanmaya başlıyor. ABD İran içindeki muhalif grupların ve diplomatik baskıların İslami rejimi devirmekte başarılı olup olmamasına ve en azından Avrupalı müttefiklerinin desteğini alıp almamasına göre askeri müdahaleyi gündeme getirecektir. İran’ı protesto eden muhalifler... Fakat ABD’nin söz konusu mali desteği İran coğrafyasında yaşayan etnik gruplara mı yoksa sadece rejim muhalifi gruplara mı vereceği netlik kazanmadı. İran’da siyasetin, sivil toplum kuruluşlarının ve medya kuruluşlarının rejimin denetimi altında olması, ABD’nin ayırdığı desteğin gerekli kaynaklara gitmesini engelleyebilir. Bu desteği alan kuruluşların isminin belli olması CFR: Yeni politikanın başarı şansı düşük Lionel Beehner Araştırmacı Çeviri özeti: Deniz Berktay D ışişleri Bakanı Rice, 15 Şubat’ta Senato’nun Dış İlişkiler Komitesi’nde yaptığı konuşmada, İran’a uygulanacak yumuşak diplomasi stratejisini açıkladı. Rice, ABD tarafından finanse edilen ve genç İranlılar arasında daha popüler hale gelen radyo, televizyon ile internet ve uydu eksenli yayınların yanı sıra, demokrasi yanlısı grupların, "halka yönelik diplomasi" inisiyatiflerinin, kültür ve eğitim derneklerinin parasal olarak desteklenmesi çağrısında bulundu. ABD’nin yeni politikasını şöyle sorgulayabiliriz: Demokrasi programı, neleri içeriyor? 85 milyon dolarlık program, İran’da demokrasi ve basın özgürlüğünü teşvik etmeye yönelik çok yönlü kampanyanın sadece bir bölümünü oluşturuyor. Bu program, tam olarak, üç unsurdan oluşuyor: 1 Bağımsız radyo ve televizyon ağının oluşturulup geliştirilmesi: Harcamaların yaklaşık 50 milyon dolarlık bölümü, 24 saat devam eden mevcut radyo yayınlarına ek olarak, Farsça televizyon kanalının kurulmasına harcanacak. 2 Demokrasi yanlısı grupların finansmanı: Söz konusu inisiyatif, ABD’nin İranlı sivil toplum örgütlerine, sendikalara, insan hakları gruplarına ve muhalefet liderlerine parasal yardım yapılmasının önündeki kısıtlamaları kaldıracak. Paranın çoğunluğu, İranlıların kimliklerini korumak üzere, İran dışında kurulmuş ama ülke içindeki gerekli grup ve insanlarla doğrudan bağları olan örgütlere aktarılacak. 3 Kültür ve eğitime yönelik burs: Program, İranlı öğrenci ve akademisyenlerin ABD’deki üniversitelerde eğitim görmelerine yardımcı olacak. Rice’a göre, 1970’lerde ABD’de 200 bin İranlı öğrenci varken bu sayı günümüzde, 2000 civarında. Bu,ABD’nin önceki İran politikasından köklü bir dönüş anlamına mı geliyor? Evet. Uzmanlar, bunun, Bush’un "İran’ın izolasyonuna" dayanan önceki politikasından köklü bir ayrım olduğunu söylüyorlar. Program, 1979’daki rehine kriziyle beraber İran’la bütün diplomatik ilişkilerini kesen ABD’nin, İran’daki demokrasi yanlısı çabaları desteklemeye yönelik ilk planı. Yine uzmanlara göre bu yeni program, Beyaz Saray’ın daha ılımlı bir tavır alışının göstergesi. Uzmanlara göre ABD’nin tavrını yumuşatması, bazı kapıları açabilir ve İran hükümetindeki bazı kişileri, siyasetlerini ılımlılaştırma yönünde teşvik edebilir. Bu program, etkili olabilecek mi? Uzmanlar, pek böyle düşünmüyor. Bazılarına göre bu program, İran’dakı iç durumu daha da gerginleştirebilir. Bununla beraber, iyi uygulanması durumunda bu programın İran’daki rejimi çökertebileceğini düşünenler de var. Bunlara göre bu programın başarısı, dikkatle uygulanmasına bağlı. Bu durumda bir taraftan ABD’nin İran’a ambargoyu kaldırması, "halka yönelik diplomasi"yi ancak bundan sonra devreye sokması gerekiyor. Yine bu uzmanlardan bazıları, böyle bir programı uygulamak için artık çok geç kalındığını savunuyorlar. İranlılar,ABD destekli medyadan etkilenebilecek mi? Burası net değil. Uzmanlara göre, "halka yönelik diplomasi" olumlu bir adım. Ne var ki, bizim orada hiçbir varlığımız yokken somut sonuçlar almak çok zor. Bu "halka yönelik diplomasi" ve yayınlar konusunda, Sovyetlere uygulanan politika model olarak alınıyor. Ancak, o dönemde bizim Moskova’da bir büyükelçiliğimiz ve tüm bölgede bize bağlı olan insanlar vardı. O dönemdeki benzer programlar komünist toplumlarda sivil toplumu ve demokrasi istemlerini kışkırtmakta çok başarılı olmuş olabilir. Ama o dönemde, bizden bir şeyler duymak isteyen bir kitleyle karşı karşıyaydık. İran kamuoyunun tavrının Sovyet ve Doğu Bloku halklarının tavırlarına benzediği ise, tartışma götürür. İran’da 5 milyon kadar evde, yasadışı uydu antenlerinin olduğu tahmin ediliyor. Halen, İran’a yönelik, yirmiden fazla uydu yayını mevcut. Ancak, bu yayınları yapanların önemli bir bölümü, 1979’a kadar İran medyasında çalışmış göçmenlerden oluşuyor ki bunların çoğu, gelişmelere yabancı kalmaları nedeniyle propagandaları fazla ikna edici olamıyor. Radio Azadi’nin yerine kurulan Radio Farda, henüz Radio Azadi’nin düzeyine ulaşabilmiş değil. Kültürel değişim programları, istenen amaca ulaşabilir mi? Bu programlar, bütün paketin en önemli bölümünü oluşturuyor. Ama yine de bu programın pek çok eksik tarafı var. Sözgelimi, 11 Eylül sonrasında İran uyrukluların ABD’ye girişi iyice zorlaştı. Bunun dışında Tahran’da ABD temsilciliği olmadığı için vize almak isteyen İranlılar, Ankara’ya, Dubai’ye ya da bölgedeki diğer başkentlere gitmek zorunda kalıyorlar. Bu demokrasi programının İran’da ters tepme ihtimali var mı? Uzmanlara göre evet. Bu kişilere göre eğer program başarısızlığa uğrarsa, sadece paramız boşa harcanmış olmakla kalmayacak İran’daki muhalif çevreler düşmandan para alan hain olarak algılanabilecekler.