Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 R C S TRATEJİ usya Devlet Başkanının hedefi ayrılıkçı hareketleri engellemek Putin’in merkezi yönetimi güçlendirme çabaları Utku YAPICI Ankara Üniversitesi S.B.E. Uluslararası İlişkiler Araş.Gör. yapiciutku@hotmail.com usya Federasyonu’nun iç politik yapısının temel sistematiğini anlamak için Rus politik yaşamında etkin olan unsurlara göz atmakta fayda var. Rus politik yaşamını şekillendiren unsurlardan en önemlileri şu üçü: Güç yapıları (bürokrat kesim, ordu, polis teşkilatı, ordunun sanayi tesislerinin yöneticileri vb.), bölgesel elitler (baronlar) ve büyük iş çevreleri (oligarklar). Putin’in yönetime gelmesinden önce, "güç yapısı" içindeki her bakanlık, tıpkı bir devlet gibi iç ve dış politikasını kendi üretiyor, "oligarklar" Rusya’nın zenginliklerini kullanırken vergiden kaçıyorlar ve "bölgesel baronlar" federal yasalara yeterince önem vermiyorlardı. Dolayısıyla sistemde bir merkezin eksikliği hissediliyordu. Putin yönetimi, işbaşına gelir gelmez merkezdeki bu eksikliği giderme yönünde politikalar üretmeye başladı. Rusya Federasyonu’nun iç politik sistemindeki bu üç temel unsuru bir piramidin üç ayağı, Devlet Başkanı ile simgelenen merkezi yönetimi de piramidin tepe noktası olarak düşünürsek, Putin’in yapmak istediği merkezi yönetim ile bu üç unsur arasındaki mesafeyi arttırmak, yani piramidin boyunu mümkün olduğunca uzatmaktı. (1) Bu üç unsurdan her biri piramidin ayakta kalması için gerekli görüldüğünden toplumsal destek olması durumunda bile üç unsurun tamamen ortadan kaldırılması düşünülemezdi. Yapılması gereken, sadece üç unsurun, merkezi yönetime itaatlerinin garanti altına alınmasıydı. Putin yönetimi merkezi yönetimin hakimiyetini güçlendirme güdüsüyle işbaşına geldikten hemen sonra, bu yolda kitlesel desteğe sahip olmanın temel aracına da kavuştu. Kuşkusuz, küresel çağda vahşetin temel simgesi olan terör, bu eylemlere maruz kalan Rus halkında büyük bir tepkiyle karşılandı. Rusya yönetimi yukarıda aktarılan "üç unsurla", "terörist eylemlere karşı alınacak önlemleri" ilişkilendirdi. Dahası, Rus toplumunda, bu ilişki ktidara geldiği ilk günlerde Rusya Federasyonu'nda İ merkezi otoriteyi sağlamlaştırmak için, 89 bölgeden oluşan federasyonun tüm valilerini görevden alıp Federasyon’u yedi temel bölgeye ayıran Putin, Beslan’da gerçekleşen terörist eylemin ardından ise eskiden seçimle işbaşına gelen yerel yöneticileri, doğrudan merkezden atama yetkisini Duma’dan kendi üzerine aldı. Putin, bu hamle ile merkezi yönetimi daha da güçlendirirken, etnik kökenli ya da ayrılıkçı hareketlerin de önünü kesmiş oldu. ronlaşmış(!) yöneticilerine "artık sizin devriniz bitti" mesajı verildi. Bununla da yetinilmedi, bölgesel baronlara, "biz askeri olarak da buradayız" denildi. Baronlar üzerinde denetim erörle mücadele süreci "baronlar" açısından da sonuçlar doğurdu. Rusya Devlet Başkanı Putin, iktidara geldiği ilk günlerde Rusya Federasyonu'nda merkezi otoriteyi sağlamlaştırmak için, 89 bölgeden oluşan federasyonun tüm valilerini görevden alıp Federasyon’u yedi temel bölgeye ayırmış (7) 1 Eylül 2004’te Beslan’da gerçekleşen terörist eylemin ardından, eskiden seçimle işbaşına gelen yerel yöneticileri, doğrudan merkezden atama yetkisini Duma’dan almayı başarmıştı. Böylelikle, hem merkezden uzaklaştıkça etkileri artan "baronların" destekçisi olmayanlarını sistemden temizleme yönünde önemli bir adım atmış (8); hem de etnik kökenli istemlerin ve/veya ayrılıkçı hareketlerin güçlenebilme olasılığının bulunduğu bölgelerde merkezi yönetimin kontrolünü güçlendirmiş; bu süreci askeri gücünün yeniden yapılandırılması süreci ile desteklemişti. Putin’in merkezi yönetimi güçlendirme adına izlediği bu strateji, özellikle liberal çevrelerden "seçme ve seçilme hakkının engellenmesi" olarak yorumlanıp ciddi tepkiler alsa da, Gorbaçov’un da belirttiği gibi, Putin bu stratejisinde büyük bir halk desteğini arkasına almıştı. Gorbaçov, Putin’in bu uygulaması konusunda ne kadar eleştirilerde bulunsa da, şunları söylemekten de geri kalmıyordu: "Putin, Yeltsin’in yaptığının tersine çoğunluğun çıkarlarını savunmaya yöneldi. Yeltsin yönetiminin politikaları büyük oranda küçük grup ve klanların amaçlarına hizmet et R T BM toplantısını değerlendiren Putin, Bush ve Hujintao’nun başkanılık ettiği Çin heyeti ile görüşmede (14 Eylül). nin varlığı neredeyse tartışmasız kabul gördü. Nitekim Baev’e göre, Rusya’da terörizmle mücadele, bu savaşın "mobilizasyon potansiyeli"nden faydalanarak, küreselleşme tarafından aşındırılmış devletin kontrol mekanizmalarını kuvvetlendirmek için araçlaştırıldı. Putin’in ABD tarafından başı çekilen "terör karşıtı koalisyonun" bir üyesi olması, gerçekte, ülke içinde kontrolü kuvvetlendirmek amacına yönelikti. (2) Güç yapıları üzerinde denetim erörle mücadele sürecinde, tüm devlet birimleri arasında koordinasyonun gerekliliği üzerinde duran Putin, kurumların bünyelerinde özel birimler kurmalarını ve bu birimler arasındaki iletişim ile bir eşgüdümün sağlanmasının yolunu açtı. İstihbarat birimlerinin çok başlı yapısını ortadan kaldırarak, Federal Güvenlik Teşkilatı’nı (FSB) merkezi bir konuma getirip, tüm istihbarat birimlerini FSB’ye bağladı.(3) Putin, ayrıca terörle mücadelenin toplumsal düzeyde destek bulmasından da yararlanarak, 17 Kasım 2004 yılında gerçekleşen geleneksel T Ordu Komutanları Toplantısı’nda; komutanlardan, yeni tehditlere göre Rus kuvvetlerinin yapısının yeniden düzenlenmesi talebinde bulundu.(4) Uzun süredir bekletilen ve Rusya bütçesinin yaklaşık yüzde yirmisine tekabül eden bu projeyi Putin’in merkezi devletin rolünün yeniden arttırılması sürecinde yeniden ortaya atması, projenin maddi yükünü çekecek Rus halkı tarafından terör sorununu çözmede bir gereklilik olarak kabul edilmesinin bir sonucuydu.(5) Son olarak birkaç gün önce açıklanan Rusya Federasyonu 2006 yılı savunma bütçesi de dışa olduğu kadar içe dönük bazı mesajlarla yüklüydü. Rusya Federasyonu savunma bütçesinde daha önce %70’e %30 olan tedarikARGE oranı, Rusya Federasyonu Savuma Bakanı Sergei Ivanov’un açıkladığı bütçede %60’a %40 noktasına çekildi. 2011 yılında bu oranın %50’ye %50 noktasına getirileceğinin planlandığı aktarıldı. Ayrıca Rusya’nın savunma önceliklerinde hava gücüne verilen önemin arttırılacağı ifade edildi. (6) Böylelikle, SSCB’den miras, dinamikliğini büyük ölçüde yitirmiş bir ordunun özellikle merkeze uzak bölgelerdeki özerkleşmiş birimlerine ve bu birimlerin ba ?