25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

20 Türkiye’nin öncelikli jeostratejik sorunu: Tercih Nejat Eslen C S TRATEJİ Emekli Tuğgeneral evletlerin politikaları coğrafyalarındadır." Napoleon Bonaparte Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte ‘Adriyatik’ten Çin Seddi’ne’ söylemi ile hızlı bir çıkış yapan Türkiye, yeterli hazırlığı, bu jeostratejik hedefi dolduracak yeterli askeri, ekonomik ve finansal gücü ve rasyonel jeostratejik konseptleri olmadığı için kısa bir süre sonra hüsrana uğradı. Daha sonraki süreç içinde ise sağlam bir jeopolitik kültürü olmadığı için jeostratejik ilgi ve etki sahalarını, çıkarlarını gerçekleştirecek jeostratejik ağırlık merkezlerini, ‘yaşam’ ve ‘güvenlik’ sahalarını gerçekçi bir şekilde tanımlayamadı, gerekli açılımları yapamadı. Soğuk Savaş döneminin edilgen politikalarının alışkanlığa dönüşmesi; hamisiz hareket etme yeteneğindeki kısıtlamalar, ABD baskıları ve AB sürecinin zorlamaları nedenleri ile de kendi jeostrajesini geliştirerek uygulayamadı. ürkiye’nin en büyük stratejik sorunu tercih yapma T noktasında düğümleniyor. Türkiye’nin tercihini yaparken, öncelikle güvenliğini esas alması sadece bugününü değil, sadece bugünün değil, 50 yıl sonrasını da hesaplaması gerektiği dile getiriliyor. Türkiye, tercihini yaparken özellikle Medeniyetler Çatışmasına katılmaktan kaçınmalı. ge, Avrasya’nın yeni ‘yaşam sahası’nı (lebensraum) oluştururken, ABD’nin öncelikli jeostratejik hedeflerini de oluşturdu. ABD’nin küresel üstünlüğün idame ettirilmesini amaçlayan jeostratejisi, başta enerji kaynakları olmak üzere Avrasya’nın zenginliklerin denetim altına alınmasına, enerji ulaştırma ve deniz ticaret yollarının kontrol edilmesine, pazarların geliştirilmesine dayandırıldı. ABD’nin jeostratejisi ayrıca, çıkarlarına aykırı bir tutum içine girmeyen, jeostratejik girişimlerini destekleyen, güvenliğini NATO ile sağlamaya devam eden ve rakip bir güvenlik yapısı oluşturmayan Avrupa’yı; Avrupa ile geliştirilmiş ilişkileri ile uysallaştırılmış, kaybettiği bağımsızlıklarını yeni kazanmış ülkeler üzerinde fazlaca etkisi olmayan, Avrasya’dan çok Atlantik’e yönlendirilmiş Rusya’yı ; küresel yapıya entegre edilerek ABD çıkarlarına ters düşmeyecek bir role alıştırılmış Çin’i esas almıştı. ABD jeostratejisin alt yapısını Z.Brezezinski hazırlamıştı. Z.Brzezinski, Hitler’in akıl hocası Karl Haushoffer’in düşüncelerini kopyalayarak ve onun ‘lebensraum’ konseptini Avrasya’ya uygulayarak ABD jeostratejisinin alt yapısını oluşturmuştu. Bu konsept, temelde Avrasya’nın enerji kaynaklarına egemen olmaya dayandırılmıştı. Daha sonra, küresel enerji güvenliğini garanti etmek amacı ile enerji nakil hatlarının ve deniz ticaret yollarının güvenliği gündeme getirildi, Genişletilmiş Orta Doğu ve Kuzey Afrika Projesi ise öncelikle bu amaca hizmet etmek için geliştirildi ve bu gelişim içinde Amiral Mahan deniz egemenliği konseptinin esasları geçerli oldu. ABD jeostratejisinin temel taşlarından birisini de Avrasya egemenlik projesinde kendisini engelleyebilecek veya dengeleyebilecek güç merkezlerinin oluşmasının engellenmesi oluşturdu. Ayrıca, Avrasya’nın önemli jeostrateji oyuncuları Rusya ve Çin’in çevrelenmesi.Avrupa ile Rusya’nın aynı jeostratejik eksende birleşmesinin önlenmesi de tasarlandı. ABD jeostratejisi ‘Medeniyetler Çatışması’ konseptine dayandırılmıştı. Bu konsept önce enerji zengini İslam ülkelerinin düşmanlaştırılmasını, sonra da terörle küresel mücadele adına enerji kaynaklarının kontrolünü esas almıştı.’Önleyici darbe’ stratejik konsepti bu amaçla geliştirildi. ABD’nin askeri girişimleri önce Afganistan’da sonra da Irak’ta uygulandı. Ayrıca, demokratikleştirme adı altında iç karışıklıklarla Ermenistan’da, Gürcistan’da ve Kırgızistan’da rejimler değiştirildi. Benzer bir girişim ise Özbekistan’da başarılı olamadı. ABD, Avrasya girişimlerini güç hesabı yapmadan, yeterli güç hazırlamadan, askeri gücünü savaşın değişen doğasına uygun olarak yeniden yapılandırmadan ve jeostratejik giriş bölgelerine yakın yerlerde konuşlandıramadan başlattı. ABD’nin askeri gücü ilk iki girişimi ile birlikte tıkandı ve ABD yeni inisiyatifler uygulama yeteneğini büyük ölçüde kaybetti. ABD’nin, Avrasya girişimlerinde güç zafiyetini gidermek amacı ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kullanma ve Türkiye’nin coğrafyasını ileri harekat üssüne dönüştürme gayretleri, Türkiye’nin kendi çıkarlarına uygun jeostratejik açılımlar yapmasını engellemekte;Türkiye coğrafyasının çevresinde geliştirdiği girişimleri ise bölgesel dengeleri ve istikrarı bozarken Türkiye’yi zorlu kararlarla baş başa bırakmaktadır. Avrasya’nın kağıttan kaplanı, Avrupa Birliği B, Avrasya coğrafyasında etkin bir güç olmasını sağlayacak kararlılığı, vizyonları, stratejileri ve yetenekleri geliştirememiştir. Ancak AB, Türkiye ile ilişkilerinde, Türkiye’nin coğrafyasını enerji güvenliği için bir köprü, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ise güvenliğinin kalkanı olarak görmekte; bu nedenle de Türkiye’yi üye yapmadan kendi yapısına bağlamak ve böylece Türkiye’nin Avrasya’da başka inisiyatifler kullanmasını engellemek istemektedir. AB ayrıca Türkiye’nin su kaynaklarının kontrol altına alınmasını da gündeme getirmekte; istediği tavizlerle Türkiye’yi Kurtuluş Savaşı öncesine benzer güvenlik sorunları ile baş başa bırakmaktadır. ABD’nin talepleri ile birlikte AB süreci, Türkiye’nin enerjisini kendi çıkarları istikametinde kullanmasını zora sokmakta ve gerçekçi bir jeostrateji uygulamasına mani olmaktadır. D A Soğuk savaş sonrası dönemde tek küresel güç ABD’nin jeostratejik hamleleri BD, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte, Avrasya dışından gelen bir güç olarak, yeni dönemin avantajlı şartlarında da istifade ederek, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile oluşan Avrasya’nın güç boşluklarını doldurma gayretlerini başlattı. Bu dönemde,, enerji zengini Orta Doğu, Orta Asya ve Kafkasya’dan oluşan coğrafi böl Avrasya’nın yükselen gücü, Şangay İşbirliği Örgütü vrasya’nın büyük jeostratejik oyuncuları Çin ile Rusya’nın birlikte hareket etmesine imkanlar sağlayan, bünyesindeki Orta Asya ülkeleri Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan ile önem kazanan, ABD’nin Avrasya girişimlerini dengeleme ve engelleme istikametlerindeki gayretlerini geliştiren Şangay İşbirliği Örgütü,5 Temmuz 2005 tarihinde Hindistan’ı, Pakistan’ı ve İran’ı gözlemci statüsünde bünyesine katarak daha da güçlenmiştir. Şangay İşbirliği Örgütü’nün Rusya ile birlikte liderliğini yapan Çin ekonomisini hızla geliştirmekte ve askeri gücünü modernize ederken küresel güç olma istikametinde yeteneklerini hızla pekiştirmektedir. Dış enerjiye bağımlı olmayan, enerji ihraç ederek ekonomisini güçlendiren Rusya ise Avrasya’da yeniden ciddi bir güç oluşturmakta ve Avrasya coğrafyasında, ABD çıkarları karşısında yeniden ciddi bir rakibe dönüşmektedir. Gözlemci statüsünde birliğe katılanlar ile birlikte Şangay İşbirliği Örgütü, fiziki bakımdan Avrasya coğrafyasının büyük bir kısmını kapsamakta, bu coğrafya ABD’nin el atmaya çalıştığı, Avrasya’nın yaşam sahasının büyük A A Türkiye AB’den görüşme tarihi alırken koşullar Kophenag kriterleriyle sınırlı gibiydi. Bugün gelinen noktada öncelikli koşul Kıbrıs dayatması oldu. Dışişleri bakanı Gül KKTC dışişleri bakanı Denktaş ile birlikte 19 Eylül günü BM’de yaptıkları açıklamada bu dayatmanın haksızlığını kabul edilemez olouğunu dünyaya anlatmaya çalıştılar, ?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear