18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Tarımsal atıktan enerjiye Gürsu KUNT A NTALYA Türkiye’deki sera üretiminin üçte birini karşılayan Kumluca’da, sera atıkları bugüne kadar ilçenin en ciddi sorunlarından biri oldu. Atıklardan nasıl kurtulacağını bilemeyen üretici, çok zaman kurutup, yakma yöntemini tercih etti. Uygulamalar, çeşitli çevresel kirlilikleri de beraberinde getirdi. Ancak bugün gelişen teknolojiyle ilçede bambaşka bir uygulama söz konusu. Sera atıklarından, enerji üretimi için ilk çalışmalara başlandı. Kurulacak bir biyogaz tesisiyle ilçedeki organik sera atıkları, elektrik, ısı enerjisine dönüşebilecek ya da organik gübre elde edilebilecek. Çalışma, Almanya Trier Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Çevre Kampusu (IFAS) ile Akdeniz Üniversitesi ortaklığında yürütülüyor. Proje, Kumluca ve Akdeniz Üniversitesi’nde 2 ayrı biyogaz tesisini kapsıyor. Yaş sebze ve meyve üretiminin en önemli merkezi olan ve yılda 400 bin ton sera atığının ortaya çıktığı Kumluca’daki tesis için ön fizibilite çalışmaları tamamlandı. Önümüzdeki yılın bahar aylarında ise tesis yatırımına başlanılması düşünülüyor. Projeyi Akdeniz Üniversitesi adına koordine eden Akdeniz Üniversitesi Temiz Enerji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Osman Yaldız, Kumluca’daki organik atıkların bugüne kadar 6 farklı noktada toplanıp, kurutularak yakıldığını belirtti. Bu ilkel yönteme son vermek üzere çalışmaların hız kazandığına işaret eden Prof. Yaldız, "Artık Kumluca için sera atıkları bir dert olmaktan çıkacak, herkesin ihtiyacı olan enerjiye dönüşecek" diye konuştu. Ön fizibilite çalışmalarının tamamlandığını ifade eden Prof. Yaldız, "Sera atıklarından elektrik, gaz ya da gübre elde edilebilir. Her biri için yatırım maliyetleri ve getirileri ayrı ayrı hesaplandı. Türk ve Alman ortak yatırımıyla kurulacak tesiste, hangi enerjinin tercih edileceğine karar verilecek. Bu süreç önümüzdeki bahar dönemini bulabilir. Hemen ardından da tesis yatırımına başlanacak" diye konuştu. İlçede yılda 400 bin sera atığının ortaya çıktığını yineleyen Prof. Yaldız, ilk etapta tüm atıkların enerjiye çevrilmesinin mümkün görülmediğini açıkladı. Öncelikle 30 bin tonluk atığı enerjiye çevirecek bir tesis yapılacağına işaret eden Prof. Yaldız, "A. Ardından da 6 farklı zaman aralıklarında, 6 yeni tesis daha eklenecek. Sistem, tüm organik maddelerin havaya kapalı bir ortamda, biyogaz fermantasyonuna tabi tutulmasıyla sağlanıyor. 30 bin atıktan da 7 milyon kilowat saatlik enerji üretimi planlanıyor. Bu sistem, üniversite, kamu ve özel sektörün işbirliğiyle işler hale gelecek. Kumluca’da Türk Alman ortak yatırımı, yaklaşık 23 milyon Avro’ya mal olacak" ifadelerini kullandı. Türkiye’de bir kaç küçük örneği bulunan, ancak modern teknolojiden uzak olduğu için çalıştırılamayan biyogaz tesisleri olduğunu da belirten Prof. Yaldız, Kumluca’daki tesis Türkiye için ilk modern örnek olacağını belirtti. Prof. Yaldız, tesisin en geç 45 yıl içinde kendini amorti edeceğini de ifade etti. Akdeniz Üniversitesi bünyesinde daha küçük bir tesis düşünüldüğünü bu tesiste de yaklaşık 1020 bin ton organik atığın enerjiye çevrilmesinin hedeflendiğini belirten Prof. Yaldız, "Burası ticaretten daha çok eğitim amaçlı bir tesis olacak.Konuya ilgi duyan herkes buradaki bilgilerden yararlanabilecek. Sistem, yap, işlet, devret modeliyle hayata geçecek. Burada 1 milyon Avro’luk yatırım düşünülüyor. Tesis, Akdeniz Üniversitesi Teknokent’I içinde yer alacak" dedi. Proje, bir yandan evsel ve tarımsal kökenli atıkların çöp depolama alanlarında biriktirilmesi, yakılması ya da kontrolsüz şekilde çevreye bırakılmasının yarattığı ürkütücü görüntülerin önüne geçeceği gibi diğer yandan da giderek artan enerji ihtiyacı için yeni bir seçenek olarak görülüyor. Organik atıkların yok edilmesindeki en kolay ve çevreye en duyarlı yöntemin biyogaz üretimi olduğuna dikkat çeken Prof. Yaldız, "Atığın enerji içeriği değerlendirildiği için ülkelerin enerji sorunlarına da belli ölçüde çözüm getiriliyor. Enerji temininde tüm gelişmiş ülkelerin öncelikli tercihi öz ve yenilebilir enerji kaynakları olduğunu unutmamak gerekiyor" diye konuştu. Almanya Trier Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Çevre Kampusu (IFAS) ve Akdeniz Üniversitesi arasında yapılan bir başka çalışma ise "Sıfır Emisyon Kampus" Projesi. Bu projenin, üniversitenin 5 yıllık stratejik planında da yer aldığını belirten Akdeniz Üniversitesi Temiz Enerji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Osman Yaldız, "Sıfır emisyon, çevresini en az kirleten, tüm atıkların tekrar değerlendirildiği, hatta yağmur suyunun bile kullanıldığı, enerji tasarrufunun yapıldığı, enerjisinin bir kısmını yenilenebilir kaynaklardan yaratan, geri dönüşü kendi içinde yapan bir sistemin adı. Avrupa’da sıfır emisyon kentler var. Biz de kampus için söz konusu sistemi düşünüyoruz. Sonuçta burada 20 bin kişi yaşıyor ve küçük bir kasaba nüfusunda. Tüm atıklar, kağıt, plastik, cam, organik ve pil gibi atıklar kaynağından ayrıştırılacak. Lojmanlarda, yurtlarda, yemekhanelerde, sınıflarda, öğretim üyelerinin odalarında atıklar kaynağında ayrıştırılacak. Akdeniz Üniversitesi kampusunda yılda bin tonu organik olmak üzere, 1600 ton atık çıkıyor" dedi. Prof. Yaldız, konuyla ilgili olarak broşür ve afişlerin hazırlandığını, öğretim üyesinden, öğrencisine, çalışanından, üniversite konuklarına kadar herkesten "Sıfır Emisyon Kampus" Projesine duyarlılık beklediklerini vurguladı. OKUYUCU MEKTUBU Cumhuriyet Tarım Hayvancılık Eki Atatürk Bulvarı 125/4 06640 ANKARA email [email protected] Sanayi Trakya’dan elini çekmeli K aynak darboğazında bulunmamız nedeniyle sık sık gündeme gelen"Tarım ülkesi mi yoksa sanayi ülkesi mi olmalıyız?"tartışması sürdürülürken,sanki birinin olması için diğerinin engellenmesi gerekirmiş gibi anlaşılmaz bir tutumun acı belirtileri dikkati çekmektedir. Sanayinin tarıma dayalı olarak kurulması fikri son yıllarda ortak bir görüş olarak kesinlik kazanırken,birçok sanayi kuruluşunun,,verimli tarım topraklarını işgal ederek ortaya çıkması,atıklarıyla çevre kirliliğine neden olması,"Tarıma dayalı sanayi"politikamızla çelişen ve gelecek için tehlikeli işaretler veren bir görünüm arz etmektedir. Önce Çukurova,daha sonra Bursa Ovası’nın verimli toprakları,"sanayileşiyoruz"gerekçesiyle, kuruluş ve ulaşım kolaylıkları dikkate alınarak acımasızca bir bir elden çıkmış,şehirleşme, hesapsız ve ölçüsüz büyüme,bu yok oluşu daha da hızlandırmıştır. Şimdi de aynı zihniyet Trakya’nın verimli ovalarına göz dikmiştir. Karton,oto yedek parça,döküm,cam sanayi gibi kuruluşların,ayçiçeği,buğday gibi tarım ürünlerinin yetiştiği topraklarda bulunma nedenlerini anlamak mümkün değildir. Bir yandan Doğu’dan Batı bölgelerine insan göçünü önlemenin çareleri aranırken diğer yandan hala Marmara Bölgesinde fabrika kurulmasına devam edilmesi ve buna izin verilmesi ayrı bir çelişki unsuru olmaktadır. Her yıl Kıbrıs kadar toprağımız erozyon nedeniyle sulara karışırken ve hızla artan dünya nüfusunu gelecekte açlık tehlikesinin beklediği ifade edilirken,bizim,çoğu kez olduğu gibi sadece bugünü düşünerek yaptığımız toprak israfı,gelecek nesillerin çektikleri sıkıntıya paralel olarak affetmeyecekleri en büyük günahlarımızdan biri olacaktır. Reşit ÇAĞIN 28
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear