26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 Cumhuriyet Bayramı Sarıhan’a göre, kadına gösterilen özen son on yılda geriledi... 29 Ekim 2012 Pazartesi umhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Başkanı Şenal Sarıhan, ülkemizde kadına gösterilen toplumsal özen konusunda son on yılda ciddi bir gerileme yaşadığına dikkat çekti. Çıkarılan yasaların ve şer’i düzenlemelerin kadınlar için büyük bir tehdit oluşturduğunu, kadının siyasette yalnızca dolgu maddesi olarak görüldüğünü belirterek, “Kota özünde kadınları eziyor. Kadın, korunan ve zavallı olarak değerlendiriliyor. Kadının siyasette eşit temsili devrimci bir atılım bekliyor” değerlendirmesini yaptı. Sarıhan, sözde büyüyen ekonominin kadın emeğini de sömürdüğünü belirterek, “Yoksulluk kadınlaşıyor” diye konuştu. Kadın hakları için “Hiçbir şey yoktan var olmaz” diyen Sarıhan, ülkemizde mücadelenin 2. Meşrutiyet ile başladığın vurguladı. Sarıhan, Türkiye’de kadın hakları gelişimini, vatan mücadelesini ve kadınların günümüzde yaşadığı sıkıntıları anlattı: ‘Yoksulluk kadınlaşıyor’ C İKLİM ÖNGEL ‘Kadınhaklarıiçingerçekleştirilenkotauygulamaları,özündekadınları eziyor. Kadın eşit birey sayılmak yerine korunan, zavallı olarak değerlendiriliyor. Kadının siyasette eşit temsili, devrimci bir atılım bekliyor.’ den gelmeye hazırdır. tanın değil, kendilerinin de kurtuluşuna erkeklerle eşit emek sundular. Bu nedenle Cumhuriyetin kazanılmasında ve onun sağladığı olanaklarda tam eşitlik, onların kendi haklarıdır. Cumhuriyeti kuranlar, bu gerçeğin bilinci ile hareket etmişler ve o günün feodal meclis yapısını da zorlayarak, kadınların yeniden eve kapatılmalarına izin vermemek için özellikle kadın lehine olmak üzere laik bir toplum yapısının inşasına çalışmışlardır. I Cumhuriyetin kuruluşundan sonra kadınlara yönelik nasıl bir bakış açısı hâkimdi? Bu bakış açısının sonuçları topluma nasıl yansıdı? Üç Devrim Yasası olarak anılan “Eğitim ve Öğretimin Birliği Yasası” ile Hilafetin ve Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin kaldırılmasında amaç laik bir toplum yaratmaktır. Laiklik, özellikle kadınlar için yaşamsal bir olgudur. Geçmişte özellikle din, gericiliğin ideolojik amaçlarına alet edilmeye çalışılmış ve kadın ikincil olmaktan ve ezilmişlikten kurtulamamıştır. Cumhuriyet, hepimizi tebaa olmaktan yurttaşlığa taşırken, kadını insan olarak erkeğin yanına yükseltmiştir. Bu nedenle Cumhuriyet kadını “başı dik” bir kadındır. Kendine güvenmekte ve yöneticilerin de kadın politikalarına inanmaktadır. Savaşta “mühim işler” yapmış olan kadınlar, barışta da mühim görevlerin üstesin I Cumhuriyet öncesinde kadının toplumdaki yeri neydi? Hiçbir şey yoktan var olmaz. Kadınların kendi haklarına sahip çıkma mücadelesinin Cumhuriyet öncesi ilk önemli atağı 2. Meşrutiyet dönemidir. Anılan dönemde kadınların sosyal yaşamdaki rolleri açısından ikili bir görüntü vardı. Köy kadını tarlada tapanda iş içindeyken, kasaba ve kentli kadın için durum aynı değildi. Bu nedenle de 2. Meşrutiyet, özellikle kentli kadın için sosyal yaşama katılma olanaklarının önünü açmıştır. Erkek ya da kadın tüm aydınlar, Tanzimat döneminin yarattığı Batılılaşma rüzgârı ile kadının eğitimi konusunda kimi yasal düzenlemelerin yapılmasını zorunlu kıldı. İlk kadın dergisi “Kadınlar Dünyası”, ilk kadın örgütü, “Cemiyeti İmdadiye” bu dönemde kuruldu. Cumhuriyet öncesinde kadın haklarına dair çalışmalar vardı ancak çok kısıtlıydı. I Türk kadını Kurtuluş Savaşı’ndan güçlenerek mi çıktı? Feodel anlayışın yıkılması ve kadın sorununun çözülmesi için daha çok çaba harcamak gerekiyordu. Vatanları gibi bedenleri de işgâl edilmek istenen kadınlar, emperyalizmin saldırısı karşısında “Vatanı olmayanın hakkı da yoktur” diyerek aktif bir biçimde ülke savunmasında yerlerini aldı. Kadınlar, cepheye mermi taşımaktan düşmana kurşun sıkmaya, cepheye erzak üretmekten miting kürsülerine uzanan bir alanda yiğitçe mücadele etmişler ve salt va I Kadına seçmeseçilme hakkı Batılı ülkelerden önce Türkiye’de kabul edildi, kadının toplumun her alanında var olması özendirildi. Bu yaklaşım bir Cumhuriyet kadını kuşağı oluşturabildi mi? Cumhuriyet devrimi yapıldı ancak yılların köhne kabukları beyinleri kolayca terk etmedi. Bu nedenle göreceli olarak ileri gibi görünen siyasal haklarımızı kazanma tarihimiz, devrimci bir parlamentodan beklenen bir sonuç müjdelememiştir. Mustafa Kemal Atatürk ve onun yakın arkadaşları Mahmut Esat Bozkurt, Şükrü Kaya, Tunalı Hilmi gibi isimlerin yoğun çabalarına karşın ipin göğüslendiği tarih 1934 olmuştur. Bütün bu sürecin bir Cumhuriyet kuşağı oluşturduğu açıktır. Evet bir Cumhuriyet kuşağı oluştu. Kendi küllerinden doğan “simurg”du kadını erkeği ile Cumhuriyet kuşağı… I Cumhuriyet yönetiminin kadına verdiği özel önem anlayışı ne zaman kırılma yaşıyor? Bu kırılmanın ilk sonuçları neler oluyor? Kırılma tarihi 1945’tir. Ancak somut gerile meyi son 10 yıldır yaşıyoruz. İrticanın suç olmaktan çıkarılması toplum için olduğu gibi kadınlar için de büyük bir tehdittir. Yasal düzenlemelere karşın şer’i anlayışları yasa bilenlerce yürütülen uygulamalar, en yaygın dönemindedir. Çocuk gelinler ve çocuk istismarı gibi kız çocuklarımızın bedenini ve ruhunu örseleyen eylemler, imam nikâhı ile güvencesiz kılınan kadınlarımızın durumu, kendi bedenine küstürülen kızlarımızın ve kadınlarımızın ruh hali, üniversiteye aydınlanmaya gelip tarikatların pençesine düşen gençlerimiz, giderek daha fazla yoksullaşan ailelerin kadın cinayeti ile sonuçlanan cinnet hali, halkın çaresizliği Cumhuriyet devrimlerinden geri dönüşün fotoğrafları değil mi? Kadın, siyasette yalnızca bir dolgu malzemesi olmaya devam ediyor. Örneğin, kadın haklarını korumak için gerçekleştirilen kota uygulamaları, özünde kadınları eziyor. Kadın eşit birey sayılmak yerine korunan zavallı olarak değerlendiriliyor. Bunun için kadının siyasette eşit temsili, devrimci bir atılım bekliyor. I Eğitim sistemine getirilen yeni düzenin kadını hedefleyen bir yanı var mı? Anneleriyle kız çocukları arasında ters bir kuşak farkı oluşma olasılığı var mı? 8 yıllık zorunlu eğitim uygulamalarına karşın, kadın nüfusunun yüzde 20’si okuryazar değil. Bu sonuçta gerici gelenek ve görenekler ölçüsünde çocuk işçilik ve çocuk evlilikleri nedeni ile kız çocuklarının bir kazanç kapısı olarak görülerek eğitim hakkından yoksun bırakılması yatıyor. 4+4+4 kesintili eğitim sistemi, uygulamada da görüldüğü gibi eğitim süresini uzatmıyor; tersine bu süreyi keserek eğitimden dönüş yolları açıyor. Öğrenimin biçimi ve siyasetine iktidarların müdahalesi, eğitimi ulusal ve bilimsel temellerinden uzaklaştırır. Bugün yapılan da budur. İktidar, kabul ettiği düzenleme ile kendi ideolojisi ile uyumlu bir kuşak yaratmak istemektedir. Bilimden uzak, itaatkâr ve baş eğen bir kuşak. I Kadının ekonomik açıdan durumu nedir? İktidar, art arda çıkardığı yasalarla dışa bağımlılığı dönülmez duruma getirdi. Ulusal sanayi ve tarım, nerede ise yok oldu. Kamu yerini özelleştirmeye bıraktı. Böylece emek sömürüsü daha keyfi ve daha sınırsız bir biçime dönüşerek tırmandırıldı. Bu politika, özellikle kadın istihdamının düşmesine neden oldu. Kadın işsizliği giderek kadını, ekonomik güvenceden yoksun, esnek çalışma modellerine teslim olarak sosyal hak ve güvencelerden vazgeçen bir çalışma ortamına zorluyor. Sözde büyümekte olan ekonomi, kadın emeğini yutarak karnını büyütüyor. Bir başka deyişle, yoksulluk, kadınlaşıyor. Şenal Sarıhan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear