Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
PAZAR EKİ 6 CMYK 6 10 EYLÜL 2006 / SAYI 1068 İçinizdeki kumarbazı dinlemeyin! İddaa kuponu dolduran biriyle borsa alımsatımcısı arasında ne fark var? Araştırmalar pek fark olmadığını gösteriyor, aynı yöntemleri izliyor, aynı heyecanı taşıyorlar. Bahis oyunları finansal piyasaların daha basite indirgenmiş biçiminden başka bir şey değil. Dün alt, bugün orta sınıfın finansal hayallerini bahis yatıştırıyor. Kumarbaz olmak ise işten bile değil, çünkü şans oyunları oynamayanlarda bile kumarbaz potansiyeli var. İşin tuhafı, toplum ödediği vergiyle kendini zedeliyor! Volkan Aran illi Piyango’nun yılbaşı büyük ikramiyesi ve her hafta bir kez doldurulan o da cuma günü öğle saatine kadar bayiye yatırılması gereken Spor Toto tutkusuyla doyurulan şans arayışı artık biçim değiştirdi. Pazar günü öğleden sonralarını bir radyo önü ayinine dönüştüren futbol maçı tahminleri, teknoloji sayesinde artık neredeyse tüm dünyanın maçları üzerine oynanan 24 saatlik online bir bahis çılgınlığına dönüştü. Eskiden yalnızca müptelalarının bildiği at yarışları, tüm şans ve bahis oyunları içinde en büyük yeri alıp, her gün başka bir şehirde düzenlenen trilyonluk büyük bir oyun artık. Üstelik şansın denenmesi böylesine sıklaşıp, tek M noloji tüm bahis oyunlarını parmağımızın ucundaki tuşlara kadar getirince bahis bir yaşam biçimi halini aldı. Bugün her iki haneden birinde “iddaa” kuponunu takip eden, Sayısal Loto kuponunda uğurlu sayılarını deneyen ya da at yarışlarını en azından haftada bir kez düzenli olarak izleyen bir “oyuncu” var. Peki, en çok gençler arasında görülen bu bahis yaygınlığında tedirgin olmayı gerektirecek bir yan var mı, yoksa bunları tüm hayatımıza hâkim olan hızın ve teknolojinin, boş vakit eğlencelerine bir yansıması sayıp, yasal olduğu ve büyük maddi kayba yol açmadığı müddetçe doğal mı karşılamalı? “Yüksek modernite dünyasında yaşamak, bir şans ve risk ortamında yaşamak demek”, diyor ünlü sosyolog Anthony Giddens, “artık, risk ve riskdeğerlendirmesi kavramlarıyla düşünmek hemen hemen sürekli yaptığımız bir egzersiz”. Bu yönden bakıldığında risk alma ve taraf tutma heyecanının, yalnızca bahis oyunlarında değil, politikadan ekonomiye kadar tüm alanlarda modern dünya düzeninin bir parçası olduğu görülüyor. 1991’deki Körfez Savaşı’nda ABD’nin desteklenmesi seçeneğini bire üç verecek bir bahis olarak gösteren dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dan, bugün Lübnan’a asker göndermeyi kâğıt oyununda oyuncu ya da iskambil kâğıdı olma seçenekleri ekseninde tartışan politikacılara kadar; ekonomik zenginliklerini borsa spekülasyonlarından kazanan finansal oyunculardan, başarılı şirket yönetiminin yakın dönemdeki ekonomik parametreler üzerine doğru tahminler geliştirmekte gizli olduğuna inanan şirket yöneticilerine kadar, hemen her sektördeki “oyuncular”, bahis oyunlarının diliyle konuşuyor. Üstelik benzerlik yalnızca dilde değil. Para piyasalarını, kaotik sistemlerdeki olasılıklardan ve bahis oyunlarından ayrı görenlere iş analisti ve gelecekbilimci Dr. James Bellini, Business Life’taki yazısında “Bu, bir kumar” diye sesleniyor, “İnsanlar, bunun bir kumar olduğunu görmediklerinde problemler ortaya çıkıyor. Bu bir sezgi işi. Dolar yukarı, sterlin aşağı. Hadi ticaret yapalım!” Ne var ki politik ya da ekonomik alandaki seçimlerde alınan riskleri gizleyip, bu kararları bir risk analizinin parçası değilmiş de bir buluş ya da yeni bir prensip gereğiymiş gibi gösterenlerin yanılgısı, ancak girdikleri bahiste tamamen batarlarsa ortaya çıkıyor. Enerji devi Enron’un henüz gerçekleştirmediği ancak gelecek projele rinden elde etmeyi “öngördüğü” kârları, Arthur Andersen denetim kuruluşunun onayıyla kendi hesaplarına yazmasında; ya da geçmişte İmar Bankası’nın hiçbir zaman mevduat hesaplarındaki paraların büyük oranda geri çekilmeyeceğini “öngörerek” aldığı risklerin, en büyük kumar risklerinden bile büyük olduğunu ancak skandallar ortaya çıktığında görebiliyoruz. Kumar alışkanlığı üzerine Türkiye’de gerçekleştirilen nadir araştırmalardan birinin yapan psikiyatr Dr. İbrahim Duvarcı “eğer para kaybetmezlerse ve sürekli kazanırlarsa, kumar alışkanlığının bir hastalık olduğunu iddia etmemiz oldukça güçleşir” diyor. Sorun kaybetmeye başladıklarında ortaya çıkıyor. Ya da kaybettiğini geri kazanma isteğinde. HEYECAN MI, ZİHİNSEL SINAMA MI? Finansal kazanç arzusuyla bahis oynayanların uzun vadede en çok kaybedenler olduğu biliniyor. Peki, finansal bir motivasyon gütmeden bahis oynamak mümkün mü? Görüşüne başvurduğumuz bir diğer uzman İngiltere’nin SoutJohnnie Johnson. hampton Üniversitesi’nden Risk Araştırma Merkezi Başkanı Profesör Johnnie Johnson “Evet” diye yanıtlıyor, “finansal kazanç olasılığından kaynaklansın ya da kaynaklanmasın heyecan duygusunu yaratmak ve tatmak için bahis oynamak da mümkün. Ama uzun vadede en az kayıp yaşayanlar bunu, zihinsel bir sınama maksadıyla yapanlardır”. ? ? ? Az parayla köşeyi dönme umudu... Akademisyen Serdar Değirmencioğlu da bahisin ve bahisçilerin arkasında olup bitenleri araştırdı. Bahislerin yasaklanmasından yana olan Değirmencioğlu, şunları söylüyor: Kumarın tanımı oldukça zor. Genel olarak kabul gören tanım, belirsizliği yüksek bir kazanım (para, mal, vb.) için ya tümüyle şansa dayanarak ya da bazı beceriler kullanarak –ama emek vermeden kazanmak üzere – var olan yüksek kaybetme riskini bilerek, bir Serdar Değirmencioğlu. tutar parayı veya varlığı tehlikeye atmak. Günümüzde kumarın türleri ve kumar oynama ortamları (internet, cep telefonu gibi) çeşitleniyor. Kumar endüstrisi birçok ülkede “kumar” terimini, içerdiği bariz olumsuz anlam nedeniyle kullanılmıyor; şans oyunları veya oyun terimi tercih ediliyor. Bahis ufak bir risk olduğu sürece çok tehlikeli gibi görünmese de, tehlikeye atılan varlık büyüdükçe işin kumar olduğu reddedilemez. Bahsin yaygınlığı, devlet tarafından oynatılıyor veya düzenleniyor olması insanların bahisle yaşamlarındaki çok önemli şeyleri tehlikeye atabildiklerini gizlemiyor. Türkiye’den bir örnek: Kredi kartı ile bahis oynatılıyor. Bu, kişinin var olan parasının ötesinde ciddi borca girerek bahis oynaması demek. Tam da bu nedenle yasak olmalı. yerleştiği durumlarda bahis veya “şans oyunu” az para ile köşe dönme umudu verdiği için yaygınlık kazanıyor. Ödül büyüdükçe rüya büyüyor, oynayan sayısı artıyor ve toplanan rant yükseliyor. Özal döneminde Milli Piyango çekilişleri bir rüyaya dönüştürülerek tam bu şekilde rant sağlanmıştı ve toplum zarar görmüştü. Bu sektör insanları aldatmayı çok iyi bildiği için oyunları ve ödülleri çeşitlendiriyor. Kumarhaneler dünyadan ve zamandan kopmayı sağlayacak şekilde inşa ediliyor ki, giren kendini daha kolay kaybetsin. Toplumsal bağlar zayıfladıkça, bireylerin savrulması kolaylaşıyor ve bu savrulma kumarbahisşans oyununa kapılmayı kolaylaştırıyor. Altılı Ganyan ve futbol bahislerinin ise bir kültürel boyutu var. Bu bahisleri oynayanlar, hem atları, jokeyleri ve futbolu konuşuyor, yaşıyor hem de birbirlerini bahis BU SEKTÖR ALDATMAYI BİLİYOR Sosyal adaletin zayıfladığı, toplumun yoksulluk ve geleceğin belirsizlik içinde olduğu, paranın ne olursa olsun elde edilmesi gerektiği kanısının oynamak konusunda destekliyorlar. Birey eğer böyle bir çevreye girerse, bahsin hayatındaki olumsuz etkisi çok yoğun oluyor. Türkiye’de bahis ve şans oyunlarının topluma zararı oldukça ciddi boyutta, ama bu konuda yeterince araştırma yok. Şu an TRT’de “Şans Topu” gibi çekilişlerin var olması, aslında toplumun vergileri ile kendi kendini zedelemesi. Medyanın da bahsin benimsenmesi, olağan görülmesi ve daha çok kullanılmasında etkisi var. Özellikle yeni bahis yöntemleri medya aracılığı ile pazarlanıyor. Türkiye’de yaygın medya ve özellikle gazeteler, küçük çekilişleri bizzat yapmanın ötesinde yıllardır piyango gibi konularda bir çılgınlığı destekliyor. Yaklaşık beş yıldır gazetelerde Şans Topu’ndan tutun Altılı Ganyan’a dek bahse veya şans oyunlarına ayrılan yeri inceliyorum. Özellikle yılbaşı öncesi tam bir çılgınlık ve tüketim pompalanıyor. Hatta birkaç yıl önce Başbakan Ecevit ve kimi gazeteler Milli Piyango yılbaşı çekilişinin ülkenin bir değeri olduğunu bile savunmuştu.