25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

PAZAR EKİ 1 CMYK 10 EYLÜL 2006 / SAYI 1068 4 Antalya ünlüleri ağırlayacak Altın Portakal Film Festivali, 43 yaşında. Şimdiye kadar yüzlerce oyuncu, yönetmen, sinema emekçisini ağırladı. Genelde heykelcikleri ve şenlikleriyle hatırlandı, ama protestolara, sansürlere, darbelere, hatta milliyetçi ve İslami grupların saldırılarına tanıklık etti. Bugün uluslararası sinema pazarında da yerini alan Yıl 1973. Ödül alan sanatçılar (soldan sağa): Semra Sar, Menderes Utku, Yıldırım Önal, Tarık Akan ve Hülya Koçyiğit. Festival için geri sayım başladı... Mutlu Hesapçı ntalya bu yıl “43. Altın Portakal Film Festivali”, “2. Uluslararası Avrasya Film Festivali” ve “Avrasya Film Marketi”ne ev sahipliği yapacak. 1623 Eylül arasında gerçekleşecek festivalin yürütücüsü TÜRSAK. “Benim için sinema başka bir dünya” diyor TÜRSAK Başkanı Engin Yiğitgil. TÜRSAK ise 1991’de çoğunluğu sinema ve sanat alanından 215 kurucu üyeyle yola çıkan bir sivil toplum örgütü. Amaç, başta sinema olmak üzere medyanın tüm iletkenleri de dahil, genel kültürün arttırılması için çalışmalar yapmak. Altın Portakal da bu çalışmalardan biri; kuruluş geçen yıl bu festivali de üstlendi. Yiğitgil’le, festivalin bu yılki programı ve hedeflenenler hakkında konuştuk: Altın Portakal’da sizinle birlikte ne değişti? Festivale 41. yılında dahil olduk, fakat istediğimiz şartlar oluşmadığından vazgeçtik. Öncelikle eleştirileri değerlendirdik, geçmişteki yanlışları değiştirdik. Önceleri çok dağınık bir organizasyondu, oysa bir festivali dolaşılabilir ve yürünebilir mesafede yapmalısınız. Biz de festival vadisini bulduk. Ayrıca, Uluslararası Avrasya Film Festivali ile ulusal festival aynı süreçte yapıldı, bu da iki festivalin birbirinin kalitesini yükseltmesini ve desteklemesini sağladı. Geçen yılın deneyimi bu yıla nasıl yansıyor? Geçen yıl yapamadıklarımızı gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Yurtdışını çok sıkı takip ediyoruz; çünkü bu organizasyonlar uluslararası ortamda nasıl yapılıyorsa Türkiye’de de öyle olmalı. Avantajlarımız da var, mekânlarımız çok güzel. As A festivalin 43 yıllık tarihi... Altın Portakal’ın 43 yılı T ürkiye’nin ilk ve en uzun soluklu festivali Altın Poratakal’ın ev sahibi Antalya, 43 yıllık festival tarihinde yüzlerce metre filme, kalabalık kortejlere, alkışlara, yumrukları havada yönetmenlere, oyunculara, sinema emekçilerine, tartışmalara, yasaklara tanıklık etti. Kendi halinde bir şenlikten bugün uluslararası bir etkinliğe dönüşen festival, en çorak yıllarında bile “Türkiye’nin Oscar’ı” oldu. Üç darbeye, sansürlere, magazine, sinemada yeni yüzlere, açılımlara, protestolara, sevinçlere, hüzünlere eşlik eden Altın Portakal’ın kabuk değiştirme öyküsüne şöyle bir uzanınca Türkiye’nin tarihinden izler bulmak da mümkün. İşte bu yıl, 1623 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek festivalin 43 yıllık yolculuğu... Altın Portakal’ın temelinin atılmasında 50'lerin ortalarında Aspendos Tiyatrosu'nda düzenlenmeye başlanan kültür sanat şenliğinin payı büyük. Henüz festivale dönüşmemiş şenliğin ilk kesintisi, 27 Mayıs 60 sabahına dek düşüyor ve şenlik iptal ediliyor. Şenliğin gönüllü organizatörlerinden Avni Tolunay, 63’te belediye başkanı olunca, bu küçük ve kendi halinde etkinliği festivale dönüştürüyor: Antalya Altın Portakal Film Festivali. 1964’te düzenlenen ilk festivalde 33 film yarışıyor yarışmasına ama, jüri anlaşmazlığı ilk ödül heykelciklerinin havada uçuşmasına sebep oluyor. Festivalin ilk Portakal’ı “Gurbet Kuşları” filmiyle Halit Refiğ’e, oyunculuk ödülleri ise İzzet Günay ve Türkan Şoray’a gidiyor. Ertesi yıl jüri üyelerinin aynı zamanda yarışmaya katılan filmlerde rol alıyor olması yüzünden festival yine gürültülü geçiyor. Jüride bulunan Fatma Girik ve Fikret Hakan, Atıf Yılmaz'ın yönettiği “Keşanlı Ali Destanı” ile en iyi kadın ve erkek oyuncu ödüllerini alıyor. 67’deki 4. festivale “Sevmek Zamanı” ile katılan Metin Erksan jürinin açıklanmasından sonra “Bu jüride filmimi değerlendirecek kimse yok” diyerek festivali eleştiriyor. Aynı yıl AylaBeklan Algan, Asaf Çiğiltepe, Lütfi Akad, Tarık Dursun K., Ertem Eğilmez'in de aralarında olduğu bir grup sanatçı bir bildirge yayımlıyor: “Festival Türk sineması için zararlı olmaya başlamıştır. Jüri üyeleri yetkisiz, ilgisiz, birikimsiz kişilerden seçilmektedir”... 67 festivalinin bir başka olayı da Halit Refiğ’in “Haremde Dört Kadın” filminin gösterimi sırasında Milliyetçiler Derneği ve İslami grupların saldırısına uğraması. Olaylar sonucunda Refiğ’in filmi festivalden ödülsüz ayrılıyor. Bir yandan politik ve sanatsal tartışmalar süredursun diğer yandan festival şehri Antalya, Cannes’ı aratmayan görüntülere sahne oluyor. Aysel Tanju, Zennube, Özcan Tekgül, Nana gibi dansözler Antalya sahillerinde boy gösteriyor, Zeki Müren, Emel Sayın, Zülfü Livaneli Aspendos’ta konser veriyor, kente gelen turist sayısında artış oluyor... Yeni yeni oturmaya başlayan festivalin bu uçarı havasını 12 Mart darbesi kesiyor. Fikret Hakan’ın rol aldığı “Hasret” filmi sakıncalı bulunuyor. 12 Mart yönetiminin tutukladığı sinemacılar arasında ise Metin Erksan, Atıf Yılmaz, 1970’te “Bir Çirkin Adam”la en iyi erkek oyuncu seçilen Yılmaz Güney de bulunuyor. Aynı Yılmaz Güney 75’te cezaevindeyken “Endişe”, “Arkadaş” ve “Zavallılar”la festivalden dokuz ödül topluyor. Ödülleri almak için sahneye çıkan Fatoş Güney taşlanıyor, o klişe cümleyle: Komünistler Moskova’ya! Yasaklar ve sansürlerle tırpanlanan festivale 70’lerin or Özlem Altunok Bu yıl yarışacaklar Ulusal yarışmada bu yıl dokuz film yarışıyor. Yarışmaya Biray Dalkıran “Araf”, Orhan Oğuz “Aura”, Derviş Zaim “Cenneti Beklerken”, Ömer Uğur “Eve Dönüş”, Murat Şeker “İki Süper Film Birden”, Nuri Bilge Ceylan “İklimler”, Zeki Demirkubuz “Kader”, Aytan Gönülşen “Kardan Adamlar” ve Özer Kızıltan “Takva” ile katılıyor. Para ödülleri Altın Portakal’daki değişim, ödül rakamlarına da yansıdı. Buna göre birinci olan filme 300 bin YTL ödül verilecek, “En iyi yönetmen” ödülü 30 bin YTL olacak. İlk kez senaryo ve müzik dalında da “En iyi Müzik” ve “En İyi Senaryo” yaratıcılarına 20 biner YTL ödül verilecek. Avrasya Film Festivali’nde ise “En İyi Film” ödülü 75.000, “En İyi Yönetmen” ödülü ise 25.000 USD. Sinemanın herhangi bir dalında başarı göstermiş ve ilk projesine imza atan bir kişiye ise 25.000 USD’lık para ödülü verilecek. Engin Yiğitgil. pendos’taki kapanışla övünüyorum. Hiçbir festivalin 15 bin kişilik, 3000 yıllık bir tarihi mekânda kapanma şansı yok. Locardo Film Festivali yedi bin kişiyle övünüyor. En önemli başarı ise; tüm salonların dolmasıydı, yani festival halkla bütünleşti. İlk kez Hollywood’dan sinemacılar geldi. Bu, “Gece Yarısı Ekspresi” faciasının yarattığı imajı bertaraf etti. Bu yıl hangi isimleri ağırlayacaksınız? Subay ve Centilmen, Şeytanın Avukatı gibi filmlerin yönetmeni Taylor Hackford, Damdaki Kemancı, Ay Çarpması gibi filmlerin yaratıcısı Norman Jewison ve Robin Hood’un yaratıcısı John Irvin ile Nastassia Kinski ve 2006 Emmy “En İyi Kadın Oyuncu” ödüllü aktris Helen Mirren. Morgan Freeman henüz kesinleşmiş değil; belki Kevin Spacey gelecek. Jüri de çok renkli, farklı isimler bir arada... Usta yönetmen Şerif Gören başkanlığında toplanacak jüride; Giovanni Scognamillo, Ara Güler, Serra Yılmaz, Reha Erdem, Fatih Özgüven, Mine Vargı, Demet Akbağ ve Fransız yönetmenyapımcı Paul Grandsard var. 2. Uluslararası Avrasya Film Festivali’nin jürisinde ise, Samira Makhmalbaf, James Cromwell, Barbara Bouchet gibi isimler var. Bu yıl verilecek onur ödülleri de belli oldu. Onur ödüllerini, bu yıl Türk sinemasının farklı dönemlerinde adını duyurmuş iki oyuncu; Yusuf Sezgin ve Aytaç Arman alacak. İlk “Emek Ödülü” ise ışıkçı Recep Biçer’in. “Yıldırım Önal Anı Ödülü” Kartal Tibet’e veriliyor. Altın Portakal genç yetenekler için de önemli bir buluşma yeri olarak tanımlanabilir mi? Aslında ünlülerin gelmesinden çok bu yönü önemli. Tevfik Başer yönetiminde sinema okullarından seçilen 200 öğrenci davetlimiz. Filmleri izleyecekler, söyleşilere katılacaklar ve sinemacıları yakından tanıma şansına sahip olacaklar. Festivalde ilk kez film marketi de yapılıyor, amaçlanan nedir? Bu, iki yıldır üzerinde çalıştığımız bir proje. Türk sinemasının ekonomik açıdan geliştirilmesini, ortak projelerin altyapısının hazırlanmasını ve uluslararası pazarda daha etkin olunmasını sağlamak ve özellikle Avrupa ile Asya arasında, Ortadoğu sinemasını da öne çıkararak önemli bir ekonomik köprü kurmak da diğer amacımız. Festivali nerede görmek istiyorsunuz? Dünyanın beş festivali arasında, uluslararası arenada saygın bir yeri olsun istiyorum. Derviş Zaim 2000’de Filler ve Çimen’le ödül aldı. tival bir kez daha sekteye uğruyor. 80 darbesinin etkileri sonraki yıllara da yansıyor. 81’de Zeki Ökten’in yönettiği Yılmaz Güney filmi “Sürü” ve “Düşman” MİT’in uyarısıyla yarışma dışı bırakılıyor. O yıl, en iyi film ödülünü hiçbir film alamıyor. Kültür Bakanlığı bu durumu, “milli ahlak değerleriyle bağdaşmayan ve ülke sanatını temsil etmeyen filmlerin varlığı”yla açıklıyor. Festivale en yüksek katılım ise, 87’de oluyor. Ön elemelerine 34 filmin katıldığı 24. Altın Portakal’da büyük ödül “Hayallerim, Aşkım ve Sen”le Türkan Şoray’a gidiyor. Zülfü Livaneli, Halit Refiğ, Sinan Çetin... 90’larda festival, yönetmen filmlerinin, yönetmenleriyle dünyaya açılmasını sağlayan bir misyon yükleniyor. 90 sonları ise yeni bir sinemacı kuşağını muştuluyor. 96’da Derviş Zaim’in “Tabutta Rövaşata”sı, 97’de Nuri Bilge Ceylan’ın (Mayıs Sıkıntısı) ve Ferzan Özpetek’in (Hamam) ilk filmleri, Zeki Demirkubuz’un “Masumiyet”i festivalin yüzünü yenilikçi yönetmenlere çevirdiğini gösteriyor. 98’de o zamana kadar tarihinin “en genç” sonuçlarına imza atılıyor. Seyirci Erkan Can, Serdar Akar, Yelda Reynaud’la tanışıyor. 2000 yılında uluslararası bir festivale dönüşme girişimleri başlıyor. İlk yenilik festivaldeki “İtalyan Filmleri” bölümü oluyor. Halka açık düzenlenen fesİlk Altın Portakal’ın sahiplerinden birini “Acı Hayat” tival davetiye sistemine geçiyor. Mekân filmiyle alan Türkan Şoray, sonraki yıllarda “Vesikalı Aspendos’tan Cam Piramit’e taşınıyor. Yarim”, “Hayallerim Aşkım ve Sen” ve “Bir Aşk UğruTürkan Şoray... Bir de kural getiriliyor: Ödül törenine na” filmleriyle toplam dört ödülü kucakladı. koyu renk takım elbise giyme zorunluluğu. İç pazara dönük festivalin kabuk değiştirme hikâHülya Koçyiğit, 1969’da “Cemile”yle başlayarak “Tanrı Misafiri”, yesi en çok 2004’teki girişimlerle netleşiyor. Yabancı ko“Diyet”, “Derman” ve “Karılar Koğuşu”yla “en iyi kadın oyuncu nuklar, yeni bölümler, ek etkinlikler, yeni sponsorlar... Alödülü”nü en çok alan kadın sanatçı oldu. tın Portakal, “şenlikli festival” görüntüsünden ağırbaşlı bir organizasyona dönüşmeye başlıyor. “Yerli Oscar”lar Tarık Akan Altın Portakal tarihinde toplam altı kez aldığı en iyi erdünya sinema sektörüne göz kırpıyor, pazardaki dolaşıkek oyuncu ödülüyle Altın Portakal’ı en çok kazanan sanatçı unvanıma uyum sağlıyor. 95’te Altın Portakal Kültür ve Sanat na sahip oldu. Filmler: “Suçlu”, “Maden”, “Pehlivan”, “Üçüncü Göz”, Vakfı adı altında kurumsal bir yapıya kavuşan festival, “Karartma Geceleri” ve “Gülüm”. 2004’ten sonra rotasını “Avrasya”ya çevirerek bu yılı Atıf Yılmaz, Altın Portakal’da rekortmen unvanını altı kez “en iyi “uluslararası platforma geçiş yılı” ilan ediyor. 2005’te ilk yönetmen” seçilerek kazandı. Ödül maratonuna, “Keşanlı Ali Deskez gerçekleştirilen Avrasya Uluslararası Uzun Metraj tanı” ile 1965’te başlayan Atıf Yılmaz, “Zulüm”, “Selvi Boylum Al Film Yarışması, Altın Portakal Ulusal Kısa Film ve ViYazmalım”, “Bir Yudum Sevgi” ve “Ah Belinda” filmleriyle en iyi yödeo Yarışması ve Altın Portakal Belgesel Film Yarışmanetmen ödüllerine sahip oldu. sı festivalin temel bölümlerinden. tasında katılım ve ilgi de artıyor. Bir yandan western, seks ve fantastik filmler çekilirken festivalde daha çok melodramlar yarışıyor. Antalya bir tür özgürlük ve hak savunma alanına, toplumsal sorunların tartışıldığı bir meydana dönüşüyor. 76’da Süreyya Duru’nun “Kara Çarşaflı Gelin”i başkentten gelen “emir”le yarışma dışı bırakılıyor. 78’de Yavuz Özkan’ın “Maden” filmine sansür girişimi ise hem yönetmenin filmini geri çekme kararı alması hem de jürinin desteğiyle havada kalıyor. Film, büyük ödülü alıyor. Bir başka sansür hikâyesinin aktörü ise 79’daki Ecevit hükümeti. Yavuz Özkan’ın “Demiryolu”, Ömer Kavur’un “Yusuf ile Kenan” ve Yavuz Pagda’nın “Yolcular” filmi sansürlenmek isteniyor. Jüri ve yönetmenler, sansür kurulunu protesto ederek festivalden çekiliyor. Böylece 79, Altın Portakal tarihine “sansüre karşı onur yılı” olarak geçiyor. 16. festivalin açılış günü davetiyelerinde 12 Eylül 80 tarihi yer alıyor, darbeyle ikinci kez karşılaşan fes Festivalin “en”leri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear