01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

PAZAR EKİ 3 CMYK 10 EYLÜL 2006 / SAYI 1068 3 EDİTÖR’DEN Kenan Evren, 1 Mart 2006’da Muğla Üniversitesi’nden canlı yayımlanan bir televizyon programında, darbeyi övdü, “İdam kararlarını imzalarken elim titremedi” dedi. Üniversitenin sosyoloji bölümünden Yardımcı Doçent Dr. Dilek Hattatoğlu odasının kapısına “Çalıştığım üniversitenin darbeci bir generale kucak açmasından utanıyorum ve protesto ediyorum” diye yazdı. 12 Eylül darbesiyle yaşıt sayılabilecek YÖK uygulamaları devreye girdi, fakülte yönetimi Hattatoğlu hakkında soruşturma açtı. “Öğretim görevlisi vakarına uygun davranmadığı” için uyarma cezası verdi. Rektörlük de bu cezayı onayladı. Hattatoğlu karara itiraz etti. “Benim yaptığım kimseyi şiddete kışkırtmayan, şiddet içermeyen, eğitim öğretimi engellemeyen, devlet malına zarar vermeyen bir tepkiydi. Demokratik şekilde tepki verme hakkım var” dedi. Üniversite yönetimi, uyarma cezasının sadece Hattatoğlu değil, diğer akademisyenler ve öğrenciler üzerinde de caydırıcı, özgür düşünceyi, düşündüğünü söylemeyi engelleyici bir etki yaratmaya yetmeyeceğine karar vermiş olmalı ki, Hattatoğlu’nun yardımcı doçentliğini yenilemedi, bununla da kararlara katılma, kurullarda oy kullanma hakkını elinden aldı. Bu kez gerekçe “Akademik yetersizlik ve fakültede uyumsuzluk”tu! Oysa Hattatoğlu 2001’den bu yana yardımcı doçent olarak üniversitedeydi. Üniversite yönetimi “uyumsuzluğu”nu ancak darbeye ve darbecilere kapı aralayan kendilerini protesto ettiği zaman görebilmişti! Gerçek gerekçe tutanaklara geçirilmemiş olmalı, çünkü bir üniversitenin, o üniversitenin bilim insanlarının tarihinde darbe ve darbecileri korumak, disiplin ve otoriteyi sağlamak adına korku salmak, düşünceyi ve bu düşünceyi aktarmayı suç saymak kadar karanlık bir sayfa kolay kolay bulunmaz... Hattatoğlu hakkında soruşturma açılınca, başka öğretim elemanları da kapılarına benzer metinler astılar, aynı akıbete uğramayı göze alarak... Uğradılar da, onlar hakkında da “başka gerekçelerle” soruşturma açıldı. Hattatoğlu ve diğer öğretim elemanlarının tutumu bir entelektüel sorumluluğu yerine getirmek elbette, ama üniversite yönetiminin bu tutumu cezalandırması da gösteriyor ki, korku ve tehdit kültürü üniversitelerden başlıyor. Kamunun vicdanında aklanmamışlara fahri doktora verip, YÖK protestosunu öğrencilere bırakan, boyun eğmeyi en büyük “erdem” sayan üniversitelerin de desteğiyle 12 Eylül 26. yılına girdi. Ne darbeciler yargılandı, ne darbe hukuku uygulamadan kaldırıldı… İtirazınız, “Asmayıp da besleyelim mi” diyenlere verilecek bir yanıtınız varsa, İstanbul’daysanız, 78’lilerle bugün 12.30’da Galatasaray Meydanı’ndan Dolmabahçe’ye yapılacak yürüyüşe katılabilirsiniz... Berat Günçıkan [email protected] Belki bir başka eylüle Ali Deniz Uslu örüntüler belleğimizde hâlâ taze. Dünya Ticaret Merkezi’ne çarpan uçaklar, binalardan atlayanlar, çığlıklar, korku ve toz... Sonrası dünyayı da dehşete düşüren bir süreç. Afganistan, ardından Irak, yani savaş... 11 Eylül’ün beşinci yıldönümüne yaklaşırken yıllardır türetilen komplo teorilerine bir yenisi daha eklendi. ABD’li üç gencin hazırladığı ve internetten yayımladığı “Loose Change” isimli belgesel, farklı bir bakış açısıyla basit, ama sarsıcı sorular soruyor. Filmin yönetmeni Dylan Avery 22 yaşında. Yapımcı, Afganistan ve Irak’ta savaşmış 23 yaşındaki Korey Rowe. Belgeselle ilgili araştırmaları yapan ise 26 yaşındaki Jason Bermas. Üç genç, saldırılardan sonra, daha deliller yok edilmeden yapılan amatör çekimleri ve medya görüntülerini kullanarak 11 Eylül’ün bir düzmece olduğunu iddia ediyorlar. Belgeseli izleyince onlara hak vermemek elde değil. Aslında “Loose Change”in iki bin dolar bütçeli ilk versiyonu 2005 yılının nisan ayında çıktı. Daha özenle ve güçlendirilerek hazırlanan ikinci versiyonu ise umulandan daha güçlü bir etki yarattı. Filmin gün yüzüne çıkmasında muhalif tavrıyla tanınan “Vanity Fair” dergisinin büyük payı var. Dergi geçen ayki sayısında bu gençlere ve filmlerine yer verdi. Belgeselde kullanılan görüntülerin ve haber kaynaklarının Newsweek, CBS News, CNN, Fox News gibi ciddi yayın kuruluşlarından derlenmiş olması da filmi güçlü ve inandırıcı kılıyor. Filmde göz önünde olup da fazla kurcalanmayan ayrıntılar irdeleniyor. Bu ayrıntılardan biri kulelerin enka G zından teröristlerin pasaportlarının sağlam çıkarken, American Airlines 11 ve United 175 uçaklarının kara kutularının bulunamaması. Ekip saldırılardan beri kafaları karıştıran, ama üzerinde çok durulmayan bu ayrıntının üzerine gidiyor. Bir iddia da uçakların uzaktan kumanda ile yönlendirilmesi. Filmde, ikiz kulelerin ABD usulü, kontrollü yıkımı andıran çöküşleri de National Geographic belgesellerinden alınmış görüntüler gibi bir etki yaratıyor. Çarpmadan sonra binadaki farklı patlamalar da “Loose Change”de öne çıkan ayrıntılardan. Pentagon’a çarptığı söylenen uçağın kalıntısının olmaması, dev bir uçağa ait tek bir parça görünmemesine de dikkat çekiliyor. Uçağın çarptığı söylenen yerde bir çarpışma izlenimi uyanmaması da kafa karıştırıcı belgeler arasında. Pentagon gibi Amerika'nın en iyi korunan bina sına, rotasından çıkan bir uçağın gelip, kanat hasarları olmadan nasıl çarptığı bilinmiyor. Film, Hollywood tarzı kahramanlık hikâyesi ile mitleşen diğer uçağı da göz ardı etmiyor. Uçak, Beyaz Saray’a giderken Pensilvanya’da bomboş bir araziye düşüyor ve yine ne tesadüf ki böyle bir uçuşa ait kayıtlar bulunamıyor. Şüpheli ses kayıtları ve cep telefonlarının belirtilen yükseklikte çalışmasını olanaksız kılan raporlar varken anlatılan hikâyede boşluklar bulmak pek zor değil. Belgeselde yukarıda sıraladıklarımız gibi onlarca dikkat çeken ayrıntı bulmak mümkün. İddialar o kadar fazla ki her biri için ciddi kafa yormak gerekli. Mesela 11 Eylül’den önce milyarlarca dolarlık altının Dünya Ticaret Merkezi’nden çıkarıldığı biliniyor. Dünya Ticaret Merkezi’nin sahibi Larry A. Silverstein da olaydan bir buçuk ay önce kuleleri 99 yıllığına kiralıyor ve milyon dolarlık sigorta poliçesi terorizmi de kapsıyor. İddiaları herkesin görebileceği ve yorumlayabileceği bir anlaşılırlıkla sunulması bu küçük bütçeli büyük yapımın en önemli avantajı. Belgeselin bir dizüstü bilgisayar, altı bin dolar ve sıkı bir gözlem çalışması olduğunu söylemeden geçmemeli. Sonunda üç genç alternatif teorileri ile dünyayı saldırılar üzerine yeniden düşündürmeyi başardı. İnternette, www.loosechange911.com adresinde filmi izleyenlerin sayısı milyonlara ulaştı. Elbette “Loose Change”e karşı tavır da alındı, karşı videolar yapıldı, tezler öne sürüldü, ama bu, filmin gördüğü ilgiyi eksiltemedi. Üstelik karşı komplo teorileri de hazırlandı, garsonluk yaparak para kazanan gençlerin birer soytarı olduğu ilan edildi, muhalif düşünce gruplarınca desteklenen birer piyon oldukları savlandı. Cumhuriyet DERGİ* 11 EYLÜL VE KORKU KÜLTÜRÜ Tüm bunlara karşın belgeselin yaratıcıları; Dylan Avery, Korey Rowe, Jason Bermas “medya ve hükümeti, halkı kontrol etmek için yaratılmış mekanizmalar” olarak gördüklerini söylemekten ve “Söylenenlere inanmayın, her zaman şüpheci olun” diye uyarmaktan geri kalmadılar. İddialarına inananların ve onları destekleyenlerin artması da söylemlerinin yerine ulaştığının kanıtı. “11 Eylül saldırılarının arkasındakiler öğrenildiğinde” diyorlar, “İkinci Amerikan Devrimi yaşanacak”. Bu devrimin barışçıl bir yanının olmayacağından eminler. Çünkü kandırılan halkın şiddete yöneleceğini, gerçek Amerikan halkının da böylesine büyük bir yalana karşı çok sert bir tepki vereceğini düşünüyorlar. 11 Eylül’ün Bush’a ne kadar yaradığı sorusunu cevaplamayı bile gülünç görürken, soruyu tüme vardırıp “Böyle bir şeyden kimler faydalanır?” sorusunun yanıtını arıyorlar. Bir yanıtları da var: “Hükümet, ordu ve silah üreticileri”... Bu üçlüye, geçmişten bu yana oylarını verirken “korku kültürü”nün yönlendirmesine uyan, hükümetlerinin her dediğine inanan Amerikan halkını ekliyorlar. Evet, 11 Eylül çok şeyi değiştirdi ve neresinden tutulsa eksik kalan bir yapboz olarak sırrını koruyor. Amerika, kahramanlık ve ayakta kalma gösterileriyle beş yılı geçirse de, kimileri hâlâ şüpheci ve araştırmaya devam ediyor. Dünya, ikiz kulelerin yıkıntılarından yükselen dumanların dağılıp enkazın belirginleşmesi için bir başka eylülü bekliyor. Yönetmen Dylan Avery... Yarın 11 Eylül saldırılarının beşinci yıldönümü. Saldırılardan hemen sonra başlayan komplo teorileri bitmedi. Bu teorilerden biri, üç Amerikalı gence ait. İnternet üzerinden milyonlarca izleyiciye ulaşan “Loose Change” belgeseli 11 Eylül’e dair basit, ama Yapımcı Korey Rowe (solda) ve araştırmacı Jason Bermas. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Editör: Berat Günçıkan Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Güray Öz Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/İstanbul (0212)343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Koordinatör: Neşe Yazıcı Reklam Müdürü: Dilşat Özkaya Rezervasyon: Mete Çolakoğlu / Mustafa Doğan (0212) 251 98 7475 / 343 72 74 Baskı: İhlas Gazetecilik AŞ 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna/ İstanbul (0212) 454 30 00 *Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. [email protected] çarpıcı sorular soruyor...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear