Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HAYATİ BAKİ’DEN
‘hayat yaprakları: dilin evinde dünya’
öpüşüne/ bırakınca yorgun sözcükleri şair; şiir/
GÜLTEKİN EMRE
doğuracak kucağına ipekçil gece”
eni kitabı hayat yaprakları: dilin evinde
‘ZİHİN OYUNLARI’
dünya’da* söze başlarken Hayati
“zihin oyunları” bölümüne Emil M. Cioran’ın
Y Baki, yanına René Char’ın “Hayat
“hayatımız acıdan başka bir şey değildir”
karşısında geç kalmışsın gibi”, “dile sığmaz
sözüyle başlıyor. Sonra “demokrasi oyunu,
zaman” dizelerini de alıyor, öyle çıkıyor “hayat
unutmak oyunu, bahçe oyunu, boyalı bulut
yaprakları”nı bir bir toplamaya dilin evi olan
oyunu, zihin oyunu” başlıklı şiirlerinde acılardan,
dünyada.
sıkıntılardan, sorunlardan dünyanın hiçbir zaman
Yalnızlığına sığınıp senfonileri yaşama
kurtulamayacağı ama yine de bulutları boyayarak
geçiriyor şair çoğala çoğala, zamana sığına sığına.
yaşamı kendimize göre daha yaşanır kılabiliriz
Ev boşsa, orada ”yalnızlık bekler” elbette de
düşüncesini seriyor önümüze Hayati Baki.
yalnızlığı neler neler “besler”. Boş evde neler
Dizeleri kıra kıra, yaşam felsefesini ince ince
neler yoktur ki! Bunu bilse bilse zaman bilir!
yedirerek dizelerine, imgelerine, hiç büyük harf
“kitap tozları, salıncakta gece, ince öfke, hüzün,
kullanmadan kendine özgü, sosyal, toplumsal so-
emicem, kediler, duvarlar, palto, yılkı atları,
runları şiirleştiriyor Hayati Baki sloganlaşmadan,
cesaret ve korku, deniz ve derinlik, günaydın,
hiç sıradanlaşmadan. Şiirlerinin özünde hep in-
öteki, hâlin hâlleri, körlük, sağırlık, sade yalnızlık,
yalnız ve çoğul.
san, yaşam, doğa, hayvanlar, tutku vardır.
içinde ateş, dikkat, dikkat et, tik tak tik tak”
İÇ İÇE 13
CUMHURİYETİN SAVUNUSU: ‘ŞİİR
Sonra da “bellek”teki “yapraklar” bir bir toplanmaya
ŞİİR!
SÖYLÜYOR ÇOCUKLAR’
başlanır. Yalnızlık unutulmaz “bellek anımsar”, anımsatır.
Hayati Baki, bir
“şiir söylüyor çocuklar” şiirinde Cumhuriyetin
Arkası gelir de gelir “yapraklar”ın: “hayat, ne tuhaf” diye
birini izleyen ve ba-
savunusu da şöyle dile getiriliyor:
diye günlerin yaprakları ele avuca gelir “yalnızlık, acının
ğımsız gibi gözüken “en güzel ailedir, cumhuriyet/ anne baba biz
kimsesiz hal”inde.
ama iç içe geçmiş
çocuklar, kedimiz/ hepimiz, saksıda çiçekler/ bahçede
“rüyâ yaprakları” ise “hüzün yüklü”dür acılar içinde.
bu 13 şiirle “küçük
ağaçlar, dallarda kuşlar/ emzirir cumhuriyet: sıcacık/
Gecenin alevi kazılır, ortaya “dil yaprağı” çıkar. Güzün dili
adam”ın dünyası-
yuvamız yurdumuz birlikteliğimiz//
ayrıdır yaprakları gibi, acıları da derindir.
na, yaşamına bak-
evinizi seviniz, çocuklar, ahengi,/ mutluluğun
KAR YAPRAKLARI , DÜŞÜNCE YAPRAKLARI,
maya çalışıyor dü-
yarattığı sevinci./ ninenin anlattığı masalı,
HAYAL YAPRAKLARI, ORMAN YAPRAKLARI
şündürücü imgeleriyle, dizeleriyle, titiz sözcük seçimiyle. Son- dedenin/ okşadı elini, hediyesini komşunun/ paylaşırız
“kendinden çıkmaktır dışarıya bakmak” der “kar
ra kadının bir dünya olduğuna işaret fişeği yollayarak göğüsler- cumhuriyeti, eşitlik içinde/ gönül gönüle, canımızdır o.//
yaprakları”. “uçurtması yara bere içinde”dir “yıldız
de saklanan “acıyı ve aşkı” ucun ucun işliyor “ipekten düşleri”
yurdunuzu seviniz, çocuklar,/ çünkü, yurdumuz cumhuriyettir/
yaprakları”nın. Hayat mı? Dönüşü olmayan “hayal”deki
emzirterek şiirlerine.
yaşamak, yeşermek, üretmek/ toprağı her karışıyla ekin ekin/
hayaldir. Ah şu sorular, yanıtı ne zor sorular: “gidip gelir
donatmak, ödevimiz olmalı!/ yarına güvenle bakmak için.//
BİR AĞAÇ GİBİ ÖLMEK!
miyiz; gelir gider miyiz” yaşamın damarlarında?
evimiz, yurdumuz en uluğ cumhuriyettir!”
Şiirlerinin yüreğinde “ürperti, dirim, kafes, ağaç, ölüm,
Mürekkebi soluyan “düşünce yaprakları”nı gel de unut!
“kitaplar, duygudaşlık, bahçe, savaş kötüdür” şiirlerinde
sincap, kinik yaprakları” da eksik olmuyor. Çünkü “özgür”dür
“ay vadinin üstün”e taht kurarsa ne olur? Neler olmaz ki! Bir
de çocuklarla sohbet eder gibi, onlara akıl vermeden yol
“orman”da “bu sonsuz bahçe”de.
de “ömür yaprakları” var ki gel de şu dize diline dolanmasın:
gösterici bir rol üstlenir şair, yaşamın gerçeklerini gözler önüne
Onun şiirlerinde doğa en yalın, en içten, en üretken, en
“annedir annedir annedir ömür!”
sererek. “bahçe”nin hayat olduğunu da yineler doğanın yüreği
vazgeçilmez haliyle yer alır. Hayati Baki, “bir ağaç gibi
Her şeyin yaprağı olur da “hayal yaprakları” olmaz mı,
olduğuna vurgu yaparak.
ölmek” istediğini belirtiyor, gel de bunu düşünme!
hayal kuran yapraklar?
Hayatın yapraklarına, dallarına, gövdesine tutuna tutuna dilin
“güller ve nesneler” bölümünde de “masa”dan başlayarak
“silah yok aç yok tenhada. büyük aşklara banıp/ barış olan
evindeki dünyada okurunu gezdiren ve hep kapılar, pencereler
“silgi, gözlük, salkımsöğüt ağacı, uyku, çimen çiçekleri,
kardeşliği emziren/ vadide türküler/ sağanağı! Gelmekte olan
açarak pek çok kişinin göremediği, farkına varamadığı, düşü-
çimen kuşları, nereye gitti zaman? Yaşlılık, hastalık, yavaşlık,
biricikliğin insanı/ biricik bireyin ömrüne kattığı uzayın yüzyılı/
nemediği, algılayamadığı şeyleri dizelerinin gövdesine ağdıran
mülkiyetsiz şahdamarı bilinçle arınıyor/ şiarından bellidir: pencerede, ıslak kuğu, çömlek” şiirlerinde günlük yaşamın
Hayati Baki, “gizlidir, kâfürün, zernişân ve yeter” redifli ga-
naçiz dilin işareti// izleri, insanın içinde bulunduğu anlar, konumlar ve zamanın
zelleriyle yüreğimizde, yaşamımızda derin izler bırakır.
direniş boğuyor, nükleeri, orman yangınları/ yangın etkileri şiirlerin odağında yer alıyor.
Hayati Baki’nin eleştiri, deneme, araştırma ve şiir
ormanlarını ve kimyayı bombalıyor us/ yıkanıyor dağ taş; Dünya “acı”dır, “çetin günlerin çiti”nde yaşamaya çalışır
kitaplarının tümünü yayımlıyor RavenART Yayınevi.
n
bulutta gökyüzü ferah/ dünya!: mikro fikir mikrop milliyetler insanlık. Zaman bazen “çocuk”tur. Gider bir yerlere ama
nereye gittiği belli olmaz. “uzanmış bekliyor şezlong, düş * hayat yaprakları: dilin evinde dünya / Hayati
çok,/ çokkültürlü yalan kandırıyor seni ey küçük/ adam!”
“yetişmek için hayata” yaşıyoruz “orman yaprakları” kadar eğirecek, yeğnik/ müziğin sarkacında, yumuşak yastığın Baki / RavenART Yayınevi / 88 s. / 2025.
ABDULLAH RIZA ERGÜVEN’DEN ‘SONSUZ DEĞİŞİM:
DOĞA İNSAN - FİZİK VE DOĞU DÜŞÜNCESİ’
“Günümüzün olanaklarına göre, içinde yaşadığımız zan, yazar, denemeci, eleştirmen ve düşünbilimci Abdullah
Rıza Ergüven’in Sonsuz Değişim, Doğa İnsan, Fizik ve Doğu
evrenin dış sınırlarında karanlıktan başka bir şey
O
Düşüncesi adlı birbirine bağlı üç kitabı Berfin Yayınları
görülmüyor. Gözlemleyebildiğimiz uzay,
tarafından Sonsuz Değişim üst başlığıyla tek ciltte sunuluyor.
evrenin bir parçasıdır. Boş değil uzay, yer yer
Bu kitabını diğerlerinden farklı kılan; insanın evrimsel oluşumunu,
özdek alanlarıyla kaplı. Birbirinden uzak özdek
uzay bilimini, Doğu düşünce ve düşünürlerinin Batı uygarlıklarına
alanları kendi bölümlerinde oluşuma geçmektedir.
etkilerini felsefi ve bilimsel yorumlarla ele alması.
Gözlemlenen evrenin samanyolları (galaksları), Şiirsel dille kaleme aldığı kitabında, evrenimizin geleceğini içeren
bilimsel araştırmalarla yoğunlaşan şaşırtıcı düzeydeki öncü haberlerle,
belki de başka bir evrenin bölümlerine doğru gitmektedir.
evrenin oluşumu içerisinde doğa-insan çelişkilerini, insanın gelişimini
Bir bölümdeki dağılım, başka bir bölümde yığılımı
toplumsal dinamo ve düğümleriyle ortaya koyuyor Ergüven.
oluşturmaktadır. Uçsuz bucaksız varlığı,
İlk basımı 40 yıl (1985) önce yapılmasına karşın düşünsel olarak
evreni; beynimizin, düşüncemizin kavrayabildiği oranda
güncelliğinden bir şey yitirmeyen Sonsuz Değişim, yarınlarda da
yansıtabiliyoruz. Doğa, evren üstüne düşüncemiz
değerini yitirmeden gelecek kuşaklara esin kaynağı olacak bir yapıt.
n
ya bir çembere ya da sarmala açılıyor. Düşünceyi üreten,
Sonsuz Değişim: Doğa İnsan - Fizik ve Doğu Düşüncesi /
oluşturan beyin de özdeş doğa yasalarına göre yapılmıştır.”
Kitaptan... Abdullah Rıza Ergüven / Berfin Yayınları / 240 s. / 2025.
6 18 Eylül 2025