20 Eylül 2025 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

MERHABA imarlıkla toplumu, kültürü, sanatı, tarihi, felsefeyi, edebiyatı, matematiği, müziği M bütünleştiren bir Rönesans insanı, “insanların mutluluğunu amaçlayan bir düşünür” olarak yazıları, kitaplarıyla çağdaşlığa çağırdı. “Bizim kuşak İslam dünyasında eşi olmayan bir Cumhuriyet Devrimi’nin içinde yetişip ona omuz Öykü cehaleti… veren bir kuşaktır. Bizi yabancı emperyalizmler değil, ona karşı çıkanlar yetiştirdi” diyerek Öykümüzde HBT’yi (Herkese Bilim Teknoloji) kaç kişi okuyor ya da şöyle mi “Türkiye’nin geleceğini ve çağdaş dünyaya sormalıyım: HBT’yi okuyan öykücü var mı? E, böyle de sorulmaz, ayıptır. Dergide katılma sorunlarını aydınlatma çabası”yla yazdı. ulusal bilgelerimizden Doğan Kuban’ın eski yazıları da yer alıyor. Zaten başlık Kuban Türkiye’nin çağdaşlaşmasının önündeki temel esinlemesi, öykü cehaleti de “birikimsel” çünkü. sorunlarını “Örgütlü cesaret, kentlileşme zorlukları ve sistemli bilgi kirliliği” olarak saptadı ve yol gösterdi: oğan Kuban bilgenin yazı giri- “Her toplumum geleceği kendi elindedir. şini kendimize göre dizelim mi: (...) Cehalet vurdumduymazlık maskesi takmış D “Cehalet, kuşkusuz öğretim- ve ülkenin afakını sarmış, siste kimse bir şey sizlikten kaynaklanır. Öğretimsizlik öğ- görmüyor. Bilim teknoloji ikilisinin ve bütün retilecek (öykülerimiz) olmamasından dünya kültürlerinden süzülmüş verilerin katılarak değil, varlığının zararlı görülmesinden tanımlanan tek uygarlığa katılması çağdaşlığı kaynaklanır. Yaşamın her an öğreni- tanımlayan olgudur. Sorumlu aydının görevi açık: lecek bir (hikâye) sunduğu bir dünya- Çağdaş dünyaya bilgi toplumunu örgütleyerek da öğretecek bir (öykü) bulamayanlar katılmak için toplumu hazırlamak.” ya aptallar ya önyargılılardır.” (HBT, 15 Emperyalistlerin bağımlı kılmak istediği Müs- Ağustos 2025, Sayı 484) lüman dünyasını el altında tutmak için “cehalet”i Merak ediyorum, Alberto Manguel okur- kullandığını, Kemalizm ya da Atatürkçülüğün ları acaba Doğan Kuban’ın bu tür dene- “Çağdaş olmaya çağrı” olduğunu söyleyerek melerini topladığı kitaplarını da okumuş vurguladı ve “cehaletin temel bir hastalık” oldu- mudur? Ya Akşit Göktürk, Nermi Uygur ğunu söyleyerek uyarmaya devam etti: yapıtlarını? Öykücülerimize de uyarlaya- “Einstein çok zaman önce ‘Eğer dünyada ya- iki gün edebiyat öğretmeni olarak çalışan ve on dört yıl lım bunu; demem o ki salt roka otuyla şayacaksak her şeye yeniden başlamak gereke- bir ay on üç gündür emekli olan ve üç yıl dört ay on sekiz yetinmeyeceksin arkadaş istifno otunun da tadını bileceksin. cek!’ demişti. Aydının savaşı burada başlıyor. İn- gündür de oğlu ve gelininin yanında, Cebeci’deki bu köhne sanlara geleceğin ne hazırladığını anlatma yolla- ÖYKÜNÜN ÖĞRETMENLERİ… apartman dairesinin kuzeye ve sokağa bakan en soğuk rını bulacaklar. Bizde okuma-yazma savaşının, öykü cehaletinden kurtu- odasında kalan, arkadaşlarının ve öğrencilerinin gözünde Bu yeni bir devrimdir. Silahla değil akılla olacak. luşun öncüsü hep öğretmendi. Kimi yazar küçümser, oysa Mümtaz Hoca olan ama şimdi hocalığı da düştüğü için Bu bütün buluşlardan daha zor görünüyor. Arapça pek çoğunun, sözgelimi Sait Faik adını bile ilk kez öğret- sadece isminden ibaret kalan Mümtaz.” olursa daha dindar, Farsça olursa daha edebi olur meninden duyduğunu, okul kitabındaki örneklerden öykü- Felsefe öğretmeni eşiyle entelektüel çift olarak geniş bir diye düşünmüş bir kültürden geliyoruz. ye yöneldiğini öğreniriz kendilerinden. dünya kurmuştur Mümtaz. Şiirleri dergilerde yer buluyor- Bilgisizlik sömürüsünden kaynaklanan kötülük- “Öğretmen”, sayısız yazarın sayılamayacak çokluktaki dur. Eşini yitirince “öksüz” kalır, yaşam zordur. Çocukken ler ekonomik dengesizliğin temel nedenlerinden öyküsünde birer kurmaca kişisi olarak da karşımıza çıkar. yitirdikleri kızlarını anımsatan torunu, şiir onu yaşama bağ- biridir. Bizim sorunumuz cahil toplumu eğitmektir. Üstelik Cumhuriyetin yüzyıl boyunca geçirdiği bütün evre- lar. Çünkü evinde kaldığı oğlu için o, “maaş kartı”dır salt, Ne var ki öğretim yarı cahilin ya da sömürücü- lerin, kırılmaların tanıklığını yaptı öykünün öğretmenleri. oğluyla ailesinin ona “ihtiyacı olduğunu” bilir, ayrılmak ister nün elindeyse amacına ulaşamıyor. Türkiye ce- Halkımız, kendi yaşamöyküsünü, bir toplumsal tarih tanık- ama bu nedenle de terk edemez. haletiyle övünen olağanüstü bir ülke!.” lığı anlamında daha çok romanlardan öğrense de utkularla Kendisini ustamız Erdal Atabek’in sözleriyle, derin kırılmaların, kulluktan kurtulup yurttaş olmanın bilincine DİLAN ÖZDEMİR: ‘BULUTTAN HAFİF BUĞUDAN AĞIR’ saygı ve özlemle anıyoruz: öykülerimiz yoluyla erdi. Çünkü böylelikle ayırdında olmadan Dilan Özdemir (d.1997), “Sonsuz Bir Günün Öyküsü”nde, aydınlanmaya geçiş sürecinin öznelerine dönüştü her biri. “Ne için yaşıyorsun? Nelere değer veriyorsun. genç bir kadın öğretmenin ağzından yoğun karda öğrenci- Aralarında yuvarlamayla yarım yüzyıl bulunan ama öykü- Hayatın üreticisi misin? Hayatın tüketicisi misin? leriyle mahsur kalışına yönelir. ye 2000 sonrası geçen kalemlerin öykü öğretmenleriyle ta- Üretilmiş değerlere sahip olmaya mı çalışıyorsun? “Çocuklar her şeyden habersiz kartopu oynadılar ön- Hayata ve dünyaya değer katmak için mi yaşıyor- nışalım hadi gelin. Çağatay Güler’den Öteberi Sandığı (Fa- ce. Epey neşelilerdi. Bu toprağa doğup da ilk kez kar görü- sun. Soru budur. Yanıt da oradadır. Doğan Kuban vori, 2024), Ahmet Karadağ’dan Dirlik Düzenlik Apartmanı yormuş gibi” “[S]onra anladılar soğuğun niyetini. [E]tekleri- bu yanıtı vermiştir, vermektedir.” (“Yaşamın anla- (Mahal, 2024), Dilan Özdemir’den Buluttan Hafif Buğudan me saklanmaları uzun sürmedi. Onları en küçük sınıfa gö- mı nedir?”, Cumhuriyet, 18 Nisan 2016). Ağır (Vapur, 2025). İşte öyküler… türdüm. Burası ana binadan ayrı. Soba en iyi burayı ısıtıyor. Ölümsüz aydınımız, ağabeyimiz Doğan Kuban Sıkı sıkıya kapadık kapımızı. Yarısı ürkek, yarısı meraklı çift- ÇAĞATAY GÜLER: ‘ÖTEBERİ SANDIĞI’ Öner Yağcı’nın yazısı... kapağımızda. lerce gözle bir arada kaldım… Hâlâ öğretmen miyim onlar Çağatay Güler (d. 1951) bizi, “Öğretmen değil mi, yanlışı korkarken? Yoksa abla, anne mi olmam gerekli?” - M. Sadık Aslankara (“Öykü cehaleti” / yakaladığında uyarmadan edemez” dediği bir emekli öğret- Zaman geçmiştir, ne yardım istemeye giden öteki öğret- Çağatay Güler, Öteberi Sandığı, Favori / menle buluşturuyor “Öğretmen” adlı öyküsünde. men ne de aileler görünür. “Demek ki yol kapalı. Ama mut- Ahmet Karadağ, Dirlik Düzenlik Apartmanı, “Ömrü yanlış düzeltmekle geçmiş! Az değil, kırk yılı yetmiş laka bize ulaşmaya çalışıyorlardır.” “Korkmayın. (…) Büyü- Mahal / Dilan Özdemir, Buluttan Hafif Buğudan yıllık ömrün.” “Alışmış bir kez, pire kadar da olsa hatayı, yan- Ağır, Vapur), yünce güle güle anlatırız. (…) Şimdi sıraları yan yana dize- lış olanı görüp göstermeye. (…) Öğretmenken daha kolaydı(r). ceğiz. Sobaya yakın olsun. Sokulun birbirinize. / Montlarını Yaptırımı olduğu için uyarıları dikkate alınıyordu(r) sınıfça.” - A. Celal Binzet (Geneviéve Fraisse, Tarihin giydirdim. Şalımı da dizlerine örttüm…” “Titremeye başla- Gittiği doktor öğrencisi 324 Ahmet uyarmak zorunda ka- Devamı: Kadın Sanatçılar, Kadın Yaratıcılar, dım. Korkudan midem bulanıyordu. Üstelik sınıftan çıkama- Çeviren: Ahmet H. Durukal, Yapı Kredi), lır: “Hocam artık emekli oldunuz, vazgeçin dünyadaki tüm yacağımı bilmek, korkumu çocukların gözü önünde yaşa- yanlışları düzeltmeye çalışmaktan. Bu yanlışlar dünyada - Gültekin Emre (Hayati Baki, hayat yaprakları: mak ihtimali her şeyi daha da berbat ediyordu.” hep olacak. Düzeltilebilecekler düzeltilecek düzeltilemeyen- dilin evinde dünya, RavenART), Derken “Kapımız zorlandı. Nasıl yaptılarsa yaptılar buzla- ler taş, diken örneği yaralayıp bereleyecekler.” - Y. Bekir Yurdakul (Gürsen Özen, O-Ne-O rı kırdılar. İçeride bacaklarıma sarılmış çocuklarla ben, dı- “[D]ünyanın her hatasını, her yanlışını dert ediyorsu- Gezegeni, Günışığı Kitaplığı), şarıda dört jandarma eriyle (öteki öğretmen)…” Öğrencile- nuz. Siz midenizden, kalbinizden, bağırsaklarınızdan ne - Dolu dolu Vitrindekiler, kısa tanıtımlar, Emek rin “yedekte tuttukları bir anne”dir öğretmen ama onu ev- istiyorsunuz?”“Küfret hocam, en azından benim ilaçlardan Yurdakul’un hazırladığı Güncel ve Mustafa Başaran’ın de bekleyen anne yoktur. Yaz bitti, okullar açıldı, öğrenci daha iyi ve etkilidir.” hazırladığı Bulmaca ile de düşün trafiği sürüyor! öğretmeniyle buluştu. Şimdi her biri yeni hikâyeler yaşaya- AHMET KARADAĞ: ‘DİRLİK DÜZENLİK APARTMANI’ İyi okumalar... cak. Bunlar yaşanırken öyküler okumasız kalmasın sakın. Ahmet Karadağ (d. 1975) “Şu Anda Ölmek Yeni Bir Düzeltme ve özür: Arife Kalender’in geçtiği- Şey Değil” başlıklı öyküsünde “kalabalık bir evde yalnız” www.sadikaslankara.com, her perşembe öykü-roman, miz hafta yayımlanan fotoğrafının imzası İsa Çelik öğretmenle tanıştırır okuru. “Tam otuz üç yıl sekiz ay yirmi tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. olarak yazılmıştır. Doğrusu Kadir İncesu olacaktır. Düzeltir, özür dileriz. lİmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Yayın Yönetmeni: Gamze Akdemir l Tasarım: Serhan Eren l Sorumlu Müdür: Betül Berişe l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli- İstanbul l Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Uets: 25999 - 15079 - 37611 l Reklam Genel Müdürü: Evsun Sinem Alkan l Reklam Rezervasyon: Tel: 0 (212) 343 72 74 Mail: reklam@cumhuriyet.com.tr l Baskı: İleri Basım KITAP Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. AŞ, Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A/41 Bahçelievler - İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear