Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
GENEVIÉVE FRAISSE’DEN
‘TARİHİN DEVAMI: KADIN SANATÇILAR, KADIN YARATICILAR’
Tarihin sanat penceresindeki kadın!
Kadınların özgürleşmesi, Fransız Devrimi’nin ardından iki farklı yol izledi: tarafından yayımlanan Tarihin Devamı adlı etkileyici çalışmasında işte bu
İlki medeni kanuna, yurttaşlık haklarına, eğitime, çalışma yaşamına, ikinci yolun izinden giderek kadınların var olma mücadelesine değiniyor.
bireysel sorumluluğa ve toplumsal özerkliğe ilişkin yeniliklere kapı Cinsel kimlik veya toplumsal görünürlükle sınırlı kalmadan, yaratımı
aralarken ikincisi yaratmaya, düşünmeye ve yazmaya ilişkin entelektüel- önceleyerek yapıyor bunu.
sanatsal alanları erkeklerle paylaşma özgürlüğünün yolunu açtı.
Ve yüksek sesle haykırıyor: “Eşitlik aynı zamanda yeni estetik ve
Geneviève Fraisse, Ahmet H. Durukal’ın çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları entelektüel biçimler bulma özgürlüğüdür.”
Görülüyor ki düşünür, gü-
yani “nesne” olmaktan sıyrılıp sanatın öznesi durumuna geç-
A. CELAL BİNZET
zellik kavramına dolaylı yol- tikleri de biliniyor.
dan gizli bir erotizm yükleme- İlk anda akla gelen adlar arasında Frida Kahlo ve Camil-
GÜCÜ TARTIŞILMAZ KILMANIN YÖNTEMİ:
yi amaçlamış. le Claudel’ı tuvalin ön tarafına konumlanan örnekler arasında
TANRISAL SÖYLEMLER!
Daha çok dişil bir anlam saymamız gerekiyor.
İnsanlığı cinsiyet üzerinden yapay bir anlayışla bölerek bun-
içeren söz konusu kavram Bu kez roller değişmişti. “izlenen” olmaktan kurtulup “izle-
dan ayrımcı politikalar üretenlerin düşünceleri bir dizi olum-
üzerinden hedeflenen niyet yen” ve yaratan bir figür konumuna yükselen kadın imgesi eril
suzluğu barındırır. Başka güçleri yedekleyerek kurulan hege-
cinsiyetler arası ayrıma gön- değer yargılarını sarsarak sanatta yeni bir sayfa açar.
monya giderek baskıcı bir evreye dönüşmekte gecikmez.
dermede bulunuyor.
Dahası, ele geçirilen gücü tartışılmaz kılmanın tek yöntemi ANTİK ÇAĞIN ÖNCÜ KADIN OZANI SAPPHO!
Sözü nereye getirmek
işin içine tanrısal söylemleri katmaktır. Yalnızca bu adlarla sınırlı kalmayıp başka alanlardaki sanatçı
istiyorum? Geneviéve
Kimileri için kadın ve erkek üzerinden farklılık kaçınılmaz kadınların varlığına değinmeden geçmek olmaz.
Fraisse’in Tarihin Devamı
bir olgu. Bu bir gerçeklik. Kötü olan ise bunlardan birini diğeri
Antik çağın kadın ozanı Sappho’yı öncü saymak yanlış mı?
(Çeviren: Ahmet H. Durukal,
üzerinde baskın kılmak.
Onun yaşama bakışı, duyguları yorumlayışı, lirizmin uç nokta-
Yapı Kredi Yayınları) adlı
Örneklere bakarak tarih boyunca eril anlayışın her toplum ve larını duyurur bizlere. Şiirleri kadınca duyarlılığın az rastlanır
kitabı, “Kadın Sanatçılar,
kültürdeki eşitsiz yapısını görmek olası. örnekleri arasında gelir.
Kadın Yaratıcılar” alt
Değişen koşullarda kanıksanan baskın olma durumunun kimi Ya da daha yakın zamanların Virginia Woolf’unu okumak dış
başlığıyla söz konusu sorunu
kez trajik boyutlara ulaşan bir sonuçla noktalandığı bilinmez mi! dünyanın tüm telaşlarından kurtulup “kendine ait bir oda”da
gündeme taşımış.
Bu konuda genelleme yapmanın bir tür kolaya kaçma olacağı içe kapanmanın bunalımlarına gömülmekle eşdeğer sayılır.
kesin. Ama tarihsel süreçte kadına biçilen rolün onu geri plana RESİM SANATINDAKİ Örnekler gösteriyor ki tarih devam ediyor. Kadın, eril bir
ittiğini görmezden gelemeyiz.
KADININ ROLÜ! dünyanın baskısı altında kendi varlığını kanıtlama çabasında.
Yukarıda adı geçen iki düşünür dışında sanatın diğer alanla- Olayın bu aşamaya ulaşmasında geçmişteki düşünürlerin yok
ROUSSEAU VE KANT’TAN KADIN ÜZERİNE
rından seçilmiş kadınlar üzerinden yaklaşılan bir durum sapta- sayma görüşlerine ek olarak dinlerin rolünü unutmamalıyız.
İRKİLTEN YARGILAR!
ması var ortada. Bunlar içinde en çok dikkati çeken resim sana-
İşin olumsuz yanı nedir bilir misiniz? 18. yüzyılın Jean- MUSTAFA SABRİ: ‘İSLAMLIKTA KADIN,
tındaki kadının rolü üzerine olan yoğunlaşmadır.
Jacques Rousseau’sunun konuya ilişkin görüşlerini okumak ERKEKTEN AŞAĞIDIR!’
Burada çift yönlü bir olgunun varlığından söz edilebilir. Ön-
irkiltiyor insanı: Özellikle Ortadoğu kökenli dinlerin baskın karakteri erkek
celikle bilinmesi gereken durum kadın bedeninin bir “araştır-
“Yaratıcılık evreni kadınlarla paylaşılamaz. Konu sanat egemen bir yapı özelliği taşır. Bunun en ilginç örneği de Mus-
ma” konusu olmasıdır.
olunca, ayrıntılar da rol dağılımı da (kadınların cumhuriyette
tafa Sabri’dir (1869 / 1954).
Farklı anlayıştaki ressamlar için bu araştırma üzerindeki yo-
“değerli yarı” olması gibi: Erkekler kanunları yapar, kadınlar- 1909 yılında, Beyan-ül Hak’ta yazdığı yazısında, “İslamlık-
ğunlaşma kimi tabuların sınırlarının zorlanmasını dayatmıştır.
sa gelenekleri) söz konusu değildir.” ta kadın, erkekten aşağıdır ve bu, İslamlığın en yüksek kuralla-
Estetiğin kuralları ile geleneksel düşünce yapısının çatışması
Fransız Devrimi’ne yön veren düşünceleriyle önder sayılan rından biridir” diyor.
her dönemde varlığını alttan alta kendini gösterir.
birinin kadın konusundaki bu ayrımcı düşünceleri görmezden Günümüzde birçokları için önder kabul edilen bu kişinin gö-
Çünkü sonuçta kadın, bu aşamada bir nesne olarak sanata ek-
gelinemez. Sorun yalnızca bu düşünürle sınırlı değil kuşkusuz. rüşleri yaşanılan sorunların ne olduğunu açıkça gösteriyor.
lemlenir. Ona yüklenen bu rolde erotizm dozunun yedirilmiş
Aynı yüzyılın bir başka düşünür Kant da soruna ilişkin dü- Sanat gibi yaratıcılık temelli dünya görüşüyle kadını “aşa-
görüntüsünü izlemek olası elbet.
şüncelerini estetik penceresinden dışa vurur. ğı” sayan dinsel anlayış arasındaki uçurum uygarlık kavramı-
NESNE OLMAKTAN SIYRILIP SANATIN ÖZNESİ
Estetiğin ana konusu olan “güzel” üzerine şöyle yazacaktır: nın neresinde bulunduğumuzun en net göstergesidir.
“Güzel, yüceden aşağıdır, çünkü yüce etkiler, güzel baştan DURUMUNA GEÇEN KADIN SANATÇILAR Tarihin Devamı, ele aldığı örnekler üzerinden ilginç gözlem-
çıkartır” diyerek konuya bir başka açıdan yaklaşmayı sürdürür. Ama bazı kadın sanatçıların üzerlerine yüklenen bu rolden, ler ve notlarla dolu.
n
BUKET KİTAPÇI BAYRI’DAN ‘DİYAR-I RUMDAN HİKÂYELER:
HAREKETLİ SINIRLAR DEĞİŞEN KİMLİKLER (13.-15. YÜZYILLAR)’
“Diyar-ı Rum’dan Hikâyeler, özellikle bu kaynaklarla yer yer kesişen Bizans şehadet hikâyelerinde rastlanır.
ilgilenenler için ve daha genel olarak 13. yüzyıl ile 15. yüzyıl
Buket Kitapçı Bayrı, Zeynep Rona’nın çevirisiyle Yapı Kredi
arasında ‘Rum’ sakinlerinin değişen kimlikleri hakkında daha
Yayınları tarafından yayımlanan Diyar-ı Rum’dan Hikâyeler:
bütüncül düşünmeyi isteyecek herkes için temel başvuru Hareketli Sınırlar, Değişen Kimlikler (13.-15. Yüzyıllar) adlı
kaynağı olacaktır.” ustalıklı çalışmasında, Bizanslı yerli halk ile yeni gelen
Müslüman Türklerin Diyar-ı Rum adı verilen ortak bir hikâye
Ahmet T. Karamustafa, Maryland Üniversitesi
dünyasında karşılaşmasını, her iki tarafça bu karşılaşmanın
“Bu eser, getirdiği yenilikçi, disiplinler arası ve bütüncül
algılanışını, jeopolitik ve kültürel sınırların hareketliliğini
bakış açısı ile Bizans ve Ortaçağ Türk araştırmalarına çok
ve bunlara bağlı olarak bölgenin sakinlerinin kimliklerinin
katmanlı bir katkı sağlıyor.”
uğradığı değişimi inceliyor.
Myrto Veikou, Byzantine and Modern Greek Studies
Hem Türkçe hem Yunanca kaynaklara dayanan Diyar-ı
Rum’dan Hikâyeler, belirli yerlerin karakteri ile sakinlerinin
üslüman Türk topluluklarının 11. yüzyılın sonlarından
kültürel kimlikleri arasındaki karmaşık ilişkiyi gözler önüne
itibaren Anadolu’ya yerleşmeleri, o tarihte Bizans
seriyor.
n
M toprağı olan bu bölgede bir dizi jeopolitik ve kültürel
değişime yol açar.
Diyar-ı Rumdan Hikâyeler: Hareketli Sınırlar Değişen
Bu değişimlerin izlerine, 13. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Kimlikler (13.-15. Yüzyıllar) / Buket Kitapçı Bayrı / Çeviren:
kaleme alınan Müslüman Türk destan ve menakıbnameleri ile Zeynep Rona / Yapı Kredi Yayınları / 256 s. / 2025.
4 18 Eylül 2025