28 Haziran 2025 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

>> ( ) 25 NİSAN 1926 / 27 HAZİRAN 2015 ÖLÜMÜNÜN 10. YILINDA ANISINA SAYGIYLA... Mehmet Başaran’ın yasaklı yolculuğu! Köyde doğup toprağı sevmeyen var mıdır? Mehmet Başaran iliklerine kadar toprak kokuyor! 25 Nisan 1926’da doğup 27 Haziran 2015’te yaşama veda eden Başaran, hemen her yıl öykü, şiir, roman, anı, deneme derken otuzdan fazla yapıtıyla yazdırdı ismini Türk yazınına. Köy Enstitülü yazarların yapıtlarını yayımlayan Literatür Yayınları ve Cumhuriyet Kitapları (Eylülün Kızgın Soluğu // Yuh Olsun Topunuza // Köy Ensitüleri: Özgürleşme Eylemi) onları yazınımızın alnı ak yazarları olarak okuyucuya sunuyor. Değerli şair, yazar, aydınımız Mehmet Başaran’ın yeniden okunma zamanıdır. Ülkemiz için insanlarımız için gerçeklerimiz için. Cumhuriyetin Aydınlanma savaşçılarını anımsamak için... 27 Haziran 2015’te yitirdiğimiz Mehmet Başaran’ı ölümünün 10. yılında yapıtlarıyla bir kez daha saygıyla anıyoruz. Günümüzde aydınlara yapılan baskılar ülkemizde hiç HİDAYET KARAKUŞ bitmeyen aydın düşmanlığını düşündürüyor. Bu neden- le Başaran’ın kitaplarını yeniden anımsamanın, bu ülkeyi İLİKLERİNE KADAR TOPRAK Bütün Köy Enstitülülerin derdi köyler, köylülerdir. Başa- yönetenlerin ülkemiz aydınlarına yaşattıklarını yeniden okuma- KOKAN YAPITLARIYLA BAŞARAN! ran da Elif Diye Bir Türkü’de yine çevresinden, köylerinden in- nın, bilmenin zamanıdır. Köyde doğup toprağı sevmeyen var mıdır? Mehmet Başaran sanların öykülerini anlatır. “Rüstem Aga Zorda”, “Çıvgar Ali”, Şiirle yürümeye başladığı yazın yaşamında benim belle- iliklerine kadar toprak kokuyor! 25 Nisan 1926’da doğup 27 “Kör Anşa’nın Bebesi”, “Sarıkız”, “Ağıtsız” gibi nice öyküsüy- ğimde kalan ilk kitabı Gönen İlköğretmen Okulu’nda Kitap Haziran 2015’te yaşama veda eden Başaran, hemen her yıl öy- le insanımızın ağlatılarına ışık tutar. Haftası’ndaki sergide gördüğüm Nisan Haritası’ydı. kü, şiir, roman, anı, deneme derken otuzdan fazla yapıtıyla yaz- Yerel sözcüklerle, yerel söyleyişlerle bezeli öyküleri kendi O günlerde okumaya zaman bulamamıştım. Nisan dırdı ismini Türk yazınına: yöresinin dilini taşır bize. Gerçeği, ülkemiz insanının yüzlerce Haritası’nı Başaran’ın ilk kitabı sanıyordum. Şiirlerine ba- Şiirleri: Ahlat Ağacı, Karşılama, Nisan Haritası, Kocakent, yıldır değişmeyen yazgısını gösterir. karken Ahlat Ağacı’nın ilk şiir kitabı olduğunu gördüm. Gök Ekin, Meşe Seli, Koca Bir Troya Dünya. Öyküleri: Çarığı- Yüreğin Sesi Zeytin Ülkesi, “Ocak Tüttüreceğiz” öyküsüyle Sabahattin Eyüboğlu’nun önsözüyle çıkan kitabın ilk şiiri, mı Yitirdiğim Tarla, Aç Harmanı, Zeytin Ülkesi, Sürgünler, Elif başlar. Köy Enstitülü öğretmenlerin, bu okulları savunan aydın- Başaran’ın dünyaya bakışını gösteren dizelerle başlıyor: Diye Bir Türkü, Yüreğin Sesi Zeytin Ülkesi, Dilsiz Oyunu, Ka- ların başına gelenlerin tanıklığıdır bu öykü. “Görebildiğin kadar mavi/ Sürebildiğin kadar toprak/ Sa- lın Mavi Bir Ses (seçilmiş öyküler). Göreve giderken demokrasi inancını, karşısında biri varmış rabildiğin kadar kadın/ Bu dünya/ Güvenebildiğin kadar dost/ Anı: Yasaklı. Romanları: Memetçik Memet, Giz Kokan Sus- gibi kendi içinde sorgular: “Aman kardeşim dikkatli ol, yerin Düşünebildiğin kadar güzel/ Yaşabildiğin kadar dünya.” kunluk, Eylülün Kızgın Soluğu. Çocuk kitapları: Kuş Dili, Akça de duvarların da kulakları vardır bu ülkede... Köşebaşlarındaki İnsan, doğduğu, büyüdüğü toprağın kokusuyla, havasıy- Kız, Aç Kapıyı Bezirgân Başı, Armutlu Tarlı, Söğütler Ses ve- gizli gözler, yüzünü incelerler; alnındaki çizgilerden, gözlerin- rince, Çiçeklerin Dili, Güneşin Türküsü. Denemeleri: Tonguç la, suyuyla var oluyor. Doğanın en büyük güç olarak biçim- den, aklından geçenleri izlemeye çalışırlar...” Yolu, Özgürleşme Eylemi Köy Enstitüleri, Sabahattin Eyuboğlu lendirdiği bir yaşam, kendi sözcükleriyle anlatıyor kişiye “Ama demokrasi… Çok partili yaşam!” ve Köy Enstitüleri, Eğitim Emekçisi Ferit Oğuz Bayır. “Çocuksun be, hâlâ akıllanamadın… Karnını doyuramayana kendini.“Tabanlarımda hâlâ sızın/ Sırtım terli/ Bak nasıl yanı- gezi özgürlüğü… Okuma yazma bilmeyene, düşünce söz özgür- yor avuçlarım/ Kara toprak seni seviyorum”. ÇAĞCIL İNSAN OLMANIN SANCILARINI lüğü… Hadi canım sende!” Bu, gerçekte bir aydının kendi özü- YAŞAYARAK YARATTIĞI BİR YOLCULUK! HEM KENDİ GERÇEKLİĞİNİ HEM DE SİYASAL nü ezmesidir. Mehmet Başaran’ın, Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün arkasın- DÖNEMLERİN ACILARINI, SIKINTILARINI dan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra ül- ‘ÖĞRETMENİZ ACIYA SÜRGÜN’ ÖYKÜLEŞTİRİR! kesine duyduğu sorumlulukla çağcıl insan olmanın sancılarını Öğretmeniz Acıya Sürgün, öğretmenlerin siyasal iktidarla- Emin Özdemir, “Adanmışlığın, bir ülküye, bir ilkeye bağlan- yaşayarak yarattığı bir yolculuk bu. mışlığın ürünüdür bu şiirler. Üreten, yaratan, yaşamı daha gü- rın baskısı altında görevlerini yapmalarının nasıl engellendiği- Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra ra- zel, daha yaşanılır kılmaya yönelik her çabayı ululayan bir ya- ni, onlara nasıl düşmanca bir tutumla acılar çektirildiğini anla- hat verilmeyen bir aydının her şeye karşın ülkesi için yaratma- şamın ürünüdür” diye tanımlar onun şiirini (Başaran’ın Şiir tan öykülerle doludur. ya, çalışmaya ara vermemesinin, onun kişiliğini oluşturan Köy Evreni, Koca bir Troya Dünya). Öğretmenler, gencecik kızlar, delikanlılar ülkenin ıssız köy- Enstitülerinin ne denli çağcıl okullar olduğunun da kanıtı. Her kitabında hem kendi gerçekliğini hem de ulusumuzun ya- lerinde yalnız bırakılmış, desteksiz bırakılmış, kimsesiz bırakıl- Köy Enstitülü yazarların yapıtlarını yayımlayan Literatür Ya- şadığı siyasal dönemlerin acılarını, sıkıntılarını öyküleştirir Ba- mıştır. Cumhuriyetin Aydınlanma savaşçılarından, kolu kanadı yınları ve Cumhuriyet Kitapları (Eylülün Kızgın Soluğu // Yuh şaran. Çarığımı Yitirdiğim Tarla, Aç Harmanı öykü kitaplarında kırık çalışması beklenmiştir. Olsun Topunuza // Köy Ensitüleri: Özgürleşme Eylemi) onları ya- kendi köyünden, ailesinden, Trakya’dan toprak insanlarının öy- “Son Ders”, “Kurt Kapanı”, “Şadiye Öğretmen”, “Soruştur- zınımızın alnı ak yazarları olarak okuyucuya sunuyor. ma”, “Tenhalar”, “Islahatçı Müdür”, “Sürgünler” gibi külerini anlatır. Hep sıkıntı, hep yoksulluk, hep çile, hep umut... 4 26 Haziran 2025 UĞUR DEMİR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear