Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Kıskançlık kurbanı Othello!
Dicle Köy Enstitüsü’nde okuduğum yıllar... Enstitü yaz aylarında da açık kaldığından öğretim yılında olduğu gibi, yaz aylarında da her işi
öğrenciler görürdü. 1953 yazında, atları çayıra salma görevi bana verilmişti. O günler atlar ot yerken ben de dut ağacının gölgesinde kitap
okuyordum. O gün, Romeo ve Juliet’te Romeo’nun, “Sevgi, iç çekişlerin buharıyla yükselen bir dumandır. Bu duman ortadan yok olunca,
birden, âşıkların gözünde parlayan kutsal bir ışık kalır. Bu kutsal ışık, zihni acıya sürüklediğinde gözyaşıyla beslenen bir deniz olur, sevgi
bundan başka nedir ki?” sözlerinin içimde yarattığı sevdayla, kitaplıktan Shakespeare’in Othello’sunu okumaya başlamıştım.
DESDEMONA’NIN AŞKI
suçluyordu?”, “İnsan neden,
Oyun, Venedikli soylu bir aileden gelen Desdemona’nın, yıllarca koynunda yattığı kişinin
babasına danışmadan, ünlü bir komutan olan Othello ile ev-
kulağına zehir akıtıp ölümüne
lenmesiyle başlar. Kendi gibi huyu da güzel Desdemona’yı,
yol açar?”, “Oğlu, nasıl olur da
kendisinden yaşlı, kara derili, hem de yabancı olan Othello’ya
annesine, ‘Eline şimdi öyle marifetli
kimse yakıştırmıyordu.
bir ayna tutuşturacağım ki, orada
Desdemona’nın babası, bu uyumsuz evlilikten dolayı
sade yüzünü değil, içyüzünü de
kızına büyü yapıldığına inanıyordu. Bunu duyan Othello,
göreceksin!’ diyebiliyordu?”
Desdemona’yı büyüden kurtarmak için, Kıbrıs’a götürür.
OKUMA DÜNYASI
Oyunun kötü ruhlu Iago’su, o güzel kadının mendilini
Shakespeare’i üst üste okuduk-
elinde dolaştırarak öyle bir durum olmamasına karşın sa-
ça, değerli yapıtların, insanda o gü-
ğa sola Desdemona’nın genç bir subayla gizli ilişkisini ya-
ne değin duyumsamadığı çağrışım-
yar. Bu iftiraya inanan Othello kıskançlıktan deliye döner.
lara yol açtığı sonucuna varmıştım.
Sonunda, taparcasına sevdiği karısını öldürür.
Örneğin, Macbeth’in “... Öm-
İyi bir okur, okuduğu her kitapla kendi iç karmaşalarıyla
rüm güze erişti; sararmış, kurumuş
baş başa kalır. Oyunun daha ilk sayfalarında, Othello’nun
yaprakların yoluna düştü” diye ya-
kara derili oluşu, beni ona daha çok yaklaştırmıştı.
kındığını okuyunca herkesin nefret ettiği eli kanlı katil
Yatılı okul öğrencileri askere benzer, hepimizin cebinde
Macbeth’e acımaya başlamıştım.
küçük bir ayna bulunurdu. Bir yandan kitabı okuyor, bir
Oysa kral ordusunun komutanı Macbeth, muhteris ka-
yandan da Othello’ya benziyor muyum diye, küçük ayna-
rısının, “Çocuk büyüttüm; insanın meme verdiği yavru-
mı cebimden çıkarıp yüzüme tutuyordum.
ya sevgisi ne kadar sevecenlikle doludur biliyorum ama
Ağustos güneşinin daha da kararttığı esmer yüzümün,
rültü adlı kitaplar elimden düşmemişti. O günden son-
ant içmemiş olsaydım daha dişleri çıkmamış çocuğumun
Othello’nun karalığından izler taşıdığını görmek beni mut-
ra kapağını araladığım her kitabın, sayfalar arasında beni
ağzından mememin ucunu çeker de onun beynini dağı-
lu kılmış, o anda, çok kişinin çirkin bulduğu esmerliğim
düşündürecek sözler bulacağımı umuyordum.
tırdım” diye kışkırtmasıyla İskoçya Kralı Duncan’ı, onun
övüncüm olmuştu.
olaya tanık olan muhafızlarını öldürtür.
İçimden, “Demek, kömür karası bir adama da ak pak bir
SHAKESPEARE GERÇEĞİ
Onunla da yetinmez, kuşkulandığı soylu Macduff’un
kız âşık olabiliyor” diye avunmuş, duygu dünyamda, en az
At nöbetim sona ermişti ama ben her an Shakespeare’ley-
eşinin ve çocuklarının öldürülmesi emrini verir.
Desdemona kadar güzel bir sevgiliye kavuşacağım umu- dim. Bugüne kadar yanımdan hiç ayırmadığım Hamlet’te,
Cinayetlerinden sonra, suçluluk duygusuna kapılan
duna kapılmıştım. kralın en yakın adamı Polonius’un, öğrenime gönderdiği
Macbeth, kafasında akreplerin dolaştığını sanacak algı-
Böylesine etkilenmeme karşın, kitabın düşünsel dünya-
oğluna verdiği şu öğütleri de beynime kazınmıştır:
lamalara girer: “Bu eller ne böyle? Ah, gözlerimi oyuyor-
sına girince, Desdemona’nın sevgilisi olma umudunu yi-
“Şunu kafana iyice yerleştir çocuğum: Sakın her aklı-
lar. Acaba bütün okyanusların suyu elimi bu kandan te-
tirmiş, kötünün kötüsü Iago’nun dilinden şu sözler dökül- na geleni söyleme, içtenlikli ol ama kimseyle içli dışlı ol-
mizler mi?” diye sorar, yanıtını yine kendisi verir:
düğünü okuyunca çayırın yeşilini göremez olmuş, sorum- ma, giydiklerinin kumaşı ağır olsun ama gösterişli olma-
luluğunu taşıdığım atları yitirmişçesine sarsılmıştım: “Hayır, belki de şu elim sonsuz denizleri kana çevirir,
sın. Ne borç ver ne borç al; hem parandan hem dostlu-
onun yeşil renklerini baştan başa kızıla boyar. Yaptığım
“Yaşayıp durduğun şu dünyada öyle şatafatlı elbise gi- ğundan olursun...”
işi bilmektense kendimi bilmemek daha iyi olurdu” der.
yip böbürlenme. Kibir ve gurur bütün saltanatları devirir. Bu tür olayları okurken bir yapıtın, anlattıklarının öte-
Alçakgönüllü ol, köhne cüppeni üstüne çek!” sinde, çağrıştırdığı düşüncelerle ayrı bir değer taşıdığına Macbeth ayrıca, olay örgüsü içinde, muhteris karısının
O günden sonra Desdemona’nın ölürken bile gülen yü- kışkırtmasıyla İskoçya kralını öldürüp iktidarı elde etmek
inanmıştım. Kafamda sorular oluşuyordu:
isteyen bir haindir. Oyunun derinliğine inildiğinde yalnız-
zü gözlerimin önünden gitmemiş, o güzelliğin yok oluşu- Demek Othello’yu kıskançlıkla kıskıvrak eden duy-
na gözyaşı dökmüştüm. gu, insanda büyük yıkımlara yol açıyordu. Bu durum, ca hain Macbeth’le değil, pişmanlıkla kıvranan, işlediği
Shakespeare’in Othello’sunda geçen erdemli sözlerin Shakespeare’den okuduğum her kitap düşünce dün- cinayetin bağışlanmazlığını bilincine eren, yaşlılığın be-
etkisiyle, bir haftalık nöbet boyunca Romeo ve Juliet, Ot- yamda sorular yaratıyordu: denine çökmesiyle acınacak duruma düşen bir “insan”la
hello, Hamlet, Macbeth, Bir Yaz Gecesi Rüyası, Kuru Gü- “Hamlet’in, annesini hangi nedenlerle ihanetle karşılaştırır okuru.
n
BÜLENT DANIŞOĞLU’NDAN ‘PEŞİNDE ADIM ADIM’
“Kimliğinin asli bir parçası kötülük olan insanlar vardır. Yine de birçok yapmaya hazır olan insanlar bulunur.” Kitaptan...
insanda kötülük, karakterin vazgeçilmez bir parçası değildir; gider
Bülent Danışoğlu’nun kaleminden Peşinde Adım Adım, hem siyasal
gelir, hangi tarafın ağır basacağını kestirmek zordur. En dehşet
hem kriminal boyutları olan bir olay ile başlayıp ülkenin 100 yıllık
verici olan kötülüğün kurumsallaşmasıdır. Kötülük kurumsallaştıkça
tarihinde yaşanmış çeşitli hikâyelere kadar uzanan bir macera. Hepsi
olağanlaşır, rahatsız etmez, teknik bir konuya dönüşür.
de toplumu derinden değiştirirken kimi bireylerin yaşamlarını hatta
İşinin bir parçası kötülük olan kurumlarda kötülük yaptığını
kimliklerini altüst eden hikâyeler. Kuşaklar sonra gelen insanlarda
düşünmeden kötü olan insanlar, kötülükle kuruma dahil olduktan
bile izlerini sezmemek mümkün değil.
sonra tanışan insanlar, iyi olmak için kötülük yapan insanlar, kötülük
yaptığını duyunca kendini hakarete uğramış sayan insanlar, kötülük Peşinde Adım Adım / Bülent Danışoğlu / İkinci Adam Yay. /
yaptığını söyleyenlere her türlü kötülüğü 400 s. / 2025.
14 8 Mayıs 2025