Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
( )
YEVGENİ YEVTUŞENKO 18 TEMMUZ 1932 / 1 NİSAN 2017
‘Bir şairin yaşantısı şiirdir’
“Şiir aldanmaz... Şiir yalanı bağışlamayan kıskanç bir kadındır.” Ve elbette şiir “yoğun
bir biçimde hayattır”, hayatın kendisidir Yevtuşenko için. Şiirde “Kişinin iç hayatının,
düşüncelerinin, duygularının hikâyesini vermeden dış hayatını nasıl anlamlı kılabilirsiniz?”
Şairin “ben”iyle “bizi”nin izini sürmesi önemlidir. “Mayakovski ‘biz’ derken de Mayakovski’dir.
Pasternak’ın ‘ben’i, Pasternak’ın ‘ben’idir.”
Yevgeni Yevtuşenko, şiiri üzerine şu yorumla şiir dünyasının kapılarını açıyor: “Benim
şiirimde dile getirdiğim yeni düşünce ve duyuşlar ben daha şiir yazmaya başlamadan önce
Sovyet toplumunda yer etmişti ama henüz şiire dökülmemişlerdi. Ben olmasam bir başkası
yapacaktı o işi.”
Devamı da şöyle: “Hem ben ben olayım hem de başkalarının henüz dile getirilmemiş fikirlerini
gün yüzüne çıkarayım. Varım ben buna. Bütün hayatım boyunca. Biliyorum çünkü, ben ben
olmadım mı o fikirleri gün yüzüne çıkarma gücü de benim olmayacak.” Peki ama o kim?
yoktur üstüme... Çıkıyorum ortaya. Başlıyorum./ zaman keşfeder. Deyimlerle, özlü sözlerle, atasözleriyle hal-
Birbirine vuruyorum ayaklarımı. Titriyorum./ kın günlük yaşamını daha yakından öğrenir.
Dil, onun için “Kar gibidir” der çünkü “Şehirde fabrikanın
Sanki kazıyorum döşemeyi kunduramla/ Islıklar.
Islıklar. El çırpmalar./ Sıçrıyorum, neredeyse isi örter üstünü. Kırda temiz ve bakirdir”. Hiç farkında olma-
tavana değecek başım...” dan, çok etkilendiği folklorik unsurlarla bezeli şiirler yazmaya
başlar. Şiirleri anayurt koksun, yaşadığı ortamları yansıtsın ister.
Düğünlerde gelinler ağlıyordur. Çünkü ertesi
Onun ilk öğretmeni “tayga”dır. “Gözüpek”tir “sıkılgan”
gün damat savaşa gidecektir Hitler’in ordularıyla
savaşmaya. Geri gelecek mi belli değildir bu biri olsa da. “Hem iyi hem kötü”dür. “Her şeye duyduğu sev-
da” çok güçlüdür. “Yaşayan bir ok”tur, deler geçer “sözlerin,/
gidenlerin. Bir başka düğüne çağırıyorlar
dalların,/ güneşin,/ çakılların arasından”.
onu: “Aynı şeyler:/ yeniden görüyorum eski
Onun eğitmeni Sergey Yesenin’le, Walt Whitman’dır. Sokaklar
gördüklerimi,/ çöküyorum bir masaya./ Gelin
ona “hiçbir şeyden ve hiç kimseden korkmamasını da” öğretir.
ağlıyor,/ ağlıyor gelinin arkadaşları. Korkuyorum,/
Şunu da öğrenir hayatta: Şair olabilmesi için şiir yazmasının
dans etmek gelmiyor içimden,/ ama etmesem
yetmediğini, yazdığı şiirlere sahip çıkması gerektiğini de öğrenir.
olmaz ki. (“Düğün”)
“Ah! şiirim de/ bana benzesin isterim:/ benim gibi fark-
Yevtuşenko, daha sonra savaşı, savaşın ne an-
lı, çoğul ve değişken,/ nice acılara katlansam da uğruma./
lama geldiğini düşünse, hemen bu düğünler ge-
Ama, ne olursa olsun,/ pençesindeyim sanatın/ çoktan./ Bu
lir aklına. “Onların anısı, barış için savaşma
yüzden başkalarının yapıtında/ ilk önce kendimi ararım./ Ya-
gereği üzerine çekilen bütün o âlâ nutuklardan
GÜLTEKİN EMRE
kın akrabalarımdır/ Yesenin’le/ Walt Whitman..// Çılgınca
çok etkiliyor”dur onu. Savaşın ne olduğunu bilenler için “ba-
kitap okurum/ ve odun taşırım.” (“Öndeyiş”)
rış” sözcüğünün “olsa olsa somut bir anlamı vardır. “Savaşa
HER ŞEY ŞİİR İÇİN...
Şiirlerinde hayalini kurduğu yaşamını ele almaya çalışır.
minnet duymak mümkün olsaydı eğer, ‘barış’ı anlamamı sağ-
Dedesi partizanları örgütlemiş, Kızıl Ordu’da yükselmiş,
“Elleri uyuşana dek” yazar, yazar. Günde “on ya da on iki
ladığı için ben savaşa minnet duyardım.”
1938’de Stalin’in temizlik hareketinin kurbanı olmuş, idam
şiir” yazdığı olur. Yazdıklarını dergilere gönderip durmuş.
O, yurduna bağlı bir şairdir. Yurdunun insanlarının sorunlarını,
edilmiş. Oysa, “devrim” onların ailesinin “dini”dir. Öyle
Yayımlanmamış bunlar. Annesi şair olmasını itememiş ısrar-
yaşamlarını, ruhlarını şiirlerine ağdıran bir şairdir. “Anayurt”
bağlıdırlar devrime.
la: “Şiirden anlamadığından değilmiş. Bildiği, doğruluğuna
sözünün bir coğrafya ya da edebiyat kavramı olmadığını çok
Devrime bağlılığını ne dedesi ne de kendisi hiç yitirmiş.
inandığı bir şey vardı ondan” diye yazıyor Yevtuşenko:
önceden anlar. Yaşayanların yurdu anlamına gelen bir sözcüktür bu.
Yevgeni Yevtuşenko (18 Temmuz 1932/ 1 Nisan 2017), dev-
“Şair işkence çeken, huzursuz, güvensiz, mutsuz bir” yara-
Yevtuşenko “milliyetçiliği” sevmeyen de bir şairdir. Onun
rimdeki sapmaları eleştirdiği için fazlaca eleştirilmiş burjuva
tıktı annesinin gözünde. Rus şairlerinin ölümü hep çok hazin
için iki önemli sözcük vardır yeryüzünde:
özentisi eleştirmenlerce. Onların bugün adı hiç de iyi anılmı-
olmuştur çünkü ondan oğlunun şairliğine karşı çıkar:
“İyiler ve kötüler”. O, “iyi milletinin milliyetçisi”dir. Elbet-
yor ama Yevtuşenko’nun şiiri, yaşamı ortada.
Puşkin ve Lermontov düelloda öldürülür. Yesenin ve
te şu yargısı, düşüncesi de çok önemli: “İnsanlık sevgisine an-
Sekiz yaşındaki Yevtuşenko, Sibirya’da, jeoloji mühendisi
Mayakovski intihar ederler. Başka birçok şair Stalin’in
cak insanın kendi yurdunu sevmesiyle varılabilir.”
babasının yanında “halk oyunları”nı oynar düğünlerde. Kar-
toplama kamplarında öldürülür. Annesi şiir defterlerini
şılığında ise “bir parça ekmek ya da bir patates” verirler. ŞİİRSİZ HAYAT DEĞİL, ŞİİRLE VAR OLAN YAŞAM!
yırtar, ciddi bir iş edinmesini önerip durur. Oysa
“Düğün” şiirinde anlatır o günlerini: Okul onu çekmez, şiir yazmaktır tek derdi. Annesi illa iyi Yevtuşenko’nun “şiirden ciddi hiçbir şey” yoktur gönlünde.
bir meslek sahibi olmasını ister. O şair olmak derdindedir.
“Savaş sırasında yapılan düğünler!/ İnsan evlenip rahata “Genç bir kaçık inadıyla şiir yazmayı” sürdürür.
kavuşacak aklınca/ Evlenme konusunda söylenen yalanlar./ Henüz şiir yazamıyordur ama Sibirya köylerinde rast geldi-
Öyle büyük düşünceleri yoktur. Şiirinin biçimini oturtma
Gürültülü karlı yollar./ O yolları arkamda bırakıyorum işte/ ği türküleri, atasözlerini, deyimleri, halk deyişlerini topluyor- derdindedir hep. O yüzden yıllarca “kafiye üzerinde” çalışır.
geçerek rüzgârın sert dişlerinden,/komşu köydeki düğüne dur (İleride, bunlar şiirinin ana damarına ağacaktır). Çağdaş Rus şiirindeki “kafiye” kullanışını kısır
“Bütün o halk dili hazinesinin insanların” yaşamından çı-
gidiyorum./ Aşınmış adımlarla giriyorum düğün evine,/ bulduğundan başka yol aramaya çalışır. Kafiyeye “hepten
alnıma dökülmüş dağınık saçlarımla;/ dans etmede kimse kıp gitmesini istemez. Rus dilinin çok yüzlü güzelliğini ilk o tarihe karışmış gözüyle” bakmaz.
>>
3 Nisan 2025
8
SASHA KRASNOV