Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
RUMENA BUZAROVSKA’DAN
*
‘Hiçbir Yere Gitmiyorum’
Hiçbir Yere Gitmiyorum (Livera Yayınevi) kitabıyla dilimizde ilk kez yayımlanan Makedonyalı
yazar Rumena Buzarovska, 7 öyküden oluşan kitabında, bireylerin gözünden tekdüze, sıkışıp
kalmış, seslerin çok çıktığı ama kimsenin aslında iletişim kurmadığı yaşamları anlatırken
toplumsal düzeyde nasıl yeniden üretildiklerini gösteriyor.
Yazar keskin gözlemlerle, öykülerin arka planını oluşturan ataerkil düzenin gündelik yaşamdaki
en küçük ilişkilere nasıl nüfuz ettiğini ortaya koyuyor. Öyküleri ağırlıklı olarak kadın karakterlerin
gözünden aktaran Buzarovska, kadınların bu düzenin faili erkeklerden medet ummadan
sorunlarla nasıl başa çıktıklarına, ayakta kaldıklarına tanık ediyor.
kopması en zor bağın öbür ucundaki
İSMAİL FERHAT ÇEKEM
Eva’nın.
Bir kadın yazarın kadın karakterlerin gö-
GEÇMİŞTE VE BUGÜNLE YÜZLEŞİP
zünden öyküler anlattığı bu kitaba ismini
GELECEĞİNİ ÇİZENLER!
de veren “Hiçbir Yere Gitmiyorum”, anla-
Rumena Buzarovska’nın 7 öyküden olu-
tıcının bir erkek olmasıyla dikkat çekiyor.
şan Hiçbir Yere Gitmiyorum* kitabındaki
Üsküp’te başladığı yaşamını eşiyle git-
ilk öyküsü “Vazo”, Üsküplü Svetlana’yla
tiği Avustralya’ya taşıyan ancak orada tu-
Nino’nun yaşamı. “Koridoru mutfak numa-
tunamayıp tek başına geri dönen Riste’nin
malarına çoğu meslektaşının sessiz kaldığı bir dönem-
rası yapan”, salonu yatak odasına bile güç-
hikâyesi öfkenin, kıskançlığın, başkalarını
de, öğrencilerin protesto eylemlerine tesadüfler neticesin-
lükle çevrilen bir evde yaşamaya mecbur
suçlamanın ve geçmişin değişmeyeceğini
de destek verince Amerikan Büyükelçiliği’nin 8 Mart için
çifti Svetlana’nın gözünden izliyoruz.
görmemekte inat etmenin yıpratıcılığını an-
düzenlediği “Güçlü Kadınlar” etkinliğine davet ediliyor
Bu sıkışmışlığa açık denizlerin masmavi
latma biçimiyle okuyucuyu içine çekiyor.
ve hem halihazırda yaşadığı hem de etkinlikte karşılaştığı
sularının çevrelediği, beyaz badanalı, ma-
Annesi ve karısıyla yaşadıklarını bütün zorluklara rağmen, geçmişinden aldığı azımsana-
vi kepenkli evlerin süslediği Yunan adala-
Riste’nin kelimeleriyle okuturken şu hayat-
mayacak bir destekle ayakta durabildiğini gösteriyor.
rının birinden getirilen hediye, içlerinde-
ta kadının görüp de erkeğin göremediği ne- Çevirdiği kitabı tanıtması zor insanın, hep bir
ki gerilimi körüklemekle, hayal kırıklıklarını büyütmekle
ler neler olduğunu ustalıkla sunuyor. tercih yapması gerekiyor. Örneğin, yazarın çok basit
kalmayıp “O kadar özel değilsiniz” darbesini de indirin-
görünen bir kelime seçimiyle, fotoğraf çekerken kamera-
ce Svetlana’yla Nino’nun öfke seline kapılıp gitmesi ka-
AİT OLUNMAYAN BALON YAŞAMLAR!
yı odaklar gibi okuyucuyu anlatıcının yanına nasıl oturt-
çınılmaz oluyor.
“Denizanaları”, insanın diliyle, sofrasıyla, arkadaşlık-
tuğunu ya da belli bir ana sindire sindire tanıklık etme-
Yaşamını önce ailesine, sonra eşine direnemeden yaşa-
larıyla, eğlence kültürüyle ait olmadığı bir yaşamı hem
sini istediği için hikâyenin zamanını nasıl yavaşlattığını
mış İvana’nın hikâyesi geliyor ardından: “Böğürtlenler”.
de içine doğmuş gibi yaşama çabasının gülünçlüğünü an-
göstermek isterken bir yandan da bu hikâyelerden
İvana’nın, onunla tamamen zıt bir yaşam sürmüş çocuk-
latan bir hikâye.
kendince bir şey almanın her okurun hakkı olduğunu
luk arkadaşıyla geçmişte ve bugünde yüzleşip geleceğini
Sofia ve Ivan, İngiltere’de lüks bir malikânede oturan,
düşünüp kendini tutuyor.
çizmesinin hikâyesi bu aslında:
Akdeniz’de yat kiralayıp tatil yapan, çocuklarını özel
Bu nedenle hikâyeleri merak uyandıracak kadar kapsam-
“Arkadaşımın ismini arattığımda binlerce sonuç çıkı-
okullarda okutan, evlerinden eğlenceli partiler eksik ol-
lı, yeni keşiflerin tadını almaya izin verecek kadar da sa-
yor Google’da. Ardından kendi ismimi giriyorum. İvana
mayan bir çift. Gelin görün ki balon gibi şişirilen bu ha-
de betimlemeye gayret ettim. Fakat rahatlıkla söyleyebili-
Petrova diye çok kadın çıkıyor karşıma: haltercisi, gaze-
yat, en yalın gerçeklerin tartısına vurulduğunda, üstelik
rim ki aile ilişkileriyle, yemekleriyle, kırgınlıklarıyla, mi-
tecisi, avukatı, kozmetikçisi. Ama ben o İvana’lardan hiç-
aileden birinin dürtmesiyle bir anda patlıyor.
zahıyla bize çok yakın hikâyeler bunlar.
biri değilim, olamadım.” Matej’in, annesi Beti’yle birlikte, Makedonya’dan
Bunu kitabı büyük bir keyifle Türkçeye çevirirken gör-
Amerika’ya gelişi ve onlardan bir yıl önce gidip yerleş-
düğüm kadar yazarla Makedonya ve Türkiye hakkında soh-
ÜSKÜP’ÜN HİKÂYESİ!
miş babası Vlado’yla buluşmasıyla açılan “Çeroki Kızı-
bet ederken de gördüm.
“Mem-me”, felç geçiren babasına bakmak için
lı”, iletişimsizliğin, sorunları göğüslemek yerine hiç yok-
Umarım Rumena Buzarovska’nın diğer kitapları da dili-
Amerika’dan Üsküp’e gelen Elena’nın, onunla ay-
larmış gibi davranmanın ve bir yaşama parmaklarının
mize en kısa zamanda çevrilir, biz de yazarın ince ince iş-
nı dili konuşmayarak yaşamını mutlu mesut süren eşi
ucuyla tutunmanın yıllar içinde biriktirdiği öfkenin, çare- lediği karakterleri sıradan gibi görünen yaşamlarında tüm
Richard’ın, aradaki binlerce kilometreye rağmen baba-
sizliğin hikâyesi. Herkesin bir şeyler söylediği ama sade- insanlığa özgü halleriyle, mücadele ettikleri, şekillendirdik-
sının sorumluluğunu ona yıkmaktan çekinmeyen kardeşi
ce kendi sesini duyduğu bir hikâye. leri ya da dönüştükleri toplumsal ilişkilerden koparmadan
Dragan’ın ve Üsküp’e gideceği için Elena’yı biraz da ol-
tasvir ettiği öykülerinin tadına yine varırız.
n
sa heyecanlandıran Jovan’ın hikâyesi. GÖRKEMLİ BİR KAPANIŞ: ‘8 MART (AKORDEON)’
Her şeyin farklı, kocaman ve yabancı geldi-
Son olarak da görkemli bir kapanış: “8 Mart (Akor- Hiçbir Yere Gitmiyorum / Rumena Buzarovska
ği Amerika’yla hiçbir şeyin değişmediği Üsküp’ün deon)”. Eşi ve oğluyla sorunlar yaşayan üniversite ho- / Çeviren: İsmail Ferhat Çekem: Livera Yayınevi
hikâyesi. Tabii bir de Elena’nın kurduğu en sahici ve cası Vesna, hükümetin üniversitelerdeki baskıcı uygula- / 256 s. / 2024.
DENİZ KEZİBAN ÇAKICI’DAN ‘SUÇ BÜTÜN PERÇEMLERİMDEYDİ:
SEVGİ SOYSAL’IN YAŞAMI, YAPITLARI
VE MAHKEME TUTANAKLARI İLE 12 MART SANIKLIĞI’
eniz Keziban Çakıcı, İletişim Yayınları tarafından o yazınsal noktaya nasıl geldiğini belirginleştiriyor.
yayımlanan “Suç Bütün Perçemlerimdeydi” kitabında, Tüm bunları, yazarın yargılanma süreci ile eş zamanlı biçimde
D Sevgi Soysal’a ait yapıtları politik bir çerçevede analiz onun yaşama ve yazma sırasını bozmayacak bir anlatı kurarak
ortaya koyuyor. “Suç Bütün Perçemlerimdeydi”, Sevgi
ederken aynı zamanda 12 Mart 1971 askeri darbe dönemi
Soysal’ın
Sıkıyönetim Komutanlığı mahkeme tutanaklarıyla birlikte,
12 Mart sanıklığının arka planında yaşananlara, yaşamına,
arşiv değeri olan birçok belge, mektup ve el yazmasını gün
yapıtlarına ilk kez ayrıntılı şekilde yayımlanacak belgeler
ışığına çıkarıyor. Yanı sıra, geniş bir Sevgi Soysal biyografisi ve
eşliğinde ışık tutan kapsamlı bir çalışma.
n
bibliyografyasına yer veriyor.
Sevgi Soysal’ın “kıvrılan perçemlerine asılan tutkularına”
“Suç Bütün Perçemlerimdeydi” - Sevgi Soysal’ın Yaşamı
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 12 Mart dönemine
Yapıtları ve Mahkeme Tutanakları ile 12 Mart Sanıklığı /
uzanan genel bir bakış sunarken, yazarın durduğu noktayı ve Deniz Keziban Çakıcı / İletişim Yayınları / 328 s. / 2024.
10 20 Şubat 2025