Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Başlangıcın sesi: Clarice Lispector!
Yazarken kendini açıklayan, anlatan yazarlar vardır. Lispector o soy bir anlatıcı olduğunu daha iyi göreceksiniz eminim! 
anlatıcılardan. Ardı ardına okuyabileceğiniz anlatılarında (Kuşatılmış Kent, 
İhtimal ki okurken esin alabileceğiniz bir yazar Clarice Lispector. Aykırı 
G.H.’ye Göre Çile, Yaşam Suyu, Yabani Kalbin Yakınlıklarında, Karanlıktaki 
biri üstelik. Size “söz” veren, sizden “ses” alan biri. O, “Hayal gerçekliktir” 
Elma) o sesin izini sürersiniz hep. Belki de Yıldızın Saati’yle başlayıp Bir diyordu. Belki siz de “Gerçeklik hayaldir” diyerek söze başlayıp kendi 
Hayat Nefesi ile yol alırsanız keşfedeceğiniz bu yazarın sırdaşı/nız başlangıçlarınızın sesinde yazacaksınızdır sevgili okurum.
sesi bekliyordum. Nicedir diğer çalanmış çelikten kıvılcımlar, parçalar uçuşması 
yazdıklarının arasında geziniyor- gibi”dir ona göre yazmak.
O dum. Zamanı, hem kendi zamanını Yazmanın aynı zamanda açıklamak oldu-
hem de yazınınkini değiştirip dönüştürerek ğunun da bilincindedir. Yazıp ortaya koy-
anlatan biriydi Clarice Lispector. duğunuz şey eğer bir insanlık durumuysa, 
ister istemez onun var olduğu yer / ortam / 
Daha romanının ilk sayfalarında şunu söy-
zaman anlatıcıyı her yönüyle ilgilendirir. 
lüyordu anlatıcı-kahraman: “Benim için za-
man, maddenin ayrıştırılması demektir.” (*) Öylesi bir “dünyanın aldırmazlığı” karşısında 
Her cümlesinde sizi durduran bir anlatıcı yazmak, yaşamı savunma biçimidir Clarice 
düşle gerçeğin, yaratıcı düşüncenin iklimin- Lispector için. “Belirsiz varoluşu kavramak” 
için yola çıktığını da hissettirir anlatılarında. 
de var olan biridir Lispector. 
O nedenle, kapalıdır, örtüktür yapıtlarının özü. 
Onu okumaya başladığınızda, öteleye-
mezsiniz hiçbir sözünü. Kalemle defter yanı 
‘YAZIYORUM, ÇÜNKÜ ÇARESİZİM, 
başınızda olmalıdır, kendi okuma adanızı 
BEZGİNİM!’
kurarak yol almaya çağırır sizi. 
Sezgisellik anlatısının duygu atlasını oluşturur. 
Bir yazardan, anlatıcıdan beklentiniz 
Bazen, bu yanı, çöldeki kum tanelerini andırır. 
neyse onu verir size. Bir Hayat Nefesi’ne 
Ki onların her biri de “söz”e dayalı imgelerdir. 
başlarken Yıldızın Saati’ndeki (**) o anlatıcı 
Bunu da şöyle dillendirir gene Yıldızın 
sesi hâlâ belleğimdeydi. 
Saati’nde: 
“Unutmayın, ne yazarsam yazayım, temel 
“Söz söze benzemeli. Söze ulaşmak ken-
malzemem söz” diyordu oradaki anlatıcı da.
dime karşı ilk görevim. Söz süslenip estetik 
açıdan değersizleştirilmemeli, yalnızca kendisi olmalı.”
SIRDAŞI/NIZ BİR ANLATICI!
“mesele”si olduğunu da imler. Buna da, ilkin, “Ben kimim” 
Yazmak, bir ev kurmaktır. Biçimi, rengi, kokusu, aurası 
Yazarken kendini açıklayan, anlatan yazarlar vardır. 
sorusuyla başlar. Anlatısını süre süre getirdiği vadi, onun 
olan bir ev. Yazar, bunu gerçekleştirirken kendini de 
Lispector o soy anlatıcılardan. Ardı ardına okuyabi-
dil / anlatım havzasının da iklimini var eder. Şunu diyordu 
“yeniden yaratır”. Lispector’u yazının kıyısına getiren de 
leceğiniz anlatılarında (Kuşatılmış Kent, G.H.’ye Göre 
bir yerde de: “...ben derin düşüncelere dalmaktan çok 
bu düşüncedir. Bunu da anlatısında kayda geçer: 
Çile, Yaşam Suyu, Yabani Kalbin Yakınlıklarında, Ka-
eylemle ilgileniyorum. Olgulardan kaçmanın yolu yok.”
“Yazıyorum çünkü bu dünyada yapacak daha iyi bir 
ranlıktaki Elma) o sesin izini sürersiniz hep. 
Onu okurken adım adım ilerlersiniz. Acele etmeden, 
şeyim yok. Ben erkekler dünyasında gereksiz ve sonun-
Belki de Yıldızın Saati’yle başlayıp Bir Hayat Nefesi 
bir an önce “bitsin” demeden okumanızı sürdürürsünüz. 
cuyum. Yazıyorum, çünkü çaresizim, bezginim. Varlığımın 
ile yol alırsanız keşfedeceğiniz bu yazarın sırdaşı/nız 
Sizi kendinde tutan yazarlar / anlatıcılar öyledir. Salt 
tekdüzeliğine artık dayanamıyorum; yamanın sürekli yeniliği 
bir anlatıcı olduğunu daha iyi göreceksiniz eminim! 
bir hikâyenin peşinde sürüklemez; bir düşün, düşünce-
olmasa, simgesel olarak her gün ölürdüm.”
nin, duygunun hatta sessizliğin, sorgulamanın ardına 
‘SÖZ EYLEMDEN BAŞKA NE!’
Sırlı bir anlatıcıdır Lispector. Tıpkı Kafka gibi, Musil 
düşersiniz onunla. 
Doğrusu, Yıldızın Saati beni kendinde uzunca süre 
gibi... Yazmak, bir hikâye kurmak için yola çıkan anla-
Bazen de sizin için bir başlangıcın sesi olabilir öylesi 
tutmuştu. “Söz eylemden başka ne” diyebilen yazarın 
tıcının öyküsü karşılar bizi bu kez Bir Hayat Nefesi’nde. 
yazarlar. Onun “Bedenimle yazıyorum” demesinden 
adeta “sırdaşı” olmuştum okurken yazarken. 
Onu okurken hatırlayarak değil de unutarak yaşama-
bunu çıkarabilirsiniz. 
Zihnimin kapılarını açarak başka yerlere taşımıştı 
yı istersiniz. O anlatıcı şunu diyordu: 
Bir “hakikat”ten söz ederken onu yazınsal gerçekliğe 
beni. Yazıda “öz”ün, “özsel bakış”ın ne olabileceğini 
“Yazmaya korkuyorum. Çok tehlikeli. Deneyen herkes 
dönüştürmede ister istemez kendi duraklarını yaratır 
de düşündürmüştü. “Söz” yazının “öz”üdür. Bunu ku-
bunu bilir. Gizli olana dokunma tehlikesi yüzeyde 
anlatıcı. Yazmak, savunma olduğu kadar sorgulamadır 
rarken başvurduğumuz “dil”, özsel olanı ortaya çıkarır. değil, denizin derinliklerinde gömülü köklerde gizlidir. 
da öylesi anlatıcılar için. 
Yazar amacını bu birlik içinde gerçekleştirir. Yazabilmek için kendimi boşluğa yerleştirmeliyim. 
Yazının / anlatının doğası bir şeyi iletmek, söylemek, “İçses”iyle yol alan bir anlatıcıdır Lispector. Dünyanın 
Bu boşluk, sezgisel olarak var olduğum yer; ama son 
anlatmak olduğuna göre, yazar amaçladığını kurduğu durumu ve insanlığın haline dair hikâyeler anlatır. Karan-
derece tehlikeli bir boşluk: burası kan aldığım yer. 
lığın içinden çıkıp gelerek yazar bunları da. 
dille ortaya koyar. Lispector, “Ne yazarsam yazayım, Ben kelimelerin tuzağından korkan bir yazarım: Söyle-
temel malzemem söz” derken kendisini eyleme geçirenin “Hayır, yazmak kolay değil. Kaya kırmak denli zor. Par- diğim kelimeler diğerlerini gizler -ama hangilerini?
>>
20 9 Ekim 2025
            
    
