26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

(13 MART 1915 / 28 KASIM 2002) Melih Cevdet Anday: ‘İnsan ne yarattıysa direnmekten yarattı!’ İlhan Selçuk’un “Aydınlanma akılcı ve felsefi şiirleriyle Türk Türkiye’sinin uygarlık devriminde şiirine ismini kazıdı. Batı’yla yarışmaya çıkmış bir şair Melih Cevdet Anday, “İnsan ne ve düşünürüdür” dediği ölümsüz yarattıysa direnmekten yarattı” bilge Melih Cevdet Anday (13 Mart düşüncesiyle sanatın, edebiyatın, 1915 / 28 Kasım 2002), Orhan Veli kültürün zaman içinde eskimeyen ve Oktay Rifat’la yayımladıkları her çeşit sorunu üzerine Garip’ten (1941) sonra hep sorgulayan düşünceleriyle bir yenilikten, gelişmeden, arayıştan başka büyük yolculuğa çıktı. yana oldu. Garip hareketinin Bu kutlu yolculuğunda sorgulayıcı toplumcu gerçekçiliğin dışında aklıyla dil, düşünce, doğa, kültür, görülemeyeceğini söyledi. felsefe, sanat, şiir, edebiyat, Melih Cevdet Anday’ın 1970’li müzik, tiyatro, çeviri, yazmak, yıllarda Cumhuriyet’te salı okumak, yaşam, ölümsüzlük, ve cuma günleri yayımlanan hukuk, siyaset, bilim, Batılılaşma, denemeleri ve Gani Girgin’le Aydınlanma, Atatürkçülük, laiklik, söyleşileri, Cumhuriyetimizin ulusallık, çağdaşlık, geçmiş, değerlerini anlatıp sahiplenmenin gelecek, inanç, zaman, tarih zorunluluğunu derinlikleriyle ve daha onlarca konu üzerinde kafamıza kazıyan bir aydının sorular sorup yanıtlar aradı. yazılarıydı. Geçmişle hesaplaşarak ve geleceğe ışık tutarak çağdaş Zamanın, sanatın bir kültür yaratılmasına katkıydı. vazgeçilmezliğinin, akılla irdelenen tarihin akışının, İnsanlık kültürünün her noktası Aydınlanmanın ve Cumhuriyet zamanın sonsuzluğundaki şiir yolculuğunun durakları oldu. değerlerinin bilgesi Melih Cevdet Mitolojiden de yararlandığı, ironik Anday’a şükranlarımızı sunmak toplumsal yergiler içeren özgün, borcumuzdur. Bütün sanatların hızlı bir araştırma, yenilenme süreci ya- adlı kitaplarının da bulunduğu sayısı otuzu geçen denemele- ÖNER YAĞCI şadığı düşüncesiyle şiirinde değişime giderek Kolları Bağlı rinde insan soyunun yanlış geleneklerine cesurca karşı çıktı. Odysseus (1962), Ölümsüzlük Ardında Gılgamış (1981) adlı Toplumun çağdaşlaşması, bireylerin bilinçlenmesi, aydınlan- GARİP HAREKETİNİN NEFERLERİ! kitaplarındaki şiirlerinde mitolojiden yararlandı. manın gerçekleştirilmesi yolunda toprağın, tarihin, halk kayna- İlhan Selçuk’un “Aydınlanma Türkiye’sinin uygarlık dev- İnsanlık kültürünün her noktası zamanın sonsuzluğunda- ğının derinliklerine varma uğraşında bilgeleşti. Siyasal baskı riminde Batıyla yarışmaya çıkmış bir şair ve düşünürüdür” ki şiir yolculuğunun durakları oldu ve “ironiden yararla- ve yasaklara, kültür ve sanatın uzaklaştırılmasına karşı durdu. dediği Melih Cevdet Anday’ı (13 Mart 1915 / 28 Kasım narak toplumsal yergiler” içeren daha sonraki Göçebe De- Dünya ve ülkemizin kültüründe gezme şansı verdi okurlarına. 2002) “Garip”in üç şairinden biri olarak biliyorduk. nizin Üstünde, Teknenin Ölümü, Tanıdık Dünya, Güneşte, 15 Kasım 1936’da Varlık dergisinde yayımlanan “Ukde” ANDAY: ‘AYDINLANMA’YI SÜREKLİ Yağmurun Altında adlı şiir kitaplarında, kendine özgü, akılcı adlı ilk şiirinde, “Bir gün ışığa döner yaprak,/ Üzümler kı- AYAKTA TUTULMASI GEREKLİ ve felsefi şiirleriyle çıktı okurlarının karşısına. Bütün Şiirle- zarır kütükte;/ Elbette diner bu sağanak,/ Kaybolur içimde- BİR KAVRAM SAYMALIYIZ!’ ri Sözcükler’de (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1978; ki ukde” diyen Melih Cevdet Anday, Orhan Veli ve Oktay Aydınlanma ve Cumhuriyet kültürüyle bütünleşerek öz- Everest Yayınları, 2007) bir araya getirildi. Rifat’la yayımladıkları Garip’ten (1941) sonra hep yenilik- gürlüğün, demokrasinin, barışın yanında, bağnazlığa, bağ- ten, gelişmeden, arayıştan yana oldu. AYDINLIK AŞKIYLA YAZDI nazlığın köklerine karşı yıkılmaz duvarlar ördü: Garip şiirinin akılcı bir şiir olduğunu, halkın konuşma dili- Şiir serüveni böyle süren Melih Cevdet Anday “İnsan ne ya- “Aydınlanmayı sürekli ayakta tutulması gerekli bir kavram ni, sokaktaki Türkçeyi kullandığını, mizahla karışık bir poli- rattıysa direnmekten yarattı” düşüncesiyle sanatın, edebiya- saymalıyız. Başkasının aklı ile düşünmek, düşünmekten vaz- tik gerçekçilik içeren, geleneksel ölçüleri, uyakları, alışılmış tın, kültürün zaman içinde eskimeyen her çeşit sorunu üzeri- geçmek demektir. Yalvaçlar, resuller, havariler, bu yüzden benzetme ve eğretilemeleri bir yana bırakan Garip hareketi- ne sorgulayan düşünceleriyle bir başka büyük yolculuğa çıktı. olacak, sözlerinin kendi düşünceleri olmadığını, tanrısal bir nin toplumcu gerçekçiliğin dışında görülemeyeceğini söyledi. Bu kutlu yolculuğunda sorgulayıcı aklıyla “dil, düşünce, esinle konuştuklarını ileri sürerlerdi. Aydınlanma, bu tutumun doğa, kültür, felsefe, sanat, şiir, edebiyat, müzik, tiyatro, çe- yenilgiye uğratılması demektir. İnsan aklı yeni bir söz bulur, ŞİİR DURAKLARI viri, yazmak, okumak, yaşam, ölümsüzlük, hukuk, siyaset, bi- zamanla bu yeni söze alışılır; ama arkasından bir yenisi da- Kitabına ad olan şiirini (Rahatı Kaçan Ağaç, 1946), “Ona lim, Batılılaşma, Aydınlanma, Atatürkçülük, laiklik, ulusal- ha doğar, kendinden öncekini eskitir. Deha ile yalvaçlık ara- bir kitap vereceğim/ Rahatını kaçırmak için/ Bir öğrenegör- lık, çağdaşlık, geçmiş, gelecek, inanç, zaman, tarih” ve daha sındaki ayrım işte buradadır. Yalvaç, kendi dehasını öne sür- sün aşkı/ Ağacı o vakit seyredin” dizeleriyle bitirdi. onlarca konu üzerinde insanlığın birikiminden alıntılarla so- mediği için ne idiyse öyle kalır.” (Yiten Söz, s. 166). “Uyumayacaksın/ Bir sis çanı gibi gecenin içinde/ Ta rular sorup yanıtlar aradı. Aydınlık aşkıyla yazdı. gün ışıyıncaya kadar/ Vakur metin sade/ Çalacaksın” di- ÖZGÜR İNSANIN, DÜŞÜNEN İNSANIN SÖZCÜSÜ! zeleriyle biten Telgrafhane (1952) adlı kitabına ad olan şii- İNSAN SOYUNUN YANLIŞ GELENEKLERİNE Dünü ve bugünüyle insanın aydınlık değerlerini savuna- rinden sonra Rosenbergleri andığı “Bir çift güvercin hava- CESURCA KARŞI ÇIKTI! rak yeni, daha güzel bir aydınlık arayışındaki özgür insanın, lansa/ Yanık yanık koksa karanfil/ Değil unutulur şey değil/ Doğu-Batı (1961) ile başlayan, aralarında Yeni Tanrılar, düşünen insanın sözcüsü oldu. “Düşünce-Düşünme” baş- Çaresiz geliyor aklıma” dizeleriyle biten “Anı” adlı şiiri, Dilimiz Üstüne Konuşmalar, Yasak, Açıklığa Doğru, Seviş- lıklı yazısında düşünce özgürlüğünün ne olduğunu öğretti: toplatılan Yanyana (1956) adlı şiir kitabıyla artık Türk şiiri- menin Güdüklüğü ve Yüceliği, Yiten Söz, İmge Ormanları, “Düşünce özgürlüğü… bize dışarıdan verilmez, çünkü veri- nin önemli ve kalıcı bir şairi oldu. Geleceği Yaşamak, Geçmişin Geleceği, Çok Sesli Toplum lemez; o, düşünmenin (ve elbette dilin) doğasında vardır. >> 4 14 Mart 2024
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear