25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Dünya haritasında yeri bulunamayan Hayristan Cumhuriyeti’nde geldiği büyükşehirde yaşamını ve kimliğini, gündeliğe gitti- zın, Alıntılar, Söylemlerin İçinden (1999 Sedat Simavi Vakfı geçen on dört öyküden oluşan, yöneticilerinin uçurumun eşi- ği evlerde gördüğü kentin yeni değerlerine göre değiştirmek Edebiyat Ödülü), Salaklık Üstüne Deneme, Söz ve Yüz, Gös- ğine getirdiği, iktidarlarını korumak için her şeyi yaptıkları ve zorunda kalan ve kendine yabancılaşan genç bir kadını ve tergeler, Gün Ne Günü, İnsan Yazdığı Şeydir, Kimim Ben. hiç hesap vermedikleri bir ülkenin siyasal / toplumsal yergisi- tüketim dünyasının modern insanının yok oluşunu okuduk. “Türkçe belirli düşün ve bilim alanlarının sözcük ve te- ni tek bir roman gibi okuduğumuz, bir distopya olan Golyan Mekik adı verilen tek kişilik uçaklarından inmeyen, çıkarcı rimlerinden yoksunsa, yetersiz bir dil olduğu için değil, Devrimi… Kurmaca yapıtlarıyla yergi ustası bir romancı ol- zengin politikacılarla yoksunluklar içindeki “yılkı adamları”nın Türk toplumunun söz konusu alanlarda etkinlik göstermedi- duğunu kanıtladı. Yemek pişirmeyi tutku haline getiren İlyas’ı mücadelesinin anlatıldığı Gökdelen’de (2006), roman kahra- ği için yoksundu” düşüncesini kanıtlarcasına ve müthiş bir anlattığı Mutfak Çıkmazı’ndan (1960) sonra solun, devrimcili- manı gibi aktarılan gökdelende oturanlar doğadan uzaklaşmış, çalışkanlıkla çeviriler yaptı. Zweig, Camus, Balzac, Flau- ğin değerlerine bağlı olan, kendini o değerlere adamış, amen- diğer insanlarla aralarında duvar örmüşlerdir. İnatçı, yaşlı bir bert, Steinbeck, Exupéry, Moravia, Gide, France, Daudet, tüsü de Nâzım Hikmet’in şiirleri olan bir şair ve yeniliğe, de- emekli öğretmen, Cihangir’deki gökdelenler arasında kalmış Malaparte, Ayme, Kessel, Maupassant, A. Dumas, Sartre, ğişime, yaşamın gerçeklerine gözlerini kapamış, dogmatik bi- son bahçeli evi, fındık ile tek meyve veren nar ağacını ve ke- Baudelaire, Proust, Rolland, Maugham, Daudet, C. Bronte, ri olan Rahmi Sönmez’i anlattığı, sürekli bölünmeler yaşayan disini yaşamı pahasına korumaya kararlıdır, Niyorklu Temel’in Malraux, Mérimée, Montherlant, Duras, Colette’den, Ay- solun açmazını sergilediği Peygamberin Son Beş Günü’nde de bu evin yerine dikmeyi tasarladığı gökdeleni için yapma- dınlanmamızın önemli kaynaklarından 102 yapıtı çevirdi. (1992, Orhan Kemal Roman Ödülü), gerçekliği acıklı ile gü- yacağı şey, harcamayacağı para, kullanmayacağı güç yoktur. Straus’un Yaban Düşünce çevirisi nedeniyle 1984 Azra Er- lüncün iç içe olduğu bir biçemle aktardı. Yücel’in herkesin ülkesinin nasıl talan edildiğini göreceği hat Çeviri Yazını Üstün Hizmet Ödülü’ne değer görüldü. Kitaplarında kullandığı yalın dil ve yarattığı yeni sözcük- Gökdelen’de anlattığı, bugün yaşadığımız çürümedir aslında. ‘YALAN’, ‘KUMRU’, ‘GÖKDELEN’ Anlatı Yerlemleri, Yapısalcılık, Eleştirinin ABC’si, İnsanlık lerle usta anlatımı öne çıktı. İroni ve alaysamanın egemen ol- Bir kasabanın durgun yaşamını renklendiren, kasabalı- Güldürüsünde Yüzler ve Bildiriler, Eleştiri Kuramları, Kendi- duğu bir gerçekçilikle yazdı. İnsana sevecen ama gerçekçi ve ların geçmişlerinin ve geleceklerinin parlak simgesi ola- ne Doğru Yolculuk, Yazı ve Yorum (R. Barthes seçkisi) adlı in- eleştirel, uyarıcı yaklaşımıyla dikkat çekti. “Ah benim insan- rak gördüğü olağanüstü bir bıyığın özne olduğu Bıyık celeme kitaplarına da imza atan Yücel, Anadolu Masalları’nda larım!” duyarlılığıyla tüketim toplumunun zavallılaştırdığı Söylencesi’nden (1995) sonra kara bir gerçekçilik yöntemiy- (1957), annesinden dinlediği masalları aktardı. insanın içinde yaşadığı çıkmazı yoğun bir ironiyle aktarırken le sunduğu Yalan (2002 Dil Derneği Ömer Asım Aksoy ve aydınımızın dramatik yalnızlığını da işledi, duyarsız aydınlar- 2003 Yunus Nadi Roman ödülleri) bir başyapıt oldu. İNCELEMELERİ, DENEMELERİ, ÇEVİRİLERİ la gerçek halk aydınlarını karşılaştırdı. İnsanların politikaya Dil, düşünce, felsefe ve yazının iç içe olduğu, yazınsal- Yazın olgusunun belirli bir yönünü irdeleyip aydınlatan, yaklaşımındaki tutarsızlıkları, yanlışlıkları gözler önüne sere- lıkla bilimselliğin kaynaştığı, özgün bir roman dünyasın- biçim ve içerik, çeviri, okuma edimi, anlatı ve dil gibi pek rek eleştirdi. Ömrü boyunca dille ve yazınla ilgilenen, yazan, da merakımızı son satıra kadar elden bıraktırmayan bir ro- çok konu üzerinde durduğu, güncel söylemleri çözümleyen, çeviren, yaratan, inceleyen, eleştiren, öğreten Türkçe sevda- man olan Yalan’da, insanın ve toplumun yabancılaşmasının göstergebilimsel yöntemleri kullanarak, birer gösterge nite- sının görünmez çalışkanı Tahsin Yücel’i saygıyla anıyoruz. n ve toplumların sürüleşmeden hiçleşmeye dönüşmesinin, ya- liği gösteren popüler kavramları incelediği, edebi tartışma- 1 şamın yerine yalanın konulmasının irdelenirken acımasız, lar içeren denemelerini sundu. Denemelerinde dil devrimini, Daha sonra genişleterek Dil Devrimi ve Sonuçları alaylı, ironik bir gerçekçilikle toplumların önde gelen insan- dilbilimi, yapısalcılığı, göstergebilimi, yazınsal çözümleme- (1997) adıyla yayımladığı bu kitabından başka dil savaşı- lar tarafından saçmalığa sürüklenmesini anlattı. yi, çağdaş bir duyarlılıkla ele alıp inceledi, eleştirdi: Yazın mıyla ilgili yazılarından oluşan Türkçenin Kurtuluş Sava- Kumru ile Kumru’da (2005), köyünde evlendirilip ürkerek ve Yaşam, Yazının Sınırları, Tartışmalar, Yazın Gene Ya- şı (2000) adlı bir kitabı daha vardır. ‘YÜZYILIN EKONOMİSİ’ Cumhuriyet’in yüzyıllık iktisadi bilançosu de antiemperyalist Ulusal Kurtuluş riyle çözümlenmiştir. Yüzyılın Eko- BAYRAM ALİ EŞİYOK nomisi dört ciltten oluşuyor. Savaşı’nın hemen ardından 1930’lar- da uygulanan sanayileşerek kalkınma Birinci cilt “Yüzyılın İktisat Tarihi” umhuriyet’in kuruluşundan günümüze iktisadi alan- üzerine. Bu bölümde Cumhuriyetin stratejisi, 1946 ve 1980 dönüşümleri da yaşanan gelişmeleri anlamak için başlangıç yılla- devraldığı ekonomik mirastan, Cum- ile birlikte kesintiye uğradı. C rına kısaca bakmak gerekir. huriyet döneminde uygulanan iktisat 19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Osmanlı ekonomisi NEOLİBERAL YENİDEN politikalarına, bilim ve teknolojiden dünya ekonomisine çevre ekonomilere özgü bir tarzda (bi- YAPILANMA POLİTİKALARI! Türkiye-AB ilişkilerine uzanan geniş rincil mal ihraç ederek ve sanayi malı ithal ederek) eklem- Cumhuriyet ekonomisinin en te- bir yelpazede ayrıntılı, bilimsel analiz- lenmişti. Özellikle 1838’de İngiltere ile yapılan Serbest Ti- mel ve dramatik dönemeçlerinden bi- lere yer verilmiş. İkinci cildin konusu- caret Anlaşması imalata büyük bir darbe indirmişti. rini 1980’li yıllarda uygulamaya koyu- nu “Yüzyılın Makroekonomik Analizi” Bu anlaşma, henüz manüfaktür aşamasında olan çevre bir lan neoliberal yeniden yapılanma po- oluşturmakta. Bu ciltte, Cumhuriyetin ekonomi ile sanayi devrimini gerçekleştirerek fabrika aşa- litikaları oluşturdu. Türkiye ekonomi- dününe ve bugününe ilişkin ayrıntılı masına geçmiş bir ekonomi arasında yapılan serbest tica- si Uluslararası işbölümü çerçevesinde çözümlemeler yapılarak makroekono- ret ilişkisinin, çevredeki sanayi birikimini nasıl tahrip etti- düşük teknoloji yoğunluklu, harcıâlem mik sorunlar üzerinde yoğunlaşılmış. ğini göstermesi açısından derslerle dolu bir deneyimdi. Bu sektörler (tekstil, gıda vs.) ve görece düşük ücretler temelin- Üçüncü cildin ana temasını “İktisadi Gelişme ve Sektörler” nedenle Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e bakiye de küresel üretim ve ticaret ağlarına eklemlendi. Neoliberal oluşturmakta. Bu ciltte sektörel analizler yapılarak Cumhuri- kalan sanayi dışa bağımlı ve cılızdı. düzenleme rejimi altında sanayinin yapısını dönüştürecek ak- yet ekonomisinin ayrıntılı bir dökümü yapılmış. Erken Cumhuriyet döneminde, 1930’lu yıllarda uygulanan Dördüncü cilt ise ekonomik gelişmenin temel öğelerinden tif sanayi politikaları uygulanmadı. 80 sonrasında sanayi, dü- devletçi / korumacı, bağımsız sanayileşme stratejisi sayesin- şük ve orta teknoloji yoğunluklu sektörlere kilitlendi, sanayi- birini oluşturan “Kurumsal Altyapı” ile ilgili. Cilt boyunca de, sanayide Cumhuriyet tarihinin en yüksek yıllık ortalama kurumsal dönüşüm, hukuki yapı, eğitim, modernleşme, kent- de dışa bağımlılık daha da arttı. büyüme hızına ulaşıldı. leşme, siyasi partiler ve sosyal güvenlik gibi onlarca kavram 1930’lu yıllar sanayi devrimini yaparak erken sanayileşen ERKEN SANAYİSİZLEŞME BEDELİ çerçevesinde Türkiye’nin yapısı analiz edilmiş. Kalkınma merkez ülkeler ile kısa zamanda kalkınma açığını azaltmaya, Türkiye 1980’lerde dünya ekonomisine plansız, program- için gelişmiş bir demokrasinin gerekliliği ve temel öğesi hu- dışa bağımlılığı düşürmeye yönelik büyük bir mücadeleye sahne sız erken eklemlenmenin maliyetini 2000’lerde erken sana- kuk başta olmak üzere diğer öğeler etraflıca ortaya koyulmuş. oldu. Dışa bağımlılığı azaltmada önemli gelişmeler sağlandı. yisizleşerek ödedi. Sanayileşmeye geç katılan Türkiye ile Genel olarak bilimsel araştırmaların, özel olarak da sosyal Cumhuriyetin 100 yıllık iktisadi tarihinde 1930’lu yıllar- erken sanayileşen merkez ülkeler arasındaki gelir ile bilim bilimlere yönelik üretimin ve tartışmaların kısırlaştığı, iktisa- dan sonra bağımlılık ilişkilerinin görece azaldığı ikinci dö- ve teknoloji farkları Türkiye aleyhine daha da açıldı. dın giderek tektipleştiği şu neoliberal çağda, Yüzyılın Ekono- nem ise 1960’lı ve 70’li yıllarda; 1963-1979 arasında uygu- Sadece erken sanayileşen ülkeler ile değil, Türkiye gibi sa- misi farklı yaklaşım ve çözümlemelere yer vererek bu kısırlı- lanan ithal ikamesine dayalı, planlı kalkınma dönemiydi. nayileşmeye geç katılan birçok ülke (Güney Kore, Singapur, ğı aşmada önemli bir işlevi de yerine getiriyor. Dönemin sonunda, sanayileşmede derinleşmeyi gerçekleştire- Tayvan ve Çin) ile kıyaslandığında da Türkiye’nin kalkınma Sonuç olarak, Cumhuriyet ekonomisini tarihsel perspektif- rek “kritik eşiği” aşmayı hedefleyen Dördüncü Beş Yıllık Kal- karnesi zayıftır. Bu ülkeler planlama ve sanayi politikaları ile ten tüm yönleri ile çözümleyen bu külliyat sadece akademik kınma Planı iç ve dış sermayenin girişimleriyle tasfiye edildi. üretim yapılarını önemli ölçüde dönüştürüp geleneksel sanayi- çalışmalar açısından değil, iktisat politikası uygulayıcıları açı- Türkiye sanayileşmede önemli bir aşamayı geçmeden, sana- lerin dışına çıkarken Türkiye emek yoğun, düşük ve orta tek- sından da başvuru kaynağı olabilecek bir yapıt. yileşmede derinleşme sağlayamadan 1980’li yıllarla birlikte fi- noloji yoğunluklu sektörlere kilitlendi. Başka bir deyişle, Türkiye ekonomisinde olup bitenle- nansal birikime dayalı neoliberal yeniden yapılanma politikala- Cumhuriyetin 100. yılına ilişkin kutlamaların son derece ri anlamanın yanında, alternatif iktisat politikası arayışların- rına savruldu; sanayileşme toplumsal bir hedef olmaktan çıktı. sönük kaldığı bir dönemde, Ömer Faruk Çolak’ın editörlü- da da Yüzyılın Ekonomisi temel başvuru kaynaklarından biri Cumhuriyetin 100 yılında iktisadi ve siyasi bağımlılık iliş- ğünde yayımlanan Yüzyılın Ekonomisi (Efil Yayınları) isimli olacak, buna kuşku duyulmamalı. Bu nedenle başta çalışma- kilerinin giderek derinleşip, çeşitlendiği dönemler İkinci nın editörü Ömer Faruk Çolak olmak üzere, çalışmaya katkı çalışmanın bu eksikliği bir ölçüde giderdiğini söylemek ola- Dünya Savaşı’nı izleyen 1946-1960 arasında ve 1980 son- naklı. Çalışmada Cumhuriyet ekonomisinin ayrıntılı bir bi- yapan onlarca akademisyen ve uzman her türlü övgüyü hak rasında gerçekleşti. Başka bir ifadeyle, Atatürk önderliğin- lançosu çıkarılmış, 100 yıllık ekonomik deneyim tüm yönle- etmektedir. n 10 18 Ocak 2024
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear