25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL ÇİĞDEM GÜNDEŞ MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU n n n Kitap Gölgesi İktidar sarhoşu bir diktatörün hikâyesi KİTAPÇI M. YENER, A. AKAL, Ç. GÜNDEŞ Tepetaklak Ailesi / Francesca Simon / Çeviren: Bahar Siber / İletişim Yayınları / 2015 / 56 s. / 6+ Tepetaklak Ailesi’nin her işi tepetaklak. Gece yarısı uyanıp okula gidiyorlar, çatalla saç tarıyorlar, reçeli parmaklarıyla yiyorlar, dışarı pijamayla çıkıyorlar. Günlerden bir gün komşuları gündüz saatinde çocuğunu onlara bırakıverince bütün “düzen”leri bozuluveriyor. Bu acayip evde daha neler neler oluyor, çocukların gülerek okuyacakları bir kitap. Bahar Siber’in başarılı çevirisine de dikkat çekmek gerek. Baykuşlar Hangi Dilde Konuşur? / Yazan ve Resimleyen: Yaprak Moralı / Yapı Kredi Yayınları / 2015 / 36 s. / 47 Yavru baykuş ilk kez arkadaşlarıyla oynamaya dışarıya çıkacaktı. Ama onun çağrısına hiçbir arkadaşı gelmiyordu. Üzüntüyle eve döndüğünde, annesi ona, arkadaşlarını Japon arıların çıkardığı sesle çağırdığını, bu nedenle hiçbirinin anlamadığını söyler. Nasıl olur? Baykuşlar farklı ülkelerde farklı dillerde mi konuşurmuş? Evet ya, sadece baykuşlar mı? Kediler, köpekler, arılar, kuşlar, hepsinin çıkardığı ses farklıdır. Anne baykuş anlatmaya başlar. “Kediler İngilizce ‘meov’ derler, İtalyanca ‘miao miao’, Japonca ‘niyan niyan’, Endonezce ‘meong’, Korece ‘nya ong’, Vietnamca ‘meo meo’ derler.” Küçük baykuş bu ses oyununu pek sever. Ama en önemlisi kendi ülkesinde baykuşların hangi dilde seslendiğidir. Dışarıya çıkar ve arkadaşlarını çağırır: “Uuuu uuu…” Çılgın Korsanlar / S. Beard / Resimleyen: Simon Abbott / Çeviren: Çağlar Sunay / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 21 s. / 8+ “Minik Gezginler” dizisinin yeni kitabı korsanları anlatıyor. Çılgın Korsanlar, korsanlık ve korsanlar hakkında merak edilen, dikkat çekici ve birbirinden ilginç bilgileri oldukça esprili bir dille anlatıyor. Kimdir bu korsanlar? En çok hangi sularda yelken açmışlardır? Ne yer neler içerler? Bunlar belki pek çok kaynakta karşılaşabileceğiniz türden bilgiler. Ama korsanların neden genellikle sallanarak yürüdüğünü biliyor musunuz? Mutlaka dikkatinizi çekmiştir, pantolonlarının paçaları hep kısadır ve ayakları da çıplaktır… Sizce bunun sebebi K İ T A P S A Y I 1 3 1 6 Çok Komik Bir Salgın Vassilis Papatheodorou, insanlığın çağlarca yaşadığı, hepimize tanıdık gelen bir “masal” anlatıyor. r Mavisel YENER 1 967’de Atina’da doğan Vassilis Papatheodorou’yu, gerçek bir olaydan yola çıkılarak yazılmış, serüvenlerle dolu, çevresel felaketlere ve para hırsının tehlikelerine dikkat çeken bir yapıt olan “Bir Pekin Ördeğinin Tam 15 Yıl 5 Ay Süren Yolculuğu” adlı kitabından tanıyor Türkiye’deki okurlar. Yunanistan’ın en önemli çocuk edebiyatı ödüllerinin de sahibi olan Vassilis Papatheodorou, bu kez, insanoğlunu yerle bir eden başka bir hırstan söz ediyor: Hükmetme hırsı. Fulya Koçak, dili bilimsel bir dizge gibi değil, okyanus derinliğindeki bağlamıyla algılayan bir çeviri gerçekleştirmiş. Bu başarılı çeviri ile Türkçeye kazandırılan “Çok Komik Bir Salgın” basmakalıp yaklaşımların ötesine geçen bir çocuk kitabı. Last week, I finally completed one of those occasional tries. Yetişkinlere de söyleyecek sözleri olan bu hikâye, hayali Surlandia şehrinde geçiyor. Surlandia, bilebildiğimiz yerlerin hepsinden çoook uzakta. Surlandia şehrinin prensi Horatios, dünyada bir tek kendinin hüküm sürmesi gerektiğine inanan biri. Yönetme işinin zor olduğunu bildiği için danışmanlarına, dalkavuklarına, hükümet sekreterine emanet ediyor işlerin çoğunu. Onlar da, Horatios’un emriyle, elbirliği ile halka eziyet ediyor, vergileri sürekli artırıyorlar. Başlangıçta halk bu önlemlerin gerçekten de ülkenin iyiliği için alındığına inansa da kafalarında soru işaretlerinin belirmesi pek gecikmiyor. İşte tam da bu dönemde, ortada hiç neden yokken, prenslikte bir gülme salgını baş gösteriyor. Salgın yayılıyor ve halk sürekli gülmeye başlıyor. Horatios, durmadan gülerek onu rezil duruma düşüren Surlandia halkına çok kızıyor. Yabancı gazeteciler, halkın diktatör Horatios yüzünden bu duruma geldiğini yazınca iyice hiddetleniyor. Diktatör ne çok numaraya başvuruyor halkı aldatmak için bir bilseniz… Her yana sivil polisler salıyor, sokaklara kamyonlarca soğan döküyor (Ki bu, tarihe “soğan harekâtı” olarak geçecektir). Yine de bir türlü engel olamıyor insanların gülmesine. Gülünecek bir şey yok, ama onlar gülüyorlar! MİZAH, DİKTATÖRÜN EN BÜYÜK DÜŞMANI Horatios “Mizah bir ülkenin en büyük ve benim en başta gelen düşmanımdır. Benim ayağımı kaydırıp bir hainler ordusu yaratıyor” (s. 35) diyerek ülkede mizah yapılmasını yasaklıyor. Gülen herkesin mahkemede yargılanmasını ve hapse girmesine yönelik kararlar aldırıyor. Bu kararlar da işe yaramayınca, gülüp oynayan insanlardan daha çok vergi toplamaya başlıyor. Böylece onların kahkahalarını engelleyeceğini düşünüyor. Gülmeleri zorla durdurulmaya çalışılan Surlandia halkı polislerce toplanıyor, tutuklanıyor. Basın, halkına acı çektiren bu hırslı diktatörün yaptıklarını şaşkınlıkla yayımlarken, karar veriliyor; gazeteler ve radyoları da kapatıyor diktatör. “Her yerde hep aynı kararı alan mahkemeler kurmuştu: hapis cezası” (s. 50). Kendi yönettiği televizyonda, gülmenin günlük hayata yönelik sakıncalarını göstermek için, kamu spotları yayımlatıyor. Sıradan, orta halli ailelerin evlerine giderek yemek yiyor, o fakir evde ne denli güzel ve dostça zaman geçirdiğinin görüntülerini dört bir yana servis ettiriyor. Sokaktaki çocukları kucaklayarak havaya kaldırıyor, pozlar veriyor. Ancak hiçbiri işe yaramıyor. Fıkralar, şakalar, espriler yasadışı ilan ediliyor, palyaçolar vatan haini ilan ediliyor. Halk, insanları ezmeye, hakaret etmeye, şiddetle sindirmeye çalışan diktatörü umursamadan, elinde kalan son silaha, yani gülme ve gırgır geçme haline, tutunuyor. Gülme yasağını halk takmıyor, çünkü en önemli sığınakları gülmek. Horatios’un çok güvendiği sekreteri bir gün, tüm ülkenin onun zorbalıkları nedeniyle acı çektiğini, danışmanların skandallara bulaştığını, hepsinin rüşvet aldığını açıklayıverince neler oluyor dersiniz? Diktatörlükle yönetilen bu halk çözümü nasıl buluyor? “Masal” bunların yanıtını veriyor. ÇOCUKLAR İÇİN MÜKEMMEL BİR KARA MİZAH Okurunu sorgulama, düşünme duraklarına davet ediyor kitap; kurgunun yol aldığı virajlarda, yolun devamını tahmin etmeye çağırıyor. Hırsına yenik düşen insanoğlunun dramının anlatıldığı satırları okurken ülkelerin tarihsel süreçleri gözlerimizin önünden geçiyor. Elbette, her okur (yetişkin ve çocuk) kendi deneyimlerine göre yazınsal metni değerlendirecek, yaş grubuna uygun olan yorumunu katacak. Bu metin, sürükleyici bir masal olmasının yanı sıra, politika üzerine mükemmel bir kara mizah. Prens Horatios’un iliklerine işleyen baskıcı, küstah tutumuyla birlikte nasıl da tükendiğine tanık olurken toplumun hedefe doğru inançla yürüyüşüne de tanık oluyoruz. Pek çok halk masalında da tanık olduğumuz yönetici baskısı temasının, modern bir anlatım tekniği ile ele alınması çarpıcı. 1962’de Tanzanya’da yaşanmış gerçek bir olaydan yola çıkılarak yazılan, insan hakları, temel özgürlükler gibi kavramları da çocukların değerlendirmesine sunan yapıtın, hayali “Surlandia” şehrinde geçmesini önemsiyorum. Çok Komik Bir Salgın, sanatın, sanatçının dar kalıplara sığmayacağının, toplumsal ve siyasal baskıların da çocuklara yazılan kitaplarda yerini bulabileceğinin iyi bir örneği. Gülerken eleştirip, eleştirirken düşünüyoruz. Bakalım son gülen kim olacak, gülmeyi, mizahı yasaklayan, gazeteleri kapatan diktatör mü, halk mı? İyi okumalar çocuklar! n sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com Çok Komik Bir Salgın / Vassilis Papatheodorou / Çeviren: Fulya Koçak / Kelime Yayınları / 2015 / 120 s. / 10+ 2 0 1 5 S A Y F A 2 8 n 7 M A Y I S C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear