Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Yeorgios Viziinos’tan öyküler Yüzünü insandan yana dönmek Yeorgios Viziinos, yazdığı şiirler ve öykülerle çağdaş Yunan edebiyatının kurucu ustalarından. Türkçede yeni yayımlanan öykü kitabında Viziinos’un “Annemin Günahı”, “Hayatının Biricik Yolculuğu”, “Moskof Selim” adlı üç öyküsü yer alıyor. r Cem TUNÇER eorgios Mihailidis sonrasında kendisine mahlas olarak Vizeli anlamına gelen Viziinos’u alacaktır 1849 yılında Vize’de doğar. Dokuz aylıkken annesini, üç yaşında babasını kaybeder. Viziinos’un öykülerinde, mahlası Vizeli’den de anlaşılacağı üzere, kendi yaşamından, yaşadığı coğrafyadan izleri sıkça gördüğümüzden, yaşamının altını özellikle çizmek gerektiği kanaatindeyim. Anne ve babasını küçük yaşta yitiren Viziinos, babasız büyümenin baskısını bir ömür boyu hisseder ve hep güçlü bir haminin desteğini arar. Kitabın çevirmenliğini üstlenen, bunun yanında önsözünü de yazan Ari Çokona, bize Viziinos’un çok iyi bir portresini çiziyor ve güzel bir önsözle başlıyor kitap. Öykülere başlamadan önce, tanımadığımız bu yazar karşımızda kanlı canlı bir şekilde hareket etmeye başlıyor. Portresi çizilen yazar dışlanmış, tabiri caizse “cemaatten kovulmuş”. Henüz lise öğrencisiyken katıldığı şiir yarışmasında birincilik kazanır, bu birinciliği, kazanılan başka yarışmalar takip eder. Trakya göçmeni bu köylü çocuğu, genç yaşında yetenekli bir şair olarak sivrilir fakat Atina’da pek dost edinemez. Edebiyat çevresi tarafından dışlanır ve ağır hakaretlere uğrar. Katıldığı yarışmalardan ödüller alamamaya başlar, yayınlar öykülerini kabul etmez, hatta bazı kaynaklara göre, hiçbir neden gösterilmeksizin öğretmenlik işine bile son verilir. KENDİ İZLERİ Viziinos’un öykülerinde, kendisinden bir iz hep görüyoruz. Önsözde yaşamını ve eserlerini okuduğumuz yazar karşımızda canlanırken, öykülerinde, yaşadıklarını kurguyla harmanlıyor ve yarı otobiyografik öyküler sunuyor bizlere. Üç öyküden “Annemin Günahı”, “Hayatının Biricik Yolculuğu”, “Moskof Selim” oluşan kitapta, yazar toplumunun ezberlerini bozuyor, kişilere biçilen her türlü rolü reddediyor. Yazarın öykülerini günümüzden yüz yıl önce yazdığını düşünürsek, Viziinos’un ötekiyesaygılı bu öykülerini takdir etmemek mümkün görünmüyor. Kitaptaki üç öyküden ilki olan “Annemin Günahı”nda, bir kadının annelik “görevini” masaya yatırıyor Viziinos. Kendini kızına adamış, diğer erkekçocuklarını umursamayan, ailenin erkeklerini kimin yedirip giydirdiği, söküklerini kimin diktiği ile ilgilenmeyen bir anne figürünü merkeze koyuyor. Kitabın ikinci öyküsü, “Hayatının Biricik Yolculuğu”nda, bir dedenin hikâyesini merkeze koyuyor ve bu kez toplumsal cinsiyete meydan okuyor. Dedeyi şöyle tarif ediyor öyküde Viziinos: “Kucağında örgüsü duruyordu ve boyuna posuna, tıraşlı yüzüne, özenle kıvrılmış bıyığına rağmen, yüzünün ifadesinde hayal meyal bir kadınsılık okunuyordu.” Kocaman kavukları ve kırmızı giysileriyle yeniçeriler gelip almasın diye, bir erkek olduğu halde on yaşına kadar kız çocuğu gibi giydirilen, kız çocuğu adıyla vaftiz edilen, sonrasında ise bir anda saçları kesilen ve “artık erkeksin” denilen bir dedenin hikâyesini anlatıyor Viziinos. Önce annelik görevini reddeden bir anne ile başlıyor kitap, sonrasında, cinsel kimliği ailesi tarafından belirlenen bir çocuğun hikâyesi ile devam ediyor. Öykülerin ön planında savaş, cinsiyet ve aile arka planında ise din ve milliyet sorgulanıyor. Ailesi tarafından cinsel kimliği değiştirilen bir çocuk, babanın ağzından çıkan erkeksinkadınsın şeklinde sözlerle kendisine yer bulan cinsel bir kimlik, sonuç. Buna neden olarak gösterilense yeniçerilerin en gürbüz Hıristiyan çocuklarını toplayıp dinlerini değiştirmeye zorlamaları. MUTSUZ ÇAĞLARDAN GELEN SES Yazarın her öyküsünde, arka planda okuyucunun görmediği, sonradan aydınlanacak olan bir sır bulunmakta. Yazar bizlere sonuçları anlatıyor, sonrasında ise öykünün sonunda, bu sonucun nedenlerini açıklıyor. Öykülerin sonunda ortaya çıkan gerçeklik, okuyucuyu şaşırtsa da; öykü süresince böyle bir arka planın eksikliğini hissetmemeniz, öykünün sonunda sizi şaşırtan ikinci etken oluyor. Ortada bir karakter var, bu karakterin aileyle, cinsel kimlikle, savaşla bir takım sorunları var. Her öykünün sonunda ise bu sonucun nedenlerini öğreniyoruz. Öykü bitiyor, karakter ile ilgili bir gerçeğe, geçmişine dair karanlık, şaşırtıcı bir âna, olaya tanıklık ediyoruz. Yazının hemen başında da söylendiği gibi Atina’da dost edinemeyen, edebiyat çevresi tarafından dışlanan ve hakaretlere uğrayan bir yazar anlatıyor öyküleri. Bunu göz önünde bulundurursak, her öyküde dışlanmışların neden bu kadar çok üstüne düşüldüğünü kavrayabiliriz. Kitaptaki “Moskof Selim” adlı son öyküde, Moskof Selim’in hikâyesini anlatıyor bize Viziinos. Kendi halkı tarafından ayıplanma pahasına hem de iyi kalpli, aklı başında olmayan tuhaf bir Türk’ün hikâyesini anlatıyor. Ana karakterimiz Selim’in yanına bir çay içmeye gidiyor ve kendi halinde yaşayan, küçük bahçesinde sebzeler yetiştiren Moskof Selim’in hikâyesini dinlemeye başlıyor. Moskof Selim’in hikâyesini, tabi ki, hayatının son yıllarında bir tımarhaneye kapatılan ve orada vefat eden, edebiyat çevresi tarafından dışlanan bir yazardan, Viziinos’tan dinleyebilirdik. Ari Çokona’nın kitabın önsözünde belirttiği gibi, “Günümüzde bile bazı insanların davranışlarını önyargılar ve ötekiye olumsuz yaklaşım yönlendirirken 19. yüzyıldan bir yazarın kendisinden farklı olanlara ve genel kabul gören kuralların dışına çıkanlara anlayış, sevgi ve empatiyle yaklaşması takdir edilmesi gereken bir özelliktir. Sadece bu yönüyle bile Viziinos hâlâ okunmayı hak etmektedir.” Viziinos, bizlere zor zamanlardan, mutsuz çağlardan sesleniyor. İçinden İstanbul’un, Trakya’nın, demlenmeden gözleri görmeyen doktorların geçtiği öyküler, hepimize çok tanıdık gelecek. Viziinos’un öykülerinde, cinsiyet, millet, ırk ayırımı yok. Onun öykülerinde bir Yunan iyi kalpli bir Türk’ün olumlu niteliklerini anlatabilir, bir Türk bir Yunan’a güvenerek ona kalbini açabilir. Onun öykülerinde sıkça rastlaştığımız fakat yirmi birinci yüzyılda bile sırf çevrilen insanlar var. Viziinos her türlü ayırımı 19. yüzyılda hiçe sayıyor ve yüzünü sadece ve sadece insana dönüyor. Annelikten feragat edebilecek bir kadının, çocuk yaşta cinsel kimliği ailesi tarafından belirlenen bir dedenin, aklı başında olmayan Moskof Selim’in sesi oluyor. n Öyküler/ Yeorgios Viziinos/ Çeviren: Ari Çokona/ İstos Yayınları/ 176 s. K İ T A P S A Y I 1 3 1 4 Y S A Y F A 2 2 n 2 3 N İ S A N 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T