25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Telefon kitapları üzerine... Günlük yaşamımızın vazgeçilmezi haline gelen telefonun basım dünyasında, edebiyatta macerasının önemli durakları var. Akademisyenlerin ve araştırmacıların keşfedeceği geniş boşlukları olan bu alan, ilgili ve meraklılarını bekliyor. B oston’da, 1876’da, Alexander Graham Bell, yıllar içinde gelişen bir teoriyi somutlaştırıyor ve sesi, ilk kez telefon adı verilen bir alet ile iletmeyi başarıyordu. Böylece 1877’de Boston’da, 1879’da Paris’te telefon şebekeleri kuruluyordu. Dünya milletleri telefonu tanıyıp, öğrenip, geliştiriyor, kolaylıklarından yararlanmaya başlıyordu. Çağı yakalamaya çalışan Osmanlı İstanbulu da telefon adındaki nevicad alet ile 1881’de tanışıyordu. Soğukçeşme semtindeki telgrafhane ile Yeni Cami Postahanesi arasına çekilen telefon hattı bu binadaki dört müdürün odasına telefon bağlıyordu. Aynı tarihte Galata’da bazı postahanelere ve Osmanlı Bankası binasına da telefon hattı çekiliyordu. Ayrıca Galata Liman İdaresi ile Kilyos Tahlisiye Servisi’ne tek telli özel bir hat kuruluyordu. Dünyada yaygınlaşarak gelişen telefon Osmanlı İmparatorluğu’nda da aynı tarihlerde kullanılmaya başlanmasına rağmen 16 Ağustos 1886 günü “gizli kapaklı işler görülmesine müsait bir icad” olarak değerlendiren padişah II. Abdülhamid’in iradesiyle Kilyos telefon hattı müstesna yasaklanıyordu. Çünkü Sultan, bu icadın İstanbul’da kullanılmasından korkmuştu. Ivır zıvır tarihi üstadı Gökhan Akçura bu hoşnutsuzluğu, Posta ve Telgraf Genel Müdürlüğü yapmış Refik Halid Karay’dan naklen şöyle anlatır: “Sultan Hamit bu icattan hoşlanmamıştı. Ona şehirde umumi telefon tesisatı kurdurmak bir ihtilalci şebekesi kurulmasına müsaade etmek gibi gelmişti. Hainler yerlerinden kımıldamadan birbirleriyle fısıl fısıl uzaktan konuşacaklar, tertibat alacaklar, bir gece evlerinden teker teker çıkacaklar, randevu yerinde buluşacaklar, sarayı basacaklar, Padişah’ı kovacaklardı.” Bu yasak II. Meşrutiyet; yani 1908’e kadar sürmüş, 1909’da Büyük Postane binasına bir telefon santralı kurulmasıyla İstanbul kentinin telefon ile serüveni başlamış oldu. 1911’de “Dersaadet Telefon Anonim Şirketi Osmaniyesi” adıyla tesmiye edilen alet, sadayı uzak bir mesafeye nakledici bir vasıta demek olduğundan telefon ismi Yunanisi her lisanda bu manada olmak üzere kabul edilmiş ve hiçbir millet kendi lisanına tercümeye kalkışmadığından lisanımızda dahi aynıyla istimal edilmekte (kullanılmakta) bulunmuştur.” 1909’a kadar telefon konusunda herhangi bir yayın göze çarpmaz. Bu tarihten sonra kurulan telefon şirketinin yaptığı kitaplarla birlikte telefon için yayımlar görülmeye başlar. 1914’te A. Nezih tarafından kaleme alınan “Telefon ve Telefonculuk” isimli eserde de “Telefon pek faideli bir alettir. Bu hokka gibi makine masanız yanında olduktan sonra hiç yerinizden kalkmaksızın evinizde hizmetçiniz, işçiniz ile hariçte bütün ahbabınız ile ticarette işiniz gücünüz olan kimseler ile uzun uzadıya konuşabilir, hem maksadınızı derhal anlatır hem de hemen bir cevaba nail olursunuz. Halbuki telgraf öyle mi ya? Bir kere kalkmalı, tâ telgrafhaneye kadar gitmeli, telgrafı yazmalı, memura vermeli, muhaberenizi bir üçüncü şahsın yedi emanetine tevdiye mecbur kalmalı, sonra da bir cevap almak için saatlerce bazen de günlerce beklemeli!” şeklinde telefonu yücelten, telgrafın sakınca ve zahmetlerini vurgulayan bir karşılaştırma yapılmaktadır. TELEFONUN MARİFETLERİ 1927’de Jandarma Zabit Mektebi muallimlaerinden Ferid Bey tarafından “Ameli Telefonculuk” isimli kitapçık ise eski harflerle basılan son telefon kitabıdır. 1956’da Ankara’da Amerikan Haberler Merkezi tarafından yayımlanan “Amerika’da Muhabere, Telefonun Tarihçesi”, telefonun gelişimini anlatması ile birlikte bir çeşit Amerikan teknolojisi propagandasına dönüşmüştür. 1990’da PTT tarafından dağıtılan bir kitapçık “Şimdi Telefonun Bir Değil Birçok Marifeti Var” adını taşır. Tuşlu telefonlar sayesinde hayatı kolaylaştıracak bir takım elektronik işlemleri anlatan bu broşür, gümbür gümbür gelmekte olan cep telefonlarının adeta habercisi gibidir. Türk edebiyatında telefon konulu kitaplar veya telefonun edebiyatımıza ne zaman girdiğine dair yeterli bilgimiz yoktur. Ama telefon kitapları biriktiren bir meraklı olarak adında telefon geçen dört yayımdan söz edebiliriz. Bunlar “Telefonla Muaşaka” (İstanbul, 1911), “Telefon Cinayeti” (İstanbul, 1914), “Telefondaki Ses” (İstanbul, 1945), “Telefondaki Kız yahut Çok Bilmişin Marifetleri” (İstanbul, tarihsiz) benim görebildiklerimdir. Gökhan Akçura’nın da belirtiği gibi 1882 baskılı “Dürdane Hanım” romanında “Efendi Babamız Ahmet Mithat Efendi” roman kahramanı Ulviye Hanım’a Beyoğlu’ndaki mağazadan telefon aldırır. Belki de bu çalışma edebiyatımızda telefondan bahseden ilk eserdir. Günlük yaşamımızın vazgeçilmezi haline gelen telefonun basım dünyasında, edebiyatta macerasının kısa özeti budur. Akademisyenlerin, araştırmacıların keşfedeceği geniş boşlukları olan bu alan, ilgili ve meraklılarını beklemektedir. n Türk edebiyatında telefon konulu kitaplar veya telefonun edebiyatımıza ne zaman girdiğine dair yeterli bilgimiz yoktur. Ama telefon kitapları biriktiren bir meraklı olarak adında telefon geçen dört yayımdan söz edebiliriz. kurulan bir İngiliz şirketi 30 yıllık bir imtiyaz ile İstanbul’un telefon işletme hakkını elde etti. Tahtakale’de Tomruk Sokak’ta kurulan santral Mart 1915’te çalışmaya başlar. 1935’e kadar İngiliz şirketinin yönetiminde iletişim sağlayan İstanbullu aboneler, kapsamlı telefon rehberine 1916’da kavuşurlar. 1945’te İstanbul’da 15 bin, Ankara’da 8 bin, İzmir’de 3 bin civarında telefon abonesi bulunmaktaydı. 1983’te kırkıncı baskısı yapılan İstanbul telefon rehberi abonelere dağıtlmak için 450 bin basılıyordu. MÜLKİYELİ İKİ GENÇ YAZAR Telefonun dünyada kullanılmaya başlamasından yaklaşık 13 yıl sonra 1890’da Mektebi Mülkiyei Şâhâne’nin [Siyasal Bilgiler] aynı sene mezunu iki arkadaş Ahmet Edip ve Ahmet Macit [Gören] “Telefon, Telefon Hakkında Nazariyat ve Tatbikatı Havidir” başlığıyla telif olarak kaleme aldığı eseri, Osmanlı okuruna sunuyordu. “Maarif Nezareti celilesinin ruhsatıyla tab olunan” bu eser Kasbar Efendi’nin Bâbı Âli Caddesi’nde 25 numaralı matbaasında basılıyordu. Her ne kadar Osmanlı basınında telefon adının geçtiği ilk kitab Hubert isimli bir bilginden çevrilen, 1886 tarihli “Telgrafı Askerî ve Telefonî” isimli eser olsa da bu kitap daha çok telgraf ağırlıklı, yabancı bir eserden çeviri olup sadece askerî amaçla kullanılan telefonlardan da kısaca söz etmekteydi. Mülkiyeli iki genç yazarın kaleme aldıkları bu kitap ise Osmanlı basınında “telefon” hakkında kaleme alınmış ilk müstakil telif eser olma özelliğini taşıyordu. Eserin bir başka özelliği, günümüzde bütün dünyada yaygın olarak kullanılan telefon sistemlerinin ilk yıllarını anlatan bir kaynak olmasıdır. İlk telefon deneyimleri, sesin taşınması, musiki telefonu, sicimli telefon, elektrikli telefonlar, günümüzde kullanılan telefonları, telefonun uygulanışı, telefon hakkında istatistik gibi sekiz bölümden meydana gelen eser, 1890’da İstanbullulara konunun önemini anlatıyordu. Osmanlı okuruna telefon konusunda bilgi veren eserin başı şu bilgilerle başlamaktaydı: “Telefon kelimesi Yunancada ‘uzak sada’ manasıyla tercüme edilen ‘tele’ ve ‘fon’dan alınmıştır. Bugün telefon 24 12 Kasım 2015 KItap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear