Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL ÇİĞDEM GÜNDEŞ MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU n n n Kitap Gölgesi Yeni bir Dede Korkut Masalı Pragmatik, deneysel, çocukluğun değiştiği bir dünyaya Dede Korkut hikâyeleri ne söyler? Türk edebiyatı ikliminin öncü yapıtlarından olan Dede Korkut Hikâyeleri, Zehra Ünüvar’ın kaleminden, yeniden anlatılıyor. r Mavisel YENER Dede Korkut hikâyelerinde toplumun alkışladığı insan tipi Kazan Han, Boğaç Han, Bamsı Beyrek gibi kuvveti, kudreti temsil eden kahramanlardır. ANLATI GELENEĞİNİN BAŞYAPITI Zehra Ünüvar, Dede Korkut Hikâyeleri’ni çocukların da okuyabileceği bir dille yeniden yazdığını anlatıyor ve önsözde diyor ki: “Sözlü edebiyatın geliştiği dönemde söylenmiş olan bu destanlar, kolayca etkilenip ezberlenmesi için kopuz çalınarak söylenmiş; şiir dili kullanılmıştır. Dilden dile dolaşırken mutlaka değişikliklere uğramış olan gerçek hikâyelere, destan unsurları yanında, yer yer masalsı unsurlar da eklenmiştir. Örneğin, benim çocukluğumda evlerde ocakbaşı söyleşileri çok olurdu. Evlere henüz radyoların bile girmediği o yıllarda, büyüklerle ortak söyleşiler, hem eğitenöğreten hem de ortak sevgi üreten toplantılardı. Bu söyleşilerde, masallar anlatılır, bilmeceler, tekerlemeler söylenirdi. Halk hikâyeleri, bıkmadan dinlenirdi. İşte bu söyleşilerde, Tepegöz, bazı değişikliklerle anlatılan önemli bir masaldı. Yine, Deli Dumrul’un çok etkileyici bir dille anlatıldığını anımsıyorum. Dede Korkut adı hiç geçmezdi. Demek ki bütünden koparılan bu hikâyeler, masallara karıştırılarak dolaştırılıyordu. Dede Korkut Hikâyeleri’nin bazı bölümleri zamanla, şiir yapısını düzyazıya çevirse de genel anlatımdaki şiirsel söyleyiş kaybolmamıştır. “Halk hikâyesi” geleneği etkisi ile, yarı şiir, yarı düzyazı biçimini almıştır. Hikâyelerin dili, temiz, anlaşılır bir Türkçedir. Oğuzlar’ın yaşamındaki önemli olayların anlatılması ile ortaya çıkan destanlar, anlatıla anlatıla şekillenip, işlenerek kültürün en önemli öğesi haline gelmiştir. Yazıya geçirilişi, 15. yüzyıl sonu, D estan geleneğinden hikâye geleneğine geçişte önemli köşe taşı olan Dede Korkut kitabı, Oğuz boyunun kültürüne bağlı olarak doğmuştur. Dede Korkut, bozkır gelenek ve törenlerini iyi bilen, topluluğunu korumayı başaran, yarı efsanevi bir bilgedir. Doğaya ve düşmana karşı kendi boyunu, ailesini, korumayı önceleyen bu bilgenin destanı dilden dile dolaşırken mutlaka değişikliğe uğramıştır. Orhan Şaik Gökyay, Cevdet Kudret, Muharrem Ergin ve pek çok yazar tarafından yorumlanan Dede Korkut Kitabı’nı Adnan Binyazar’ın kaleminden de okuduk. Binyazar’ın ışıldayan Türkçesiyle YKY’den yayımlanan bu kitap, kültür dünyamıza büyük bir hizmet olarak kütüphanelerimizde yerini aldı. Bir eğitimci olan Zehra Ünüvar’ın yayımlanmış pek çok yapıtı ile yazınsal alanda aldığı ödülleri var. Ünüvar, eğitimci olmasının yanı sıra, folklorik ürünlerin yeniden gündeme gelmesini önemseyen bir araştırmacı. Kitabın önsözünü sadece “bilmek” için değil “anlamak” için de okuduğumuzda Ünüvar’ın emeğinin ayırdına varıyoruz. Pragmatik, deneysel, çocukluğun değiştiği bir dünyaya Dede Korkut hikâyeleri ne söyler? Bunun yanıtını bulduğumuzda “insan”ı biraz daha “yakın”dan tanıyoruz. Türk Dili, Türk Halk Kültürü ve Türk Edebiyatı bakımından çok önemli olan Dede Korkut Hikâyeleri, estetik, edebi, sosyolojik açılardan “edebiyat bilimi” kıstaslarına göre incelenmiştir. Ancak bu hikâyelerin çocuklar için söylenmediği gerçeğini de gözardı etmemek gerekir. Göçebe kültür toplumu insanı ağır doğa ve geçim şartlarına dayanmaya, kuvvetli olmaya mecburdur. Dış dünyaya karşı fiziki olarak güçlü olan bu insanların iç yapılarının, değer yargılarının, inançlarının, özgüvenlerinin de güçlü olması beklenir. Kitapta okuyacağımız on iki hikâyenin de kahramanlarında bunu görmek olası. Göçebe kültürde, değerlerin ne denli önemli olduğu, bireyler arasındaki saygı ve sevginin en güçlü biçimiyle yaşandığı gözlenir. Oğuz Türklerinde en kötü vasıf yalancılıktır, yalan söyleyen kişi toplum dışı kalır; kendisinden sonra gelecek olan soyu da bundan etkilenir. Bunun örneklerinden biri, Bamsı Beyrek Destanı’ndaki “Yalancı Oğlu Yaltacuk”tur. 2 0 n 2 2 16. yüzyıl başlarına rastlar. Adı bilinmeyen bir sanatçı tarafından yazıya geçirilmiştir. Kitabın özgün adı, Kitabı Dede Korkut Âlâ Lisanı Taifei Oğuzan’dır. Anlamı, “Oğuzlar’ın Diliyle Dede Korkut Kitabı”dır. İçindeki on iki hikâyede ayrı boyların destanları anlatılır. Ama Bayındır Han ile Salur Kazan’ın değişmez varlığı, yaşanan coğrafyanın birliği nedeniyle, olayların bir bütünlük oluşturduğu görülür. Oğuzlar’ın büyük hükümdarı, Bayındır Han’dır. Ondan sonra, Kazan Bey gelir. Kazan Bey, bütün beylerin başı, bir çeşit genel vali gibi görev yapar. Oğuz Ülkesi, İç Oğuz, Dış Oğuz (Üç Ok, Boz Ok) diye ikiye ayrılır. Kazan, aynı zamanda İç Oğuz’un beylerbeyidir. Dış Oğuz’un beylerbeyi de Kazan’ın dayısı Aruz’dur. Onların yönetiminde 24 Oğuz Boyu vardır. Onlara bağlı beyler ise diğer küçük boyları yönetir. Destanlarda, bu yönetim düzenine göre davrandıkları görülür. Dede Korkut da, hepsinin akıl hocasıdır. Ozanların en büyüğüdür. Sözü bağlayıp, destanı oluşturan, dua edip toplumu rahatlatan kişidir. Çözümleri, hüneri, etkili dili dikkat çeker. Toplumun saygı duyduğu bir kişidir” (s. 8). EL YAZMASI NÜSHALAR Ünüvar, biri Almanya’da Dresden Kütüphanesinde, diğeri de Vatikan’da bulunan, Dede Korkut Hikâyeleri’nin günümüze ulaşan iki özgün el yazması olduğunu okurla paylaşıyor. Vatikan’daki nüshada altı hikâye olduğunu, Dresden’deki nüshasının ise, bir giriş ile on iki destan anlatımlı hikâyeyi içerdiğini söylüyor. Dede Korkut Kitabı’nın özgün nüshalarının neden Türkiye’de olmadığı sorusu da akla takılmıyor değil elbette! Okurların ilgisini çekecek ilginç birkaç bilgiyi de aktarıyor Ünüvar: “On iki hikâyeyi de inceleyip baktığımızda, tek tek ele alınmasına karşın, bir bütün oluşturdukları görülür. Bu bütünün içinde, Oğuz topluluğunun yaşayışı, yaşam görüşleri, serüvenleri anlatılır. Kahramanların, erkekleri de kadınları da güçlüdür. Tutsaklıkta kalanlar, hep on altı yıl kalırlar. Onları kurtarmaya giden oğullar ya da kardeşler, hep on beş yaşına bastıklarında olayı öğrenirler. Düşmanları, Şökli Melik, Kara Arslan Melik, Kara Tüken Melik, Buğaçuk Melik, Arşun oğlu Direk Tekür (tekfur) ile diğer tekürlerdir. Tehlikeli durumlar yaşansa bile, hep Oğuz Beyleri kazanır. Ganimet paylaşılır. Her savaşın sonunda Dedem Korkut gelip kopuzunu çalarak destanı düzer; olayı unutulmaz kılar. Böylece, olay kahramanına da bir destan armağan edilmiş olur” (s. 12). Dede Korkut Hikâyeleri’nde aile, toplum ve çocuk ekseninde öne sürülen bir çok değer de yerini alır. Tarihsel süreçte çocuklara verilen değer gözler önüne serilir. Evlat sahibi olmak için her yola başvurulur. Dede Korkut Hikâyeleri’nde ailenin ve toplumun çocuğa olan bu yaklaşımı, Tepegöz Hikâyesi’nde farklı bir boyuta taşınarak evrensel bir iletiye dönüştürülür. Bu ileti, çocuğun hiçbir zaman ezilmemesi ve dışlanmaması gerektiğidir. Oğlan çocuğunu ön plana alan yaklaşım ise elbette okurların dikkatini çekecektir. 15. yüzyılda yazıya geçirilen bu hikâyelerin çocuklara söyleyeceklerini/ söylemeyeceklerini tartışabiliriz. Çocukları ilgilendirebilecek alanının masalsı, fantastik, gerçeküstü evrene yapılan göndermelerle sınırlı kalabileceğini savunabiliriz. Ancak tartışılmayacak yanı, Dede Korkut Kitabı’nın halk edebiyatının uçsuz bucaksız birikimini yansıtması ile bugünün sanatını anlamada ve anlamlandırmada yeni olanaklar sağlamasıdır. Kitabın arkasındaki “Yardımcı Sözlük” ün özenle hazırlandığı notunu buraya düşmek isterim. Türk halk edebiyatının en güçlü, zengin örneklerinden birini, arı, duru dili ile yeniden edebiyatımıza kazandıran Zehra Ünüvar, değerli bir yardımcı kaynak oluşturarak geçmişin emeğine sahip çıkmış. www.maviselyener.com * Dede Korkut Hikâyeleri / Hazırlayan: Zehra Ünüvar / Resimleyen: Murat Sayın / Bilgi Yayınevi Çocuk Kitaplığı / 175 s. / 2015 K İ T A P S A Y I 1 3 4 0 S A Y F A E K İ M 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T