25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Hıfzı Topuz’dan “Çılgın ve Özgür: Neyzen Tevfik’in Romanı” ‘Nasıl sevilmez böyle bir çılgın!’ Ağlatır usta... Söyletir... Öyleyse ağla anam babam, ağla kardeşim... Dinle, anla ve ağla öyleyse... İstersen iç Neyzen gibi Marmara kadar... İstersen içme... Feriştahına eyvallahsız, ölümüne ayrıksı, hırsızın, arsızın belası, en sıkı devrimci, en baba sanatçı Neyzen Tevfik’in yaşamı, bir usta kalemin elinde romanlaştı. Hıfzı Topuz’la “Çılgın ve Özgür: Neyzen Tevfik’in Romanı”nı konuştuk. “Şu yolda kırk senedir attım adım, daha hâlâ beni ben anlamadım.” (Neyzen) “Muhabir: Ne kadar içki içersiniz. Neyzen: Birinci Dünya Harbi boyunca 18 bin okka rakı içtim. Muhabir: Hehehe yok canım Neyzen: Gülmesene kardeşim hesap yaptık hesap” r Gamze AKDEMİR NEYZEN’İN SALDIRDIĞI “BÜYÜKLER!” Kimdi ve kim değildi bu adam? Başta kuşkusuz eşsiz bir ney ustası, duygulu bir şair... Döneminin bütün büyüklerine ve tabulara saldıran, yaşamı boyunca hiç kimseye ödün vermemiş olan bir çılgın... Sıra dışı, özgür bir sanatçı mı? Nasıl bir mottosu vardı hayatta; arsızı, namussuzu yerin dibine geçirmekte usta, feriştahına eyvallahsız, ezber bozan, öngörülemez, ölümüne ayrıksı Neyzen’in? En çok kime, nasıl ibretti? Evet, kimdi bu adam? Sıraladığın niteliklerin ve yeteneklerin hepsi onda var. Yani eşsiz bir ney ustası. Çevresinde onun çapında bir usta yok. Yaşamının son yıllarına kadar neyini dinleyen herkesi büyülüyor. Evet, büyük bir şair. Halkın sorunlarına yanıt getiren, haksızlıklara karşı duran, özgürlüğü haykıran, sosyal içerikli devrimci bir şair. Bu kadar mı? Hayır, Neyzen çağının en duygulu sevda şairlerinden biri. Şiirlerinde hepimizin duygularını paylaşıyor ama göklerde uçmuyor, ayakları yerde. Dizeleri içimize işliyor. Dönemin bütün büyüklerine saldırdığını sanma. Atatürk’e yaşamı boyunca saygılı kalmış. Onu görünce bayram etmiş, ölünce de yıllar boyu yas tutmuş. Onun saldırdığı büyükler başka! Hak hukuk tanımayan sultanlar, kitleleri savaşa sürükleyen maceracı çılgınlar, İttihatçılar, sömürü düzenine, yolsuzluklara, hırsızlıklara yeşil ışık tutan yöneticiler... Gel de sevme böyle bir adamı! Evet, hiç kimseye ödün vermiyor, ne padişaha, ne sadrazama, ne nazırlara, ne göğüsleri altın madalya kaplı paşalara, ne valilere ne de hidive. Evet, Neyzen halktan yana, ezilenden yana sıra dışı bir insan. Kalıplara düşman, anlamını yitirmiş geleneklere düşman, devrimden ve bizden yana bir sanatçı. 2 0 1 4 üzerine bizzat tanışma olanağı da bulduğu Atatürk’ün düşüncesini, devrimlerini nasıl içselleştirmiş; istiklali, garbı, şarkı nasıl yorumlamıştır? Atatürk’ün sürekli devrim anlayışı ona çok uygun geliyor. Nerelerde devrim? Yalnız toplum düzeninde mi? Hayır, her yerde. Her şeyden önce kafalarda devrim. Aydınlanmada, akla ve bilime inanmada devrim. Neyzen çağının düşünürleriyle boy ölçüşüyor. Kökünü İsa’dan önceki Grek uygarlığında, sonrada aydınlığa yönelik İslam felsefesinde bulan bir devrim. Yobazlığa, şeriatçılığa ve dikta yandaşlarına karşı bir düşünce devrimi. “ÇILGINLIĞA SIĞINDI” Ensesinden düşmüyor sivil polisler ve jurnalciler. Az çektirmemişler. “Özgürlük mücadelesi ne denli çetin olmuştur”u da yazıyorsunuz. Roman, o yolda karşılaştığı güçlükleri ve baş ediş tarzını da ortaya koyuyor. Mesela bir istibdad, Neyzen’e ne kadar işledi ve işlemedi? Evet, Neyzen’in jurnalcilerle başı dertteydi. Türlü yalanlarla, iftiralarla suçlandı. Özgürlük savaşçılarının her toplumda ve her çağda nasibi bu işte! Ama Neyzen yılmadı, direndi, savaştı. Adı deliye çıktıktan sonra da sorun kalmadı. Ona delidir deyip geçtiler. Neyzen çılgınlığa sığındı. Müzikle organik bağı, o içsel hemhalli.. Esin kaynakları. Zaman zaman çekildiği inzivaları. Kusursuz yorum farkı. O aşmışlık. Türk müziğine ilişkin değerlendirmeleri. Hele ki Mevlevihane miladı. Ne izlekte yazıldı? Evet, Mevlevihane havası onu büyülüyor, dervişleri dinliyor, onlardan etkileniyor, ruh âlemine katılıyor ve kendini kaptırıyor o duygu seline. Ama onların geleneklerine baş eğmiyor. Belirli bir yere kadar onlarla birlikte yürüyor ama katı disiplin kurallarından yana değil. Yollar ayrılıyor. Her şeyden önce özgürlük. NEYZEN VE EKMELEDDİN İHSANOĞLU’NUN BABASI! İçki... Hastanelik olmalar... Tedaviler... Sormadan olmaz... Nasıl bir meclisti, hani nasıl bir paralel evren ve sanatı için de menbaydı onun için ve başta Ahmet Rasim ve Mehmet Akif olmak üzere arkadaşları... Nasıl bir hukuk, riyasızlıktı aralarındaki; nasıl bir bağdı o dönemin yazarları, şairleri? Evet, Neyzen çoğu zaman kendini içkiye verdi. İçki onu özgür bir dünyaya götürüyordu. Kafayı bulunca da kimseyi takmıyordu. Ama nasıl içiyordu? Onlarca, yüzlerce, binlerce şişe. Kimse onunla yarış edemiyordu. Yalnız rakı mı? Hayır, içkinin ve uyuşturucunun her türlüsü... Ama sırası gelince kendine içki yasağı koyuyor, aylarca perhize giriyordu. Şaşılacak bir otodisiplin! Ama günün birinde düzensizlikler, haksızlıklar onu çıldırtıyor ve “satmışım anasını” diyerek yine şişeye sarılıyordu. Evet, Ahmet Rasim yıllar boyu onun en yakın dostu oldu. Ahmet Rasim yaşça ondan çok büyüktü, ama olsun, Neyzen ona hayran oldu. Ben de tanısam bayılırdım. Gençlik yıllarımda onun şiirlerinden yapılmış şarkılar dilimden düşmezdi. Mehmet Akif’e gelince, Neyzen’in anılarında bambaşka bir Akif K İ T A P S A Y I 1281 eyzen Tevfik, isyanın ve barışın, öfkenin ve huzurun çözeltisi adeta... Roman türüne de çok müsait bir yaşam değil mi? Neyzen’de bu saydıklarınızın hepsi var. Onun yaşamı barış ve huzur özlemi, yaşam sevgisi içinde geçiyor. Yaşamdan tat alıyor, genç kızlara bayılıyor, insanlarla barışık, çevresindeki herkesle anlaşıyor, onların huysuzluklarına katlanıyor, genelde kimseye düşman gözüyle bakmıyor. Ama toplumdaki düzensizliklere, halkı soyanlara, dini sömürenlere başkaldırıyor. Her zaman barıştan yana, ülkeyi maceralara sürüklemek isteyenlere düşman, kara inançlarla savaşıyor, örümcekli kafalara karşı. Paraya ve koltuğa metelik vermiyor. Hiçbir zaman cebinde beş para tutmuyor, eline geçeni hemen o gün dağıtıyor. Özgürlüğünü asla dünya nimetleriyle değişmiyor. Dünya umurunda değil. Nasıl sevilmez böyle bir çılgın! Ama bütün bunların yanında Neyzen’in en önemli özelliği güncelliği. Neyzen’in şiirleri sanki bugün yazılmış gibi. Aramızdan ayrılalı 61 yıl oldu ama o hâlâ canlı ve dipdiri aramızda. Bugünkü düzensizliklere, yolsuzluklara basıyor küfrü, ana avrat dümdüz gidiyor. S A Y F A 1 2 n 4 N “ATATÜRK’ÜN ‘SÜREKLİ DEVRİM’ ANLAYIŞINI BENİMSİYOR” Neyzen’in devrim, devrimci yorumu, başta “yergi” olmak üzere hayatında ve adamlığındaki temel edimlerine ilk varışı, kırılma noktaları elbette şiirleri çevresinde de yapıtta nasıl yerini aldı? Evet, Neyzen büyük bir devrimci. Bu devrimciliğin temelinde Atatürk hayranlığı var. Onu bağımsızlık ve özgürlük aşkı ve başkaldırı izliyor. Padişaha karşı başkaldırı, şeriata karşı başkaldırı, sömürü düzenine karşı başkaldırı, cehalete karşı başkaldırı, her türlü haksızlığa karşı başkaldırı ve bütün bunlar için diyalektik bir anlayışla devrimlere yaklaşım. Daha ne istiyorsunuz! Atatürk hayranlığı demişken. Hayatın, dünyanın kılcal damarlarına kadar farkında olan Neyzen, daveti “Neyzen’in şiirleri sanki bugün yazılmış gibi. Aramızdan ayrılalı 61 yıl oldu ama o hâlâ canlı ve dipdiri aramızda” diyor Hıfzı Topuz. E Y L Ü L C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear